ONAYLAMA VE DÜZENLEME İŞLEMLER İLE İMZA VE PARMAK İZİ KULLANIMI HAK. BİRLEŞTİRİLMİŞ 5 SAYILI GENELGE

BİRLEŞTİRİLMİŞ GENELGELER DİZİNİ

Hukuki Danışmanlık – 26445        

Ankara, 12.06.2019

Özü: Onaylama ve düzenleme işlemler ile imza ve parmak izi kullanımı

 

G E N E L G E

No. (5)

 

 

........................ NOTER ODASI BAŞKANLIĞINA

........................ NOTERLİĞİNE

 

 

Birliğimizce yayımlanan, noterliklerde onaylama ve düzenleme işlemler ile imza ve parmak izi kullanımıyla ilgili genelge ve genel yazıların birleştirildiği bu genelge, Yönetim Kurulunun 10.06.2019 tarihli toplantısında görüşülerek kabul edilmiştir.

 

1- ONAYLAMA İŞLEMLER:

 

a) Genel olarak:

 

Noterliklerde yapılan onaylama işlemlerle ilgili hükümlere Noterlik Kanununun 90 ila 93 üncü maddelerinde yer verilmiştir.

Noterlik Kanununun 82 nci maddesi gereğince, noter tarafından yapılan imza onaylaması, onaylanan imzanın ilgiliye ait oluşunu belgelendirme niteliğinde bulunup, hukuki işlemlerin içindekileri kapsamaz. Bu işlemlerde imza ve tarih, sahteliği sabit oluncaya kadar geçerlidir.

 

Noterlik işlemlerinde onaylama, sahiplerinin isteğine bağlı olarak veya yasal zorunluluk nedeniyle yapılır. Kanunlarda yer alan hükümler nedeniyle imza onaylaması yapılması gerekenlere örnek olarak aşağıdaki işlemler gösterilebilir.

4721 sayılı TMK’ nın 689 uncu maddesinin son fıkrası “Taşınmazlarla ilgili anlaşmalar imzalarının noterlikçe onaylanması koşuluyla paydaşlardan birinin başvurusu üzerine tapu kütüğüne şerh verilebilir.” hükmünü içerdiğinden, paylı mülkiyete konu taşınmazlarda paydaşların yararlanma, kullanma ve yönetime ilişkin konularda yaptığı anlaşmaların tapu kütüğüne şerh verilebilmesi için tarafların imzalarının,

6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 148 inci maddesinin dördüncü fıkrası hükmüne göre; sınai mülkiyet haklarının devrine ilişkin sözleşmelerin geçerli olabilmesi için tarafların imzalarının,

Noterlikçe onaylanması gerekir.

 

b)İmzanın noter huzurunda atılmasının zorunlu olduğu:

 

Bazı resmi makamlar ile kamu kuruluşları temsilcilerinin, noter veya imzaya yetkili memuru yanlarına kabul etmeden, sadece evrakı alarak noter huzurunda olmaksızın imza etmek istediklerinin TNB’ ye ulaşan bilgilerden anlaşılması ve durumun Adalet Bakanlığına bildirilmesi üzerine, adı geçen Bakanlıkça gönderilen 8 Nisan 1977 gün ve 10372 sayılı yazıda:

“Bilindiği üzere, düzenleme şeklindeki noterlik işlemlerinde, ilgilinin bayanının tutanağa geçirilmesi ve imzasının alınmasının noter huzurunda olması, 1512 sayılı Noterlik Kanununun 84 ve 85. maddeleri hükmü gereği bulunmaktadır.

 

Keza imza onaylaması şeklindeki işlemlerin de, aynı Kanunun 91 ve 92. maddelerine göre, ilgilinin imzasını noter huzurunda atması veya dışarıda atılan imzanın kendisine ait olduğunu noter huzurunda kabul etmesi şartı ile yapılması mümkün olmaktadır.

Kanunun bu amir hükümleri, en ufak bir tereddüde meydan vermeyecek açıklıkta olduğu gibi, gerek bu ve gerekse diğer yasalarda hiç bir makam, merci ve kişiler için bir ayrıcalık hükmü de getirilmiş değildir. Noterlik işlemlerinin kanunun öngördüğü şekil ve şartlara uygun olarak yapılması yükümlülüğü notere ait bulunmaktadır.

Hal böyle olunca, her kim olursa olsun yukarıda açıklanan hükümlere aykırı uygulama isteyene noterin, kanun hükmünü hatırlatması, aksi takdirde istenilen işlemi yapamayacağını usulü dairesinde bildirmesi gerekecektir.” denilmiş ve daha sonra da TNB’ ye gönderilen 3 Mart 1980 gün ve 4833 ile 30 Mayıs 1984 gün ve 15404 sayılı yazılarda da konuya aynı nitelikte yer verilmiştir.

Bu nedenle; hukuki, cezai ve disiplin yönünden sorumluluğa yol açabileceği dikkate alınarak, Noterlik Kanununa aykırı olan bu gibi işlemlerin yapılmaması ve bu konuda duyarlı davranılması gerekmektedir.

