KAMBİYO SENETLERİ VE PROTESTO İŞLEMLERİ  - HALUK NECDET TEKİN (TNB HUKUK DANIŞMANI)

HALUK NECDET TEKİN (T.N.B BAŞKAN DANIŞMANI) - TÜM MAKALELERİ


 

KAMBİYO SENETLERİ VE PROTESTO İŞLEMLERİ DİZİNİ

 

I. KISIM

KAMBİYO SENETLERİNE İLİŞKİN SORULAR

 

A- ŞEKİL ŞARTLARI DIŞINDA KALAN HUSUSLARA İLİŞKİN SORULAR:

 

01- Senet metninde yapılan ve paraf edilmeyen düzeltmeler senedi geçersiz kılar mı?

Senet üzerindeki düzeltmeler, keşideci tarafından paraf edilmiş ise (kısa imza ile imzalanmış ise) bu durum senedin geçerliliğini etkilemez, ancak senet üzerinde yapılan düzeltmeler borçlu tarafından paraf edilmemiş ise üzerinde tahrifat olması nedeniyle senet geçersiz hale gelir. Bu sebeple, paraf içermeyen düzeltmeler bulunan senetlerin 1988/56 sayılı Genelge uyarınca protesto için kabul edilmemesi gerekir.

 

“6100 sayılı HMK'nun 207. maddesi hükmü gereğince, senetteki düzeltmelerin düzenleyen tarafından paraf edilmesi gereklidir. Yani, senette mevcut olan çıkıntı veya senet metni altındaki kazıntı veya silinti ayrıca tasdik edilmemiş ise inkar halinde yok hükmündedir. Bu nedenle senet üzerinde yapılan değişikliklerin geçerli olabilmesi için, düzenleyen tarafından imza veya paraf edilmek suretiyle onaylanması gerekir.” (12. Hukuk Dairesi T. 11.12.2017, E. 2017/5503,  K. 2017/15366)

 

“Takip konusu bonoda lehdar adı önce takip borçlularından ..... gösterilmiş daha sonra bu isim çizilerek lehdar olarak takip alacaklısı ....’ün adı ve soyadı yazılmıştır. Ancak çizilen isim üzerine keşideci borçlunun herhangi bir parafı bulunmamaktadır. Anılan senet bu hali ile kambiyo vasfı niteliğinde değildir.” (Yargıtay 12. HD T. 30.3.2006, E. 3235, K. 6585)

 

02- Senet üzerine yazılan ilave kayıt ve şartlar senedin geçerliliğini etkiler mi?

     (Faiz şartı için 6 ncı maddedeki açıklamaya bkz.)

 

Bonoya yazılan ilave kayıtlar bononun zorunlu unsurlarını belirsiz hale getirirse senet bono vasfını yitirir. Bu sebeple zorunlu unsurları bertaraf eden kayıtların senede yazılmaması gerekir. Örneğin, belirli bir bedelin kayıtsız şartsız ödenmesi vaadine aykırı nitelikte olan, bedel ödemeyi şarta bağlayan ya da bedelin belirliliğini ortadan kaldıran kayıtlar senedin zorunlu unsurlarından birisini (TTK 776) belirsiz hale getirdiği için bononun geçersiz sayılmasına neden olur.

 

“Takip dayanağı senedin ön kısmında “not” yazılı bölümde “yeni işlem, alım-satım işlemi yapılana kadar geçerlidir” ibaresi bulunmaktadır. Bu durumda senet şarta bağlandığından, kayıtsız şartsız borç ikrarını içermeyen bu senet bono niteliğinde değildir.” (Yargıtay 12. HD. 24.9.2002 E. 2002/17259, K.18160)

 

“Temyiz konusu olayda dayanılan bononun arkasında satılmış olan taşınmazın içindeki kiracının 1.6.1986 tarihine kadar tahliye edilmesi için verildiği, tahliye olunmadığı takdirde işlem göreceği, aksi takdirde işlem görmeyeceği yazılıdır. Bu açıklamalardan ödemenin kiracının taşınmazı tahliye etmesi koşuluna bağlandığı anlaşılmaktadır. Bu tür bir şartı ihtiva eden ödeme vaadi, borç ikrarı, kambiyo senedi vasfına aykırıdır.  … Takip konusu senet, bono niteliğinde kabul edilemeyeceğinden kambiyo senetlerine mahsus yolla takip yapılamaz.” (Yargıtay 11. HD T. 24.8.1987, E. 1986/12237, K. 1987/8654)

 

“Arkasındaki yazıdan ‘kapora’ olarak düzenlendiği anlaşılan bononun kayıtsız şartsız borç ikrarını içerdiğinin kabul edilemeyeceği…” (Yargıtay 12. HD. T 19.01.2001,  E. 2000/20499, K. 2001/554; T 05.03.1997, E.1997/2162, K.1997/2540)

 

03- Teminat amacıyla verilen poliçe ya da bonoların senet özelliği hangi durumlarda ortadan kalkar?

 

Ticari hayatta, alacakları ve özellikle kredileri güvence altına almak ve bunların sorunsuz şekilde geri dönüşünü temin etmek amacıyla istenilen teminat türlerinden birini de senetler oluşturmaktadır. Borçlu, usulünce düzenlenmiş bir senedi sadece teminat amacıyla ve borcun ödenmesi halinde iadesi kaydıyla alacaklıya vermektedir. Senedi teminat olarak alan kimse, senedin maliki ve senetteki alacağın da alacaklısı durumuna gelmektedir.

Uygulamada poliçe ya da bononun üzerine (arkasına ya da önüne), hangi tür bir ticari ilişkinin teminatı olduğuna ilişkin bir bilgiye yer verilmeksizin sadece “Teminattır”, “Teminat içindir”, “Bedeli teminattır”, “Bedeli rehindir” gibi veya rehni ifade eden ve teminat iradesini açıklayıcı ibareler yazılmaktadır.

Yargıtay HGK ve Dairelerinin yerleşmiş içtihatlarına göre, bu sözcükler tek başına bononun kayıtsız ve şartsız belli bir bedelin ödenmesi vaadini içeren niteliğini etkilememektedir. Bu nedenle, üzerine hangi tür bir ticari ilişkinin teminatı olduğuna ilişkin bir bilgiye yer verilmeksizin sadece “Teminattır”, “Teminat içindir”, “Bedeli teminattır” gibi teminat iradesini açıklayıcı ibareler yazılan poliçe ya da bonoların protestosunun yapılması gerekir.

 

Teminat olarak alınan senetlerin; kambiyo senetlerine ilişkin özel yol ile takibe dayanak yapılabilmesi için yasal unsurlarının tam olması, kambiyo senedi özelliğini (kayıtsız ve şartsız belli bir bedelin ödenmesi vaadini) yitirmemesi ve senedin geçerliliğinin bozulmamış olması şarttır. Uygulamada, senedin geçerliliğini bozacak şekilde en sık olarak yapılan işlem, poliçe ya da bononun üzerine ne tür bir ticari ilişkinin teminatı olduğunun yazılmasıdır. (“Kredinin teminatı olup, kredi ödendiğinde iade edilecektir”, “İşin zamanında yapılmasını teminen verilmiştir” gibi). Poliçe ya da bononun üzerine ne tür bir ticari ilişkinin teminatı olduğunun yazılması poliçe ve bononun senet vasfını ortadan kaldıracağından bu senetlerin protesto edilmemesi icap eder.

 

“İcra takibinin dayanağı olan bononun ön yüzünde ve sadece "bedeli teminat olarak ahzolunmuştur" ibaresinin bulunması onun kambiyo senedi vasfını ve bu senetlere ilişkin özel yol ile takibe dayanak yapılmasını engellemez. (HGK.nun 14.03.2001 tarih ve 2001/12-233 sayılı ve yine HGK.nun 20.06.2001 tarih ve 2001/12-496 sayılı kararları) Dayanak bononun (hangi ilişkinin) teminatı olduğu yazılı bir belge ile kanıtlanmadığı sürece senet metninde yer alan "teminat senedi" sözcükleri tek başına bononun kayıtsız ve şartsız belli bir bedelin ödenmesi vaadini içeren niteliğini etkilemeyeceği yukarıda açıklanan gerek HGK.nun gerekse Dairemizin yerleşik uygulamalarından anlaşılmaktadır.” (12. H.D. 17.7.2006 tarih, E. 2006/13210 K. 2006/15840; 9.6.2006 tarih, E. 2006/9668 K. 2006/12385) (12. H.D. T. 2.4.2007 E. 2007/5061 K. 2007/6272)

 

“Takip dayanağı senet arkasında "36929 Ada, 15 parseldeki inşaatın doğramaları ve kapı pencere dahil olmak üzere teslim olduğunda iade edilecektir" kaydı bulunmaktadır. Bu durumda, TTK'nun 688/2. maddesi gereğince dayanak senet kayıtsız ve şartsız muayyen bir bedeli ödeme vaadini taşamadığından bu durumda, anlaşmazlığın çözümü yargılamaya muhtaç olmakla mahkemece İİK'nun 170/a maddesi gereğince takibin iptaline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde senedin anlaşmaya aykırı doldurulduğundan bahisle istemin reddi isabetsizdir.” 12. HD T. 06.04.2006, E. 2006/4946, K. 2006/7172

 

04- Senet üzerine borcun nedeninin yazılması poliçe ya da bononun senet özelliğini ortadan kaldırır mı?

 

Herhangi bir şart içermeksizin, sadece borcun sebebini ve senedin düzenlenme amacını gösteren ve temel borç ilişkisinin açıklanmasından ibaret olan (mal alımı karşılığı olarak) (yapım işi ücreti karşılığıdır) gibi sözcük ve ibareler, senedin bono niteliğini etkilemez.

 

“Bononun arka yüzünde; “03.06.2013 Tarihinde ...’nin ... hesabına gelen sipariş avansının iadesi için düzenlenmiştir” sözcüklerine yer verilmiş ve bu hali ile takip alacaklısı elinde bulunmaktadır.

Sözü edilen bu açıklama senedin tahsilini şarta bağlamadığı gibi, bu belgenin teminat için verildiğine dair bir irade beyanını da yansıtmamaktadır. Dolayısıyla somut olayda, senedin tahsil edilip edilmeyeceğinin yargılamayı gerektirmesi gibi bir durum söz konusu değildir. Borcun sebebini ve senedin düzenlenme amacını gösteren ve temel borç ilişkilerinin açıklanmasından ibaret olan bu sözcükler, senedin bono niteliğini etkilemez. Bu durumda, senette asıl borç ilişkisine ait açıklamalara yer verilmiş olması, TTK'nun 776. maddesi uyarınca, bono niteliğini etkilemeyeceğinden takip dayanağı bono yasal unsurları içeren kambiyo senedi vasfındadır.” 12. HD T. 04.06.2015 E. 2015/4780,  K.2015/15436

 

“Yerleşik Yargıtay İçtihatlarında ve öğretide de kabul edildiği gibi, bonolara özgü seçimlik unsurlardan biri de, temel borç ilişkisinden kaynaklanan borcun dayandığı nedenin gösterilmesine yönelik "bedel kaydı"dır. Yinelemek gerekirse "bedel kaydı" kambiyo senedinin ihtiyari kayıtlarındandır. Bu kayıt keşidecinin (borçlunun), senedin lehtarından (alacaklıdan) karşı edayı aldığını ispata yarar. Aslında kambiyo senetleri hukuku yönünden bu kayıtların bir anlamı ve önemi yoktur. Çünkü kambiyo senedinin düzenlenmesiyle, mücerret bir borç ilişkisi yaratılmaktadır. Bu nedenle de karşı edimin elde edilip edilmediğinin önemi de bulunmamaktadır. Temel borç ilişkisinin bir sözcükle senede yansıtılması şeklinde ortaya çıkan bedel kaydının, varlığı ya da yokluğu senedin bono niteliğini etkilemez.” 12. HD T. 03.10.2013, E. 2013/22391, K. 2013/31203

 

“İcra takibinin dayanağı bonoların arka yüzünde "....Mah. ... Sok. ... Çankaya/Ankara adresindeki dairenin ..... ayı kirasına mahsuben alınmıştır. Başka amaçla kullanılamaz" ibaresinin bulunduğu görülmektedir.  Bu ibare bonoların teminat olarak değil, aylık kira bedellerinin ödenmesine yönelik ve ödeme aracı olarak verildiğini göstermekte olup, onların kambiyo senedi vasfını ortadan kaldırmaz.” 12. Hukuk Dairesi T. 19.06.2012, E. 2012/2476, K. 2012/21279,

 

05- Faiz şartı hangi tür senetlerde (poliçe veya bonolarda) konulabilir?

 

TTK’nin 703 üncü maddesinin 1 inci fıkrası gereğince poliçeler, TTK’nin 778 inci maddesi yollamasıyla yine aynı madde gereğince de bonolar, ödenme zamanına göre dört tür olarak düzenlenebilir. Buna göre bir poliçe ya da bono;

a) Görüldüğünde,

b) Görüldükten belirli bir süre sonra (Görülmesinden iki ay sonra, iki hafta sonra gibi),

c) Düzenlenme gününden belirli bir süre sonra (Bir ay, beş ay, 25 gün sonra gibi),

d) Belirli bir günde (2 Ocak 2020, 1.7.2022 gibi),

ödenmek üzere düzenlenebilir.

Aynı maddenin 2 nci fıkrası gereğince de, vadesi başka şekilde (yukarıda sayılanlar dışında) yazılan veya birbirini takip eden çeşitli vadeleri gösteren poliçeler batıldır.*

 

TTK’nin 675 inci maddesinin birinci fıkrasının Görüldüğünde veya görüldüğünden belirli bir süre sonra ödenmesi şart kılınan bir poliçeye, düzenleyen tarafından faiz şartı konulabilir. Diğer poliçelerde böyle bir faiz şartı yazılmamış sayılır.” hükmünü içermesi ve aynı Kanunun 778 inci maddesi gereğince bu madde hükmünün bonolarda da uygulanması nedeniyle sadece “görüldüğünde veya görüldüğünden belirli bir süre sonra ödenmesi şart kılınan bir poliçe ya da bonoya” düzenleyen tarafından faiz şartı konulabilir.

Buna karşılık, düzenlenme gününden belirli bir süre sonra (Bir ay, beş ay, 25 gün sonra gibi) ya da belirli bir günde (2 Ocak 2020, 1.7.2022 gibi) ödenmek üzere düzenlenen poliçe ve bonolara konulan faiz şartı ise yazılmamış sayılır.

 

Uygulamada genellikle belirli bir vade gününü içeren bonolar protesto için getirilmektedir. Bu tür bonolar üzerine konulan faiz şartı TTK’nin 675 inci maddesi gereğince sadece yazılmamış sayıldığından bunların protestosunun yapılması gerekir.

 

“Görüldüğünde veya görüldüğünden muayyen bir müddet sonra ödenmesi şart kılınan bonolara keşideci tarafından faiz şartı dercedilebilir. Vade tarihi gösterilen bonolarda yazılı faiz şartı yazılmamış sayılır.” (Yargıtay 12. HD T. 30.11.1995, E. 1995/16733, K. 1995/17016,  HGK. T. 22.1.2003, E. 2003/12-16, K. 2003/21)

 

* Ayrıntılı bilgi için TNB Vakfı internet sitesinde bulunan “PROTESTO İŞLEMLERİ” açıklamalarına bkz.

 

06- Bonolara “vadesinde ödenmediği takdirde müteakip bonoların da muacceliyet kesbedeceği” şeklinde kayıt konulması bu senetlerin kambiyo senedi olma özelliğini etkiler mi?

 

Yerleşmiş Yargıtay kararları uyarınca; muacceliyet (istenebilirlik) koşulunun ilgililer yönünden sonuç doğurabilmesi için bu hususun ayrı bir sözleşme ile kararlaştırılması gerekir. Bu koşulun senet üzerine yazılması bu senedin kambiyo senedi olma niteliğini etkilemez. Böyle bir koşul yazılmamış sayılır ve dolayısıyla bu koşulu içeren senedin protestosunun yapılması icap eder.

 

“Takip dayanağı bonolarda “vadesinde ödenmediği taktirde müteakip bonoların da muacceliyet kesbedeceği” yolunda kayıt bulunması bu senetlerin kambiyo senedi olma özelliğini etkilemez. Bu gibi kayıtlar yazılmamış sayılır. Muacceliyet koşulu ayrıca bir sözleşmede belirlenmedikçe, anılan kayıt ilgililer yönünden hiçbir sonuç doğurmaz.” (12. HD T. 27.06.2006, E.  2006/11098, K. 2006/14045; T. 21.02.2006, E. 2006/384,  K. 2006/3097)

 

“Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip, İİK'nun 168. maddesinin birinci fıkrasına göre ancak vadesi gelmiş kambiyo senedi için yapılabilir. Takip dayanağı bonoların metinlerinde, vadesinde ödenmediği takdirde müteakip bonoların muacceliyet kesbedeceği yönünde kayıt bulunması, bu senetlerin kambiyo senetleri olma niteliğini etkilemez. Bu gibi kayıtlar yazılmamış sayılır. Muacceliyet koşulu, ayrı bir sözleşmede belirlenmedikçe, anılan kayıt, ilgililer yönünden hiçbir sonuç doğurmaz (Öztan, Fırat; Kıymetli Evrak Hukuku, 2. Baskı. S: 487,1002). Buna göre, bono haricinde düzenlenen ve bonoya açık atıf yapılan bir sözleşme ile belirlenen muacceliyet koşulu geçerlidir.” (12. HD T. 02.11.2017, E. 2016/21587,  K. 2017/13578; T. 07.10.2010, E. 2010/9857,  K. 2010/22648)

 

07- Yırtılmış bir senet geçerli bir kambiyo senedi olarak kabul edilebilir mi?

