VEKALETNAMELER - AVUKATLAR İLE TAPU VE DİĞER İDARELERİN İŞLERİ HAK. BİRLEŞTİRİLMİŞ 14 SAYILI GENELGE

BİRLEŞTİRİLMİŞ GENELGELER DİZİNİ

Hukuki Danışmanlık – 26458

Ankara, 12.06.2019

Özü:Vekaletnameler Avukatlar ile tapu ve diğer idarelerin işlerine ilişkin

 

G E N E L G E

No. (14)

 

 

........................ NOTER ODASI BAŞKANLIĞINA

........................ NOTERLİĞİNE

 

 

Birliğimizce yayımlanan, avukatlar, tapu sicil müdürlükleri ve diğer bazı kurumların ve işlemleri için verilen vekaletler ile ilgili bazı konuları kapsayan genelge ve genel yazıların birleştirildiği bu genelge, Yönetim Kurulunun 10.06.2019 tarihli toplantısında görüşülerek kabul edilmiştir.

 

AVUKAT VEKALETNAMELERİ:

 

1- Avukat vekaletnamelerinde bulunması zorunlu bilgiler:

 

31.8.1989 gün ve 20268 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, Adalet Bakanlığı ile Maliye ve Gümrük Bakanlığının 197 sıra no.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile 01.08.1989 tarihinden itibaren (Gecikme nedeniyle uygulama 01.09.1989 tarihinde başlamıştır.) noterler tarafından düzenlenen vekaletnamelerde bulunulması gereken bilgilerin yanı sıra aşağıda yazılı bilgilere de yer verilmesi zorunluluğu getirilmiştir.

a)Vekaletname verenin adı, soyadı, unvanı, adresi,

b)Vekaletname verenin varsa gelir veya kurumlar vergisi yönünden bağlı bulunduğu vergi dairesi, vergi sicil (hesap) numarası,

c)Vekaletname verilenin adı, soyadı, unvanı, adresi,

d)Vekaletname verilenin varsa bağlı bulunduğu vergi dairesi, vergi dairesi sicil (hesap) numarası,

e)Vekaletname verilen avukat ise, bağlı bulunduğu baro,

 

Aynı Tebliğ’de, noterlerin bu bilgilerin vekaletnamelerde eksiksiz ve doğru olarak bulunmamasından sorumlu olacakları hükmüne yer verilmiştir

 

Maliye ve Gümrük Bakanlığınca Birliğimize gönderilen:8.9.1989 tarih ve VUK-4-2110007-4/ 67229 sayılı yazıyla;

Yukarıda belirtilen bilgilerin, yalnız avukatlara verilen vekaletnamelerde bulunmasını yeterli görmüş, diğer vekaletnamelerde bu bilgilerin bulunmasının zorunlu olmadığı,

Avukatın notere gelmemesi halinde vekaletnamede, anılan tebliğe göre bulunması zorunlu bilgilerin, vekaleti verenin beyanına dayanılarak yazılacağı,

27.12:1989 gün ve VUK:IV. 211G007/23/97977 sayılı yazıyla da; avukat vekaletnameleriyle ilgili olarak vergi dairelerine  bilgi verilmesinin  ve birer örneğinin gönderilmesinin gerekmediği,

Bildirmiştir.

Yönetim Kurulunun 16.12.2011 tarihli toplantısında alınan karar gereğince, vekil olarak noterliklerimizde işlem yaptıran avukatların, ev adreslerinin iş kağıtlarına yazılmamasına karar verildiği dikkate alınarak, vekaletname verilen avukatın yukarıda yer alan hükümler gereğince yazılması gereken adres bilgisinin ev adresi olmamasına dikkat edilmelidir.

 

2- Vekaletnamelere vekalet verenin T .C. kimlik numarasının yazılacağı:

5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 47’nci maddesinin ikinci fıkrasında “Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası kurumlar ile diğer gerçek ve tüzel kişilerin her türlü işlem ve kayıtlarında esas alınır.” hükmü de dikkate alınmak suretiyle, Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğünün 22.03.2005 tarih ve 6311 sayılı yazılarında belirtildiği üzere, noterlerce düzenlenen avukat vekaletnamelerinde, vekalet verenin T.C. kimlik numarasının yazılması gerekmektedir.

(T.C. kimlik numarasının, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 46’ncı maddesi gereğince kişiye bir defa verilmesi ve değiştirilememesi, bu numara üzerinden de kişinin diğer nüfus bilgilerine ulaşılabilmesi mümkün bulunduğundan, anne adının yazılmasıyla ilgili ikinci fıkra Genelge’ye alınmamıştır.)

 

3- Avukatların birlikte çalışması ve avukatlık ortaklığı:

Avukatların birlikte çalışmalarına ve avukatlık ortaklığı kurmalarına ilişkin hükümler Yönetim Kurulu'nun 17.06.2002 ve 12.12.2011 tarihli toplantılarında görüşülmüştür. Buna göre;

1136 sayılı Avukatlık Kanununun 44’üncü maddesinde uyarınca, avukatlar, mesleki çalışmalarını aynı büroda birlikte veya avukatlık ortaklığı şeklinde de yürütebilirler.

Birlikte çalışma:Belirtilen maddenin (A) bendine göre, aynı baroya kayıtlı birden çok avukatın mesleki çalışmalarını bir büroda yürütmeleridir. Bu birlikteliğin tüzel kişiliği yoktur, yapılan ticari sayılmaz. Birlikte çalışan avukatlardan biri ya da birkaçının ad ve/veya soyadının yanında (Avukatlık Bürosu) ibaresinin kullanılması zorunludur.

Avukatlık ortaklığı:Avukatlık Kanununun 44’üncü maddesinin (B) gereğince, aynı baroya kayıtlı birden çok avukatın bu Kanuna göre mesleklerini yürütmek için oluşturdukları tüzel kişiliktir. Avukatlık ortaklığının çalışması meslek çalışması olup, ticari sayılmaz ve vergilendirme bakımından şahıs şirketlerine ilişkin hükümler uygulanır.

Avukatlık ortaklığının adı, bir ya da birkaç ortağın ad ve/veya soyadlarına (avukat ortaklığı) ibaresi eklenerek belirlenir.

Ana sözleşmesi tip ana sözleşmeye uygun olarak düzenlenen avukatlık ortaklığı, kurucularının kayıtlı bulunduğu baro yönetim kurulu tarafından Baro Avukatlık Ortaklığı Siciline yazılmasıyla tüzel kişilik kazanır.

Avukatlık Kanununun 44’üncü maddesinin a-2 alt bendi ile Türkiye Barolar Birliği Avukatlık Ortaklığı Yönetmeliğinin 38’inci maddesinde de “Ortaklığın takip edeceği işlere ait vekaletnameler ortaklık adına düzenlenir. Ortaklık, iş ve davayı takip edecek ortak veya çalışan avukatlarına usulüne uygun olarak düzenlenmiş yetki belgesi verir. Vekaletnamede tevkil yetkisi olması halinde ortaklık, ortakları ve çalışan avukatları dışında üçüncü bir avukata da yetki belgesi verebilir. Bu halde de ortaklığın Kanun ve bu Yönetmeliğe göre müteselsilen sorumluluğu devam eder.” hükümlerine yer verilmiştir.

Bu itibarla;

Avukatlık ortaklığına ait vekaletnamelerin avukatlık ortaklığı adına düzenlenmesi ve vekaletnamede avukatlık ortaklığına ait vergi numarasının yazılması,

Aynı büroda birlikte çalışan avukatlar için düzenlenecek vekaletnamelerde ise ilgili avukata ait vergi numarasının yazılması gerekmektedir.

 

Avukatlık ortaklıkları adına vekaletname verilmek istenmesi durumunda, ortakların isim ve T.C. kimlik numaralarının talep edilemeyeceğinin ve vekaletnameye yazılamayacağının dikkate alınması icap etmektedir.

 

4-Avukat yanında ücretli çalışan avukata vekalet verilmesi halinde uygulanacak usul:

 

Konuya ilişkin olarak Maliye ve Gümrük Bakanlığından gönderilen 8.9.1989 tarih ve VUK-4-2110007-4/  67229 sayılı  yazı  ve 31 Ağustos  1989  gün ve  20268 Sayılı  Resmi Gazete'de yayımlanan 197 sıra no.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile 4.4.1990 tarih ve VUK-IV-2110013-4/33700 sayılı yazı ve 27 Mart 1996 günlü 22593 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 196 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği’nde:

“Biri diğeri nezdinde ücretli olarak çalışanlardan ücretli konumundaki avukatlar, Gelir Vergisi Kanununun 94. maddesi hükmü uyarınca stopaj yoluyla vergilendirildiğinden, aynı kanunun 86. maddesindeki koşulların  bulunması şartıyla, bu  durumdaki avukatların beyanname vermeleri ve mükellefiyet tesis ettirmeleri söz konusu değildir.