 

c)Müşterek imzaları ile temsile yetkili olan kimselerin ayrı yerlerde olması durumunda, her bir temsilcinin bulunduğu yer noterliğinde imzalarının onaylanmasının  mümkün olduğu:

 

Şirketi müşterek imzaları ile temsil ve ilzam yetkisi verilen kimselerin ayrı yerlerde olması durumunda, işlemin her bir temsilcinin bulunduğu ayrı noterliklerde onaylanmasının ve işlemin bu şekilde tekemmül ettirilmesinin mümkün olup olmadığı konusunda Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğünden görüş istenmesi üzerine adı geçen Genel Müdürlükçe gönderilen ve TNB Yönetim Kurulu’nun 14.05.2004 günlü toplantısında görüşülen 02.04.2004 günlü ve 07392 yazıda;

“Kanun koyucu ticari temsilciler ve diğer ticari vekiller bakımından 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 40 ve devamında yer alan genel hükümler dışında 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 547-554 ncı maddelerinde özel bir düzenleme getirmiş bulunmaktadır.

Bu düzenlemeye göre;

Birlikte ticari temsil yetkisi; işletme sahibinin birden çok ticari temsilciler aracılığıyla birlikte temsilidir. Birlikte temsil yetkisi verilen ticari temsilciler birlikte davranmak zorunluluğundadırlar, fakat bunu aynı zamanda yapmakla yükümlü değildir. Bununla birlikte ticari temsilcinin tek başına yaptığı eyleme teşebbüs sahibi ya da diğer ticari temsilciler tarafından birlikte sonradan onay verilebilir.

Bu nedenle;

Herhangi bir şirketin temsil ve ilzam yetkisinin müşterek imza ile kabul edildiği hallerde, temsilcilerin ayrı yerlerde olması durumunda noterlik işleminin her bir temsilcinin bulunduğu ayrı noterliklerde onaylanmasının ve işlemin bu şekilde tekemmül ettirilmesinin mümkün olduğu düşünülmektedir.” denildiğinden, bu tür işlerde belirtilen şekilde işlem yapılabilecektir.

 

ç) Birden fazla tarafı olan işlemlerde tarafların ayrı yerlerde olması durumunda, her bir tarafın bulunduğu yer noterliğinde imzalarının onaylanmasının mümkün olduğu:

 

Bir iş kağıdında yer alan imzaların farklı tarihlerde ve farklı noterliklerde onaylanmasına ilişkin olarak TNB tarafından Maliye ve Gümrük Bakanlığından alınan görüşe ilişkin 10.3.1988 gün ve GEL:HARÇ:22323501967/16003 sayılı yazıda özetle;

“488 ve 492 sayılı Kanunların hükümleri de dikkate alınarak bir kağıdında yer alan imzaların farklı tarihlerde noter tasdikine ilişkin olarak tayin olunan Bakanlığımız görüşü aşağıda belirtilmiştir.

1Harç yönünden:

a)Dışarıda düzenlenerek noter tasdikine getirilen ve taraflardan her ikisinin veya yalnızca birinin imzasını ihtiva eden sözleşmedeki imzalardan birini veya mevcut imzayı tasdik eden noterin yalnızca tasdik ettiği imzaya tekabül eden harcı tahsil etmesi,

b)Söz konusu sözleşmedeki diğer imzaya veya bu sözleşmeye işlem taraflarından diğeri tarafından ileriki bir tarihte konan imzaya ait harcın ise bu imzaya ait tasdik işlemini, bilahare yapan aynı veya başka bir noter tarafından tasdik sırasında tahsili mümkün bulunmaktadır.

Ancak, 492 sayılı Kanunun 42 nci maddesi hükmü gereğince belli değeri ihtiva eden ve nisbi harca tabi tutulması gereken sözleşmelerden alınacak harcın hesabında farklı tarihlerde imza tasdiki işlemi yapan noterlerce asgari ve azami harç miktarlarının dikkate alınması gerekmektedir.

2Damga vergisi yönünden:

İmzalardan birinin tasdiki için herhangi bir notere getirilen sözleşmede, taraflardan her kişinin veya birisinin imzasının mevcut olması hallerinde kağıda ait damga vergisinin ilk tasdik işlemini yapan noter tarafından tahsil edilmesi icap eder.” denildiğinden, birden fazla tarafı olan işlemlerde tarafların ayrı yerlerde olması durumunda, her bir tarafın bulunduğu yer noterliğinde imzalarının onaylanması da mümkün bulunmaktadır.

 

d)Birkaç dilde yazılmış belgelerin imza onaylamalarında uygulanacak usul:

 

Hem Türkçe hem de yabancı dilde yazılmış sözleşmelerin noterlikçe ne şekilde onaylanacağına ilişkin TNB’ nin sorusu üzerine Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğünden verilen 16.6.1987 gün ve 18973 sayılı yazıda;

“Bilindiği gibi, 1512 sayılı Noterlik Kanununun (Noterlerin Görevleri) başlığını taşıyan 60 ıncı maddesinin 4 üncü fıkrasında, bu Kanuna uygun olarak dışarıda yazılıp getirilen kağıtların üzerindeki imza, mühür veya herhangi bir işareti onaylamak görevi noterlere verilmiş, aynı Kanunun 90 ıncı maddesinde de, hukuki işlemlerin altındaki imzanın onaylanmasının imzayı atan şahsa ait olduğunu bir şerhle belgelendirilmesi şeklinde yapılacağı belirtilmiştir.

Görüldüğü üzere, Noterlik Kanununun 60/4, maddesi onaylama şeklinde yapılacak işlemleri kapsamakta olup, onaylama şeklinde yapılan işlemler muhtevayı kapsamamakta imza ve tarih onaylanması söz konusu olmaktadır. Bu nedenle de, bu işlemler sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli olup, işlemin muhtevası ise aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir.