 

Senedin yırtılmış bulunmasının ödendiği anlamına geleceği yerleşmiş Yargıtay kararlarında kabul edilmiş bulunduğundan, bu nitelikteki bir senetlerin protestosunun yapılmaması icap etmektedir.

Senedin tamamen ya da imza kısmının yırtılmış olması ödendiği anlamına gelir. Katlama yerinin aşınma nedeniyle kendiliğinden kısmen yırtık duruma gelmesi ihtilaf halinde yargı mercilerince değerlendirilecek bir husus olup, bu nitelikte olan, imza ve metin kısmı yırtılmamış senetlerin protesto için kabul edilmesi gerekeceği düşünülmektedir.

 

“Somut olayda, borçlu tarafından takip dayanağı bonoların yırtıldığı ileri sürülmüş olup, Dairemiz tarafından senet asıllarının incelenmesinde senetlerin yırtıldığı ve bantla yapıştırıldığı tespit edilmiştir.

Bu nedenle senetlerin yırtılması, ödenmiş olduklarının karinesi olduğundan mahkemece, alacağın tahsili yargılamayı gerektirdiğinden ve alacaklı tarafından yırtık senetlere dayanılarak takip yapamayacağından cihetle borçlunun borca itirazının kabulüne karar vermek gerekirken, yazılı gerekçeyle itirazın reddine karar verilmesi doğru değildir.” (12. Hukuk Dairesi T. 16.06.2015, E. 2015/15137, K.2015/16694”)

 

“Senedin yırtılması ödenmiş olduğuna karinedir. Alacaklı yırtık senede dayanarak kambiyo senetlerine mahsus yolla takip yapamaz.” (Yargıtay 12. HD T. 3.12.1999, E. 1999/14229, K. 1999/15633)

 

19. Hukuk Dairesi’nin 02.07.2014 tarihli, E. 2014/7084 ve K. 2014/12188 sayılı kararı da aynı yöndedir.

 

08- Senedin farklı kalemlerle yazılması geçerliliğini etkiler mi?

 

Senedin        yazılması sırasında mutlaka aynı kalemin kullanılması gerektiği hususunda TTK’ da bir hüküm bulunmamaktadır. Bir tahrifat söz konusu olmaksızın senet içinde kelime ya da sayıların farklı kalemle yazılmasının senedin geçerliliğini etkilemeyeceği Yargıtay’ın değişik kararlarında da kabul edilmiştir.

 

“Tek başına senetteki bir harf ya da rakamın farklı kalemle yazılmış olması tahrifat yapıldığına karine teşkil etmez. Mahkemece bu durumda tahrifat olduğu iddia edilen rakamın keşideci tarafından yazılıp yazılmadığının işin ehli olan uzman bilirkişiler aracılığıyla tespiti gerekirken, hatalı değerlendirme sonucunda ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, hükmün bozulması gerekmiştir.” (19. Hukuk Dairesi T. 13.04.2016, E.  2016/1010,  K. 2016/6578)

 

“TK'nun 690. maddesinin göndermesi ile bonolar hakında da uygulanan aynı Kanun'un 592. maddesi uyarınca tedavüle çıkarılırken tamamen doldurulmamış olan bononun doldurulması mümkün olup, bunun anlaşmalara aykırı olarak doldurulduğu iddiasının yazılı belge ile kanıtlanması halinde geçerlilik kazanması mümkündür. Bu nedenle, tanzim tarihi ve rakamla yazılan kısmın doldurularak verilen bonoya sonradan vade tarihinin ve yazı ile on milyarın yazılmasına engel bir durum yoktur. Mahkemece diğer itiraz nedenleri incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken bononun farklı kalemlerle doldurulduğunu belirten Adli Tıp Kurumunun raporu esas alınarak yazılı gerekçe ile takibin iptaline karar verilmesi isabetsizdir.” 12. HD T. 27.06.2006, E. 2006/11275, K. 2006/14023

 

09- Cironun şekil şartları nelerdir ve hangi hallerde geçersiz olur?

 

Ciro, yazılı bir devir beyanı olup, iki şekilde yapılabilir.

a) Lehine ciro yapılan kişi ciroda gösterilerek (tam ciro),

b) Lehine ciro yapılan kişi ciroda gösterilmeyerek (beyaz ciro),

 

Tam ciro: Ciro edenle ciro edilenin belli olduğu cirodur.

- Bu devir beyanında, (lehine ciro yapılan) senedin arka yüzüne veya devamı olan alonj üzerine yazılmalıdır.

- Ciro beyanının ciro eden (ciranta) tarafından imzalanması gerekir. Ciro edilenin imzasının bulunması gerekli değildir.

 

Beyaz ciro: Lehine ciro yapılan kişinin gösterilmediği cirodur.

- Lehine ciro yapılan kişinin ciroda gösterilmesi gerekli değildir.

- Lehine ciro yapılan kişinin ciroda gösterilmesine gerek olmamakla birlikte, senedin arka yüzünde veya devamı olan alonj üzerinde cirantanın imzasının bulunması zorunludur. Diğer bir anlatımla, ciro,  sadece cirantanın imzasından ibaret olabilir.

- Hamiline ciro beyaz ciro hükmündedir.

 

Her iki ciro şeklinde de:

- Cironun kayıtsız ve şartsız olması zorunlu olup, cironun bağlı tutulduğu her şart yazılmamış sayılır.        

- Kısmi ciro batıldır.

- Çizilmiş cirolar bu hususta yazılmamış hükmündedir.

(TTK’nin 682, 683 ve 686 ncı maddeleri)

 

TTK’nin 684 üncü maddesi gereğince; beyaz ciro hamili ciroyu kendi adına veya diğer bir kişi adına doldurabilir. Bu durumda, hamil kendi adını yazmış ise kendisi, başka bir kişinin adını yazmış ise o kişi hak sahibi olur.

 Ödememe protestolarında, protestoyu yaptıracak kişinin (yetkili –son- hamilin) açıkça belli olması gerekir. (TTK 686). Hamilin, kendisinden önceki müracaat borçlularına başvurabilmesi için de bu şarttır. Yetkili (son) hamil protesto talep edebileceğinden, noterin talepte bulunanın son ve yetkili hamil olup olmadığını araştırması ve onun beyanına göre işlem yapması gerekir.

 

10- Tahsil cirosu ile temlik cirosu arasında ne fark vardır? Bu cirolarda hamilin yetkileri nelerdir?

 

Temlik cirosu: Bu ciroda poliçe ya da bonoya konu borç ve haklar ciro edilen kişiye devredilmektedir. Bu ciroda amaç, senede bağlı borç ve hakların mülkiyetinin ciro edilene yukarıda açıklandığı şekilde geçirilmesidir.

Tahsil cirosu: Bu ciroda ise poliçe ya da bonoya konu borç ve haklar ciro edilen kişiye devredilmemektedir. Bu ciroda amaç, senede bağlı borç ve hakların mülkiyetinin ciro edilene geçirilmesi değil, alacaklı yerine bedelin tahsil edilmesidir.

 

Tahsil cirosunda:

- Senet bedelinin tahsil edilmesi için verildiğinin belirtilmesi gerekir. Bu belirtme, “bedeli tahsil içindir”, “tahsil cirosudur”, “tahsil içindir”, “vekaleten”, “tevkilen”, “tevkil içindir”  veya senet bedelinin alacaklı adına tahsil edileceğini gösteren bir şerh şeklinde olmalıdır.

- Tahsil cirosu nedeniyle senedi elinde bulunduran kişi ya da banka, senet bedelini tahsil edemediği takdirde bunu protesto ile tespit ettirmeye yetkilidir.

- Tahsil cirosunda alacağın mülkiyetinin ciro edilene geçmemesi nedeniyle, senedi bu nedenle elinde bulunduran kişi veya banka temlik cirosu yapamaz. Ancak, yeni bir tahsil cirosu yapabilir.(örneğin: Tahsil cirosu ile senedi elinde bulunduran banka, yine bir tahsil cirosu ile senedi başka bir bankaya temlik edebilir.)

- Tahsil cirosu ile senedi elinde bulunduran hamilin senet alacaklısı sıfatı bulunmamaktadır. Alacaklı, senedi tahsil cirosu için veren kişidir. Senedin tahsil edilememesi halinde borçluya ve müracaat borçlularına başvurma yetkisi, tahsil için senedi elinde bulunduran da değil, asıl alacaklıya aittir. Tahsil cirosu nedeniyle senedi elinde bulunduran, protestoyu asıl alacaklıya ihbar için gönderemez.

 

Senetler, bankalara genellikle tahsil için verilmektedir. Uygulamada tereddüt edilen konulardan birisi de senedin temlik cirosu ile bankaya verilip verilmeyeceğidir. Senet üzerinde banka lehine konulan ciro kaydında tahsil için verildiğine ilişkin kayıt (şerh) yoksa yapılan ciro temlik cirosu niteliğindedir. Bu durumda banka alacağın mülkiyetine sahiptir ve borçlu ile müracaat borçlularına başvurma yetkisi kendisine aittir. Protestoyu kendi cirantasına ve varsa öncekilere ihbar için gönderebilir.

 

11- Senet üzerine konulan “Ciro edilemez” kaydı senedin geçerliliğini etkiler mi?

 

Ciranta ya da keşideci bono üzerine koyacakları bir kayıtla senedin ciro edilmesini yasaklayabilirler. Keşideci tarafından konulan ciro edilemeyeceği kaydı senedi nama yazılı hale getirir. Buna karşılık ciranta tarafından konulan ciro edilemeyeceği kaydı senedi nama yazılı hale getirmez. Ancak, senet üzerine, ciranta ya da keşideci tarafından senedin ciro edilemeyeceği yönünde konulacak bir kayıt senedin geçerliliğini etkilemez.

 

Ciranta, "yeni bir ciroyu yasaklayabilir." (TTK. m.597/11 ) (6102 s.TTK m. 685). Bir cirantanın, poliçenin (bononun) tekrar ciro edilmesini yasaklayarak, bu yasağa rağmen poliçeyi ciro yoluyla devralan şahıslara karşı garanti vecibesinin doğurduğu sonuçlardan kendisini kurtarması mümkündür.

Senet üzerinde "Ciro edilemez kaydını" nasıl ciranta koyabilirse, aynı şekilde keşideci de koyabilir.

… keşideci tarafından konulan ciro edilemeyeceği kaydı senedi nama yazılı hale getirir. Bu şekilde, keşideci tarafından konan kayıtla nama yazılı hale gelen senedin ciro edilme imkanı kalmaz. …

Bono üzerine konulan "ciro edilemez" şerhi, senedin kambiyo senedi olma niteliğini engellemez.” (Yargıtay HGK T. 11.4.2007, E. 2007/12-206, K. 2007/202)

 

12- Bono nama yazılı olarak düzenlenebilir mi? Düzenlenebilirse protesto edilebilir mi?

 

TTK’nin        654 üncü maddesi gereğince, “belli bir kişinin adına yazılı olup da onun emrine kaydını içermeyen ve kanunen de emre yazılı senetlerden sayılmayan kıymetli evrak nama yazılı senet sayılır.”

Poliçeler, sadece nama veya emre düzenlenebilir. Bonolar, esas itibariyle emre olabilir. Ancak, bir bononun da nama yazılı olabilmesi mümkündür. Çekler ise, nama, emre veya hamiline tanzim edilebilir.

“6762 TTK’nin 690’ıncı (6102-778) maddenin 593’üncü (6102-681) maddeye yaptığı atıf dolayısıyla Kanun’da bononun nama yazılı olarak tanzim edilebileceği açıkça belirtilmiştir.” (Prof. Dr. Fırat ÖZTAN - Kıymetli Evrak Hukuku)

 

Ciranta ya da keşideci bono üzerine koyacakları bir kayıtla senedin ciro edilmesini yasaklayabilirler. Keşideci tarafından konulan ciro edilemeyeceği kaydı senedi nama yazılı hale getirir. Buna karşılık ciranta tarafından konulan ciro edilemeyeceği kaydı senedi nama yazılı hale getirmez.

Nama yazılı olarak düzenlenen ya da keşideci tarafından konulan kayıtla nama yazılı hale gelen senedin ciro edilme imkanı kalmaz. Ancak alacağın temliki yolu ile devredilebilir.

 

Protesto çekilmesi halinde, senedin tedavüle çıkması ve ciro edilmesi sona erer.

“Ödememe protestosunun çekilmesiyle, senedin tedavül senedi olma özelliği sona erer. Ciro zincirinin devamı (uzaması) imkanı kalmaz. Dolayısıyla, ödenmediği için protesto edilmiş bir senet üzerindeki ciro, sadece alacağın temliki hükümlerini yaratır. Protestonun çekilmesiyle, müracaat borçlularının o ana kadar donmuş (uyur) vaziyette duran garanti sorumlulukları canlanır.” (Prof. Dr. Fırat ÖZTAN - Kıymetli Evrak Hukuku)

 

Nama yazılı olarak düzenlenen ya da keşideci tarafından konulan kayıtla nama yazılı hale gelen senedin ciro edilme imkanı kaldırılmış olur. Bu haliyle protesto yapılmasının gerekli olmadığı düşünülebilirse de;

Protesto bir tespit olup, kanun koyucu ihtilafların önlenebilmesi için bu tespitin noter tarafından resmi olarak yapılmasını kabul etmiştir. Nama yazılı senedi elinde bulunduran kişi, ödemenin yapılmadığını notere ibraz ettiği senetle kanıtlamakta ve bu senedin elinde bulunduğunun/ödenmediğinin tespitini talep etmektedir. 6102 sayılı TTK’nin 714 üncü maddesi hükmü ve Kanun’da nama yazılı bonoların protestosunun yapılamayacağına dair bir hükmün bulunmaması dikkate alındığında nama yazılı bononun da ödenmemesi halinde protesto edilmesi gerektiğini göstermektedir.

 

“6102 sayılı TTK’nin 749’uncu maddesinin 2 nci fıkrasında yer alan “Hamilin, cirantalarla düzenleyene karşı ileri süreceği istemler, süresinde çekilen protesto tarihinden veya senette ‘gidersiz iade olunacaktır’ kaydı varsa vadenin dolduğu tarihten itibaren bir  yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.” hükmü nedeniyle, protesto çekilmesiyle birlikte bir yıllık zamanaşımı süresi işlemeğe başlayacağından, bu husus da nama yazılı bir bononun protesto edilmesi zorunluluğunu göstermektedir.” (Prof. Dr. F. ÖZTAN - Kıymetli Evrak Hukuku)

 

Sonuç olarak; nama yazılı olarak düzenlenen ya da keşideci tarafından konulan kayıtla nama yazılı hale gelen senedin de vadesinde ödenmemesi halinde hamilin istemi üzerine protestosunun yapılması gerekir.

 

13- Avalin şekil şartları nelerdir? Kefil de, aval veren midir (avalist midir)?

 

Aval, ticari senetlerde, ödemeden sorumlu olanların ödememesi durumunda üçüncü bir kişinin alacaklılara senet bedelini ödeyeceğine ilişkin verdiği güvencedir. Aval verenin sorumluluğu ikinci derecede bir sorumluluk değil, zincirleme sorumluluktur (borçluluktur).

 

6102 sayılı TTK’nin 701 inci maddesi;

“(1) Aval şerhi, poliçe veya alonj üzerine yazılır.

(2) Aval “aval içindir” veya bununla eş anlamlı başka bir ibareyle ifade edilir ve aval veren kişi tarafından imzalanır.

(3) Muhatabın veya düzenleyenin imzaları hariç olmak üzere, poliçenin yüzüne atılan her imza aval şerhi sayılır.

(4) Kimin için verildiği belirtilmemişse aval, düzenleyici için verilmiş sayılır.”

hükmünü içerdiğinden muhatabın veya düzenleyenin imzaları hariç olmak üzere, poliçenin yüzüne atılan her imza aval şerhi sayılır.

Muhatabın veya düzenleyenin ikinci bir imza atmaları aval olarak kabul edilmez. (Bkz. “İmza” bölümü 5 inci soru.)

 

Avalin şekil şartları:

a) Aval şerhi, senet (poliçe ya da bono) veya alonj üzerine yazılmalıdır.

b) Aval, “Aval içindir” tabiri ile veya bununla aynı anlamda herhangi bir ibare ile ifade edilmelidir. Muhatabın veya düzenleyenin imzaları hariç olmak üzere, senedin (poliçe ya da bononun) yüzüne veya alonj üzerine atılan imzaların yanında “Kabul ediyorum”, “Ödeyeceğim”, “Teminatımdır”, “Kefil”, “Müşterek ve müteselsil kefil”, “Müşterek borçlu ve müteselsil kefil” ve “Taahhüt ederim” gibi güvence verildiğini belirten eş anlamlı ibareler de 6102 sayılı TTK’nin 701 inci maddesinin 2 nci fıkrası uyarınca aval olarak kabul edilir.

c) Aval, avali veren kimse tarafından imzalanmalıdır.