Noterlerce avukat vekaletnamelerinin düzenlenmesinde ise, 197 sıra no.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ve 22.11.1989 gün ve 2110007-17/ 86358 sayılı yazımız ekinde gönderilen 1989/16 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu İç Genelgesinde belirtilen esaslara uyulacaktır. Buna göre, bir avukata veya bir işverene bağlı olarak çalıştığı için vergi dairesi mükellefiyet kaydı olmayan avukatlara (stajyer avukatlar dahil) vekaletname verildiği takdirde, vekalet alan avukatın (veya stajyer avukatın) adı ve soyadı ile birlikte, bağlı olarak çalıştığı avukatın veya işverenin adı, soyadı (unvanı), adresi, bağlı bulunduğu vergi dairesi ve sicil numarası da vekaletnameye  yazılacaktır. Avukatın  bağlı olduğu müessesenin vergi mükellefiyetinin olmaması halinde, sadece kurumun adı ve adresi gibi bilgiler yazılacaktır.” denildiğinden, avukat veya bir işveren yanında ücretli çalışan avukata vekalet verilmesi halinde bu yönde işlem yapılacaktır.

 

5- Avukat vekaleti verenlere , adli sicil kaydı ile nüfus kayıt örneğini alabilmeleri hususunda yetki verip vermeyeceklerinin hatırlatılması :

5352 sayılı Adli Sicil Kanununun “Arşiv bilgilerinin; kullanılış amacı belirtilmek suretiyle, kişinin kendisi veya vekaletnamede açıkça belirtilmiş olmak koşuluyla vekili tarafından istenebileceği” hükmünü içeren 10 uncu maddesinin 1’inci fıkrasının (a) bendi ile 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun “Nüfus kayıt örneğini almaya yetkili olanlar” başlığını taşıyan ve “Kaydın sahipleri veya bunların eşleri ile veli, vasi, alt ve üst soyları ya da bu kişilere ait vekaletnameyi ibraz edenler,” hükmünü içeren 44’üncü maddesinin 1’nci fıkrasının (g) bendi uyarınca, vekillerin, müvekkilleriyle ilgili adli sicil kaydı ile nüfus kayıt örneklerini alabilmeleri için  kendilerine bu yetkilerin verilmesi zorunludur.

Yönetim Kurulu 05.10.2007 ve 02.12.2009 tarihli toplantılarında, avukat vekaletnamelerinin verilmesi sırasında, bu hususların vekalet verenlere hatırlatılması ile belirtecekleri iradeleri doğrultusunda işlem yapılması icap ettiğine karar verilmiş bulunduğundan, bu hususa dikkat edilmesi gerekmektedir.

 

6-Ahzu kabz (hükmolunan şeyi teslim almak) için özel yetki verilmesinin icap etmediği, avukat vekaleti veren kişilere bu yetkinin verilip verilmediğinin sorulmasına gerek bulunmadığı :

Mülga 1086 sayılı HUMK’nın 63’üncü maddesinde yer alan davaya vekalette özel yetki verilmesini gerektiren hallere, 6100 sayılı HMK’nın 74’üncü maddesinde kapsamı genişletilmek ve değiştirilmek suretiyle yer verilmiştir. Ancak, mülga 1086 sayılı HUMK’nın 63’üncü maddesinde belirtilen “mahkümünbihi kabız” (hükmolunan şeyi teslim alma) yetkisi 6100 sayılı HMK’nın 74’üncü maddesinde özel yetki verilmesini gerektiren haller içinde sayılmamıştır.

Bir Baro Başkanlığı, Birliğimize gönderdiği yazı ile bazı noterliklerde görevlilerce, özel yetki verilmesini gerektirmemesine rağmen ahzu kabz yetkisi verilip verilmediğinin avukatların yanında sahiplerine sorulduğunu bildirerek gereğinin yapılmasını talep etmesi üzerine, konu, Yönetim Kurulunun 16.01.2012 tarihli toplantısında görüşülmüş ve uygulamada yerleşmiş deyişle ahzu kabz (mahkümünbihi kabız hükmolunan şeyi teslim alma) yetkisinin özel yetkiyi gerektirmemesi nedeniyle, bu yetkinin verildiğinin vekaletnameye yazılmasına ve vekalet veren kişilere de bu yetkinin verilip verilmediğinin sorulmasına gerek bulunmadığına karar verilmiştir.

 

7- Avukatlar veya avukatlık ortaklığı tarafından verilen yetki belgeleri :

4667 sayılı Kanun ile 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nda değişiklik yapılması üzerine, oluşan tereddütler hakkında görüşleri sorulan Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü'nden alınan ve Yönetim Kurulu'nun 26.10.2001 günlü toplantısında görüşülen 25.09.2001 tarih ve 017309 sayılı yazıda da açıklandığı üzere, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’’nun 56’ncı maddesinin beşinci fıkrası ile Türkiye Barolar Birliği Avukatlık Kanunu Yönetmeliği’nin 18’inci maddesinin ikinci fıkrasında yer  alan hükümler göre:

Avukatlar veya avukatlık ortaklıkları, başkasını tevkil etme yetkisini taşıdıkları tüm vekaletnameleri kapsayacak şekilde tek bir genel ya da ayrı ayrı özel yetki belgesi düzenleyerek; bir başka avukatı veya avukatlık ortaklığını müvekkilleri adına vekil tayin edebilirler.

Vekaletname hükmünde olan bu yetki belgesi; tüm yargı mercileri ile resmi ve özel kişi, kurum ve kuruluşlar için hukuken vekaletname işlev ve etkisi taşır.

Yetki belgesinde yetki verenin ve yetkilendirilenin adı, soyadı, barosu, sicil ve vergi numarası ve bu maddenin birinci fıkrasında yazılı hususların yer alması gereklidir. (Ek 1)

Vekaletname hükmünde olması sebebiyle, Avukatlık Kanunu'nun 27’nci maddesi gereğince bu belgeye de vekalet pulu yapıştırılması zorunludur.

Yetki belgesi ancak, kaleme alındığı tarihe kadar mevcut olan ve tevkil etme yetkisini haiz bütün vekaletnameleri kapsayacak şekilde düzenlenebilir. Bu tarihten sonra verilecek vekaletnameleri kapsayamayacağından, bunlar için yeniden yetki belgesi verilmesi gereklidir. Yetki belgesi ile tevkil edilen avukatın, yetki belgesini düzenleyen (kendisini tevkil eden) avukatın yetki

belgesine başkasını tevkil edebileceğine dair özel bir yetki şerhi koyması halinde, başka bir avukata yetki belgesi ile vekalet verebilir.

 

Yönetim Kurulunun 23.10.2023 tarihli toplantısında alınan karar gereğince; “Avukat tarafından düzenlenerek ibraz edilen yetki belgesine, tevkil yetkisinin bulunup bulunmadığının belirlenebilmesi açısından, yetki belgesinin dayanağını oluşturan vekaletnamenin, yetki devri yapan avukat tarafından aslına uygunluğu onaylanan örneğinin eklenmesi gerekir."

Yönetim Kurulu'nun 14.11.2001 günlü toplantısında görüşülen Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü'nün 12.10.2001 tarih ve 018715 sayılı yazısında da;

“1136 sayılı Kanunun 56. maddesine 4667 sayılı Kanun ile eklenen beşinci fıkrasında, yetki belgesinin vekaletname hükmünde olduğu tasrih edilmesine rağmen, tevkil vekaletnamesinin noter tarafından düzenlenmesi tercih edilirse, dayanak vekaletname suretlerinin ibrazının gerekeceği, dolayısıyla Noterlik Kanunu'nun 79. maddesi hükmü uyarınca müvekkillerin isimleri zikredilmeden tevkil etme yetkisini içeren bütün vekaletnameleri kapsayacak şekilde yeni bir vekaletname tanzim edilemeyeceği” yönünde görüş bildirmiştir.

 

8- Avukat tutma yetkisinin dava açma yetkisini kapsamadığı :

Bazı genel vekaletnamelerin içinde vekil tayin edilen kişiye, özel yetkiler açıklanmaksızın sadece avukat tutma yetkisi verildiği, özel yetkilerin yazılmaması sonucu sıkıntılar yaşandığı ve özellikle bu yetkinin dava açma yetkisini kapsayıp kapsamadığı hususunda tereddüt edildiği anlaşılmaktadır.