Diğer taraftan, 1512 sayılı Noterlik Kanunun 53 üncü maddesinde, Noterlerin kanunların emredici hükümlerine aykırı hususlarda işlem yapamayacakları hükmü yer almış, ayrıca bu hükmün, imza onaylaması yapılan işlemlerin kapsamı hakkında da uygulanacağı öngörülmüştür.

Gerçekten de, yürürlükteki kanunların tamamını bilmesi gereken ve bildiği kabul olunan noterler, bu kanunların emredici hükümlerine aykırı işlem yapamayacakları gibi, hariçte düzenlenen bu gibi işlemlerin tanzim veya onaylanması hiçbir hukuki değer ifade etmeyeceğinden aynı zamanda noterin mali, inzibati ve cezai sorumluluğunu da gerektirebilecektir.

Bu itibarla, anılan sakıncaların önlenebilmesi bakımından Türk şirketlerinin, yabancı şirketlerle birlikte ihaleye katılması nedeniyle Türkçe ve birkaç yabancı dilde yazılmış sözleşmenin noterlere onay için getirilmesi halinde, yabancı dilde yazılmış sözleşmenin kapsamının belirlenebilmesi bakımından onaydan önce tercüman bulundurulmak suretiyle metinler arasında uygunluk olup olmadığının belgelendirilmesi ve tutanağa ayrıca tercümanın adı, soyadı, doğum tarihi, adresi, ev adresi, tahsil derecesi, hangi dil ve dilleri bildiği, yemin biçimi şekli ve tarih yazılarak imzalanması gerektiği düşünülmektedir.”

Keza aynı Genel Müdürlüğün 30 Nisan 1990 gün ve 19802 sayılı yazısında da, yukarıdaki görüşe tekrar yer verildikten sonra “Burada tercümanın metinler hakkındaki uygunluk beyanında (çevirme) de olduğu gibi sorumluluğu bulunacağından şüphe yoktur.

Bu nedenle tercümanın burada yaptığı işin bilirkişilik değil, evrakın bütün muhtevasını inceleyerek yasal sorumluluğu üstlenmesi itibariyle yine çevirme olarak kabul edilmesi ve buna göre tercüman için Noterlik Ücret Tarifesinin ilgili bölümünün uygulanması gerekeceği düşünülmüştür” denildiğinden Türkçe ile birlikte birkaç yabancı dili de içerecek şekilde yapılacak sözleşmelerde buna göre hareket edilmesi icap etmektedir.

 

e)Görme engellilerin tüm işlemlerinin düzenleme yapılması uygulamasının kaldırıldığı, onaylama işlemlerinde tanık aranmayacağı :

 

Yürürlükten kaldırılan 21.03.2014 tarihli ve (2) sayılı Genelge ile okuryazar olmayanların tüm işlemlerinin düzenleme yapılması zorunluluğu getirilmiş ve buna istinaden de bu tarihten sonra görme engellilerin tüm işlemleri düzenleme şeklinde ve tanıklar huzurunda yapılmıştır.

 

Ancak, görme engellilerin noterlik işlemlerinde tanık bulundurma zorunluluğu hakkında Görme Engelliler Federasyonu, Adalet Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı temsilcilerinden oluşan çalışma grubu raporunun  görüşüldüğü  TNB Yönetim Kurulunun 27.02.2018 tarihli toplantısında;

“Görme engellilerin tüm işlemlerinin düzenleme olarak yapılması uygulamasının değiştirilerek, okuma yazma bilen, imza atabilen görme engellilerin Noterlik Kanununa göre onaylama şeklinde yapılabilecek işlemlerinde iki tanık bulundurma zorunluluğunun aranmamasına, ilgilinin talebi halinde ise işlemin iki tanık huzurunda yapılmasına” karar verilmiştir.

Bu sebeple, okuma yazma bilen, imza atabilen görme engellilerin görme engellilerin; zorunlu olarak düzenleme yapılması gereken (vasiyet, taşınmaz satış vaadi gibi) işlemleri dışında kalan ve onaylama  yapılması yeterli bulunan işlemlerinde tanık aranmayacaktır. Görme engellinin kendisinin talep etmesi halinde ise onaylama işlemlerde iki tanık bulundurulması mümkün bulunmaktadır.

 

2- DÜZENLEME İŞLEMLER:

 

 a) Genel olarak:

 

Noterliklerde yapılan düzenleme işlemlerle ilgili hükümlere de Noterlik Kanununun 84 ila 89 uncu maddelerinde yer verilmiştir.

 

Noterlik Kanununun 82 nci maddesi gereğince, noterler tarafından düzenleme şeklinde yapılan hukuki işlemler, sahteliği sabit oluncaya kadar geçerlidir.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 204 üncü maddesi gereğince de, düzenleme şeklindeki noter senetleri, sahteliği ispat olunmadıkça kesin delil sayılırlar.

 

Noterlik Kanunu’nun 89 uncu maddesinde düzenleme şeklinde yapılması zorunlu işlemler sayılmıştır. Buna göre;

Niteliği bakımından tapuda işlem yapılmasını gerektiren sözleşme ve vekaletnameler, Vasiyetnameler,

Mülkiyetin saklı tutulması kaydı ile yapılan satışlara ilişkin sözleşmeler (TMK 764), Taşınmaz satış vaatlerine dair sözleşmeler,

Vakıf senedi, Tanıma senedi,

Mirasın taksimi sözleşmesi,

Diğer kanunlarda öngörülen sair işlemler,

Noterlik Kanununun 84 ila 89 uncu maddelerinde yer alan hükümlere göre düzenlenir.