 

“6102 sayılı T.T.K.’nun 778. maddesi göndermesi ile bonolar hakkında da uygulanması gereken aynı Kanunun 701. maddesi gereğince; bononun yüzüne konulan her imza aval niteliğinde olduğundan ve bono üzerine "kefil" ibaresi konsa dahi bu, aval olarak nitelendirileceğinden, takip dayanağı senedi kefil sıfatıyla imzalayan muteriz borçlu da aval veren sıfatını taşır. (Yargıtay 12. HD  T. 20.12.2016, E. 2016/31366,  K. 2016/25784)

 

“Bir bonoyu düzenleyen keşideci o bononun asli borçlusu olarak bonoda yazılı borcun tamamını ödemek zorundadır. TTK 614. (6102-702) maddesi gereği bonoda kefil de (aval veren) hamile karşın borcun tamamından keşideci gibi sorumludur.” (Yargıtay 12. HD  T. 20.03.2007, E. 2007/2637, K. 2007/5240)

 

 

B-  ŞEKİL ŞARTLARINA İLİŞKİN SORULAR:

 

POLİÇE”, “BONO” YA DA “EMRE YAZILI SENET” KELİMELERİ:

 

01-        Senet metninde “poliçe”, “bono” ya da “emre yazılı senet” kelimelerinin yazılması zorunlu mudur? Bu kelimelerin senedin neresine yazılması gerekir?

 

TTK’nin 671 ve 776 ncı maddeleri gereğince senet metninde “poliçe”, “bono” ya da “emre yazılı senet” kelimelerinin, senet Türkçeden başka bir dille yazılmışsa, o dilde bunların karşılığı olarak kullanılan kelimelerin yazılması zorunludur.

(Eski senetlerde yer alan “emre muharrer” ibaresi “emre yazılı senet” ibaresi ile eş anlamlıdır. Aşağıda (2) numaralı soruda yer alan Yargıtay kararından da anlaşılacağı üzere “emre muharrer senet” ibaresinin yazılması senedin kambiyo senedi olması niteliğini değiştirmemektedir.)

Sözü edilen kelimelerin “senet metninde” yazılacağı açık olarak belirtildiğinden, senedin üstüne ya da altına başlık şeklinde veya başka bir şekilde yazılamaz.

Bu kelimelerin bulunmaması ya da metin dışına yazılması senedi geçersiz kılacağından, 1988/56 sayılı Genelge uyarınca senedin protesto için kabul edilmemesi gerekir.

 

“Senet, bononun diğer tüm zorunlu geçerlik koşullarını içermekle beraber, sadece senet metninde “bono” “emre muharrer senet”, “emre yazılı senet” , sözcüğü bulunmuyorsa, örneğin; “bu senet karşılığında A...’ya veya emruhavalesine 10.000 TL ödeyeceğim...” şeklinde düzenlenmişse ya  da senette yazılı bulunan “emre muharrer” sözcüğü çizilmişse, bu senet “emre muharrer senet” (bono) sayılmaz ve bu senede “emre yazılı ödeme vaadi” denilir (TK m. 742/I) (6102-830/1).” (Talih Uyar - İcra Hukukunda Bono’nun (Emre Muharrer Senet’in) Geçerlilik Koşulları)

 

02- "Emre muharrer senet" ibaresinin yer aldığı bono üzerinde “emrühavalesi” kelimesinin üzerinin çizilmesi senedi geçersiz kılar mı?

 

Bononun, “emre yazılı senet” olması nedeniyle, “emrühavalesine” ibaresinin yazılmamış olması ya da çizilmiş olması senedin bono vasfını etkilemez.

 

“Somut olayda, takibe konu bonoda "emre muharrer senet " ibaresinin yer aldığı, emrühavale ibaresinin ise üzerinin çizildiği görülmüştür. Bono içerisindeki emrühavale ibaresinin çizilmesi, senedin kambiyo senedi olma vasfını etkilemeyeceği gibi, ciro yoluyla tedavüle çıkartılmasına ve dolayısıyla kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapılmasına engel teşkil etmeyeceği gibi bonoyu nama yazılı hale de getiremez.” (Yargıtay 12. HD 15.02.2017 tarihli, E. 2016/10648,  K. 2017/1994)

 

Somut olayda, takibe konu bonoda "emre muharrer senet "ibaresinin yer aldığı, emrühavale ibaresinin ise üzerinin çizildiği görülmüştür. Emrühavale ibaresinin çizilmesi, senedin kambiyo senedi olma vasfını etkilemeyeceği gibi, ciro yoluyla tedavüle çıkartılmasına ve dolayısıyla kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip yapılmasına engel teşkil etmez. (Yargıtay 12. HD  T. 06.12.2016, E. 2016/6542, K. 2016/24923)

 

 

BEDEL:

 

01- Bedeller arasında fark olması halinde hangisine itibar edilmelidir?

Anlam ifade etmeyen bedeller yazılması senedi geçersiz hale getirir mi?                

TTK’nin 676 ncı maddesi hükmü gereğince:

a) Poliçe bedeli hem yazı hem de rakamla gösterilip de iki bedel arasında fark bulunursa, yazı ile gösterilen bedel üstün tutulur. (Rakamlarda tahrifat bulunmaması gerekir.)

b) Poliçe bedeli yalnız yazıyla veya yalnız rakamla birden çok gösterilmiş olup da bedeller arasında fark bulunursa, en az olan bedel geçerli sayılır.

 

TTK’nin 778/2-c maddesi yollaması nedeniyle 676 ncı madde hükmü bonolarda da uygulanır.

 

Senede yazıyla “onbeş bin sekizyüz bin” , “kırkyüz bin onbeş” gibi bir anlam ifade etmeyen bedeller yazılması senedi geçersiz kılar.        

 

“Senet metninde “para miktarı” hem yazı ve hem de rakam ile gösterilmiş olup da, her ikisi arasında fark varsa “yazı ile olan” geçerli sayılır (TK m. 588/I – 6102 676).Ancak, paraya ilişkin rakamda değişiklik (tahrifat) yapılmışsa, TK m. 588 (6102 - 676) hükmü uygulanmaz. 12. HD. 7.3.2000 T. 2870/4011; 12. HD. 1.12.2006 T. 19597/22760; 10.10.2005 T. 15886/19422; 30.3.2004 T. 9556/10852; 12. HD. 30.9.2004 16714/20577; 10.6.2003 T. 10920/13707; 20.2.2003 T.498/2975. (Talih Uyar – Bononun Geçerlilik Koşulları)

 

Ancak alacak miktarı senette -yazı ile “yirmiyedimilyon beşyüz milyon”,“onbirbin dörtyüzbin” gibi- farklı anlamlara gelebilecek biçimde ifade edilmişse, bu senet -TK m. 688/I-2 (6102 - 776) gereğince “kayıtsız şartsız bir bedeli içermediğinden”- bono niteliğini taşımaz. 12. HD. 3.12.1999 T. 13982/15594; 12. HD. 3.6.1998 T. 6116/6647. (Talih Uyar – Bononun Geçerlilik Koşulları)

 

02- Bedelin farklı para birimleriyle yazılması senedin geçerliliğini etkiler mi?

 

Bedelin, “1000 TL veya 6000 USD/ABD Doları” gibi farklı iki miktarı içerecek şekilde yazılması bedelin belirliliğini bozacağı için senedi geçersiz kılar. Buna karşılık “6000 USD Doları veya karşılığı TL’nin”, “1000 TL karşılığı USD/ABD Doları” ödeneceğinin yazılması, bedelin, birbirini karşılayacak şekilde bir miktar olması, farklı iki miktarı içermemesi ve dolayısıyla senet bedelinin belirliliğini bozmaması nedeniyle senedi geçersiz duruma getirmez.

 

Uygulamada en çok rastlanan husus, senedin altına “bu senedin bedeli dolar olarak ödenecektir” ya da “bu senedin bedeli döviz olarak ödenecektir” şeklinde kayıt yazılmasıdır.

“Bu senedin bedeli dolar olarak ödenecektir” şeklinde kayıt konulması halinde, hangi ülkeye ait dolar olduğu açıklanmadan, senede sadece “dolar” yazılmış ise, bunun Amerikan Doları olarak kabul edilmesi gerektiği yönünde yargı kararları bulunması ve bedelin birbirini karşılayacak şekilde belirli bir miktarı içermesi nedeniyle bu durum senedin geçerliliğini etkilemez.

Buna karşılık,  senede “bu senedin bedeli döviz olarak ödenecektir” şeklinde kayıt yazılması, dövizin cinsinin belli olmaması nedeniyle senet bedelinin belirliğini bozar ve dolayısıyla senedi geçersiz kılar.

 

“65.000 YTL veya 1000 ABD Doları ödeyeceğim” şeklinde belirtilemez. Çünkü bu tür belirtmede “belirlilik” yoktur. Fakat bedel “1000 ABD Doları veya tutarı Türk Lirası” şeklinde gösterilebilir. Poroy, R.,/Tekinalp, Ü. - Doğanay, İ. (Talih Uyar – Bononun Geçerlilik Koşulları)

 

03- Bedelin, senedin neresine yazılması gerekir?

 

“Bonodaki muayyen meblağın nerede yazılı olacağı, Kanun’da belirtilmemiştir. Kanaatimizce, ödenecek meblağın senedin üzerinde gösterilmesi yeterli olup, nerede yazıldığının önemi yoktur. Senet metni içinde işaret edilebileceği gibi, metnin üstünde, sol ve sağ köşede yazılması da mümkündür.” (Prof. Dr. Fırat ÖZTAN - Kıymetli Evrak Hukuku)

 

04- Senet bedeli altın olarak gösterilebilir mi?

 

“28.7.1941 tarih ve 32/28 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da açıklandığı gibi altın para herhangi bir mal hükmünde olup, muayyen bir bedel olarak kabulü mümkün değildir. …Takip konusu senet bedeli "100 gr. Altın" olarak tespit edilmekle açıklanan kuralın dışında tutulamaz. Altının 22, 18, 14, 24 gibi ayarlar taşınması ve yazılı bedelin hangi ayarda tahsili gerektiği dahi muhakemeye muhtaçtır. Senet bedelinin altın para veya belli gramda altın olarak düzenlenmesi halinde dahi 688/2 (6102 TTK 776) madde koşullarını taşımayacağı cihetle bono vasfı bulunmadığı…” (Yargıtay 12. HD T. 15.11.1999, E. 1999/11073, K. 1999/14219)

 

 

05- Senet bedeli yabancı ülke parası olarak gösterilebilir mi?

 

Gerek Türk Ticaret Kanunu, gerek Borçlar Kanunu ve gerekse Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümleri açısından, bonoda ödenmesi vaat edilen borç miktarının yabancı bir para birimi ile gösterilmesinde her­hangi bir engel bulunmamaktadır. (1984/16, 1986/63 s. Genelgeler)

 

06- Senede ülke belirtilmeksizin sadece “Dolar” yazılması halinde, bedelin Amerikan Doları olarak kabul edilip edilmeyeceği?

 

Hangi ülkeye ait dolar olduğu açıklanmadan, senede sadece “dolar” yazılmış ise, bunun Amerikan Doları olarak kabul edilmesi gerektiği yönünde yargı kararı bulunması nedeniyle senedin kabul ve protesto edilmesi gerekmektedir.

 

“Bononun somut olayda gözlendiği gibi cinsi belirtilmeksizin sadece dolar üzerinden düzenlenmesi anılan madde hükmüne aykırılık teşkil etmez ve kambiyo senedi niteliğini etkilemez, diğer bir anlatımla bono vasfı ortadan kalkmaz. Dairemiz süreklilik arzeden içtihatlarında da bu kural benimsenmiştir. Öte yandan Türkiye hudutları dahilinde yaygın olarak işlem yapılan para birimi Amerikan Doları olup, ayrıca tefriki yapılmayan hallerde, cinsi belirtilmeksizin dolar yazılmasından anlaşılması gerekende Amerikan Doları olacağından Mercice aksine düşüncelerle takibin iptaline karar verilmesi isabetsizdir.” (Yargıtay 12. HD T. 4.4.2002, E. 2002/5551, K. 2002/6983)

 

07- Matbu olarak yazılan (TL) Türk Lirası ibaresinin çizilerek Amerikan Doları ibaresi yazılmış olması senedin geçerliliğini etkiler mi?

 

“Senette yazılan rakamın veya borcun nevinin silinmesi ya da bu bölümlerde kazıntı yapılması söz konusu değildir. Senet doldurulurken matbu olarak gösterilen Türk Lirası kelimesi çizilmiş, yerine, Amerikan Doları ibaresi yazılmış olup senet içeriğinde yazı ile olan bölümde bu husus teyit edilmiştir. Tarafların iradesinin borçlanmanın Amerikan Doları üzerinden yapıldığı yönünde oluştuğu anlaşılmaktadır.” (Yargıtay 12. HD T. 19.1.2004, E. 2003/23835, K. 2004/581)

 

“Senedin “alacak miktarı”nı belirten kısmında basılı (matbu) olarak bulunan “TL”, “Türk Lirası” sözcüklerinin çizildikten sonra, alacak miktarının “yabancı para” olarak ifade edilmesi halinde, senet “bono” niteliğini yitirir mi? Başka bir deyişle, senette basılı (matbu) olarak yer  alan “TL”, “Türk Lirası” sözcüklerinin sadece çizilmiş olması yeterli olmayıp, ayrıca bunların borçlu tarafından da paraf edilmesi gerekir mi? Yüksek mahkeme, kanımızca da doğru olarak “senetteki ‘TL’ ve ‘Türk Lirası’ sözcüklerinin çizilmesinin yeterli olduğunu, ayrıca HUMK. m. 298/I uyarınca çizilen kısmın borçlu tarafından “paraf” (imza) edilmesine gerek bulunmadığını” -oy çokluğuyla- belirtmiştir.” 12. HD. 6.4.2000 T. 4358/5424; 17.11.1998 T. 12499/12943 . (Talih Uyar – Bononun Geçerlilik Koşulları)

 

08- Bedelin YTL olarak gösterilmesi halinde ne şekilde uygulama yapılacaktır?

(2005/42 sayılı Genelge ile 5083 sayılı Kanun, 2007/11963 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ve Yargıtay kararları dikkate alınarak hazırlanmıştır.)

 

31 Ocak 2004 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 5083 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Para Birimi Hakkında Kanun ile 01.01.2005 tarihinden itibaren Türkiye Cumhuriyeti Devletinin para biriminin Yeni Türk Lirası olduğu kabul edilmiş ise de, Merkez Bankasının 31 Aralık 2008 tarihli basın duyurusunda da belirtildiği üzere; 5 Mayıs 2007 tarihli Resmi Gazete’de, 5083 sayılı Kanun’a istinaden yayımlanan 4 Nisan 2007 tarihli ve 2007/11963 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile Yeni Türk Lirası ve Yeni Kuruş’ta yer  alan “Yeni” ibareleri 1 Ocak 2009 tarihinde kaldırılmıştır.

 

Senede, düzenlendiği tarihte tedavülde olmayan bir para yazılmış olsa dahi vade tarihinde o para biriminin tedavülde olması halinde senet geçerlidir.

 

“Senedin düzenlendiği tarihte tedavülde olmayan para birimi (YTL) olarak düzenlenen senedin, takip tarihinde (YTL)’ nin tedavülde olması halinde senedin geçersizliği ileri sürülemez” (Yargıtay 12. HD. 5.2.2007 T. 24397/2388; 2.11.2006 T. 17032/20136; 16.12.2005 T. 21590/25319 sayılı kararları.)

 

1 Ocak 2009 tarihinden sonra (TL) tedavülde olduğu için, yukarıda belirtilen Yargıtay kararları gereğince, hangi tarihte düzenlenmiş olursa olsun bedeli (TL) olarak yazılan tüm senetlerin şartları varsa protestoları yapılabilecektir.

 

Kambiyo senedinde gösterilen bedel, tanzim tarihinde tedavülde olan, vade tarihinde ise tedavülde olmayan bir para birimi olarak gösterilmiş ise, o senedin de protestosu yapılabilecektir. Buna göre; 01.01.2005 – 01.01.2009 tarihleri arasında (YTL) olarak tanzim edilen kambiyo senetlerinin, bu tarihler arasında geçerli olan para birimine göre düzenlenmiş bulunmaları nedeniyle protestoları mümkün bulunmaktadır.

Kambiyo senedinde gösterilen bedel, gerek tanzim tarihinde gerekse vade tarihinde tedavülde olmayan bir para birimi olarak gösterilmiş ise, senedin protestosu mümkün değildir. Buna göre; sadece (TL)’ nin tedavülde olduğu tarihlerde (örneğin; 01.01.2009 tarihinden sonra) düzenlenmiş senetlerde bedelin (YTL) olarak gösterilmesi halinde, senet geçerli olmadığından protestosu da mümkün değildir.

 

 

VADE:

 

01- Poliçe ve bonoda vade kaç şekilde yazılabilir ve vade tarihi hangi hallerde geçersiz olur?