Birleştirme nedeniyle yürürlükten kaldırılan 1988/80 sayılı Genelge ile duyurulduğu üzere;

 

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 504’üncü maddesinin üçüncü fıkrasında sayılan işlerin yapılabilmesi için vekilin özel olarak yetkilendirilmesi zorunludur. Bu hüküm nedeniyle dava açma yetkisinin açık olarak verilmesi gerektiğinden, avukat tutma şeklinde verilen yetki dava açma yetkisini kapsamamaktadır.

 

9- Avukatın çıkardığı vekaletname örneklerinin resmi örnek hükmünde olduğu ve noterlik işlemlerinde de kullanılabileceği :

1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 56’ncı maddesinin ikinci fıkrası “Asıllarının verilmesi kanunda açıkça gösterilmeyen hallerde avukatlar, takip ettikleri işlerde , aslı kendilerinde bulunan her türlü kağıt ve belgelerin örneklerini kendileri onaylayarak yargı mercileri ile diğer adalet        dairelerine        verebilirler.”        hükmünü        içerdiğinden        avukatlar        tarafından        çıkarılan vekaletname örnekleri resmi örnek hükmündedir.

 

Noterlerin, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 56’ncı maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “diğer adalet daireleri” kapsamında olup olmadığına ilişkin başvurular nedeniyle konu hakkında görüşleri sorulan Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü'nden alınan ve Yönetim Kurulu'nun 17.03.2004 günlü toplantısında görüşülen 13.01.2004 tarih ve 00819 sayılı yazıda;

“Bilindiği gibi, ….. 1512 sayılı Noterlik Kanunu'nun 1, 32, 33 ve 77 nci maddelerinde yer alan hükümler noterliğin bir “adalet hizmeti” olarak kabul edildiğini göstermektedir.

Bu itibarla, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 56. maddesinin 2. fıkrasında sözü edilen “diğer adalet daireleri” ibaresine bu madde açısından noterlerin de dahil olduğu düşünülmektedir” denildiğinden, avukat tarafından sureti çıkarılıp onanmış vekaletnamenin noterliklerde de dayanak olarak kabul edip, işlem yapılması gerekmektedir.

Birleştirme nedeniyle yürürlükten kaldırılan 26.02.1976 tarihli ve (8) sayılı Genelge’de yer alan Adalet Bakanlığının 12.2.1976 tarihli ve 4142 sayılı görüşünde de benzer açıklamalara yer verilmiş ve başkası adına işlem yaptırmak için kendisinin çıkarıp imzaladığı vekaletname ile noterliğe başvuran avukattan, vekaletnamesinin aslını veya noterden onaylı örneğini getirmesinin istenmesinin kanunen mümkün olamadığı belirtilmiştir.

 

10- Avukatlarca ilgili mercilere sunulan vekaletnamelere pul yapıştırılacağı, işlem örneklerine dayanak olarak eklenen vekaletnamelere yapıştırılması gerekmediği:

a)Avukatlarca ilgili mercilere sunulacak vekaletname asıl veya örneklerine pul yapıştırılmasının zorunlu olduğu:

1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 27’nci maddesinin; “Avukatlarca vekaletname sunulan merciler, pul yapıştırılmamış veya pulu noksan olan vekaletname ve örneklerini kabul edemez. Gerektiğinde ilgiliye on günlük süre verilerek bu süre içinde pul tamamlanmadıkça vekaletname işleme konulamaz” hükmünü içermesi nedeniyle, bastırılan pullar  hakkında açıklayıcı bilgi verilmesinin istenilmesi üzerine, Türkiye Barolar Birliği Başkanlığı'ndan alınan ve Yönetim Kurulu'nun 26.09.2001 günlü toplantısında görüşülen 18.09.2001 tarih ve 1272 sayılı yazıyla, 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 27. maddesi uyarınca Türkiye Barolar Birliği tarafından bastırılan pulların, Avukatlarca ilgili mercilere sunulmak üzere verilen her vekaletname suretine yapıştırılacağı bildirilmiştir.

Sözü edilen pulların her yıl yenilenen değerinin belirlenme şekli, Avukatlık Kanunu'nun 27’nci maddesinin ikinci fıkrasında yer almaktadır.

Avukatlarca işlemler için noterliklere sunulan vekaletname asıl veya örneklerine pul yapıştırılıp yapıştırılmadığının araştırılması ve pul yapıştırılmamış veya pulu noksan olan vekaletname ve örneklerinin kabul edilmemesi gerekmektedir.

b)Noterlik Kanununun 79’uncu maddesi gereğince işlem örneklerine dayanak olarak eklenen vekaletnamelere yapıştırılması gerekmediği:

Birliğimize yapılan başvurularla, noterliklerde vekaleten yapılan işlemlerde suretlere eklenen vekaletnamelere de pul yapıştırıldığı belirtilerek, tek işlem için bir vekalet pulunun yeterli olduğunun değerlendirilmesi talep edilmekle, konuya ilişkin olarak Adalet Bakanlığından görüş alınmasına karar verilmiştir.

Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğünce gönderilen ve Yönetim Kurulumuzun 01.02.2008 günlü toplantısında görüşülen 04.01.2008 tarihli ve 303 sayılı cevap yazısında; “…. Türkiye Barolar Birliği tarafından bastırılan pulların, avukatlarca ilgili mercilere sunulmak üzere verilen her vekaletname suretine yapıştırılacağı hususu 03.10.2001 tarihli ve 67 sayılı genel yazı ile noterliklere duyurulmuştur.

Bununla birlikte; bir noterlik işleminin vekaleten yapılması durumunda, vekalet pulunun, avukat tarafından noterliğe sunulan vekaletnameye yapıştırılmasının yeterli olduğu, noterlik işleminin örneklerine Noterlik Kanununun 79. maddesi uyarınca dayanak olarak eklenen vekaletnamelere ise yapıştırılmasının gerekmediği düşünülmektedir.” denildiğinden, Noterlik Kanununun 79’uncu maddesi gereğince işlem örneklerine dayanak olarak eklenen vekaletnamelere pul yapıştırılması gerekmemektedir.

 

11- Tevkil yetkisini gösteren vekaletname ibraz edilmeden vekaletname tanzimi ile vekalet yetkisinin bir başkasına devrinin mümkün bulunmadığı :

Birliğimize gelen bazı şikayetlerden, “namlarına aharı tevkile mezun olduğum müvekkillerimi temsile yetkili olmak üzere” veya “müvekkillerimin bana vermiş oldukları vekaletname ile birlikte kullanıldığı takdirde muteber olmak” kaydı ile bazı vekaletnameler düzenlendiğinin öğrenilmesi üzerine, birleştirme nedeniyle yürürlükten kaldırılan 24.04.1987 tarihli ve (36) sayılı Genelge ile:

“1512 sayılı Noterlik Kanunun 79’uncu maddesinde açıkça hükme bağlandığı üzere, başkası adına vekaleten hareket eden bir avukatın başkalarını tevkile yetkili olduğunu belirten bir vekaletnameyi notere ibraz etmedikçe, müvekkili adına vekaletname tanzimi ile vekalet yetkisinin bir başkasına devrinin mümkün bulunmadığı” noterliklere duyurulmuş bulunduğundan, buna göre işlem yapılması icap etmektedir.

 

12- Gözaltında bulunan şahısların avukata vekaletname verebilecekleri:

İçişleri Bakanlığı Jandarma Genel Komutanlığının, teşkilatına gönderdiği 19 Aralık 1985 tarihli ve ISTH. :06121-561-85/Em. ve Asyş. Ş. Genelgesi ile:

“1Karakollarda herhangi bir  nedenle gözaltına alınan şahısların noter  kanalı ile avukatlarına veya diğer şahıslara vermek istedikleri vekaletnamenin, ilgililerce ilk tahkikatın gizli olmasından bahisle izin verilmediği, Adalet Bakanlığından bildirilmiştir.

2-5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 149’uncu maddesinde “Şüpheli veya sanık, soruşturma ve kovuşturmanın her aşamasında bir veya birden fazla müdafiin yardımından yararlanabilir; kanuni temsilcisi varsa, o da şüpheliye veya sanığa müdafi seçebilir.” hükmü mevcuttur. Kanunun bu maddesi ile tanınan hakkın kullanılması hazırlık tahkikatının gizliliğini bozmamaktadır.