 

Bu maddede, düzenleme yapılması gereken işlemlerden birisi “niteliği bakımından tapuda işlem yapılmasını gerektiren sözleşmeler” olarak belirtilmiş ise de; bu durum, tapuda yapılacak bir işlem niteliğinde olan tapu kütüğüne şerh verilmesiyle ilgili olarak esas alınacak kira sözleşmeleri ile 4721 sayılı TMK’nin 689 uncu maddesinde sözü edilen, paylı mülkiyete konu taşınmazlarda paydaşların yararlanma, kullanma ve yönetime ilişkin konularda yaptığı sözleşmeleri kapsamamaktadır. Zira bu sözleşmelerin onaylama yapılması yeterli olup, düzenleme şeklinde yapılması gerekmemektedir.

 

Aynı maddede düzenleme şeklinde yapılacağı belirtilen evlenme mukavelesi ve evlat edinme sözleşmelerinden:

Mülga 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi’nin 170 inci maddesinde yer alan “Evlilik Mukavelesi”, 4721 sayılı TMK’nın “Dördüncü Bölümü”nde (md. 202 vd.) “EŞLER ARASINDAKİ MAL REJİMİ” başlığı altında yer almıştır. Bu nedenle, “Evlenme sözleşmesi/mukavelesi” ibaresi “Eşler arasındaki mal rejimi” olarak anlaşılmalıdır. Her ne kadar NK 89’uncu maddesinde bu işlemin düzenleme şeklinde yapılacağı belirtilmiş ise de, 4721 sayılı TMK nın 205 inci maddesinin “Mal rejimi sözleşmesi, noterde düzenleme veya onaylama şeklinde yapılır.” hükmünü içermesi nedeniyle, bu sözleşmelerin mutlaka düzenleme şeklinde yapılması gerekmemektedir.

Mülga 743 sayılı Türk Kanunu Medenisinin 256’ncı maddesinde yer alan evlat edinme sözleşmesinin resmi senetle yapılacağına dair hükme, 4721 sayılı TMK ‘da yer verilmemiş olması nedeniyle, bu sözleşme noterliklerde yapılmamaktadır.

 

Noterlik Kanunun 89 uncu maddesi dışında diğer kanunlarla da hukuki işlemin düzenleme şeklinde yapılması zorunluluğu getirilmiş olabilir. Bunlara örnek olarak da aşağıdaki hukuki işlemler gösterilebilir.

4721 sayılı TMK’ nın 102 nci maddesi gereğince, resmi senetle vakıf kurma işleminin temsilci aracılığıyla yapılması, temsil yetkisinin noterlikçe düzenlenmiş bir belgeyle (vekaletnameyle) verilmiş olmasına bağlıdır.

Aynı şekilde, TMK nın 677 nci maddesi gereğince Bir mirasçının üçüncü kişiyle yapacağı miras payının devri sözleşmesinin geçerliliği, noterlikçe düzenlenmesine bağlıdır.

 

 b) Okuma ve yazma bilmediği için imza atamayanların mühür veya bir alet ya da parmak izi kullanmak suretiyle yapacakları hukuki işlemleri içeren belgelerin senet niteliğini taşıyabilmesi için noterler tarafından düzenleme biçiminde yapılmasının zo­runlu olduğu:

 

(Yönetim Kurulunun 24.08.2020 tarihli toplantısında alınan 83 numaralı kararı uyarınca değiştiril­miştir.)

 

1 Ekim 2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 206 ncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan “imza atamayanlar” ibaresi 28.07.2020 tarihli ve 31199 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 7251 sayılı Kanunla “okuma ve yazma bil­mediği için imza atamayanlar” olarak değiştirilmiştir.

Tüm noterlik işlemlerinin düzenleme biçiminde yapılıp yapılmayacağı hususlarında te­reddüde düşülmesi üzerine, Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğünden görüş alınması yanında akademisyenler ile yargı mensuplarıyla da konunun görüşülmesi sonunda Yönetim Kurulunun 06.10.2011 günlü toplantısında “Noterler tarafından hukuki işlemin, so­mut olayın özelliklerine göre değerlendirilerek, bazılarının senet niteliğinde kabul edilmesinin, bazılarının ise senet kabul edilmemesinin, ileride işin yargıya intikali halinde yargı merciinin yapacağı değerlendirmenin önceden bilinmesinin mümkün olmaması nedeniyle, giderilmesi zor olan ve sorumluluğu gerektirebilecek durumlara yol açabileceğini, noterlerin risk altına girmemesi bakımından işlemin yapılması sırasında belgenin senet niteliğinde olup olmadığı­nın değerlendirilmesinin noter tarafından yapılmasının uygun olmayacağı dikkate alınarak, okuryazar olmayan kimselerin yapacakları hukuki işlemleri içeren tüm belgelerin düzenleme şeklinde yapılması gerektiğine karar verilmiş bulunduğundan, okuryazar olmayan kimselerin yapacakları hukuki işlemlerde uygulama aynı şekilde sürdürülecektir.