 

TTK’nin 703 üncü maddesinin 1 inci fıkrası gereğince poliçelerde ve TTK’nin 778 inci maddesi yollamasıyla 703 üncü maddesinin 1 inci fıkrası gereğince de bonolarda vade sadece dört şekilde gösterilebilir.(1) (Diğer bir ifade ile poliçe ve bonolar ödenme zamanına göre dört tür olarak düzenlenebilir.) Buna göre bir poliçe ya da bono;

a) Görüldüğünde,

b) Görüldükten belirli bir süre sonra (Görülmesinden iki ay sonra, iki hafta sonra… gibi),

c) Düzenlenme gününden belirli bir süre sonra (Bir ay, beş ay, 25 gün sonra… gibi),

d) Belirli bir günde (2 Ocak 2020, 1.7.2022… gibi),

ödenmek üzere düzenlenebilir.

Aynı maddenin 2 nci fıkrası gereğince de, vadesi başka şekilde (yukarıda sayılanlar dışında) yazılan veya birbirini takip eden çeşitli vadeleri gösteren ya da yukarıda belirtilen vadelerden birden fazlası konulan poliçe ve bonolar geçersizdir.

 

Uygulamada senetlerin vadeleri en çok “belirli bir gün” olarak, yani gün, ay ve yıl olarak yazılmaktadır. Gün, ay ve yıl bilgilerinden birinin yazılmaması, vade tarihinin bulunmadığı anlamına gelir ve aşağıda açıklandığı üzere senet görüldüğünde ödenecek poliçe ve bono (TTK md. 778/b - 703) olarak kabul edilir.

 

“Yılı belirtilmeden sadece gün ve ayı yazılarak vade tarihi belirtilemez.” (Yargıtay 12. HD. 2.6.1994 T. 7192/7282.)

 

(1) Ayrıntılı bilgi için TNB Vakfı internet sitesinde bulunan “PROTESTO İŞLEMLERİ” açıklamalarına bkz.

 

02- Poliçe ya da bonoda vade tarihinin bulunmaması senedi geçersiz kılar mı?

 

 TTK’nin 672 ve 777 nci maddeleri gereğince, 671 ve 776 ncı maddelerde gösterilen unsurlardan birini içermeyen senet poliçe ve bono sayılmaz. Ancak bu maddeler hükümlerine aynı maddelerde iki istisna getirilmiştir. Bunlardan birisi vadenin gösterilmemesi diğeri ise düzenleme yerinin gösterilmemesidir.(1)

Poliçe ya da bonoda vadenin gösterilmemesi, senedin poliçe ya da bono sayılmamasını gerektirmez, bu durumda senet görüldüğünde ödenecek poliçe ve bono (TTK md. 778/b - 703) olarak kabul edilir.(2)

(1) Ayrıntılı bilgi için TNB Vakfı internet sitesinde bulunan “PROTESTO İŞLEMLERİ” açıklamalarına bkz.

(2) Görüldüğünde ödenecek senedin protestosu için “Protesto” bölümüne bakınız.

03- Vade tarihi ile düzenleme tarihinin aynı gün olması senedin geçerliliğini etkiler mi?

 

Düzenleme tarihi ile vade tarihinin aynı gün olması senedin vasfını etkilemez. 6102 sayılı TTK’nin “İbraz” başlığını taşıyan 708 inci maddesinde “Belirli bir günde… ödenecek bir poliçenin hamili, poliçeyi ödeme gününde veya onu izleyen iki iş günü içinde ödenmek üzere ibraz etmelidir.” hükmü yer aldığından hamilin, ödeme gününde veya takip eden iki iş gününde senedi borçluya (poliçede muhataba ve bonoda da keşideciye) ibraz etmesi gerekir. Bu nedenle, düzenleme tarihi ile vade tarihi aynı gün olan senedin de bu süre içinde ödenmesinin istenmesi ve ödenmemesi halinde de protestosunun yapılması mümkündür.

 

“TTK.nun 778.maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken aynı kanunun 703.maddesi hükmüne göre, "poliçe görüldüğünde, görüldüğünden muayyen bir müddet sonra veya keşide gününden muayyen bir müddet sonra ya da muayyen bir günde ödenmek üzere keşide olunabilir. Vadesi başka şekilde yazılan veya birbirini takip eden vadeleri gösteren poliçeler batıldır…" Ayrıca vade tarihinin tanzim tarihinden önceki bir tarih olması halinde de senet bono niteliğini taşımaz.

Somut olayda, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunun incelenmesinde, dayanak senetteki tanzim tarihinin 06/09/2013 iken ay hanesinin birler basamağındaki evvelce mevcut “9” rakamının üzerine “5” yazılarak 06/05/2013 tarihi olarak değiştirildiği tespit edilmiş olup, vade tarihinin ise 06/09/2013 olduğu, senedin tahrifat yapılmadan önceki tanzim tarihi ile vade tarihinin aynı olduğu ve bono olma vasfını da etkiler nitelikte bulunmadığı anlaşılmaktadır. O halde, mahkemece istemin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile istemin kabulüne ve takibin iptaline karar verilmesi isabetsizdir.” (Yargıtay 12. HD T. 24.12.2015, E. 2015/22186, K.2015/32707)

 

“Takip dayanağı bonoda, tanzim tarihi ile vade tarihinin aynı olması bono vasfını etkilemez. TTK.nun 615. maddesine aykırılık teşkil eden başkaca bir husus bulunmadığına göre, mercice her iki tarihin aynı günü göstermesi nedenine dayanılarak takibin iptaline karar verilmesi isabetsizdir.” (Yargıtay 12. HD T. 18.12.1996, E. 1996/15550, K. 1996/15912)

 

04- Vade tarihinin düzenleme tarihinden önce olması halinde senet geçerli midir?

 

Vade tarihinin, düzenleme gününden itibaren bir günü belirlemesi zorunludur. Düzenleme gününden önceki bir tarihin vade tarihi olarak gösterilmesi halinde, geçmiş bir günde ödeme yapılmasının fiilen mümkün olmaması nedeniyle bu nitelikteki senetler geçersizdir.

 

“Dava konusu senet metni incelendiğinde düzenleme tarihi 28/08/2013, ödeme tarihinin 26/08/2013 olduğu görülmektedir. Bu durumda vade tarihi düzenleme tarihinden önce olduğundan belge kambiyo vasfını yitirerek adi senede dönüşür.” (Yargıtay 19. HD T. 30.01.2018, E. 2016/15651, K. 2018/226)

 

“TTK.nun 778.maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken aynı kanunun 703.maddesi hükmüne göre, "poliçe görüldüğünde, görüldüğünden muayyen bir müddet sonra veya keşide gününden muayyen bir müddet sonra ya da muayyen bir günde ödenmek üzere keşide olunabilir. Vadesi başka şekilde yazılan veya birbirini takip eden vadeleri gösteren poliçeler batıldır…" Ayrıca vade tarihinin tanzim tarihinden önceki bir tarih olması halinde de senet bono niteliğini taşımaz.” (Yargıtay 12. HD T. 24.12.2015, E. 2015/22186, K.2015/32707)

 

05- Vade tarihinin takvimde olmayan bir gün olması senedin geçerliliğini etkiler mi?

Vade tarihinin takvimde olmayan bir gün olması halinde (30 Şubat, 31 Haziran gibi) ayın son gününün vade günü olarak kabul edilmesi gerekmektedir.

 

“Takip dayanağı bono 31.06.2006 vade tarihini taşımaktadır. Mahkemece anılan tarihin imkansız bir tarih olduğundan bahisle İİK' nın 170/a maddesi gereğince takibin iptaline karar verildiği görülmektedir. Dairemizin süregelen içtihatlarında da benimsendiği üzere bonoda yukarıda açıklanan biçimde gerçekte var olmayan bir tarihin vade tarihi olarak gösterilmiş olmasının bono vasfını ortadan kaldıracağını kabul etmek hakkın zayiine sebep olur. Her ne kadar Haziran ayının 31. günü söz konusu olmaz ise de, vade tarihinin bu şekilde gösterildiği hallerde bononun vade tarihinin Haziran ayının son günü olacağının kabulü gerekir.” (Yargıtay 12. HD. T. 9.3.2007, E. 2007/1118, K. 2007/4394; HGK T. 21.06.2000, E. 2000/12-1011, K. 2000/1076)

 

 

06-        İki farklı vade tarihinin bulunması senedi geçersiz kılar mı?

Aynı vade tarihinin mükerrer yazılması senedin niteliğini değiştirir mi?                

Senet üzerinde iki farklı vade tarihinin bulunması senedi geçersiz kılar. 6102 s. TTK’nin 676 ncı maddesi (yazıyla yazılanın geçerli olacağına ilişkin) hükmü vadenin farklı yazılması halinde uygulanmaz.

 

“Tediye tarihi” adı altında açılan kısma yazılan tarihin, düzenleme ya da vade tarihi ile aynı olması halinde düzenleme ya da vade tarihinin mükerrer yazılması söz konusudur ve bu durum senedin geçerliliğini etkilemez. Ancak bu kısma yazılan tarihin hem düzenleme hem de vade tarihi ile örtüşmemesi senedi geçersiz kılar.

 

“TTK'nın 690. (6102 - 778) maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken aynı Kanunun 615. (6102 - 703) maddesi hükmüne göre ( ...poliçe görüldüğünde, görüldüğünden muayyen bir müddet sonra veya keşide gününden muayyen bir müddet sonra ya da muayyen bir günde ödenmek üzere keşide olunabilir. Vadesi başka şekilde yazılan veya birbirini takip eden vadeleri gösteren poliçeler batıldır... )

Somut olayda, vade tarihi senet üzerine rakamla 05.11.2005 yazı ile 05.09.2005 olarak gösterilmiş olup, iki vadeli bu senet bono niteliğinde değildir.” (Yargıtay 12. HD T. 28.11.2006, E. 2006/19127, K. 2006/22466; 11. HD. T.12.10.1986, E. 1986/6215, K. 1986/6695)

“Somut olayda, takip dayanağı senedin ‘tediye tarihi’ kısmında 01.01.2011; ‘vade’ kısmında ise; 01.01.2005 olmak üzere iki ayrı vade tarihi gösterilmiş olup, bu haliyle, takibe dayanak teşkil eden söz konusu belgede çift vade bulunduğundan, anılan senet bono niteliğinde değildir.” (12. HD T. 23.02.2017, E. 2016/9666,  K. 2017/2583)

“Somut olayda takip dayanağı bononun tanzim tarihinin 26.12.2012 olduğu, bononun sol üst kısmında tediye tarihi olarak 25.01.2013 tarihinin, senet metni içinde ise vade tarihinin yirmibeş aralık ikibinonüç olarak gösterildiği, bu haliyle dayanak bonoda çift vade olduğu anlaşılmaktadır.” (12. Hukuk Dairesi T. 20.01.2016, E. 2015/30959, K. 2016/1537 )

“Somut olayda takip dayanağı bononun tanzim tarihinin 07.05.2013 olduğu, bononun sol üst kısmında tediye tarihi olarak 01.07.2013 tarihinin, senet metni içinde ise vade tarihinin 07.05.2013 olarak gösterildiği, bu haliyle dayanak bonoda çift vade olduğu anlaşılmaktadır.” (12. HD T. 15.01.2015, E.  2014/26362,  K. 2015/719)

 

“Rakamla ve yazı ile gösterilen vade tarihlerinin birbirine uygun olmaması halinde, senet ‘bono’ niteliğini taşımaz.” (Yargıtay 12. HD. 21.4.2000 T. 5609/6478; 8.4.1996 T. 4640/4800)

“Vade tarihlerinin farklı olması durumunda, ‘rakamla ve yazıyla gösterilen bono bedelleri arasında fark bulunması halinde, yazıyla gösterilen bedele itibar edileceğini’ öngören TK’nın 588. maddesi (6102 s. TTK’nin 676 ncı maddesi) uygulanamaz, yani; yazıyla belirtilen vade tarihi’ne itibar edilemez. (Yargıtay 12. HD. 1.4.2002 T. 5582/6653; 19.2.2002 T. 2204/2588; HGK. 14.5.2003 T. 12 347/345.)

 

07- Hangi tarihler belirli bir gün olarak kabul edilebilir, hangileri edilemez?

 

“Belirli bir gün şeklindeki vade, “13.4.2008, “Kurban Bayramının ilk günü” şeklinde ifade edilebilir. Uygulamada “24.7.2008’e kadar ödenecektir” biçiminde ifade olunan” vade tarihi” de geçerli kabul edilmektedir (Ülgen, H.,/Helvacı, M.,/Kendigelen, A.,/Kaya, A., a. g. e., s. 114)

Fakat senette “2002 Gurban Bayramı” şeklinde belirtilen tarih “vade tarihi” olarak algılanamaz (Bkz.12. HD. 20.6.2003 T. 13100/14772). Aynı şekilde; “Pancar parası 2000” şeklinde belirtilen tarihte “vade tarihi” olarak kabul edilemez (Bkz., 12. HD. 5.2.2002 T. 1174/2346; 26.5.1998 T. 5589/6028).” (Talih Uyar – Bononun Geçerlilik Koşulları- 159 no.lu dip notu)

 

 

ÖDEME YERİ:

 

01- Poliçe ya da bonoda ödeme yerinin açıkça bulunmaması senedi geçersiz kılar mı?

 

TTK’nin 672 ve 777 nci maddeleri gereğince, 671 ve 776 ncı maddelerde gösterilen unsurlardan birini içermeyen senet poliçe ve bono sayılmaz. Ödeme yeri de bu unsurlardan birisi olup, bulunmaması senedin poliçe ya da senet olmasını engeller ise de, 672 ve 677 nci maddelerde bununla ilgili ayrı bir düzenleme yapılmıştır. Bu düzenlemeye göre, poliçe veya bonoda ödeme yerinin mutlaka ayrıca gösterilmesi gerekmemektedir. Poliçe ve bonoda ödeme yeri açıkça gösterilebileceği gibi gösterilmemesi de mümkün bulunmaktadır.

Senedin zorunlu unsurlarından olan ödeme yerinin senette açıkça gösterilmemesi halinde, TTK’nin 672 nci maddesinde yer alan düzenleme gereğince; poliçede, muhatabın adı yanında gösterilen yer; bonoda da, senedin düzenlendiği yer, ödeme yeri ve aynı zamanda da muhatabın ve düzenleyenin yerleşim yeri sayılır.

Ancak, ödeme yeri açıkça gösterilmeyen senette hem düzenleme yerinin gösterilmemesi, hem de düzenleyenin adının yanında herhangi bir idari birim adının da yazılı olmaması durumunda senet geçersiz olur.

 

Konuya ilişkin 1981/52 sayılı Genelge’de de “Kambiyo senetlerinde ödeme yerinin gösterilmesi gereklidir. (6102 s. TTK 671, 776, 780)

TTK’nin 671 inci maddesi gereğince ödeme yerinin poliçede gösterilmesi zorunludur. TTK’nin 672 nci maddesinin 3 üncü fıkrası gereğince, ödeme yeri poliçede ayrıca gösterilmemiş ise muhatabın adı yanında gösterilen yer, ödeme yeri ve aynı zamanda da muhatabın yerleşim yeri sayılır. (6102 s. TTK 672/3). Ödeme yeri ile ilgili olarak bonoda da açıklık bulunmadığı takdirde düzenleyenin adının yanında gösterilen yer, ödeme yeri ve aynı zamanda da düzenleyenin yerleşim yeri sayılır. (6102 s. TTK 777/3).

Ödeme yeri gösterilmemiş bonoda, düzenleme yeri de gösterilme­miş ve keşidecinin yanında da bir mahalden bahsedilmemiş ise, ödeme yerini TTK 777 nci maddeye dayanarak saptamak imkansız olur. Böyle bir belge bono sayılamaz, adi bir senet sayılır.” açıklamasına yer verilmiştir.

 

 

ALACAKLI (LEHTAR):

 

01-        Alacaklının “gerçek” ya da “tüzel kişi” olması zorunlu mudur?

       İş yeri/firma ismi yanında gerçek kişinin ad ve soyadı bulunması halinde senet geçerli midir?

 

Senette gösterilen lehtarın (alacaklının) gerçek kişi veya tüzel kişi olması gerekir.

Gerçek kişi, senede ad ve soyadının yazılması ile tüzel kişi ise, dernek, şirket, vakıf gibi ibarelerin senette yer alması ile anlaşılır.

Tüzel kişiliği belli etmeyen “Yağmur İnşaat, Umut Dershanesi, Van Elektrik” gibi ibarelerin (iş yeri/firma isimlerinin) yer aldığı senetler ticari senet olarak kabul edilmez.

Eğer senette, hem iş yeri/firma ismi ve hem de işyeri/firma sahibi gerçek kişinin ad ve soyadı (Burçak Ticaret – Çağrı Burçak) (Çiğdem Çiçek – Mühendislik, Mimarlık Taahhüt ve Yapı Tic.) şeklinde birlikte gösterilmiş ise senet geçerlidir. İsmin yanına ya da ticari unvanın yanına sonradan unvan veya ismin yazılması halinde bunun düzenleyen tarafından paraflanması (kısa imza ile imzalanması) halinde senet geçerli olur.