3-Bu itibarla, Jandarma Karakollarında herhangi bir sebeple gözaltına alınan ve hazırlık soruşturması yürütülen şahısların istemleri halinde, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 149’uncu maddesi hükmü ışığında müdafi olarak bir avukatı karakolda ve karakol komutanı veya yardımcısının huzurunda, noter kanalı ile vekaletname verilmesinin sağlanmasını rica ederim”

Yönünde duyuruda bulunması üzerine, sözü edilen Genelge Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğünce, 27.1.1986 günlü 2916 sayılı yazı ekinde Birliğimize gönderilmiştir.

İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü de Birliğimize gönderdiği 20.11.1978 tarihli ve Asayiş A. 63211-1/293750 sayılı yazıyla; 5.5.1977 tarih ve 113593 sayılı yazıyla Valiliklere, zabıtaca sürdürülen araştırma ve soruşturmanın seyri icabı sanık sıfatı belirlenip, gözaltına alınmış bulunanların karakol amirleri nezaretinde noter vasıtasıyla avukatlarına vekalet vermelerinin mümkün görüldüğü yönünde talimat verildiğini bildirmiştir.

Bu açıklamalar doğrultusunda; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 149’uncu maddesi hükmü gereğince, şüpheli veya sanıkların, soruşturma ve kovuşturmanın her aşamasında bir veya birden fazla avukata vekalet vermeleri mümkün bulunmaktadır.

 

13- Avukat olmayan kişilere “hukuk danışmanı“ sıfatıyla vekaletname verilemeyeceği:

Birliğimize yapılan bir başvuruyla; bazı noterliklerce, avukat olmayan kişilere “hukuk danışmanı” sıfatı kullanılmak suretiyle avukatlar için düzenlenen genel tip vekaletnamelerin yapılıp verildiği bildirilmekle, Yönetim Kurulunun 12.02.2013 günlü toplantısında konunun görüşülmesi sonunda:

1136 sayılı Avukatlık Kanununun “Yalnız Avukatların Yapabileceği İşler” başlıklı 35’inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Kanun işlerinde ve hukuki meselelerde mütalaa vermek, mahkeme, hakem veya yargı yetkisini haiz bulunan diğer organlar huzurunda gerçek ve tüzel kişilere ait hakları dava etmek ve savunmak, adli işlemleri takip etmek, bu işlere ait bütün evrakı düzenlemek, yalnız baroda yazılı avukatlara aittir.” hükmü nedeniyle, HMK’nın 73’üncü maddesinde kanuni kapsamı belirtilen dava vekaletnamesinde belirtilen yetkileri ancak avukatlar kullanabileceğinden, avukat olmayan kişilere “hukuk danışmanı” sıfatıyla genel dava vekaletnamesinde yer alan yetkileri kullanmak üzere vekaletname verilmeyeceğine karar verildiğinden, buna göre işlem yapılması gerekmektedir.

 

 

TAPU İŞLEMLERİNDE KULLANILACAK VEKALETNAMELER :

 

14- Tapu işlemleri için verilecek vekaletnamelerde kullanılabilecek kimlikler :

 

(Yönetim Kurulunun 27.11.2023 tarih ve (182) sayılı kararı ile birinci paragraftan sonra ekleme yapılmıştır. (Önceki metni görmek için tıklayınız.)

 

Türk vatandaşı veya yabancı uyruklu gerçek  kişiler tarafından verilecek vekaletnamelerde kullanılabilecek kimlikler, Noterlik işlemlerinde kullanılacak kimlikler” konulu 1 numaralı genelgede açıklanmış bulunduğundan, buna göre işlem yapılması icap etmektedir.

 

İçeriğinde yer alan Hukuki Danışmanlık Birimine ilişkin konuların bu birleştirilmiş genelgeye aktarılmak üzere yürürlükten kaldırılan Birliğimize ait 2016/24 sayılı genelgede yer verilen;

“Tapuda işlem yaptırılacak bir noterlik işleminin yapılması sırasında ilgiliye ait kimliğin nüfus hüviyet cüzdanı ile tespiti zorunlu olmakla birlikte, bu işleme katılacak tanık kimliklerinin ne şekilde tespiti gerekeceği hususu Adalet Bakanlığı ile Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünden sorulmuş olup, bu konuda ilgili Genel Müdürlüğün görüşü de alınmak suretiyle Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğünden Birliğimize gönderilen 17.12.1991 tarih ve 53309 sayılı yazıda:

 

Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün 2.8.1991 gün ve 2873 sayılı yazısında, tapuda işlemi gerektiren vekaletnamelerin düzenlenmesi sırasında ilgiliden başka tanıkların kimliklerinin de nüfus hüviyet cüzdanlarına dayanılarak tespit edilmesi lüzumundan söz edildiği belirtilerek bu hususta Bakanlığımız görüşü sorulmaktadır.

 

Konu tapu mevzuatının uygulayıcısı durumundaki Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğüne görüşümüzle birlikte intikal ettirilmiş olup, bu idareden alınan cevabi yazının da değerlendirilmesi sonucunda aşağıdaki kanaate varılmıştır.

1- Gerçekten mevzuatta, tanık hüviyetlerinin tespitinde nüfus cüzdanı aranması yönünde hüküm bulunmamaktadır.

2- Tapu idaresinin talebi, sahtecilik olaylarının önlenmesine matuf tedbirler cümlesindendir.

3- Gerektiğinde adreslerinden araştırılan tanıkların, bir kısmının bulunamadığı da tapu idaresinin şikayetleri arasında yer almaktadır.

4- Tapuda işlemi gerektiren vekaletnameler noterlikte düzenlenirken ilgilinin ve tanıkların kimlik ve adreslerinin tespitlerine özen gösterilmesinin sahtecilik olaylarını önemli ölçüde önleyeceği de bilinmektedir.

 

Bu itibarla;

a) Sözü edilen vekaletnameler düzenlenirken dinlenecek tanıkların kimlik tespitinde nüfus hüviyet cüzdanlarına dayanılmasının zorunlu olmayacağı,

b) Ancak, meselenin önemi ve yukarda açıklanan hususlar gözönüne alınarak bu konuda dinlenecek tanıkların nüfus hüviyet cüzdanı ibraz edememeleri halinde, ehliyetname, pasaport ve resmi mercilerden verilmiş benzer nitelikte kimlik belgelerine istinaden kimliklerinin tespit edilmesinin yerinde olacağı, düşünülmüştür. " denildiğinden,

 

Tapu işlem yapılacak vekaletnamelerde de kimlik tespiti hususunda Bakanlık görüşleri dairesinde hareket olunması gerekmektedir.

 

 

15-Tapu işlemleri için verilen (iş takipleri için verilenler hariç ) vekaletnamelere ve tapuda işlem yapılmasını gerektiren diğer tüm işlemlere kimlik örneklerinin ekleneceği:

 

Bazı noterliklerimizde, tapu işlemleriyle ilgili olarak verilen vekaletnamelere kimlik eklenip eklenmeyeceği hususunda tereddütler yaşandığı Birliğimize intikal etmekle; konu, Yönetim Kurulunda görüşülmüş ve Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünden görüş istenmesine karar verilmiştir.

Adı geçen Genel Müdürlükçe gönderilen 02 Nisan 2013 tarihli ve 40-2689 sayılı cevap yazısında:“……..

Buna göre, Tapu Müdürlüklerimize yapılan tüm istemler, müdür veya görevlendireceği bir memur tarafından incelenerek hak sahibi tarafından yapılıp yapılmadığı saptanmaktadır. Bu saptamada nüfus cüzdanının önemi ve rolü büyüktür. Mevzuatımızda vekaletnamelere nüfus cüzdanı fotokopisinin ekleneceğine dair açık bir hüküm bulunmamasına rağmen, Noterlerce düzenlenen vekaletnamelere eklenen kimlik örnekleri ile hak sahibi gerçek kişilerin Tapu Müdürlükleri arşivlerinde bulunan ve işlemlerin dayanağını teşkil eden işlem dosyasındaki kimlik bilgileri arasında kıyaslama yapılmaktadır.

Bu nedenle, tapu işlemlerinin sıhhati ile özellikle muhtemel sahteciliklerin ve dolayısıyla Hazine sorumluluğunun önlenmesi açısından, Tapu Müdürlüklerinde işlem yapılmasını gerektirecek tüm vekaletnamelere (sadece takibi amacıyla verilen vekaletnameler hariç) vekalet verenin kimlik fotokopisinin (nüfus cüzdanı, pasaport, avukatlık kimliği fotokopisinin) eklenmesi Kurumumuzca gerekli ve faydalı görülmektedir.” denilmektedir.