Yönetim Kurulunun 12.03.2014 tarihli toplantısında da, “Aynı maddenin son fıkrasında yer alan bağışıklığın kişilerin şahsına getirilen bir muafiyet hükmü niteliğinde olması nedeniy­le, bu işlemlere katılanların tümü imza atamayan kişi/kişilerden oluşuyorsa işleme harç, damga vergisi ve değerli kâğıt muafiyeti uygulanacağı; diğer durumlarda ise imza atamayan kişi/kişilere noter harcı muafiyeti uygulanacağı, imza atabilen kişi/kişilerden ise harç, damga vergisi ve değerli kâğıt bedellerinin tahsil edilmesi gerektiği sonucuna varıldığına” karar veril­diğinden bu hususta da uygulama aynı şekilde devam ettirilecektir.

 

 c) 6100 sayılı HMK’nin 206 ncı maddesinde yer alan “imza atamayanlar” ibaresi  kapsamına kimlerin girdiği:

 

(Yönetim Kurulunun 24.08.2020 tarihli toplantısında alınan 83 numaralı kararı uyarınca değiştiril­miştir.)

 

28.07.2020 tarihli ve 31199 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 7251 sayılı “Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun” 21 inci maddesiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 206 ncı maddesine ikinci fıkra olarak “Okuma ve yazma bildiği hâlde imza atamayanların mühür veya bir alet ya da parmak izi kul­lanmak suretiyle yapacakları hukuki işlemleri içeren belgelerin senet niteliğini taşıyabilmesi, noterler tarafından onaylanmasına veya düzenlenmesine bağlıdır” hükmü eklenmiştir.

Bu hükme göre işlem ilgilisinin, okuma yazma bilmesine karşılık fiziki engeli nedeniyle imza atamaması halinde, zorunlu olarak düzenleme yapılması gereken (vasiyet, taşınmaz satış vaadi gibi) işlemleri dışında kalan işlemlerinin mutlaka düzenleme şeklinde yapılması zorunluluğu kaldırılmış bulunmaktadır. Bu durumdaki kişilerin hukuki işlemlerinin senet nite­liğini kazanması için işlemlerinin noterliklerde onaylama ya da düzenleme şeklinde yapılması yeterli bulunmaktadır.

 

Harç, damga vergisi ve değerli kâğıt bedelleri ile ilgili olarak, yukarıda (b) bendinde yapılan açıklamaya göre işlem yapılacaktır.

 

 ç) İki eli olmayan kimsenin noterlik işlemi yaptırması halinde izlenecek yol:

(Yönetim Kurulunun 24.08.2020 tarihli toplantısında alınan 83 numaralı kararı uyarınca değiştirilmiştir.)

(Yönetim Kurulunun 27.11.2023 tarihli toplantısında alınan 189 numaralı kararı uyarınca İlk paragraftan sonra ekleme yapılmıştır. (Önceki metni görmek için tıklayınız.)

 

HMK 206 ncı maddede yapılan değişiklikten önce bu bentte, iki eli olmaması nedeniyle imza atamayan ve parmak izi alınamayan kişilerin işlemlerinin ne şekilde yapılacağı hususunda Adalet Bakanlığının 31.10.1990 tarih ve 45703 sayılı görüşüne yer verilmiş ise de, 28.07.2020 tarihli ve 31199 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 7251 sayılı Kanun ile HMK 206 ncı maddede yapılan değişiklikle, bu durumda olan kişilerin işlemlerinin, okuryazar olma durumlarına göre yukarıda (b) ve (c) bentlerinde yer verilen açıklamalara göre yapılması gerekmektedir.

 

Birleştirilmiş genelgeye aktarılması için yürürlükten kaldırılan Birliğimize ait 1990/75 sayılı genelgede yer verilen Adalet Bakanlığından gönderilen 31.10.1990 tarih ve 45703 sayılı yazıda da açıklandığı üzere;

“Bilindiği gibi imza bir şahsın öz ve soyadlarını el ile yazmasından ibarettir. Kim olduğu anlaşılmak şartıyla bu adlardan birinin yazılması, da yeterli sayılmaktadır. Ancak isim hacmi kadar ilgilinin yazı yazması, bu yazı okunmasa da imza olarak kabul edilmektedir. Yazı türünden sayılan imza kişinin özelliklerini taşımaktadır. Bu nedenle bilirkişiler, gereğinde yazının ve imzanın kime ait olduğunu tespit edebilmektedirler.

 

Doktrince de sakat kimselerin ağızla veya ayakla yazdıkları vasiyetnamelerin ve attıkları imzaların geçerli olduğu kabul edilmektedir.

 

6098 sayılı Borçlar Kanununun 15 inci maddesi, imzanın, ilgilinin el yazısı mahsulü olmasını zorunlu saymıştır.

 

Keza imza atamayan veya yazı bilmeyen kişiler için düzenlenmiş senetlerdeki mührün 1512 sayılı Kanunun 75 ve 93 üncü maddeleri çerçevesinde noter tarafından onaylanması da mümkün bulunmaktadır. Şu kadar ki 75 inci madde çerçevesinde mühür kullanılması halinde ilgilinin parmağının bastırılmasının zorunlu olacağı hükme bağlanmıştır. Kuşkusuz bu hüküm parmakları (elleri) olan kimseler için konulmuştur.