 

(Yargıtay 12. HD. T. 30.1.2007, E. 23951, K. 1376; T. 5.3.2007, E. 1397, K. 3881; T. 16.11.2006, E. 17865, K. 21407; T. 4.7.2006, E. 11906, K. 14652; T. 14.3.2005, E. 3907, K. 5267; T. 14.5.2005, E. 5218, K. 8209; T. 27.10.2005, E. 17045, K, 20989; T. 9.9.2002, E. 15741, K. 15789; 24.11.1993, E. 14471, K. 18490; T. 10.12.1992, E. 3994, K. 6518; T. 6.6.1988, K.7434) (Prof. Dr. Fırat ÖZTAN - Kıymetli Evrak Hukuku) (Talih Uyar – Bononun Geçerlilik Koşulları)

 

Aynı konuya 1989/42 sayılı Genelge’de de yer verilmiş ve gerçek kişi alacaklıların ad ve soyadlarının senette bulunması gerektiği duyurulmuştur.

 

02- Lehtar kısmına “hamiline” yazılması halinde senet geçerli midir?

 

TTK’nin 776 ncı maddesi gereğince bono veya emre yazılı senet, kime veya kimin emrine ödenecek ise onun adını içermelidir. Alacaklı (lehtar) kısmına “hamiline” yazılması senedi geçersiz kılar.

 

“Alacaklının genel haciz yolu ile başlattığı takibe dayanak yapılan senedin (lehtar) hanesinde gerçek veya tüzel kişi ismi yazılmaksızın "hamiline" düzenlenmiştir. Bu hali ile anılan senet TTK.nun 688/5.  (6102-776) maddesi koşullarında (kime ve kimin emrine ödenecek ise onun ad ve soyadını taşımadığından) bono vasfında sayılamaz. Hal böyle olunca senetteki hakkın devri alacağın temliki yoluyla geçebileceğinden ciro yoluyla alacaklının yetkili hamil olması mümkün değildir. Mahkemece yukarıda açıklanan nedenlerle itirazın kaldırılması istemin reddine karar vermek gerekirken kabulü ile yazılı şekilde sonuca gidilmesi isabetsizdir.”  (Yargıtay 12. HD. T. 19.02.2007,  E.  2006/24888,  K. 2007/2590)

 

“TTK'nun 688/5. maddesine göre senet metninde kime ve kimin emrine ödenecekse onun ad ve soyadının yazılması gerekir. Olayımızda, takip konusu bonoda önce hamiline, devamla A. Ö. emri ve havalesine ödeneceği şeklinde düzenlenmiştir. Bu durumda, bonoda lehtar ismi gösterildiğinden bu ismin ön tarafına yazılan hamiline sözcüğü bir hüküm ifade etmeyeceğinden yok hükmündedir.” (Yargıtay 12. HD T. 07.07.2006, E. 2006/12323, K. 2006/15071)
 

03-        Alacaklının adi ortaklık olduğunun yazılması halinde senet geçerli midir?

       Adi ortaklık yanında ortakların ya da temsilcinin isminin yazılması senedi geçerli kılar mı?

 

Alacaklının sadece adi ortaklık olduğu yazılan senetler, adi ortaklığın tüzel kişiliğinin bulunmaması nedeniyle geçersizdir.

Adi ortaklık yanında ortakların ya da temsilcinin isminin yazılması senedi geçerli kılar.

 

“Adi şirketin tüzel kişiliği bulunmadığı için, senede böyle bir ortaklığı göstermek üzere bir unvanın yazılmış bulunması yeterli değildir.(12. HD. T.10.09.1987, K. 10406). Ticari senetlerin düzenlenişine veya devrine vs... adi şirketlerin de katıldığı durumlarla ilgili olarak uygulamada en çok rastlanan hata bu noktaya ilişkindir. Adi şirketin tüzel kişiliği bulunmadığından, böyle bir şirket, bir ticari senette ancak bütün ortakları belirtilerek veya temsil durumu yeterli şekilde gösterilerek (keşideci, ciranta, muhatap v.s... olabilir). (Yargıtay 11. HD.14.06.1983 K. 3089) (Prof. Dr. Fırat ÖZTAN - Kıymetli Evrak Hukuku)

 

 “Adi ortaklığın tüzel kişiliğe sahip bulunmamasına, adi ortaklık sözleşmesinde aksine bir hüküm yer almadığı sürece, idareci ortağın yapacağı işlemlerin diğer ortakları da bağlayıcı nitelikte olmasına, adi ortaklıkta idareci ortağın statüsünün, Borçlar Kanunu'nun 449. maddesinde düzenlenen ticari mümessile benzer bir  nitelik taşımasına, aynı Kanunun 450.maddesi uyarınca, ticari mümessilin kambiyo taahhüdünde bulunma yetkisine sahip olmasına; dolayısıyla, adi ortaklıkta idareci ortağın kambiyo senedi düzenleyebilmesi için bu konuda ayrı ve özel bir yetkiye sahip kılınmasının gerekmemesine; somut olayda, takibe konu kambiyo senedini ( çek ) düzenleyen kişilerin idareci ortak durumunda bulunduğunun da çekişmesiz olmasına göre, davanın reddine ilişkin direnme kararın onanması gerekir.” (Yargıtay HGK T. 28.1.2009, E. 2008/12-825, K. 2009/32)

 

04-        Alacaklının gerçek ya da tüzel kişi olduğunun ciro şerhinde tamamlanmış olması halinde senet geçerli olur mu?

 

Senet üzerinde alacaklının gerçek ya da tüzel kişi olduğu belirtilmemiş ve bu noksanlık ciro şerhinde tamamlanmış ise senet geçerli olur.

 

“Kambiyo senetlerinde lehtar hanesine hakiki ve hükmü şahsın belirli şekilde yazılması şarttır. Ne var ki lehtarın eksik ifade edilmesi ve bunun sonradan belirli hale dönüştürülmesi durumunda yukarıda açıklanan kuralın tamamlanmış olduğunun kabulü gerekir. Somut olayda takip konusu ciro şerhinde lehtarın tam hüviyeti belirlenmiş olmakla eksiklik de tamamlanmıştır. Bu durumda şikayetin reddi gerekir.” (Yargıtay HGK T. 12.3.2008, E. 2008/12-240, K. 2008/236; 14.3.2001 tarih, 2001/11-199 E. ve 2001/244 K.)

 

 

DÜZENLEYEN (KEŞİDE EDEN):

 

01- Bir kimse kendi adına poliçe ya da bono düzenleyebilir mi? (Poliçe ya da bonoda aynı kişi hem lehtar hem de keşideci olabilir mi?)

 

Keşidecinin, kendi adına poliçe düzenlemesinin mümkün olmasına karşılık, bono düzenlemesi mümkün değildir.

Poliçe: 6102 s.Türk Ticaret Kanununun 673 üncü maddesinin “Poliçe bizzat düzenleyenin emrine yazılı olabileceği gibi, bizzat düzenleyen üzerine veya bir üçüncü kişi hesabına da düzenlenebilir” hükmünü içermesi nedeniyle bir kimse kendi adına poliçe düzenleyebilir.

Bono: 6102 sayılı TTK’nin 778 inci maddesinde 673 üncü maddeye atıf yapılmaması nedeniyle bu durum bonolarda uygulanmaz.

 

“Poliçeye ilişkin hükümlerden hangilerinin bonoya da uygulanacağını gösteren 6102 sayılı TTK’nın 778 inci maddesinde poliçeyle ilgili 673 üncü maddeye atıf yapılmadığından, genellikle, bir kimsenin “kendi emrine” bono tanzim edemeyeceği ileri sürülmektedir. Yani bir bono tanzim eden, bunu kendisini lehtar göstererek düzenleyemez.” (Prof. Dr. Fırat ÖZTAN - Kıymetli Evrak Hukuku)

 

“Bonoda “lehtar” ve “keşideci” sıfatları birleşemez, başka bir deyişle, keşideci kendisini “lehtar” olarak göstererek bono düzenleyemez. (Yargıtay 12. HD. 12.12.2006 T. 20729/2355; 28.11.2006 T. 19212/22365; 26.4.2004 T. 6030/10263 vb.)” (Talih Uyar – Bononun Geçerlilik Koşulları)

 

02- Poliçe ya da bono vekil tarafından düzenlenebilir mi?

 

“Vekaleten senet imzalanması mümkündür. Vekilin bu konuda özel yetkisinin olması gerekir. Senedin düzenlenmesi sırasında alacaklı bu konuda titiz davranmalıdır. Aksi takdirde sadece senedi imzalayandan talepte bulunabilir.   Vekaleten imzalanmış senetlerin gelmesi halinde protestosunun yapılması gerekir. Vekaletin araştırılması gerekli değildir.” (Prof. Dr. Fırat ÖZTAN - Kıymetli Evrak Hukuku)

Temsil yetkisi bulunmayanların, temsilci sıfatıyla poliçe imzalamalarından doğacak sorumlulukları TTK 678 inci maddesinde açıklanmıştır.

 

03- Gerçek ve tüzel kişi vekillerinin çek düzenlemeleri mümkün müdür?

 

5941 sayılı Çek Kanunu’nun 5 inci maddesinin 3 üncü fıkrası “Çek hesabı sahibi gerçek kişi, kendisi adına çek düzenlemek üzere bir başkasını temsilci veya vekil olarak tayin edemez. …” hükmünü içerdiğinden, gerçek kişiler adına vekaleten çek düzenlenmesi mümkün bulunmamaktadır. (2010/3 sayılı Genel Yazı).

Belirtilen maddede sadece gerçek kişiden söz edilmesi nedeniyle, tüzel kişi vekillerinin çek düzenlemeleriyle ilgili bir yasaklama bulunmamaktadır. Dolayısıyla, tüzel kişi vekilleri tarafından çek keşide edilmesi mümkündür.

 

04- Adi ortaklık adına senet düzenlenebilir mi?

 

Tüzel kişiliğinin olmaması nedeniyle adi ortaklık olarak kambiyo taahhüdünde bulunulamaz. Adi ortaklık adına düzenlenen senette ortakların adı (ya da yönetici/temsilci ortağın adı) yazılı ise bu senedin ortaklık adına değil, ortaklar olarak tanzim edildiği kabul edilmelidir. Hiçbir ortak adı yazılı değil ve sadece adi ortaklık belirtilmiş ise (senet üzerinde imza bulunsa dahi) kambiyo taahhüdüne ilişkin beyan ehliyetsizlik sebebiyle hükümsüzdür. Ancak bu hükümsüzlük, sadece beyanda bulunan kimsenin (adi ortaklığın) borcu yönünden önem arz eder; senedin geçersizliğini gerektirmez. Ehliyetsiz kimsenin düzenlediği poliçe bu şahsı borç altına sokmaz; ancak, senet üzerinde bulunan diğer imza sahiplerine (örneğin kefile) borç yükler.

 

“Adi şirketin tüzel kişiliği bulunmadığı için, senede böyle bir ortaklığı göstermek üzere bir unvanın yazılmış bulunması yeterli değildir.(12. HD. T.10.09.1987, K. 10406). Ticari senetlerin düzenlenişine veya devrine vs... adi şirketlerin de katıldığı durumlarla ilgili olarak uygulamada en çok rastlanan hata bu noktaya ilişkindir. Adi şirketin tüzel kişiliği bulunmadığından, böyle bir şirket, bir ticari senette ancak bütün ortakları belirtilerek veya temsil durumu yeterli şekilde gösterilerek (keşideci, ciranta, muhatap v.s... olabilir). (Yargıtay 11. HD.14.06.1983 K. 3089) (Prof. Dr. Fırat ÖZTAN - Kıymetli Evrak Hukuku)

 

05- Adi ortaklıkta, yönetici/temsilci ortağın kambiyo senedi düzenleyebilmesi için bu konuda ayrı ve özel bir yetkiye sahip olması gerekir mi?

 

“Adi ortaklık sözleşmesinde aksine bir hüküm yer almadığı sürece, Borçlar Kanunu'nun 533/2 ve 534 /son (6098 s. TBK 637 ve 638) maddesi uyarınca şirket namına idareci ortak tarafından yapılan işlemlerin diğer ortakları da bağlayıcı nitelikte olmasına, adi ortaklıkta idareci ortağın statüsünün, Borçlar Kanunu'nun 449. (6098 s. TBK 547 nci) maddesinde düzenlenen ticari mümessile benzer bir nitelik taşımasına, aynı Kanunun 450. (6098 s. TBK 548 inci)  maddesi uyarınca, ticari mümessilin kambiyo taahhüdünde bulunma yetkisine sahip olmasına binaen, adi ortaklıkta idareci ortağın kambiyo senedi düzenleyebilmesi için bu konuda ayrı ve özel bir yetkiye sahip kılınması gerekmemektedir.” (Yargıtay HGK T. 28.1.2009, E. 2008/12-825, K. 2009/32)

 

06- Senette düzenleyenin adının bulunması zorunlu mudur? İmzanın bulunması yeterli midir?

 

6102 s. TTK’nın 671 ve 776 ncı maddelerinde, poliçe ve bonoya lehtarın adının yazılacağının belirtilmesine karşılık, keşidecinin (borçlunun) isminin yazılacağı hususunda bir zorunluluk getirilmemiştir. Ancak, TTK’nin  671/1-h ve 776/1-g maddeleri gereğince senette keşidecinin (borçlunun) imzasının mutlaka bulunması icap eder.

 

“Bono veya emre muharrer senet, senedi tanzim edenin imzasını ihtiva eder. (6102 TTK. md. 776). Borçlu sıfatıyla senedi imzalayan kişinin gerçekte adının farklı olması, o senedi geçersiz hale getirmez. Önemli olan husus, senet altındaki imzanın, o senedi keşide eden (düzenleyen) borçluya ait olmasıdır. Kambiyo senetlerinde sorumluluğu tespit eden husus, borçlunun (keşidecinin) imzasıdır. İmzanın, "borçlu" veya "kefil, aval veren" sıfatlarından hangisi ile atılmış bulunduğunun da senette belli edilmesi gereklidir.” (Yargıtay HGK T. 5.10.2011, E. 2011/12-480, K. 2011/598)

 

 

DÜZENLEME (KEŞİDE) TARİHİ:

 

01- Düzenleme tarihinin bulunmaması senedi geçersiz kılar mı?

 

TTK’nin 671 ve 776 ncı maddeleri gereğince poliçe ve bonoda düzenleme tarihinin bulunması zorunludur.  Düzenleme tarihinin bulunmaması halinde, şekil unsurundaki noksanlık nedeniyle senet geçersiz olur.

 

“Somut olayda, takibe dayanak yapılan senetlerde TTK’nin 776/1-f maddesinde zorunlu kılınan düzenleme tarihinin bulunmadığı anlaşıldığından, TTK'nin 776/1-f maddesinde öngörülen koşulun oluşmadığı sonucuna varılmalıdır. 

Bu durumda, borçlunun İİK.nun 170/a-son maddesi anlamında borcu kısmen veya tamamen kabulü de bulunmadığından tanzim tarihi bulunmayan senetlerin kambiyo vasfı yoktur.” (12. HD. T. 30.11.2017; E. 2016/23722,  K.2017/14864)

 

02- Düzenleme tarihinde yılın yazılmaması ya da tam olarak belli olmaması durumunda senet geçerli midir?

 

Düzenleme tarihinde yılın tereddüde yer bırakmayacak şekilde yazılması gerekir. Yılın, hangi yıl olduğu belli olmayacak bir şekilde yazılması ya da sadece ay ve güne yer verilerek tamamen yazılmaması halinde senet geçersiz olur.

 

“Takip konusu senette tanzim tarihinin "24/06/20" olarak yazıldığı, bunun yılının ne olduğunun belirtilmediği, bu durumda düzenleme tarihi bir yılı ihtiva etmediğinden geçerli bir tanzim tarihi olmadığının anlaşılmasına, …tarafların yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun mahkeme kararının … uyarınca (ONANMASINA)” (12. HD. T. 21.09.2017, E. 2016/20922,  K. 2017/11199)

 

03- Düzenleme tarihinde gün ve ayın yerlerinin değiştirilerek yazılması senedi geçersiz kılar mı?

 

Senet üzerindeki tarihte, gün ve ayın yer değiştirilerek yazılması (11.20.2018 gibi) senedin geçerliliğini etkilemez.

 

“Somut olayda; takibe dayanak bononun incelenmesinde; düzenleme tarihinin hata sonucunda aylar hanesindeki rakamlar ile günler hanesindeki rakamların yerlerinin değiştirilerek (takdim-tehir yapılarak) 17.8.2012 yerine, 8.17.2012 olarak yazıldığı anlaşılmış olup bononun tanzim tarihinin "17.08.2012" olarak anlaşılması ve bu hali ile bononun düzenleme tarihi vade tarihinden önce olduğundan kambiyo senedi niteliğini haiz olduğunun kabulü gerekir (HGK. 21.06.2000 tarih ve 2000/12-1011 E. 2000/1076 K.). Aksine kabul aşırı şekilcilik olup hak kaybına neden olur.” (12. HD. T. 18.04.2017, E. 2016/13971, K.2017/5965)

 

04- Düzenleme tarihinin "tediye tarihi" kısmında tekrar yazılması bononun geçerliliğini etkiler mi?