Sözü edilen yazının, Yönetim Kurulunun 10.04.2012 tarihli toplantısında görüşülmesi sonunda:

Her ne kadar bildirilen görüşte, tapu müdürlüklerinde işlem yapılmasını gerektirecek tüm vekaletnamelere (sadece takibi amacıyla verilen vekaletnameler hariç) kimlik fotokopisinin eklenmesinin gerekli ve faydalı görüldüğü belirtilmiş ise de; Yönetim Kurulumuzca yapılan değerlendirmede, tapu işlemlerinin sıhhati ile özellikle muhtemel sahteciliklerin ve dolayısıyla doğabilecek sorumlulukların önlenmesi bakımından, kimlik ekleme işleminin sadece vekaletnamelerle sınırlı tutulmamasına, takibi amacıyla verilen vekaletnameler hariç tapuda işlem yapılmasını gerektiren tüm noterlik işlemlerinde uygulanmasına, buna göre de; gideri sahiplerinden alınmak suretiyle ilgililerce ibraz edilen kimliklerin (nüfus cüzdanı, pasaport, avukatlık kimliği), çıkartılacak örneklerinin 1512 sayılı Noterlik Kanununun 88’inci maddesinin birinci cümlesi gereğince dayanak olarak kabulü ile aynı Kanunun 79’uncu maddesi hükümleri doğrultusunda harçsız ve vergisiz olarak takibi amacıyla verilen vekaletnameler hariç tapuda işlem yapılmasını gerektiren tüm noterlik işlemlerinin nüsha ve örneklerine eklenmesine karar verilmiştir.

 

 

16- Ticaret şirketlerinin taşınmazlarla ilgili olarak tapuda yapacakları işlemler için verecekleri vekaletnamelerde esas alınacak dayanak belge :

Tapuda işlem  yapılmasını  gerektiren vekaletnamelerin noterliklerde düzenlenmesi sırasında, dayanak alınması gereken belgeler bakımından tapu sicil müdürlüklerinin uygulaması ile ilgili bazı tereddütlerin iletilmesi üzerine, konu Birliğimiz görüşü de belirtilerek Başbakanlık Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğüne intikal ettirilmiş ve incelenmesi istenilmiştir. Adı geçen Genel Müdürlük Tasarruf İşlemleri Dairesi Başkanlığının 16.06.1995 günlü

2506 sayılı yazısında:“4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 47’nci maddesinde (mülga 734 sayılı MK nın 45’inci maddesi) tüzel kişiliğin tanımı yapılmış olup,

6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 40’ıncı maddesinin ikinci fıkrasında, her tacirin kullanacağı ticaret unvanını ve bunun altına atacağı imzayı notere onaylattıracağı,

354’üncü maddesinde, şirket esas sözleşmesinin ticaret siciline tescil ve Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilan olunacağı,

355’inci maddesinde, anonim şirketin ticaret siciline tescil ile tüzel kişilik kazanacağı, 373’üncü maddesinde ise, temsile yetkili kişilere ve temsil şekillerine ilişkin kararın

noter onaylı suretinin tescil ve ilan edilmek üzere ticaret siciline verileceği, (Mülga 6762 sayılı TTK’ nın 42, 300, 301 ve 323’üncü maddeleri.)

Ticaret Sicili Yönetmeliğinin; 16’ncı maddesinde, bir ticari işletmenin ve seçilen unvanın sicile tescili halinde, ilgiliye onaylı bir sicil tasdiknamesi verileceği, 18’inci maddesinde de, müdürlüklerin, 22.12.1934 tarihli ve 2644 sayılı Tapu Kanununun 2’nci maddesi hükmüne göre ticaret şirketlerinin taşınmaz üzerinde tasarruf edebileceklerini gösteren belgeyi vermekle yükümlü oldukları, şirket sözleşmesinde şirketin taşınmaza sahip olabileceğinin yazılmamış olmasının belgenin verilmesine engel teşkil etmeyeceği, (Mülga Ticaret Sicili Tüzüğünün 104 ve 105’inci maddeleri.)

Ayrıca, 2644 sayılı Tapu Kanunu’nun 2’nci maddesinde de hükmi şahısların tapu işlerinde merkez veya şubelerinin bulundukları yerin en büyük mülkiye amirinden nizamnamelerine göre gayrimenkul tasarrufuna izinli olduklarına ve tescil işini yapacak mümessilin salahiyetine dair alınacak belgenin verilmesinin zorunlu olduğu, ticaret şirketlerinin bu belgeyi ticaret sicil müdürlüklerinden alacakları hükümlerine yer verilmiştir.

Tüzel kişinin gayrimenkul mal üzerinde mülkiyet veya diğer ayni haklara sahip olabilme (tasarruf) ehliyeti (yeteneği) ile temsil yetkisi belge ile tespit edilmektedir. Bu belgeyi ticaret şirketleri ticaret sicil müdürlüklerinden almaktadır.

Gerek Türk Ticaret Kanununda ve gerekse Ticaret Sicili Tüzüğünde imza sirkülerinin yetki belgesi niteliğinde olduğuna ilişkin herhangi bir husus bulunmamaktadır. Aksine imza sirküleri, şirketin tescili aşamasında ticaret sicil memurluklarına verilecek belge niteliğindedir.

Bu  nedenle,  1512  Sayılı  Noterlik  Kanununun  89’uncu maddesi  uyarınca noterler tarafından düzenlenecek vekaletnamelerin dayanağı olarak, Ticaret Sicili Yönetmeliğinin 16 ve 18 ’inci maddeleri uyarınca ticaret sicil müdürlüklerince verilmiş yetki belgelerinin esas alınması ya  d a  imza sirküleri  yetki  belgesine  istinaden düzenlenmiş  ise vekaletnamede  bu  yetki belgesinden de bahsedilmesi gerekmektedir.

Aksi halde, 2644 sayılı Tapu Kanununun 2’nci maddesi uyarınca, tapu sicil müdürlüklerince imza sirkülerine istinaden düzenlenmiş vekaletnamelerin yanında ticaret sicili memurluklarınca verilmiş yetki belgelerinin de ibrazı istenecektir." denilmektedir.

 

17-Tapu işlemleri için tevkil yetkisine istinaden düzenlenen vekaletnamelere dayanak vekaletnamenin eklenmesi gerektiği:

 

17.08.2013 tarihli ve 28738 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Tapu Sicil Tüzüğü’nün 18’inci maddesinin 4’üncü fıkrasında “Vekil, tevkil yetkisine dayalı olarak bir başkasını vekil tayin etmiş ise, dayanağı olan vekaletname de aranır.” hükmünün yer alması nedeniyle, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünden gönderilen 18 Ağustos 1994 tarih ve 3574 sayılı yazıda da yer verildiği üzere vekilin tevkil yetkisine dayalı olarak bir başkasını vekil tayin etmesi halinde, vekaletnameye dayanak vekaletnamenin aslının veya onaylı bir suretinin (fotokopisinin) bağlanması gerekmektedir.

 

18- Tapu işlemleri için yapılacak vekaletnamelerin tamamının asıl olarak düzenleneceği:

17.08.2013 tarihli ve 28738 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Tapu Sicil Tüzüğü’nün 18’inci maddesinin 4’üncü fıkrasında “Tapu işlemi için düzenlenecek vekaletnamelerde, vekalet verenin imzasının bulunması zorunludur.” hükmüne yer verildiğinden, noterliklerde düzenlenecek tapuda işlem yapılmasını gerektiren VEKAL ETNAMEL ERİN tamamı vekalet verenin imzasını içerecek şekilde asıl olarak düzenlenecektir.

 

19- Tapu işlemleri için yapılacak vekaletnamelere yapıştırılacak fotoğraflar:

-Vekaletnamelere yapıştırılacak fotoğraflarda bulunması gereken nitelikler:

Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün başvuruları üzerine, Yönetim Kurulu’nun 20.09.2004, 16.01.2006, 05.11.2008 ve 23.02.2012 tarihli toplantılarında alınan kararlar uyarınca;

Artan sahtecilik olaylarının önlenebilmesi için, niteliği bakımından tapuda işlem yaptırılmasını gerektiren vekaletnamelere, ilgililerin o günkü fizik görüntüsüne uygun ve teşhisinde tereddüde yer bırakmayacak şekilde, renkli ve en azından son altı ay içinde çekilmiş özgün (orijinal) fotoğraflarının yapıştırılması gerekmektedir.

-Fotoğrafların kağıdına yapıştırılmak suretiyle eklenmesi ve mühürlenmesi gerekmektedir.

-Tüzel kişilere ait tapuda işlem yaptırmaya yönelik düzenlenecek vekaletnamelere temsilcinin fotoğrafı yapıştırılacaktır.