 

Borçlar Kanununun 16 ncı maddesindeki “İmza atamayanlar, imza yerine usulüne göre onaylanmış olması koşuluyla, parmak izi, el ile yapılmış bir işaret ya da mühür kullanabilirler.” hükmü doğrultusunda, parmak izinin sadece ele ait parmakları kapsadığı, ayak parmaklarındaki izlerin silinmesi ihtimalinin yüksek olması nedeniyle ileride değişme ya da kaybolabileceği ile diğer organların izlerinin ise tanınmaya yardımcı olmayacağı bu nedenle el parmak izleri dışındaki organlardan alınan izlerin kanunun aradığı amaca uygun düşmeyeceği,

 

  Açıklanan nedenlerle iki eli kesik olan kimsenin;

1- Borçlar Kanununun 16 ncı maddesi çerçevesinde mühür kullanması halinde, bunun 1512 sayılı Kanunun 75/2 inci maddesi gereğince parmak izi teyidine filen imkân olamayacağı için 6100 sayılı H.M.K. nun 206 ncı maddesi hükmüne kıyasen noterin bu mührü iki tanık imzasıyla birlikte onamasının yasalara aykırı düşmeyeceği,

 

2- İlgilinin ağız veya ayağıyla imza atabilmesi halinde de bunun geçerli sayılması gerekeceği, düşünülmektedir.”

 

 d) Düzenleme şeklinde yapılan bir işlemden talep halinde birden fazla asıl (nüsha) verilebileceği:

Düzenleme şeklinde yapılan bir işlemin talep halinde birden fazla asıl nüsha olarak düzenlenip düzenlenemeyeceği konusunda intikal eden tereddütler üzerine, Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğünden görüş talep edilmesi üzerine adı geçen Genel Müdürlükçe gönderilen ve Yönetim Kurulu'nun 20.07.1999 günlü toplantısında görüşülen 09.04.1999 tarihli, 05147 ve 20.06.1999 tarihli, 09990 sayılı yazılarda;

“Düzenleme şeklinde yapılan bir işlemden talep halinde birden fazla asıl (nüsha) düzenlenebilir. Ancak, bu takdirde talep edilen her bir nüshadan ayrı ayrı bir işlem kabul edilerek müstakilen harç alınması gerektiği düşünülmektedir” denildiğinden, düzenleme şeklinde yapılan bir işlemden talepleri halinde ilgililerine, asıl harca tabi tutulmak suretiyle birden fazla asıl (nüsha) verilmesi mümkün bulunmaktadır.

 

 e) 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu uyarınca yapılacak sözleşmelerin düzenleme şeklinde olması gerekmediği:

2886 sayılı Devlet İhale Kanununun 57 nci maddesindeki tescil ibaresinden ne anlaşıldığına ilişkin yazımıza Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğünce verilen 5.2.1987 gün ve 03692 sayılı yazıda;

“Bilindiği üzere, 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nun 57 nci maddesinde, sözleşme yapılması gerekli olan hallerde müteahhit veya müşterinin 31 inci maddeye göre onaylanan ihale kararının veya Maliye Bakanlığının vizesi gereken hallerde, bu vizenin yapıldığının bildirilmesini izleyen 15 gün içinde geçici teminatı kesin teminata çevirerek, noterlikçe tescil edilmiş sözleşmeyi idareye vermek zorunda olduğu belirtilmiştir.

Anılan madde hükmüne göre, müteahhit, ihale kararının kendisine tebliğ tarihinden itibaren tatil günleri hariç 15 gün içinde sözleşme yapmaya ve sözleşmeyi noterliğe tescil ettirerek ilgili daireye vermeye mecburdur. Bu hükme göre sözleşme yapılacak ve noterliğe tescil ettirilecektir.

Tescil, bir şeyin resmileştirilmesi için deftere kaydı anlamına gelir. Sözü geçen 57 nci maddedeki (noterliğe tescil ettirilerek) sözcüklerinden sözleşmenin resen düzenleneceği anlamı çıkarılamaz.

 

Noterlik işlemleri arasında tescil işlemi bulunmakta ve 1512 sayılı Kanunun 108 nci maddesinde, (kanunen tescili gereken işlemler sicil defterine, sıra numarası altında, işlemin tarih ve numarası, ilgililerin ad ve soyadları ve işlemin niteliği yazılmak suretiyle tescil edilir.) denilmektedir.

Gerek kaldırılmış 3456 sayılı Noterlik Kanununda ve gerekse 1512 sayılı Kanunda, noterlerin zorunlu defterlerinden olan (sicil defteri) ne tescil ettirilecek kağıdının resen düzenlenmiş olması gerektiğine dair bir hüküm yoktur. Buna göre, ancak resen düzenleneceği Noterlik Kanununda yazılı sözleşmeler için düzenleme şeklinde sözleşme yapılacak, diğerlerinde imza tasdiki ve sicil defterine tescil ile yetinilecektir.

1512 sayılı Noterlik Kanunun 89 ncu maddesine göre, resen düzenlenecek sözleşmeler, niteliği bakımından tapuda işlem yapılmasını gerektiren sözleşmeler, vekaletnamelerle vasiyetname, mülkiyeti muhafaza kaydı ile satış, gayrimenkul satış vaadi, vakıf senedi, evlenme mukavelesi evlat edinme ve tanıma ile mirasın taksimi sözleşmesi ve diğer kanunlarda resmi şekilde veya düzenlenme suretiyle yapılması öngörülen sözleşmelerden ibarettir.

Bu itibarla, 2886 sayılı Kanunun 57 nci maddesine göre müteahhit ile idare arasında yapılacak sözleşmelerin kanunun tescilini emrettiği akit ve işlemlerin kaydına mahsus sicil defterine tescilinin yapılmasının zorunlu olduğu düşünülmektedir.” denildiğinden, bu sözleşmelerin noterlikte re’sen (düzenleme şeklinde) yapılması gerekmemektedir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.1.1981 tarihli ve E. 1979/4-259 ve K. 1981/10 sayılı kararı da aynı yöndedir.