 

Bazı bonoların üst bölümünde “Tediye tarihi” adı altında açılan kısma senedin tanzim tarihinin aynı şekilde yazıldığı görülmektedir. Bu durum, Yargıtay’ca senedin düzenleme tarihinin mükerrer yazılması olarak değerlendirilmekte ve dolayısıyla senet geçerli olarak kabul edilmektedir. “Tediye tarihi” adı altında açılan kısma yazılan tarihin, düzenleme ya da vade tarihi ile aynı olması halinde düzenleme ya da vade tarihinin mükerrer yazılması söz konusudur ve bu durum senedin geçerliliğini etkilemez. Ancak bu kısma yazılan tarihin hem düzenleme hem de vade tarihi ile örtüşmemesi senedi geçersiz kılar.

 

“Takip konusu edilen bonoda tanzim tarihi 01.01.2005, vade tarihi ise senet metninde Bir Ocak İkibinonbir olarak yazılmıştır. Bononun üst kısmında vade tarihi 01.01.2005, tediye tarihi 01.01.2011 olarak gösterilmiştir. Tanzim tarihinin bu şekilde vade tarihi bölümünde tekrar edilmiş olması, senet metnindeki vade tarihi ve tediye tarihi dikkate alındığında ikinci bir vade tarihi olarak kabul edilemeyeceğinden, takibe konu bononun kambiyo senedi olma vasfını etkilemez. -Dairemizin 24.04.2003 T. 2003/6584 E.- 9218 K., 09.03.2004 tarih, 2004/135E- 5372K. Ve HGK 07.03.1990 gün ve1989/12-681 E.-1990/154 K.-” (12. HD T. 05.07.2017, E. 2017/4676, K. 2017/10224)

 

“Bonoda tanzim tarihi 18.05.2000 olarak yazıldığı ve bu tarihin ayrıca bononun üst kısmında, "tediye tarihi" kısmında tekrar edildiği görülmektedir. Tanzim tarihinin bu şekilde ve tediye tarihi bölümünde tekrar edilmiş olması, 2. bir vade tarihi olarak kabul edilemeyeceği için bononun vasfını etkilemez.” (Yargıtay 12. HD T. 22.9.2005, E. 2005/17619, K. 2005/17739; T. 24.04.2003, E. 2003/6584- 9218 K. 7; HGK T. 07.03.1990, E.1989/68, K.1990/154)

 

05- Düzenleme ve vade tarihinin aynı olması senedin geçerliliğini etkiler mi?

 

Senette, düzenleme tarihi ile vade tarihinin aynı olması senedin geçerliliğini etkilemez. 6102 sayılı TTK’nin “İbraz” başlığını taşıyan 708 inci maddesinde “Belirli bir günde… ödenecek bir poliçenin hamili, poliçeyi ödeme gününde veya onu izleyen iki iş günü içinde ödenmek üzere ibraz etmelidir.” hükmü yer aldığından hamilin, ödeme gününde veya takip eden iki iş gününde senedi borçluya (poliçede muhataba ve bonoda da keşideciye) ibraz etmesi gerekir. Bu nedenle, düzenleme tarihi ile vade tarihi aynı gün olan senedin de bu süre içinde ödenmesinin istenmesi ve ödenmemesi halinde de protestosunun yapılması mümkündür.

 

“TTK.nun 778.maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken aynı kanunun 703.maddesi hükmüne göre, "poliçe görüldüğünde, görüldüğünden muayyen bir müddet sonra veya keşide gününden muayyen bir müddet sonra ya da muayyen bir günde ödenmek üzere keşide olunabilir. Vadesi başka şekilde yazılan veya birbirini takip eden vadeleri gösteren poliçeler batıldır…" Ayrıca vade tarihinin tanzim tarihinden önceki bir tarih olması halinde de senet bono niteliğini taşımaz.

Somut olayda, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunun incelenmesinde, dayanak senetteki tanzim tarihinin 06/09/2013 iken ay hanesinin birler basamağındaki evvelce mevcut “9” rakamının üzerine “5” yazılarak 06/05/2013 tarihi olarak değiştirildiği tespit edilmiş olup, vade tarihinin ise 06/09/2013 olduğu, senedin tahrifat yapılmadan önceki tanzim tarihi ile vade tarihinin aynı olduğu ve bono olma vasfını da etkiler nitelikte bulunmadığı anlaşılmaktadır. O halde, mahkemece istemin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile istemin kabulüne ve takibin iptaline karar verilmesi isabetsizdir.” (Yargıtay 12. HD T. 24.12.2015, E. 2015/22186, K.2015/32707)

 

“Takip dayanağı bonoda, tanzim tarihi ile vade tarihinin aynı olması bono vasfını etkilemez. TTK.nun 615. maddesine aykırılık teşkil eden başkaca bir husus bulunmadığına göre, mercice her iki tarihin aynı günü göstermesi nedenine dayanılarak takibin iptaline karar verilmesi isabetsizdir.” (Yargıtay 12. HD T. 18.12.1996, E. 1996/15550, K. 1996/15912)

 

06- Düzenleme tarihinin vade tarihinden sonra olması senedi geçersiz kılar mı?

 

Düzenleme gününden önceki bir tarihin vade tarihi olarak gösterilmesi fiilen mümkün olmadığından bu nitelikteki senetler geçersizdir.

“Vade tarihi tanzim tarihinden önceki bir tarih olduğundan senet bono niteliğinde değildir.(Yargıtay 12. HD T. 22.9.1994, E. 1994/10675, K. 1994/10950)

 

Düzenleme tarihinin, vade tarihi ile aynı veya bu tarihin öncesi bir gün olması zorunludur. Vade gününden sonraki bir tarihin düzenleme tarihi olarak gösterilmesi halinde, geçmiş bir günde ödeme yapılmasının fiilen mümkün olmaması nedeniyle bu nitelikteki senetler geçersizdir.

 

“TTK.nun 778.maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken aynı kanunun 703.maddesi hükmüne göre, "poliçe görüldüğünde, görüldüğünden muayyen bir müddet sonra veya keşide gününden muayyen bir müddet sonra ya da muayyen bir günde ödenmek üzere keşide olunabilir. Vadesi başka şekilde yazılan veya birbirini takip eden vadeleri gösteren poliçeler batıldır…" Ayrıca vade tarihinin tanzim tarihinden önceki bir tarih olması halinde de senet bono niteliğini taşımaz.” (Yargıtay 12. HD T. 24.12.2015, E. 2015/22186, K.2015/32707)

 

“Vade tarihi tanzim tarihinden önceki bir tarih olduğundan senet bono niteliğinde değildir.” (Yargıtay 12. HD T. 22.9.1994, E. 1994/10675, K. 1994/10950)

 

07- Düzenleme tarihinin takvimde olmayan bir gün olması senedin geçerliliğini etkiler mi?

 

Düzenleme tarihinin takvimde olmayan bir gün olması halinde (30 Şubat, 31 Haziran gibi) ayın son gününün düzenleme günü olarak kabul edilmesi gerekmektedir.

 

“Somut olayda; dayanak bononun dosyada bulunan fotokopisinin incelenmesinde; tanzim tarihinin 81.1.2012 yazıldığı, vade tarihinin 20.10.2012 olduğu görülmektedir. Tanzim tarihinin sehven yazıldığının kabulüyle Ocak ayı 31 gün çektiğinden tanzim tarihinin Ocak ayının son günü olan 31.1.2012 olarak anlaşılması gerekir  (HGK. 21.06.2000 tarih ve 2000/12-1011 E. 2000/1076 K.) Aksine kabul aşırı şekilcilik olup hak kaybına neden olur.” (Yargıtay 12. HD T. 26.09.2013, E. 2013/20439, K. 2013/30029)

 

 

DÜZENLEME (KEŞİDE) YERİ:

 

01- Poliçe ya da bonoda düzenleme yerinin bulunmaması senedi geçersiz kılar mı?

TTK’nin 672 ve 777 nci maddeleri gereğince, 671 ve 776 ncı maddelerde gösterilen unsurlardan birini içermeyen senet poliçe ve bono sayılmaz. Ancak bu maddeler hükümlerine aynı maddelerde iki istisna getirilmiştir. Bunlardan birisi düzenleme yerinin gösterilmemesi diğeri ise vadenin gösterilmemesidir.

Poliçe ya da bonoda düzenleme yerinin gösterilmemesi, senedin poliçe ya da bono sayılmamasını gerektirmez, düzenlenme yeri gösterilmeyen poliçe ya da bono, düzenleyenin adının yanında yazılı olan yerde düzenlenmiş sayılır.

Ancak, senette hem düzenleme yerinin gösterilmemesi, hem de düzenleyenin adının yanında herhangi bir idari birim adının yazılı olmaması durumunda senet geçersiz olur.

 

“6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 776/1-f maddesi uyarınca; senette düzenlenme yerinin yazılı olması gereklidir. Aynı Kanun'un 777/4. maddesinde ise; düzenlendiği yer gösterilmeyen bir bononun, düzenleyenin adının yanında yazılı olan yerde düzenlenmiş sayılacağı hükme bağlanmıştır. …

Somut olayda, takibe dayanak … bonolarda düzenlenme yeri belirtilmediği gibi düzenleyenin adının yanında da herhangi bir idari birim adının yazılı olmadığı görülmektedir. Bu durumda, sözü edilen senetlerin kambiyo senedi niteliğinde olmadığı anlaşılmaktadır.” (12. HD. T. 22.02.2017, E. 2016/11219, K. 2017/2475)

 

“Somut olayda takip konusu senette tanzim yeri yazılı olmadığı gibi, senedi düzenleyen borçlu E. Y.'nin ad ve soyadı yanında yazılı olan ............. şeklindeki adres de idari birim ihtiva etmemesi nedeniyle yasanın aradığı geçerli bir tanzim yeri niteliğinde değildir. Bu durumda takibe dayanak belgede düzenleme (tanzim) yeri yazılı olmadığından senedin kambiyo senedi vasfı bulunmamaktadır.” (12. HD. T. 09.07.2013, E. 2013/17034, K. 2013/25727)

 

02-        Düzenleme yeri olarak idari bir birim gösterilmemiş ise senet geçerli midir? İdari birim yanında adresin de yazılması gerekir mi?

 

Senetlerde düzenleme yeri olarak idari bir birim adının (il, ilçe, bucak, köy gibi) yazılması zorunlu olup, senette idari bir birim adının bulunmaması senedi geçersiz hale getirir. İdari birim adının yazılması yeterli olup, bunun yanında ayrıca adres yazılması zorunluluğu bulunmamaktadır. İdari birim gösterilmeden, sadece mahalle ve cadde adı yazılması da yeterli değildir.

 

“6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 776/1-f maddesi uyarınca; senette düzenlenme yerinin yazılı olması gereklidir. Aynı Kanun'un 777/4. maddesinde ise; düzenlendiği yer gösterilmeyen bir bononun, düzenleyenin adının yanında yazılı olan yerde düzenlenmiş sayılacağı hükme bağlanmıştır. Hukuk Genel Kurulu'nun 02.10.1996 gün ve 1996/12-590 sayılı kararında da benimsendiği üzere tanzim yeri olarak idari birim adının (kent, ilçe, bucak, köy gibi) yazılması zorunlu ve yeterlidir.” (12. HD. T. 22.02.2017, E. 2016/11219, K. 2017/2475)

 

“Hukuk Genel Kurulu'nun 02.10.1996 gün ve 1996/12-590 sayılı kararında da benimsendiği üzere düzenleme yeri olarak idari birim adının (kent, ilçe, bucak, köy gibi) yazılması yeterli olup ayrıca adres gösterilmesi zorunluluğu bulunmamaktadır.” (Yargıtay 12. HD T. 25.09.2017, E. 2017/6567,  K. 2017/11285)

 

“Somut olayda takip konusu senette düzenleme yeri unsuru yazılı değildir ve keşidecinin ad ve soyadı yanında yazılı olan "İ. M., S. C. No: ...." de adresi de idari birim olmayıp yasanın aradığı geçerli bir tanzim yeri niteliğinde değildir. Zira mahalle adı  ve cadde adı keşide yeri olarak yazılamaz. Bu nedenle takibe dayanak belgede tanzim yeri yazılı bulunmadığından kambiyo senedi vasfı yoktur ve kambiyo takibine konu edilemez.” (12. HD. T. 13.12.2012, E. 2012/21695, K. 2012/37947)

 

03- Düzenleme yeri bulunmayan senette avalistin isminin yanında yazılı yer düzenleme yeri olarak kabul edilebilir mi?

 

6102 Sayılı TTK’nin 776/1-f maddesi gereğince, senette düzenleme yerinin yazılı olması gereklidir. Aynı Kanunun 777/4 maddesine göre ise, düzenlendiği yer gösterilmeyen bir bononun, düzenleyenin adının yanında yazılı olan yerde düzenlenmiş sayılacağı hükme bağlanmıştır. Madde hükümlerinden anlaşılacağı üzere düzenleme yeri keşideciye ait yer olup, diğer senet sorumlularının isimlerinin yanında yazılı yerler düzenleme yeri olarak kabul edilmemektedir.

 

Senette bulunması zorunlu olan düzenleme yeri ve düzenleyenin adresi senet keşidecisi için geçerli olup, 6102 Sayılı T.T.K.nun 702 (6762 Sayılı TTK.nun 614).maddesi hükmüne göre, kimin için taahhüt altına girmiş ise tıpkı onun gibi senetteki borçtan sorumlu olan avalistin adresinin senette yazılı olması hali yukarıda açıklanan zorunluluğu gidermez.” (12. HD. T. 11.06.2013, E. 2013/12935, K. 2013/21855; 12. HD. T. 21.01.2014, E. 2013/35092, K. 2014/1246 )

 

04- Düzenleme yerinin kısaltılarak yazılması ne şekilde geçerli olur?

 

Hiçbir duraksamaya yer vermeyecek şekilde anlaşılması koşuluyla keşide yerinin kısaltılmış olması (İst. Ank. gibi) senedin geçerliliğini etkilemez.

 

“....takibe konu çek, kambiyo senedi vasfını haizdir ve kıymetli evrak olma niteliğini korumaktadır. ... Hiçbir duraksamaya yer vermeyecek şekilde anlaşılması koşuluyla keşide yerinin kısaltılmış olması çekin çek olma niteliğini etkilemez.” (Yargıtay HGK. T. 04.06.2008, E. 2008/12-416, K. 2008/416)

 

 

İ M Z A:

 

01- Senetlerin el ile imzalanması zorunlu mudur? Parmak izi ya da mühür kullanılabilir mi?

 

 Poliçe üzerindeki beyanların el ile imza edilmesi gerekir. El ile atılan imza yerine, mekanik herhangi bir araç veya elle yapılan veya onaylanmış bir işaret veya resmi bir şahadetname kullanılamaz. (TTK md. 756). Aynı hüküm 778 inci maddenin yollamasıyla bonolarda da uygulanır.

 

“Parmak izi veya mühür taşıyan belge, borçlu tarafından ikrar edilse bile, borçlu yönünden (poliçe) (bono) sayılamaz.” (Yargıtay 12 HD. 4.5.1995, E. 7132, K. 7154)        

 

02-        Okuryazar olmayan ancak imza atabilen kişinin senetteki imzası geçerli midir?

 

Okuryazar olmamakla birlikte Ülkemizde birçok kişi işlemlerinde imza kullanabilmektedir. Senette el ile atılmış bir imza bulunması yeterli olduğu için, imzayı atan şahsın okuryazar olup olmadığı önemli değildir ve bu durum senedin geçerliliğini etkilemez.

 

“Somut olayda, takibe dayanak yapılan senette tanzim edenin imzasının bulunduğu anlaşılmıştır. Bu durumda mahkemece senetteki imzanın itiraz eden borçluya ait olup olmadığı hususunda huzurda imza örnekleri de alınmak suretiyle yöntemince bilirkişi incelemesi yapılması gerekirken yazılı gerekçe ile borçlunun okuryazar olmadığı nedenle imza atamayacağından bahisle sonuca gidilmesi yerinde değildir. Okuryazar olmama dayanak bonodaki imzayı geçersiz kılmayacağı gibi borçlunun başka belgelerde parmak izi kullanmış olması da dayanak bonodaki imzanın geçersiz olduğuna karine teşkil etmez.” (Yargıtay 12 HD. 10.02.2016, E. 2015/23264, K. 2016/3295)

 

03- İmzanın, senedin neresine atılması gerekir?

 

Senedi düzenleyenin imzasının senedin ön yüzünde ve senet metninin altında bulunması gerekir, senet arkasına imza koyması senedi geçerli hale getirmez.

 

“Keşidecinin el yazısıyla atılmış imzasının senedin ön yüzünde ve senet metninin altında bulunması gereklidir. (Yargıtay HGK T. 5.10.2011, E. 2011/12-480, K. 2011/598)

 

04- Keşideci dışında senede atılan ikinci imza aval olarak kabul edilir mi?

    Senette keşidecinin iki imzasının bulunması aval olarak kabul edilir mi?

 

Aval, ticari senetlerde, ödemeden sorumlu olanların ödememesi durumunda üçüncü bir kişinin alacaklılara senet bedelini ödeyeceğine ilişkin verdiği güvencedir.