-Vekalette bulunan fotoğrafın temin edilememesi ya da örneği çıkarılacak vekaletnamedeki fotoğrafın teşhise imkan vermemesi halinde yeni fotoğrafla örnek çıkarılması mümkün bulunmaktadır.

(Ayrıntılı açıklamalar için Noterlik işlemlerinde kullanılacak fotoğraflar” konulu (4) numaralı genelgeye bakınız.)

 

20- Tapu işlemleri için veliler tarafından verilen vekaletnamelerde "yapılacak işlemin 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun 327 ve 356’ncı maddelerindeki amaca ilişkin olmadığına" ilişkin bir ibare konulması gerekmediği:

Bazı tapu sicil müdürlüklerince, “vekalette yaşı küçük çocuk bulunması ve satış yapılması nedeniyle, bu satışın Türk Medeni Kanununun 327 ve 356. maddeleri kapsamında olmadığının” vekalette gösterilmemesi nedeniyle işlem yapılmadığının öğrenilmesi üzerine konu, Yönetim Kurulumuzun 29.11.2007 tarihli toplantısında görüşülmüş ve durumun Tapu  ve Kadastro Genel Müdürlüğüne intikal ettirilmesine karar verilmiştir.

Adı geçen Genel Müdürlükçe gönderilen 02.03.2009 tarihli ve B.09.1.TKG0100001141/64 – 981 sayılı yazıda:

“Bilindiği üzere, Genel Müdürlüğümüzün ilgi (c) genelgesinde (11.06.2002 tarih ve 2002/7 sayılı) "Velayet ve Çocuk Malları" başlıklı 3. bölümünde; " ... M.K. nun 327 ve 356 ncı maddeleri uyarınca çocuk mallarının sarfına ilişkin tasarrufi işlemlerde hakim izninin alınması zorunlu olduğundan, çocuk mallarına ilişkin tasarrufi işlemlerde velayet hakkını kullananların yapılacak işlemin M.K. 327 ve 356 inci maddelerindeki amaca ilişkin olmadığı beyan edilmiş ise, buna ilişkin beyanlarının yazılı olarak alınması gerekir... " şeklinde ifade edilmiştir.

Ayrıca ilgi (a) yazınız Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğüne intikal ettirilmiş olup, cevaben alınan ilgi (b) yazıda;

 

"...Türkiye Noterler Birliği Başkanlığına hitaben yazmış olduğumuz 03.06.2002 tarih ve 12571 sayılı yazımızda da belirtildiği gibi Türk Medeni Kanununun 327. maddesi ve 356. maddesinde, çocuğun bakımı, yetiştirilmesi ve eğitimi için zorunluluk bulunduğu takdirde velinin çocuğun mallarından sarf edebilmesi için hakimin izni gerekli görülmüş olup, velinin ço cuğ un ma lla rın ı, ba kımı, e ğ itimi ve yetiştirilme si için sa tma a ma cını be lirtme d i rece noterlerin bu satış işlemi ile ilgili vekaletnamenin düzenlenmesi sırasında veliden bir mahkeme kararı getirmesini talep etmeleri gerekmeyecektir.

Anılan Kanunun 363. maddesinde yasaya aykırı olarak yapılacak harcamalardan dolayı ana ve babanın sorumluluğu ayrıca düzenlenmiş olup, veli ile çocuk, vekil ile müvekkil arasındaki ilişki ve sorumlulukların ilgili kanunlarda hüküm altına alınmış olması nedeniyle, usulüne uygun düzenlenmiş vekaletname ile ayrıca herhangi bir beyana gerek duyulmaksızın talep edilen satış işleminin yerine getirilmesi gerektiği düşünülmektedir." denilmektedir.

Bilindiği üzere, Borçlar Kanunun 386. maddesi (6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 502. maddesi); "Vekalet sözleşmesi, vekilin vekalet verenin bir işini görmeyi veya işlemini yapmayı üstlendiği sözleşmedir.” hükmünü içermektedir.

Buna göre, konu hakkında görüşüne başvurduğumuz Hukuk İşleri Genel Müdürlüğünün ilgi (b) yazısı uyarınca ve vekalet müessesesinin karşılıklı güven ilkesine dayanması ve konunun müvekkil ile vekil arasında bir münasebet olması, ana ve babanın sorumluluğunun Türk Medeni Kanununda açıkça düzenlenmesi, veli ile çocuk, vekil ile müvekkil arasındaki ilişki ve sorumlulukların ilgili kanunlarla hüküm altına alınmış olması nedenleriyle, velayeten verilen vekaletnamelerde "yapılacak işlemin 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun 327 ve 356’ncı maddelerindeki amaca ilişkin olmadığı" ibaresinin aranılmadan, talep edilen satış işlemlerinin vekil tarafından "yapılacak işlemin 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 327 ve 356. maddelerindeki amaca ilişkin olmadığı" yönünde beyan edilmesi halinde yerine getirilmesi mümkündür.” denilmiştir.

2003/29 sayılı Genelgemizde yer alan Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğünün 10.06.2003 tarih ve 011971 sayılı yazısında da belirtildiği üzere, tapu müdürlüklerince yazılı beyan şeklinde alınması icap ettiğinden, tapu işlemleri için veliler tarafından verilen vekaletnamelerde "yapılacak işlemin 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 327 ve 356. maddelerindeki amaca ilişkin olmadığına" ilişkin bir ibare konulması gerekmemektedir.

 

21- İntifa hakkı sahibinin, bu hakkından feragatine ilişkin düzenlenecek vekaletnamelerde yer alacak beyanı :

 

Birliğimize intikal ettirilen Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Tapu ve Kadastro 1. Bölge Müdürlüğü Tapu Şube Müdürlüğünün 20.04.2001 tarihli 1712/505 sayılı yazısının, Yönetim Kurulu'nun 05.07.2001 günlü toplantısında görüşülmesi sonunda;

Belirtilen yazıdan edinilen bilgi nedeniyle intifa hakkı devri için düzenlenecek vekaletnamelerde, anılan Genel Müdürlüğün istemi doğrultusunda (intifa hakkı sahibinin, intifa hakkından çıplak mülkiyet sahibi veya mirasçısı lehinde bedelli veya bedelsiz olarak feragat etmeye) şeklinde açık bir beyanının yazılmasına karar verildiğinden, belirtilen vekaletnamelerde bu yönde işlem yapılması icap etmektedir.

 

 

DİĞER        BAZI        KURUMLARIN        İŞLEMLERİNDE        KULLANILACAK VEKALET NAMELER:

22-T.C. Me rkez Bankası tarafından verilen kredi mektuplarına ilişkin vekaletnameler:

T.C. Merkez Bankası Genel Müdürlüğünden alınan bir yazıda; Türkçe ve Almanca olarak düzenlenmiş kredi mektuplarının ödenmesi için konsolosluk ve noterlerce düzenlenmiş vekaletnamelerin küçümsenmeyecek bir miktarının sahte çıktığı belirtilerek, Devlet zararının ve döviz kaybının önlenmesi için öngörülen bazı tedbirlerin alınmasında Birliğimizin yardımcı olması istenilmiştir. Yapılan inceleme sonunda talep haklı görüldüğünden;

a)2016/3 sayılı Genelge’nin 5’inci maddesinde de yer verildiği üzere; T.C. Merkez Bankası A.Ş. tarafından verilen kredi mektuplarına ilişkin bir vekaletname düzenlenmesi istenildiğinde, noterlerin ilgiliden pasaportunu istemelerinin ve vekaletnameye de pasaportun tarih ve numarası ile sair bilgilerin geçirilmesinin,

b)Kredi mektuplarına ilişkin vekaletnamelere kredi mektubu tarih ve numarasının mutlaka yazılmasının veya bir fotokopisinin eklenmesinin,

c)İlgilinin, beyanına göre yurtdışı adresinin vekaletnameye yazılmasının ve ayrıca bir fotoğrafının da vekaletnameye yapıştırılmasının,

Bu vekaletnamelere ilgili olarak teyit istenilmesi halinde Merkez Bankası yetkililerine noterlerimizce kolaylık gösterilmesinin ve istenilen cevabın en kısa süre içinde verilmesinin,uygun olacağı düşünülmüş ve Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası İdare Merkezi'nin 22 Aralık 1998 tarih ve 137183 sayılı yazısını dikkate alan Yönetim Kurulu 08.01.1999 günlü toplantısında da yukarıda belirtilen hususlara uyulmasında titiz davranılması için konunun bir kez daha noterliklere duyurulmasına karar vermiştir.