 

 f) Tapu siciline şerh verilecek taşınmaz kira sözleşmelerinin düzenleme yapılması zorunluluğu olmadığı:

 

Tapu Sicil Tüzüğü’nün “Kişisel hakların şerhi için aranacak belgeler” başlıklı 47. maddesinin (ç) bendinde yer alan “… taşınmaz kiraları için yazılı sözleşme aranır” hükmüne istinaden taşınmaz kiralarının tapuya şerhi için yazılı sözleşmenin yeterli olmasına rağmen, noterliklerde onaylama şeklinde yapılan taşınmaz kira sözleşmelerinin şerh için ibraz edilmesi durumunda bazı tapu müdürlüklerince sözleşmelerin düzenleme şeklinde yapılmadığından bahisle kabul edilmediklerinin öğrenilmesi üzerine, uygulamanın yasal dayanağının bulunmadığı belirtilerek Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünden görüş istenmiştir.

 

Adı geçen Genel Müdürlük tarafından gönderilen 25.04.2016 tarihli ve 105/E.874868 sayılı yazıda:“Kira sözleşmesinin tapu siciline şerh verilebilmesi için öncelikle kira sözleşmesinin mevcut olması ve sözleşmede de tarafların bu sözleşmenin tapu siciline şerh verilmesini kararlaştırmış ve sözleşmenin tapu siciline şerhine tarafların yetkilendirilmiş olması gerekir.

a)Kira sözleşmesi yukarıda belirtildiği gibi tapu siciline şerhi kararlaştırılmış, bu şerhe ilişkin yetkileri içeriyor ve sözleşme noterde düzenleme şeklinde yapılmış veya tarafların kendi aralarındaki yazılı sözleşmeleri altındaki imzaları, nüfus bilgileri ile birlikte taraflara ait olduğu noterlikçe onanmış ise, taraflardan birinin (kiralayan veya kira lehtarının) talebine istinaden;

b)Sözleşme taraflar arasında yazılı olarak düzenlenmiş ve sözleşmenin tapu siciline şerhi kararlaştırılmış ancak, imza ve kimlik bilgileri noterlikçe tasdik edilmemiş ise, tarafların veya varsa yetkili (vekaletname, vasi kararı, ticaret sicil belgesi vs.) temsilcilerin nüfus bilgileri ve imzaları tetkik edilmek ve ayrıca sözleşmenin şerhine ilişkin yazılı taleplerine istinaden;

c)Sözleşme noterce düzenlenmiş veya taraflar arasında düzenlenerek imza ve nüfus bilgileri noterce tasdik edilmiş ancak, sözleşmede tapu siciline şerhi kararlaştırılmamış veya buna ilişkin yetki verilmemiş veya bu hususlara ilişkin yeterli açıklık yoksa kiralayan taşınmaz maliki veya yetkili temsilcisinin sözleşmenin tapu siciline şerhine ilişkin yazılı talebi aranmaktadır.” denilmektedir.

 

Yazı içeriğinden anlaşılacağı üzere; tapuya şerh edilecek taşınmaz kira sözleşmelerinin noterliklerde düzenleme şeklinde yapılması zorunluluğu olmadığından, onaylama şeklinde yapılan bu tür sözleşmelerinin ibrazı halinde de tapu siciline şerh verilmesi mümkün bulunmaktadır.

 

 g) Finansal kiralama sözleşmelerinin düzenleme yapılması zorunluluğunun kaldırıldığı:

 

Yürürlükten kaldırılan 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanunu’nun 8 inci maddesinde yer alan “Sözleşme düzenleme şeklinde noterlikçe yapılır.” hükmüne 13.12.2012 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu’nda yer verilmemesi ve 22 nci maddesinde de bu sözleşmelerin yazılı şekilde yapılacağının belirtilmesi nedeniyle, düzenleme şeklinde yapılma zorunluluğu kaldırılmıştır.

 

3-İMZA, MÜHÜR VE PARMAK İZİ:

 

a)İmza alınmadan işlemin tamamlanmaması:

 

“Bazı Noter Odalarından ve Noterlerden alınan şikayetlerde, düzenleme şeklinde yapılması zorunlu bazı büyük değerli işlemlerde taraflardan birinin imzası alınmadan işlemin yevmiye defterine kaydedilip tekemmül ettirildiği ve imzası noksan olan tarafın bazı ahvalde günlerce imzasının alınmadığı; bu durumda işlemin geçersizliği yolunda ihbar ve şikayetlere meydan verildiği gibi noterler arasında da rekabet yapıldığı intibaının uyandığı öğrenilmiş bulunulmaktadır.

Bu itibarla noterlik işlemleri ve noterlerin kişilikleri hakkında suizanlara neden olabilecek ve yasalara aykırı görülen bu gibi davranışlardan sakınılması” gerekmektedir.

 

b) İ şlem kağıtlarının her sayfasının imzalanması zorunluluğu ve bunun istisnaları:

        aa) İşlemlerin her sayfasının ilgili ve noter tarafından imzalanması zorunluluğu:

 

Noterlik Kanunu Yönetmeliğinin 132.maddesi gereğince, düzenleme veya onaylama şeklinde yapılan noterlik işlemlerinin birden fazla sayfayı kapsaması halinde kanunen ilgilisi tarafından imzalanması zorunlu asıl veya örneklerin her sayfasının ilgili ve noter tarafından imzalanması zorunludur.