 

6102 sayılı TTK’nin 701 inci maddesi “(1) Aval şerhi, poliçe veya alonj üzerine yazılır.

(2) Aval “aval içindir” veya bununla eş anlamlı başka bir ibareyle ifade edilir ve aval veren kişi tarafından imzalanır.

(3) Muhatabın veya düzenleyenin imzaları hariç olmak üzere, poliçenin yüzüne atılan her imza aval şerhi sayılır.

(4) Kimin için verildiği belirtilmemişse aval, düzenleyici için verilmiş sayılır.” hükmünü içerdiğinden muhatabın veya düzenleyenin imzaları hariç olmak üzere, poliçenin veya bononun yüzüne atılan her imza aval şerhi sayılır.

Muhatabın veya düzenleyenin ikinci bir imza atmaları aval olarak kabul edilmez.

 

“TTK'nın 688/7. (6102 - 776 ncı) maddesiyle 613/7. (6102 - 701 inci) maddesi birlikte değerlendirildiğinde, bononun geçerli olması için, tek imza yeterlidir ve senet ön yüzüne atılan 2. imza aval şerhi sayılır. Ne var ki, bononun ön yüzüne keşideci tarafından iki imza atılmış olsa dahi, bu imzalar T.T.K.nun 613. maddesine göre aval olarak kabul edilemez. Ancak, keşideciden başka bir kişi tarafından aval veya benzeri sözler kullanılarak imzalanmışsa aval olarak sayılır.

Şirket yetkilisi tarafından da olsa senede atılan 2. imza, şirket kaşesi olmadan atılmış ise, burada keşideci sıfatı söz konusu olmayacağından, bu imza aval olarak kabul edilir ve bu imza sahibi borçtan şahsen sorumlu olur. Senette atılan her iki imza da şirket kaşesi üzerine atılmışsa, burada artık aval olgusundan söz edilemez.” (Yargıtay HGK. T. 5.10.2011, E. 2011/12-480, K. 2011/598; 19. HD. T. 29.05.2017, E. 2016/10805, K. 2017/4286)

 

 

 

II. KISIM

PROTESTO İŞLEMLERİNE İLİŞKİN SORULAR

 

01- Protesto ile hangi husus tespit edilmektedir ve protesto çekilmesi nasıl bir sonuç doğurur?

 

6102 sayılı TTK’nin 714 üncü maddesinin 1 inci fıkrasının “Kabul etmemenin veya ödememenin, kabul etmeme veya ödememe protestosu denilen resmi bir belge ile belirlenmesi zorunludur.” hükmünü içermesi nedeniyle protesto ile yapılan işlem poliçede, muhatabın kabul etmemesinin ya da ödememesinin; bono ve çekte ise senet borçlusunun ödememesinin tespitidir. Sözü edilen maddede sadece bir belirlemeden söz edilmiş, ayrıca tebliğe ilişkin bir hükme yer verilmemiştir.

 

“Keşideci protestoyu muhataba tebliğ ettirmek zorunda değildir, protestonun kanuni süresi içinde düzenlenmiş ve noter tarafından imzalanmış olması yeterlidir. Protestonun asıl borçluya (kabul eden muhatap veya bonoyu tanzim eden) tebliğ edilmemiş veya geç tebliğ edilmiş olmasının hiçbir önemi yoktur.” (Prof. Dr. Fırat ÖZTAN - Kıymetli Evrak Hukuku)

 

Protesto çekilmesi halinde;

a) Senedin tedavüle çıkması ve ciro edilmesi sona erer.

b) Borçlu yanında diğer müracaat borçlularının sorumlulukları da başlar ve hamilin bunlara da başvurma hakkı doğar. Aksi halde (protesto çekilmemesi halinde) 6102 sayılı TTK’nin 730 uncu maddesi gereğince, senet hamili bunlara karşı sahip olduğu haklarını kaybeder.

 

“Ödememe protestosunun çekilmesiyle, senedin tedavül senedi olma özelliği sona erer. Ciro zincirinin devamı (uzaması) imkanı kalmaz. Dolayısıyla, ödenmediği için protesto edilmiş bir senet üzerindeki ciro, sadece alacağın temliki hükümlerini yaratır. Protestonun çekilmesiyle, müracaat borçlularının o ana kadar donmuş (uyur) vaziyette duran garanti sorumlulukları canlanır. (Prof. Dr. Fırat ÖZTAN - Kıymetli Evrak Hukuku)

 

“Bir bonoyu düzenleyen keşideci o bononun asli borçlusu olarak bonoda yazılı borcun tamamını ödemek zorundadır. TTK 614. (6102-702) maddesi gereği bonoda kefilde (aval veren) hamile karşın borcun tamamından keşideci gibi sorumludur. İbrazında ödenmeyen bononun borçlusu mütemerrit olacağından, hamilin müracaat borçlularına başvurabilme hakkı doğar. Ne var ki bu hakkın kullanılması için TTK.nun 626. (6102-714) maddesindeki süre ve şartlarda senedin keşidecisinin protesto olunması zorunludur. Aksi halde TTK.nun 642. (6102-730) maddesi gereği hamil, keşideci dışındaki müracaat borçluları'na (lehtar ve cirantalara) karşı sahip olduğu müracaat hakkını kaybeder. Ancak keşideci ve kefilin sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. (Yargıtay 12. HD  T. 20.03.2007, E. 2007/2637, K. 2007/5240)

 

“Takip hamil tarafından senet lehtarı K. Y. hakkında yapılmıştır. Hamilin cirantasına müracaatı keşidecinin TTK’nin 626 (6102 – 714 üncü) ve 642. (6102 – 730 uncu) maddeleri gereğince süresinde protesto edilmesiyle mümkündür. (Yargıtay 12. HD T. 22.6.1982, E. 1982/5292, K. 1982/5683)

 

02- Senet hamilinin mutlaka banka mı olması gerekir? Kişiler de protesto çekebilirler mi?

 

1978/36 sayılı Genelge’de açıklandığı üzere;

Senet alacaklısı olan hamil, banka olabileceği gibi kişi de olabilir.

Bankaya tahsil ve temlik yahut rehin cirosu ile tevdi edilen senedin vadesinde ödenmesi mümkün olmazsa bankalar kambiyo se­netlerini protesto edilmek üzere notere verirler.

Ancak, kambiyo senetlerinin protesto için bankalar tarafından notere verilmesi şart olmayıp, hamil kişiler de doğrudan doğruya noterliğe protesto için başvurabilir.

 

 

 

03- Senet borçlusunun protesto edilmesi dışında ayrıca avalist ve cirantaların da protesto edilmesi gerekir mi?

 

Protesto ile yapılan işlem poliçede, muhatabın kabul etmemesinin ya da ödememesinin; bono ve çekte ise senet borçlusunun ödememesinin tespitidir.

 

6102 sayılı TTK’nın 730 uncu maddesi gereğince, senet hamili;

a)        Görüldüğünde veya görüldükten belirli bir süre sonra ödenmesi şart olan poliçeyi ibraz,

b)        Kabul etmeme veya ödememe protestosunu düzenleme,

c)        “Gidersiz iade olunacaktır” kaydının bulunması halinde, poliçeyi ödeme amacıyla ibraz,

için belirli süreleri geçirmesi halinde, kabul eden kişi hariç olmak üzere, cirantalara, düzenleyene ve diğer borçlulara karşı sahip olduğu hakları kaybeder.

 

Bu sebeple, hamil süresi içinde kabul etmeme ve ödememe durumunu protesto ile tespit ettirmelidir. Senet borçlusunun, poliçeyi kabul etmediğinin ya da bono borcunu ödemediğinin protesto ile tespiti yeterli olup, ayrıca avalistler ve cirantalar yönünden de protesto ile bir daha tespit yapılması gerekli değildir. Diğer bir anlatımla, poliçeyi kabul edip etmeme ve bonoyu ödeyip ödememe senet borçlusunun yerine getirmesi gereken hususlar olduğundan, protesto ile tespitin de senet borçlusu için yapılması zorunludur. Diğer taraftan avalistler ve cirantalar için de böyle bir protestonun (tespitin) yapılacağına dair TTK’ da bir hüküm bulunmadığı gibi, TTK’nin 719 uncu maddesinde de “Poliçeye ilişkin bir edimin birden fazla yükümlü tarafından ifasının istenmesi zorunlu ise, tek protesto belgesi düzenlenir.” hükmü yer almaktadır.

 

Poliçenin kabul edilmediğinin ya da bono borcunun ödemediğinin protesto ile tespitinin yapılması yanında hamilin, TTK’nin 723 üncü maddesi gereğince, cirantalara ve düzenleyene müracaat hakkının doğduğunun ve kullanılacağının bildirilmesi amacıyla protesto gününü izleyen dört iş günü içinde, kabul etmeme veya ödememe hallerini, kendi cirantasına ve düzenleyene ihbar etmek zorundadır. Her ciranta da aldığı ihbarı, bunları aldığı günü izleyen iki iş günü içinde kendi cirantasına ihbar eder.

İhbarı yapacak olan kişi bunu noter aracılığıyla veya sadece poliçenin iadesi yoluyla yapabilir. Uygulamada, protesto düzenlenmesiyle birlikte protesto evrakı, cirantalara ve keşideciye bu maddede belirtilen ihbarı sağlamak amacıyla gönderilmektedir. TTK’nin 723 üncü maddesinde yazılı ihbar mükellefiyetinin yerine getirilmesi bir tebliğ işlemi olduğundan, tebligat, hamil tarafından bildirilecek bu kişilere ait adreslere gönderilebilir.

 

“İbrazında ödenmeyen bononun borçlusu mütemerrit olacağından (borcunu ödemeyen durumuna düşeceğinden), hamilin müracaat borçlularına başvurabilme hakkı doğar. Ne var ki bu hakkın kullanılması için TTK’nın 626. (6102 s. TTK’nın 714 üncü) maddesindeki süre ve şartlarda senedin keşidecisinin protesto olunması zorunludur. Aksi halde TTK’nın 642. (6102 s. TTK’nın 730 uncu) maddesi gereği hamil, keşideci dışındaki müracaat borçlularına (lehtar ve cirantalara) karşı sahip olduğu müracaat hakkını kaybeder. Ancak keşideci ve kefilin sorumluluğunu ortadan kaldırmaz.” (Yargıtay HGK T. 22.3.2000, E. 2000/12-706, K. 2000/181)

 

“İcra takip dosyasının incelenmesinde, takibe konu bonoların keşidecisinin borçlulardan... Matbaacılık San. ve Tic. A.Ş. olduğu, diğer borçluların ise bonolarda avalist olarak yer aldıkları görülmüştür. 

Somut olayda, takip dayanağı bonolarda ..., ..., ... ve ... (Kefil) aval veren konumunda olup aynen keşideci gibi borçtan sorumludurlar. Bu nedenle TTK.nun 690. (6102- 778) madde göndermesi ile 626. (6102- 714) maddesinin somut olayda uygulama yeri yoktur. Mahkemece aksine düşüncelerle ..., ..., ... ve ...’ye anılan madde koşullarında protesto gönderilmediğinden bahisle takibin iptaline karar verilmesi isabetsizdir.” (Yargıtay HGK T. 09.11.2016, E. 2016/2226, K. 2016/1046)

 

“… lehtar, ciranta C.T.E. ve keşideci hakkında uygulanması gereken TTK’nın 626 (6102 – 714 üncü) ve 642. (6102 – 730 uncu) maddeleri gereğince keşideci protesto edilmediği takdirde hamil, lehtara ve diğer cirantalara karşı müracaat hakkını kaybeder. Anılan madde hükümlerine göre keşidecinin protesto edilmesi yeterli olup ayrıca cirantanın protesto edilmesi koşulu getirilmemiştir. Bu nedenle yazılı şekilde ciranta lehtara protesto çekilmediğinden bahisle bu kişi hakkında takibin iptaline karar verilmesi isabetsizdir.” (Yargıtay 12. HD T. 5.6.1997, E. 1997/6313, K. 1997/6645)

 

“Takip hamil tarafından senet lehtarı K. Y. hakkında yapılmıştır. Hamilin cirantasına müracaatı keşidecinin TTK’nın 626 (6102 – 714 üncü) ve 642. (6102 – 730 uncu) maddeleri gereğince süresinde protesto edilmesiyle mümkündür.” (Yargıtay 12. HD T. 22.6.1982, E. 1982/5292, K. 1982/5683)

 

04- Protesto evrakında hangi bilgilere yer verilecek ve noter bu bilgileri neye göre yazacaktır?

Dairede kalan protesto evrakına nelerin eklenmesi eklenmesi gerekir?

 

TTK’nin 715 inci maddesi uyarınca protestonun;

a) Noterlikçe düzenlenmesi,

b) 716 ncı maddede belirtilen şekil ve surette yazılması,

gerekir.

 

Aynı Kanunun 716 ncı maddesi hükmü uyarınca da protestoya:

a) Protestoyu çeken ve kendisine protesto çekilen kişilerin adlarının veya ticaret unvanlarının,

b) Kendisine protesto çekilen kişinin, poliçeden doğan taahhüdünü yerine getirmeye davet edildiği halde, taahhüdünü ifa etmemiş, kendisi bulunamamış veya ticaret yerinin ya da konutunun belirlenememiş olduğuna ilişkin bir şerhin,

c) Sözü geçen davetin yapıldığı veya davet teşebbüsünün sonuçsuz kaldığı yer ve güne ait bir şerhin,

e) Kısmi ödeme yapılmış ise bu hususun,

f) Kabul için kendisine bir poliçe ibraz edilmiş olan muhatabın, poliçenin ertesi günü tekrar ibrazını istemesi halinde bu durumun,

protestoya yazılması ve protestoyu düzenleyen noterin de bu belgeyi imzalaması,

zorunludur.

 

1975/20, 1978/12, 1978/35 ve 1978/36 sayılı Genelgeler ile 2003/36 sayılı Genel Yazı’da açıklandığı üzere:

- Protesto isteminde bulunanların (bunlar bankalar olabileceği gibi kişiler de olabilir) Türk Ticaret Kanununun 716 ncı maddesinde gösteri­len hususları kapsayacak şekilde yazılı ve imzalı beyanda bulunmaları, (Buna ilişkin kullanılacak formun örneği ve içermesi gereken bilgiler 1978/35 s. Genelge ekinde gösterilmiştir.)

- Noterin, bu beyanlara göre işlem yapması,

- Bu bilgileri kapsayan belgenin (formun) dairede kalacak nüshaya eklenmesi,

gereklidir.

 

Dairede kalan protesto evrakına;

a) Hamil tarafından verilen ve yukarıda belirtilen bilgileri kapsayan belgenin (formun),

b) TTK’nin 720 nci maddesinin “Protestoyu düzenleyen noter, poliçenin bir suretini protesto belgesi ile birlikte saklamakla yükümlüdür” hükmünü içermesi nedeniyle poliçe ya da bononun çıkarılacak bir suretinin,

eklenmesi zorunludur.

Bu suret, uygulamada yapıldığı gibi protesto metninin altına yazmak suretiyle çıkarılmaktadır. Suret, senette yer alan bilgileri tam olarak içerecek şekilde çıkarılmalıdır. Senedin fotokopi yoluyla örneğinin çıkarılıp eklenmesi de mümkün bulunmaktadır.

 

05- Poliçenin kabulü ve ödenmesi için muhataba, bononun ödenmesi için de keşideciye senedin ibrazı zorunlu mudur?

İbrazın yapıldığının bildirilmesi yeterli midir, ayrıca doğruluğunun noter tarafından araştırılması gerekir mi?

 

Konuya 1975/20, 1978/12, 1978/35, 2003/27 sayılı Genelgelerde yer verilmiştir.

6102 sayılı TTK’nın “İbraz” başlığını taşıyan 708 inci maddesinde “Belirli bir günde veya düzenlenme gününden ya da görüldükten belirli bir süre sonra ödenecek bir poliçenin hamili, poliçeyi ödeme gününde veya onu izleyen iki iş günü içinde ödenmek üzere ibraz etmelidir.” hükmü yer almaktadır. Senedi ödeyecek borçlunun (poliçede muhatabın, bonoda da keşidecinin), poliçenin ya da bononun el değiştirmesi (ciro edilmesi) halinde ödeme gününde kimin elinde bulunduğunu bilemeyeceği için hamilin, ödeme gününde veya takip eden iki iş gününde senedi borçluya (poliçede muhataba ve bonoda da keşideciye) ibraz etmesi gerekir. Maddede, ödemeye davet yükümlülüğünün de senedi elinde bulundurana ait olduğu açıkça belirtilmiştir.

 

Sözü edilen Genelgelerde de değinildiği gibi “Görüldüğü üzere senetten doğan taahhüdün yerine getirilmesi için borçluyu davet hususunda noterin doğrudan bir yetkisi bulunmadığı gibi, protesto düzenlenmesini isteyip de ödemeye davet mü­kellefiyetini yerine getirdiğini beyan eden senet hamilinin bu beya­nının doğruluk derecesini araştırmakla (noteri) yükümlü kılan bir yasa hük­mü de bulunmamaktadır.