 

23-Gümrük idarelerindeki işler için verilen ve doğrudan veya dolaylı temsil yetkisini içeren vekaletnameler:

Dolaylı temsilci sıfatıyla vekil tayinine ilişkin vekaletnamelerin düzenlenip, düzenlenemeyeceği hususunda intikal eden tereddütler, Yönetim Kurulu'nun 17.02.2000 günlü toplantısında ele alınıp, görüşülmüştür.

Yapılan hukuki işlemin hüküm ve sonuçlarının, doğrudan doğruya temsil yetkisi verenin hukuk alanında doğup doğmamasına göre temsil, doğrudan doğruya ve dolaylı olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.

Temsil yetkisi vermek suretiyle yaptırılan hukuki işlemin hüküm ve sonuçları, ikinci bir işlemin yapılmasına gerek olmaksızın temsil olunanın hukuk alanında doğuyorsa yani, kendisine temsil yetkisi verilen başkası ad ve hesabına hukuki işlemi gerçekleştiriyorsa, doğrudan doğruya temsil söz konusu olur.

Temsil yetkisi verilmek suretiyle gerçekleştirilen hukuki işlemin hüküm ve sonuçları doğrudan doğruya temsil olunanın hukuk alanında doğmuyor, ikinci bir işlemin yapılmasını gerektiriyorsa, yani kendisine temsil yetkisi verilen kimse, hukuki işlemi yaparken kendisi adına ve fakat bir başkası hesabına hareket ediyorsa, dolaylı temsil söz konusu olmaktadır.

Verilen temsil yetkisinin dolaylı mı dolaysız mı olacağı, temsil yetkisi verenin iradesine göre belirlenir. Karine olarak dolaysız temsil verildiği kabul edildiğinden işlem yaptırmak isteyen ilgilinin dolaylı temsil yetkisi verdiğini ifade etmesi üzerine dolaylı temsili içeren bir vekaletname düzenlenmesinde yasal bir sakınca bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Temsille ilgili hükümlere 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 5 ve 225 nci maddelerinde yer verilmiştir.

7 Ekim 2009 tarihli ve 27369 (1. Mükerrer) sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Gümrük Yönetmeliğinin, “Gümrükte iş takibi” başlıklı 561’inci maddesinde de “(1) Bütün kişiler, gümrük mevzuatı ile öngörülen tasarrufları ve işlemleri bizzat kendileri takip edebilecekleri gibi bu tasarruf ve işlemleri gerçekleştirmek üzere bir temsilci tayin edebilir. Temsilci, temsil edilen kişi namına hareket ettiğini beyan etmek, temsilin doğrudan veya dolaylı olduğunu belirtmek ve sahip olduğu temsilnameyi gümrük idaresine ibraz etmek zorundadır.

(3) Gümrük idarelerinde dolaylı temsil yoluyla iş takibini, eşya sahibince verilmiş noter tasdikli vekaletnameyi haiz gümrük müşavirleri yapabilir. (Ek cümle:RG-28/12/201128156) Ancak kamu kurum ve kuruluşlarınca verilecek vekaletnamelerde noter onayı aranmaz.

Vekaletnamelerde en az aşağıdaki hususlara yer verilir;

a)Tarafların açık adresleri, vergi daireleri ve vergi daireleri sicil numaraları.

b)Yapılacak işlerin amacı, kapsamı

c)Tarafların Kanunda yer alanlara ilaveten belirlemeleri gereken karşılıklı sorumluluk ve yükümlülükleri.

ç) Vekaletname yeri, tarihi ve varsa süresi.

d)Temsilin türü.”

Hükümlerine yer verilmiştir.

Bu hükümler doğrultusunda; gümrük mevzuatı ile öngörülen tasarruf ve işlemleri gerçekleştirmek üzere doğrudan veya dolaylı temsil yetkisine haiz bir temsilci tayin edilmesi mümkün olmakla birlikte, gümrük idarelerinde dolaylı temsil yoluyla takibi ancak, eşya sahibince verilmiş noter tasdikli vekaletnameyi haiz gümrük müşavirleri tarafından yapılabilir. Bu konudaki vekaletname örneği eklidir. (Ek 2).

 

24-Silah alımı ve işlemleri için verilen vekaletnameler Vekaletle mermi ve silah alabilecekler:

Silah almak için müracaat eden şahıslara verilen yetki belgesine istinaden noterlerce tanzim edilen MKE Kurumu Genel Müdürlüğünden silah ve mermi almaya, ruhsat çıkarmaya, tabancayı dilediği şahıslara hibe etmeye, devretmeye yetkili olduğuna dair vekaletnamelerle işlem yapılıp yapılamayacağına ilişkin Emniyet Genel Müdürlüğünün 20.01.1998 tarihli, 019234; 09.06.1998 tarihli 130034; 29.04.1999 tarihli, 102151 ve Yönetim Kurulu'nun

21.04.2000        günlü toplantısında görüşülen 07.04.2000 tarihli, 85648 sayılı yazılarında açıklandığı üzere;

21.03.1991 tarihli ve 91/1779 Karar Sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Yönetmeliğin 22’nci maddesinin birinci fıkrası; ‘Ancak bu Yönetmeliğin 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi ile (e) bendinin (1), (2) ve (5) numaralı alt bentlerinde sayılan kişiler, noterce düzenlenen vekaletname, Türk Silahlı Kuvvetleri, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı personeli tugay, müstakil alay, il jandarma komutanlığı muadili birlik komutanlıkları, karargah ve kurum amirlerinin, güvenlik korucuları ise il veya ilçe jandarma komutanlıklarının vereceği fotoğraflı yetki belgesi ile aynı bent ve alt bentlerde sayılan kamu görevlilerine silah ve mermilerini satın aldırabilirler.’ hükmünü amirdir.

Silah ve mermilerini vekil aracılığıyla satın aldırabilecek kamu görevlileri aynı Yönetmeliğin 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi ile (e) bendinin (1), (2) ve (5) numaralı alt bentlerinde sayılanlar olup, bunlar:

a)1) Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakanlar ve yasama organı üyeleri ile bu görevlerde bulunmuş olanlar,

2)Valiler ile Bakanlık merkez ve taşra teşkilatında görev yapan mülki idare amirliği hizmetleri sınıfına dahil diğer görevliler,

3)Hakim, cumhuriyet başsavcısı, cumhuriyet savcısı ile bu meslekten sayılanlara,

4)Özel kanunlarına göre silah taşıma yetkisine sahip görevliler,

b) Özellik arz eden görev yapanlardan;

1)Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri, TBMM Genel Sekreteri veya bu görevde bulunmuş olanlara,

2)Sayıştay Başkan ve üyeleri, bakan yardımcısı, müsteşar, Bakanlar Kurulu Sekreteri, teftiş ve denetim görevi ifa eden kurul başkanları, Başbakanlık ve bakanlıklara bağlı veya ilgili kurum ve kuruluşların başkanları ile müsteşar yardımcısı, Başbakan başmüşaviri, genel müdür ve bu görevlerde bulunmuş olanlara,

5) Büyükelçi, elçi, daimi temsilci, daimi temsilci yardımcısı, başkonsolos, başkonsolos yardımcısı, konsolos ve muavin konsolos olarak görev yapmış olanlardan halen Dışişleri Bakanlığı kadrosunda çalışanlardır.

Ancak bu görevliler, aynı bent ve alt bentlerd e sayılan kamu görevlilerine noterlikte verilmiş vekaletname ile silah ve mermilerini satın aldırabilirle r.

Yukarıda sayılan kamu görevlileri dışında kalan kişilerin vekaletname ile başkası adına MKE Kurumu Genel Müdürlüğünden silah ve mermi teslim alması 6136 sayılı Kanun ve bu Kanunun uygulanmasına dair 91/1779 karar sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Yönetmelik hükümlerine aykırı olduğundan, bu kişilerin söz konusu kurumdan veya kişi ve kurumlardan silah ve mermi teslim alabilmeleri için vekalet düzenlenmesi mümkün bulunmamaktadır.

Ancak,  silahın satın alınması,  hibesi,  devri gibi  işlemlerde;  gerekli  müracaatların yapılması, belgelerin ibrazı ve imzalanması için vekalet düzenlenmesinde sakınca bulunmamaktadır.”

 

25-BELEDİYE BAŞKANLARI TARAFINDAN VERİLECEK VEKALET NAMELER VE  AVUKATLARIN GÖREV VE YETKİLERİ:

(25 inci madde Yönetim Kurulunun 11.09.2019 tarihli toplantısında alınan 179 sayılı kararla başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.)

 

Bilindiği üzere, 5393 sayılı Belediye Kanununun 38 inci maddesinde belediye başkanının görev ve yetkileri sayılmış ve belediyeyi, Devlet dairelerinde, törenlerde, davacı veya davalı olarak da yargı yerlerinde temsil etmek veya vekil tayin etmek yetkisi bulunan başkana, (g) bendi ile de “Yetkili organların kararını almak şartıyla sözleşme yapmak görev ve yetkisi” de verilmiştir.

Aynı Kanunun 18’inci maddesinin (h) bendinde, “Vergi, resim ve harçlar dışında kalan ve miktarı beşbin YTL'den* fazla dava konusu olan belediye uyuşmazlıklarını sulh ile tasfiyeye, kabul ve feragate karar vermek.” görev ve yetkisinin belediye meclisine; 34 üncü maddesinin (f) bendinde de “Vergi, resim ve harçlar dışında kalan dava konusu olan belediye uyuşmazlıklarının anlaşma ile tasfiyesine karar vermek.” görev ve yetkisinin de belediye encümenine ait olduğu belirtilmiştir.

Bu hükümlere göre; belediye başkanının noterliklerde düzenleme ya da onaylama şeklinde sözleşmeler yapabilmesi için, aynı Kanunun 23’üncü maddesi gereğince kesinleşmiş yetkili organın kararını da ibraz etmesi zorunludur.

Aynı Kanunun 42 nci maddesi gereğince, belediye başkanı, 38 inci maddede belirtilen ve işlemleri bizzat kendisi yapabileceği gibi, görev ve yetkilerinden bir kısmını uygun gördüğü takdirde, yöneticilik sıfatı bulunan belediye görevlilerine devredebilir.

Belediyelere ait sözleşmelerin noterliklerde düzenlenmesi ya da onaylanması için;

-Yetkili organın kesinleşmiş kararının ibraz edilmesi,

-Sözleşmenin bizzat belediye başkanı tarafından veya 42 nci madde gereğince bu husustaki görev ve yetkisini devir ettiği yöneticilik sıfatı bulunan belediye görevlilerince imzalanması,

Gerekmekte olup, bu işlemlerin genel dava vekaletnamesine dayanarak ve herhangi bir karar aranmadan avukatlara yaptırılması 5393 sayılı Belediye Kanununun 38’inci maddesi ile Noterlik Kanununun 79’uncu maddesi hükümlerine aykırılık teşkil eder.

Diğer taraftan; 5393 sayılı Belediye Kanununun 18’inci maddesinin (h) bendinde, “Vergi, resim ve harçlar dışında kalan ve miktarı beşbin YTL'den* fazla dava konusu olan belediye uyuşmazlıklarını sulh ile tasfiyeye, kabul ve feragate karar vermek.” görev ve yetkisinin belediye meclisine; 34 üncü maddesinin (f) bendinde de “Vergi, resim ve harçlar dışında kalan dava konusu olan belediye uyuşmazlıklarının anlaşma ile tasfiyesine karar vermek.” görev ve yetkisinin de belediye encümenine ait olduğu belirtilmiştir.

Bazı noterliklerimizde belediye başkanı tarafından avukatlara vekalet verilmesi sırasında sulh ile tasfiye, kabul ve feragat yetkilerinin yazılması için mutlaka belediye meclisinin kararının aranması gerektiği düşünülmekte ve vekaleti veren belediye başkanından, bu yetkileri verebilmesi için sözü edilen kararın getirilmesi istenmektedir. Ancak, gerek belediye meclisinin gerekse encümenin genel bir şekilde sulh ile tasfiyeye, kabul ve feragate karar vermesi mümkün bulunmamakta, her uyuşmazlığın özelliğine göre bu karar verilmektedir. Bu sebeple vekaletnamelerin yapılması sırasında belediye başkanından, bu yetkileri verebilmesi için karar getirmesinin istenmesi doğru olmadığı gibi, belediye yetkili organları da uyuşmazlıkların mahiyetini dikkate almadan genel bir şekilde böyle bir karar vermemektedirler. Bu yetkilerin verilmesi için gerek encümenin gerekse meclisin kararının noter tarafından aranması da gerekmemekte, yetkilerin kullanma koşullarının, yetkinin kullanıldığı merci tarafından dikkate alınması icap etmektedir. Bununla birlikte, belediye başkanı tarafından verilecek avukat vekaletnamelerinde belirtilen yetkilerin verilmek istenmesi halinde, kullanılma koşullarının anlaşılabilmesi için düzenlenecek ya da onaylanacak vekaletnameler içine bu yetkilerin “KONUSU 5 39 3 SAYIL I BELEDİYE KANUNUNUN 18 İNCİ MADDESİNİN (h) BENDİ İLE 34 ÜNCÜ MADDENİN (F) BENDİNE GİREN UYUŞMAZLIKL ARDA   YETKİL İ ORGANIN   KARARINI AL MAK   KAYDIYL A   SULH   İLE TASFİYEYE, KABUL VE FERAGATE ” şeklinde yazılması uygun olacaktır.

 

* Bakanlar Kurulu’nun 4 Nisan 2007 tarihli ve 2007/11963 sayılı kararının 1 ve 3’üncü maddeleri gereğince, 01.01.2009 tarihinden itibaren Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Para birimi olan Yeni Türk Lirası ve Yeni Kuruşta yer alan "Yeni" ibareleri kaldırılmıştır.

 

26- SOSYAL G ÜVENL İK K UR UMU İŞLEMLERİYLE İLGİLİ VEKALETNAMELER :

SGK tarafından bağlanan maaşların önceden hangi banka, kurum veya kuruluşa havale edileceği bilinemediğinden noterliklerde tanzim edilen vekaletnamelerde “... her ne nam altında olursa olsun tarafıma ödenecek bilumum paraları her verildikçe ilgili yerden veya havale olunacak sair mahal, merci, banka ve veznelerinden talep, tahsil, ahzu kabza ve ibra etmeye..” şeklinde ifadelere yerildiği, ancak PTT merkezlerinde bunun yeterli görülmeyerek ödeme yapılmadığı,

Ayrıca Aylık Prim ve Hizmet Belgesini internet ortamında vermekle zorunlu tutulan ya da kendi isteği ile bu yolu seçen işverenlerin noter onaylı vekaletname ile başka kişiyi yetkili kılarken “her türlü iş takibine ilişkin” düzenlemenin Kurumca geçerli bulunmadığı belirtilerek bu hususlardaki düzenlemeye yer verilen PTT Genel Müdürlüğü Parasal Posta İşletme Dairesi Başkanlığının 14.01.2004 günlü 000121 sayılı yazısı ile Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığı Sigorta İşleri Genel Müdürlüğü Sigorta İşleri Daire Başkanlığının 14.04.2004 günlü ve 2004/17 sayılı genelgeleri Yönetim Kurulumuzun 16.04.2004 günlü toplantısında görüşülmüştür.

Anılan yazılar uyarınca vekaletname tanziminde;

PTT merkezlerinden emekli maaş veya vergi iadesi almak üzere başvuran vekillerin ibraz ettiği vekaletnamelerin de “PTT işyerlerinden ödenecektir” ibaresinin bulunması icap ettiği ve aksi halde ödeme yapılmayacağı belirtildiğinden mutlak surette bu ifadeye yer verilmesi,

Aylık Prim ve Hizmet Belgesini internet ortamında vermekle zorunlu tutulan ya da kendi isteği ile bu yolu seçen işverenlerin vereceği vekaletnamelerde ise:“Adıma Sosyal Güvenlik Kurumuna internet ortamında Aylık Prim ve Hizmet Belgesi vermeye, bu konuda başvuruda bulunmaya, e-bildirge sözleşmelerini imzalamaya, kullanıcı kodu ve kullanıcı şifresi zarfını teslim almaya mezun ve yetkili olmak üzere..”  şeklinde yetkilerin açıklanması,

Gerekmektedir.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim. Saygılarımla,

 

 

Dursun CİN

BAŞKAN

 

Ekler için tıklayınız.

 

 

YÜRÜRLÜKTEN KALDIRILAN GENELGE VE GENEL YAZILAR:
28.08.2016 – (24) sayılı genelgenin “Mali konular” başlıklı
16 ncı maddesi dışında kalan diğer maddeleri,
28.09.2017-H (136) sayılı genel yazı,
Yürürlükten kaldırılmıştır.

Yürürlükten kaldırılan genelge ve genel yazılara, TNB internet sayfasında yer alan “YÜRÜRLÜKTEN KALDIRILAN GENELGE VE GENEL YAZILAR” bölümünden ulaşılabilir.