Bu bakımdan, tanzim olunan protestoya keşidecinin verdiği bilgiler esas alınarak yazılan kayıtların yanlışlığının sonradan ortaya çıkması halinde noterin, 6102 sayılı TTK’nın 721 inci maddesine göre hukuki, inzibati veya cezai yönden sorumlu tutulmaması ve bütün sorumluluğun keşideciye ait olması gerekmektedir.”

 

Buna göre, protesto için getirilen senetlerde ibrazın yapıldığının mutlaka aranması, bu bilginin hamil (banka, gerçek ya da tüzel kişi) tarafından yazılı olarak verilmesi ve ibrazın yapıldığına ilişkin kaydın mevcut bulunduğunun protesto işlemi içeriğinde de belirtilmesi zorunlu bulunmakla birlikte, hamil tarafından verilen bu bilgilerin doğruluğunun noter tarafından araştırılması gerekmemektedir.

 

Uygulamada senedin usulünce ibrazı yapılmamakta, özellikle bankalar senedin kendilerinde bulunduğunu vadeden önce yazılı bir ihbar ile keşideciye bildirmekte ve bunu ibraz olarak değerlendirilip protesto için notere geldiklerinde ihbarın yapıldığını bildirmektedirler.

 

06- Görüldüğünde ödenmesi şart olan poliçe ve bonolarda protesto ne zaman yapılmalıdır?

 

Belirli bir günde veya düzenlenme gününden ya da görüldükten belirli bir süre sonra ödenmesi şartını içeren poliçe ve bonolarda çekilecek ödememe protestosunun, ödeme gününü izleyen iki iş günü içinde çekilmesi zorunludur. (TTK md. 714/3)

 

Görüldüğünde ödenmesi şart olan poliçe ve bonolarda çekilecek ödememe protestosunun, TTK’nin 714 üncü maddesinin ikinci ve üçüncü fıkrasında belirtildiği üzere, 704 üncü maddesi hükmü gereğince düzenlenme gününden itibaren bir yıl içinde çekilmesi gerekir. İki iş günlük süre burada söz konusu olmayıp, bir yıl içinde ibrazı üzerine ödenmediği takdirde protestonun çekilmesi icap eder.

Poliçe ve bonoda vadenin gösterilmemesi, senedin poliçe ya da bono sayılmamasını gerektirmemekte, bu durumda senet görüldüğünde ödenecek poliçe ya da bono (TTK md. 778/b - 703) olarak kabul edilmektedir. Vadesi gösterilmeyen senetlerde de iki iş günlük süre söz konusu olmayıp, düzenlenme gününden itibaren bir yıl içinde hamilin belirleyeceği günde ibrazı üzerine ödenmediği takdirde protestonun çekilmesi gerekir. (1)

704 ve 714 üncü madde hükümleri gereğince ibraz bir yılın son günü yapılmış ise protesto o günün ertesi günü de çekilebilir.

Konuya ilişkin olarak 1992/21 sayılı Genelge’de de gereken açıklamalara yer verilmiştir.

(1) Ayrıntılı bilgi için TNB Vakfı internet sitesinde bulunan “PROTESTO İŞLEMLERİ” açıklamalarına bkz.

 

07- Yabancı dilde yazılmış senetlerin protestosunda neye dikkat edilecektir?

 

1988/9 sayılı Genelge’de açıklandığı üzere; yabancı dilde yazılmış kıymetli bir senedin protesto için noterlere gönderilmesinden önce, o senedin bir noterde Türkçeye tercüme ettirilmesi ve Türkçeye çevrilmiş metin ile birlikte aslının notere tevdi edilmesi gerekmektedir.

 

08- Vade ya da protesto gününün tatil gününe gelmesi halinde protesto işlemi ne zaman yapılacaktır?

İki günlük sürede ikinci günü beklemek gerekir mi, yoksa ilk günde de protesto yapılabilir mi?

 

TTK’nin 752 ve 778/i maddeleri gereğince;

Vadesi pazara veya diğer bir resmi tatil gününe rastlayan senedin ödenmesi, ancak tatili izleyen ilk iş günü istenebilir.

İbraz ve protesto işlemleri de tatilde yapılmayıp ancak bir iş gününde yapılabilir.

Bu işlemlerden birinin, son günü pazara veya başka bir resmi tatil gününe rastlayan bir süre içinde yapılması gerektiği takdirde, bu süre onu izleyen ilk iş gününe kadar uzar.

 

“6102 sayılı TTK’nin 714 üncü maddesiyle, bu maddeye atıfta bulunan 778 inci maddesi, ödememe protestolarının vadeyi izleyen iki  iş günü içinde çekilmesini öngörmekte olmasına göre; vadesi Perşembe'ye rastlayan senetlerin Cuma veya Pazartesi; vadesi Cuma'ya rastlayan senetlerin Pazartesi veya Salı, vadesi Cumartesi veya Pazar'a rastlayan senetlerin de (ödeme günü Pazartesi oldu­ğundan) Salı veya Çarşamba günleri protesto edilmelerinde yasal bir sakınca bulunmadığı hususu öteden beri gerek Adalet Bakanlığı ve gerekse Birliğimiz görüşü olarak tereddüt eden noterlere bildi­rilmiş bulunmaktadır.

Ödememe protestosunun ilgilisi tarafından vadeyi izleyen birinci iş günü çekil­mesi istendiğinde birinci iş gününde, ikinci iş günü çekilmesi isten­diğinde de ikinci iş günü çekilmesinde yasal bir sakınca bulunmamaktadır. (1982/19 s. Genelge ve 1998/56 sayılı Genel Yazı)

 

09- Çek protestosunda dikkate alınacak hususlar nelerdir?

 

Konuya 1996/52 sayılı Genelge’de yer verilmiştir. Buna göre; (1)

6102 sayılı TTK’nin 818/1-ı maddesi, çek protestolarının, aynı Kanun’un 715 ila 717 nci ve 719 ila 721 inci maddelerine göre yapılacağını amirdir. Bu bakımdan çekin ödememe protestosu, yukarıda yazılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine uygun olarak ve 716 ncı maddede gösterilen bütün kayıtlara yer verilecek şekilde noter tarafından tanzim edilmesi gerekmektedir. Protesto, noter tarafından hazırlanırken dikkat edilmesi gereken diğer bir husus, çekin şekil şartlarını havi olup olmadığının tespitidir. Çekin şekil şartları, 6102 sayılı TTK’nin 780-781 inci maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan maddelerde sayılan ve TTK gereğince bulunması zorunlu olan esaslı unsurların bulunmaması hallerinde protesto çekilemez.

 Noter, önüne gelen çekin bankaya müddeti içinde ibraz edilip edilmediğini araştıracak, eğer çek üstünde bunu belirtir bir kayıt yoksa hamilden, süresinde muhatap bankaya çeki ibraz ettiğini gösterir bir belgenin gösterilmesini isteyecektir. Bu şartlar gerçekleştiği takdirde noter çek borçlusuna bonodaki usule göre protesto gönderebilir. Muhatap bankaya protesto gönderilmesi mümkün değildir. Söz konusu çeklerin protesto edilmek üzere mutlaka banka aracılığı ile notere verilmesi de şart değildir. Hamil kendisi bizzat protesto için çeki notere tevdi edebilir.

 

(1) Ayrıntılı bilgi için TNB Vakfı internet sitesinde bulunan “PROTESTO İŞLEMLERİ” açıklamalarına bkz.

 

10- Protesto işleminde yetkili noterlik hangisidir?

      Yetkisiz noterin düzenlendiği protesto geçerli midir?

 

TTK’nin 755 inci maddesinin 1 inci fıkrası uyarınca, poliçeyi kabul veya ödeme için ibraz etmek, protesto çekmek, poliçenin bir nüshasının verilmesini istemek gibi belirli bir kişi nezdinde yapılacak olan bütün işlemlerin, bu kişinin (poliçede muhatabın, bonoda senedi düzenleyenin) ticaret yerinde ve böyle bir yeri yoksa konutunda yapılması gereklidir.

Bu madde hükmü; TTK’nın 778 inci maddesinin (i) bendi gereğince bonolarda, 818 inci maddesinin (r) bendi gereğince de çeklerde de uygulanır.

 

“Yetkisiz bir kimsenin düzenlendiği protesto geçersizdir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 755. maddesi hükmü göz önünde tutulursa, poliçeyi kabul veya ödeme için ibraz etmek, protesto çekmek, poliçenin bir nüshasının verilmesini istemek gibi belirli bir kişi nezdinde yapılacak olan bütün işlemlerin, bu kişinin ticaret yerinde ve böyle bir yeri yoksa konutunda yapılması gereklidir. Bu esaslara uyulmadan, herhangi bir notere protesto düzenlettirilmesi halinde, hamil ve noter tazminatla sorumlu olurlar. (Prof. Dr. Fırat ÖZTAN - Kıymetli Evrak Hukuku)

 

11- Senedin birden fazla borçlusunun olması ve bunların ticaret ya da yerleşim yerlerinin farklı olması halinde hangi yer noterliği yetkilidir?

 

TTK’nin 755 inci maddesinin 1 inci fıkrası uyarınca, poliçeyi kabul veya ödeme için ibraz etmek, protesto çekmek, poliçenin bir nüshasının verilmesini istemek gibi belirli bir  kişi nezdinde yapılacak olan bütün işlemlerin, bu kişinin (poliçede muhatabın, bonoda senedi düzenleyenin) ticaret yerinde ve böyle bir yeri yoksa konutunda yapılması gerektiğinden, protesto evrakını düzenlemek ve protesto çekmekte yetkili noter, borçlunun ticaret yeri veya konutunun bulunduğu yer noterliğidir.

 

       Senet borçlusu (keşideci) birden fazla kişi olabilir. Birden fazla senet borçlularının bir kısmının yetkili noterin bulunduğu yerde, (örnek olarak İzmir’de) bir kısmının ise bir başka noterin yetkili olduğu yerde (örnek olarak Van’da) bulunması halinde, her iki yerdeki noterler de bu işlemi yapma hususunda yetkilidirler. Ancak, TTK’nin 719 uncu maddesinde yer alan “Poliçeye ilişkin bir edimin birden fazla yükümlü tarafından ifasının istenmesi zorunlu ise, tek protesto belgesi düzenlenir. hükmü dikkate alındığında bu yerlerin her ikisinde de protesto işleminin yapılması gerekmemekte, birinde yapılması yeterli bulunmaktadır.

 

12- Poliçe ya da bonoda ödeme yerinin açıkça gösterilmemesi halinde yetkili noterlik nasıl belirlenecektir?

 

TTK’nin 672 ve 777 nci maddeleri gereğince, 671 ve 776 ncı maddelerde gösterilen unsurlardan birini içermeyen senet poliçe ve bono sayılmaz. Ödeme yeri de bu unsurlardan birisi olup, bulunmaması senedin poliçe ya da senet olmasını engeller ise de, 672 ve 677 nci maddelerde bununla ilgili ayrı bir düzenleme yapılmıştır. Bu düzenlemeye göre, poliçe veya bonoda ödeme yerinin mutlaka ayrıca gösterilmesi gerekmemektedir. Poliçe ve bonoda ödeme yeri açıkça gösterilebileceği gibi gösterilmemesi de mümkün bulunmaktadır.

Senedin zorunlu unsurlarından olan ödeme yerinin senette açıkça gösterilmemesi halinde, TTK’nin 672 nci maddesinde yer alan düzenleme gereğince; poliçede, muhatabın adı yanında gösterilen yer; bonoda da, senedin düzenlendiği yer, ödeme yeri ve aynı zamanda da muhatabın ve düzenleyenin yerleşim yeri sayılır.

Bu sebeple, senette ödeme yeri gösterilmiş ise bu yer noterliği, gösterilmemiş ise, poliçede, muhatabın adı yanında gösterilen yer; bonoda da, senedin düzenlendiği yer, ödeme yeri  ve aynı zamanda da muhatabın ve düzenleyenin yerleşim yeri sayılacağından, senedi ibraz etmek, protesto çekmek, poliçenin bir nüshasının verilmesini istemek gibi bütün işlemlerde bu yer noterlikleri yetkilidir.

 

Konuya 1981/52 sayılı Genelge’de de yer verilmiştir.

 

 

13- İhtilaf halinde yetkili yargı merciinin belirlenmesi protestoda yetki kuralını değiştirir mi?

 

1991/71 sayılı Genelge’de yer alan “Başka bir mahal bankasının hamili bulunduğu senetlerin borç­lunun ikametgah adresindeki noterlikte protesto edilmesi istendiğinde, senet üzerinde ihtilaf halinde yetkili merci olarak gösterilen yerin ikametgahtan başka bir yer olması nedeniyle protestosu hususunda tereddüt hasıl olduğu anlaşılmıştır.

Konu Yönetim Kurulumuzda görüşülmüş ve yapılan müzakereler so­nunda bonoda veya başkaca bir kıymetli evrakta, ihtilaf halinde yetkili merci olarak başka bir mahal hakimliğinin gösterilmesinin ve  bu bono­nun protesto anında başka bir mahal banka elinde bulunmasının bu se­nedin protesto işleminin borçlunun ikametgahı noterliğince yapılmasına ilişkin yasa hükmünü değiştirmeyeceği sonucuna varılmıştır.” yönündeki açıklamadan da anlaşılacağı üzere, ihtilaf halinde yetkili yargı merciinin taraflarca belirlenmesi protestoda yetki kuralını değiştirmez.

 

14- Borçlunun ticaret ya da yerleşim yerinde, senet hamili olan bankanın şubesinin bulunmaması halinde hangi yer noterliği yetkilidir?

 

Konuya 9.8.1993 tarihli (60) sayılı Genelge’de yer verilmiştir.

TTK’nin 755 inci maddesinin 1 inci fıkrası uyarınca, poliçeyi kabul veya ödeme için ibraz etmek, protesto çekmek, poliçenin bir nüshasının verilmesini istemek gibi belirli bir kişi nezdinde yapılacak olan bütün işlemlerin, bu kişinin (poliçede muhatabın, bonoda senedi düzenleyenin) ticaret yerinde ve böyle bir yeri yoksa konutunda yapılması gereklidir. Bu madde hükmü; TTK’nin 778 inci maddesinin (i) bendi gereğince bonolarda, 818 inci maddesinin (r) bendi gereğince de çeklerde de uygulanır.

Yetkili noterlik bu maddeler hükümlerine göre belirlendiğinden, yetkili noterliğin bulunduğu yerde senet hamili bankanın şubesinin olup olmamasının önemi bulunmamaktadır. Yetkili noterliğin bulunduğu yerde şubesi olmayan banka, senedi görevlilerince yetkili noterliğin bulunduğu yere götürmek ve bu yerde protesto işlemini yaptırmak zorundadır.

 

* Ayrıntılı bilgi için TNB Vakfı internet sitesinde bulunan “PROTESTO İŞLEMLERİ” açıklamalarına bkz.

 

15- Protesto işlemlerinde büyükşehir belediyesi sınırları içindeki tüm noterliklerin yetkili midir?

 

1512 sayılı Noterlik Kanununun 2 nci maddesinin üçüncü fıkrası “Şu kadar ki, bir ilin belediye sınırları içinde birden fazla noterlik bulunduğu takdirde, her noterlik, bağlı olduğu asliye mahkemesinin yargı çevresi ile sınırlı olmaksızın, il belediyesi sınırları içindeki bütün noterlik işlerini görmeye yetkilidir.” hükmünü içermektedir.

6360 sayılı Kanun’un 1 inci maddesiyle büyükşehir belediyelerinin sınırları değiştirilmiş ve gerek yeni kurulan gerekse daha önce kurulmuş büyükşehir belediyelerinin sınırları da il mülki sınırları olarak belirlenmiş; 6’ncı maddesiyle de 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununun 5 inci maddesi buna paralel olarak “Büyükşehir belediyelerinin sınırları, il mülki sınırlarıdır. İlçe belediyelerinin sınırları, bu ilçelerin mülki sınırlarıdır.” şeklinde değiştirilmiştir.

 

Konuya ilişkin olarak Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğünce TNB’ ye gönderilen 03.02.2005 tarihli  ve 2456 sayılı yazıda sonuç olarak; “5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu uyarınca büyükşehir belediyesi sınırları içerisine alınan bütün yer noterliklerinin 1512 sayılı Noterlik Kanununun 2. maddesi gereğince o yerdeki noterlik işlemlerini yapmaya yetkili olacağı düşünülmektedir.” denildiğinden, büyükşehir belediyeleri sınırları içinde (büyükşehir belediyesi olan ilin mülki sınırları içinde) bulunan tüm noterlikler istisnasız tüm noterlik işlemlerini yapabilirler. (2013/10 s. Gnl.)

 

16- Protesto evrakı ne kadar süre içinde postaya verilmelidir?

 

“Keşide edilmesi günle sınırlı o!an protesto işlemlerinin düzenlendiklerinin ertesi günü veya işlerin çok olması halinde ise mümkün olan en kısa süre içinde postaya verilmesi gerekmektedir.” (1988/74 s. Genelge’nin 7 nci maddesi)

 

 

Haluk Necdet TEKİN

TNB Eğitim, Sağlık,

Sosyal Güvenlik ve Yardımlaşma Vakfı

Hukuk Danışmanı ve Eğitmeni