 

bb) Ciltli, kitap halinde ve sayfa numaraları teselsül eden basılı işlem kağıtlarının her sayfasının imzalanamayabileceği:

Aynı maddenin ikinci cümlesi gereğince, ciltli, kitap halinde ve sayfa numaraları teselsül eden basılı işlem kağıtlarının bu kaydın dışında tutulabilmesi ve bu nitelikteki işlemlerde, yalnızca son sayfanın imzalanması ile yetinilmesi mümkün bulunmaktadır.

 

cc) İhale sözleşmelerine ekli kitapçık halindeki şartname ya da birim fiyat listelerinin sayfalarının ayrıca imzalanmasına gerek olmadığı:

İhale sözleşmelerinin noterlerce onayı sırasında tereddüt edilen bazı hususlarla ilgili olarak TNB tarafından Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğünden görüş istenmesi üzerine adı geçen Genel Müdürlükçe gönderilen 7.10.1887 gün ve 33077 sayılı yazıda özetle:

Noterlik Kanunu Yönetmeliğinin ‘İşlem kağıtlarının her sayfasının imzalanması’ başlığını taşıyan 132. maddesinde yer alan hükmünden de anlaşıldığı gibi, kitap şeklinde bulunmayan her türlü sözleşmenin her sayfasının ilgililer ve noter tarafından imzalanması veya en azından paraf edilmesi kanunen gerekli bulunmaktadır. Diğer taraftan, ihale ile ilgili şartnameler ile fiyat birim listelerinin ilgili Bakanlık ya da kurumlarca usulüne uygun olarak ilan edilip onaylandıktan sonra asıllarının dosyalarında bulunması nedeniyle değiştirilme ihtimalinin bulunmadığı kuşkusuzdur.

 

Bu itibarla, idare ile müteahhit arasında yapılan ihale sözleşmesine ekli kitapçık halindeki şartname yada birim fiyat listelerinin sayfalarının ayrıca imzalanmasına gerek olmadığı düşünülmektedir.” denildiğinden, ihale sözleşmelerinin onayı sırasında sözleşme eki olan şartname ya da birim fiyat listelerinde buna göre işlem yapılabilecektir.

 

c)Parmak izinin alınmasında dikkat edilecek hususlar :

 

Noterlikte işlem yaptıran ve okuma yazma bilmeyen ilgililerin parmak izi alınmasında hatalı davranıldığı ve alınan izlerin gerektiğinde yapılan incelemelerde yeterli görülmediğinin anlaşılması nedeniyle, parmak izi alınırken aşağıdaki hususlara dikkat edilmesi gerekmektedir.

Dava konusu olan parmak izlerinin tespiti için uzmanların faydalanabileceği tüm hatların ve çizgilerin çıkması gereklidir. Bu nedenle parmak izi alınırken, parmağın birinci boğumundan tırnak altına kadar, yine tırnağın sol kenarından sağ kenarına kadar tamamının çıkmasına ve ayrıca aşağıda belirtilen hususlara dikkat edilmelidir.

1)Parmak mümkün olduğu kadar temiz olmalıdır.

2)Istampa yeni mürekkeplenmiş olmayıp, mürekkebi emmiş olmalıdır.

3)Istampa çok eskimiş olmamalıdır.

4)Parmağı mürekkeplerken de parmak izini alırken yapıldığı gibi, parmağın birinci boğumundan tırnak altına kadar ve tırnağın sol kenarından sağ kenarına kadar içeriden dışarıya doğru döndürülmesi gerekir.

 

ç) Noterlik işlemlerindeki imza, mühür ve kaşelerin birbirinden ayrı olması gerektiği:

 

TNB’ ye yapılan bir başvuruyla; noterliklerde eski bir alışkanlıkla mühür, imza ve isim kaşesinin üst üste basıldığı belirtilerek, işlemlerde mühür, imza ve kaşelerin birbirine değmeyecek şekilde düzenlenmesinin sağlanması istenmekle, TNB Yönetim Kurulunun 02.04.2007 tarihli toplantısında konu görüşülmüştür.

 

Bilindiği üzere Noterlik Kanunu Yönetmeliğinin;

“Noterlik Dairesinin Çalışma Şekli” kısmında yer alan “Hesap İşleri Servisi ve Vezne” başlıklı 23 üncü maddesinin 4 üncü fıkrası:

“İşlemin sağ üst köşesine yevmiye numarasını kor ve kağıdın sağ alt tarafındaki noterlik tasdik mahallini noterlik mührü ile mühürler. İşin niteliğine göre evrakın üst orta kısmına örnek, tercüme ve sair şerhleri ihtiva eden kaşeyi basar. Yazı ile yazılması gerekli şerhlerin noksanlığı halinde tamamlanmak üzere servisine iade eder. İşleme değerlendirme pulu yapıştırılıyorsa bu pullara tarih damgası basılır. Bundan sonra altı notere, noter yokluğunda imzaya yetkili vekile imzalattırılır. Noterlikte kalacak nüsha alıkonularak diğeri ilgiliye verilir.”

“Noterlik Mührünün Kullanılması Usulü” başlıklı 63 üncü maddesinin 1 inci fıkrası ise,

“Mühür, noterlikte yapılan her türlü işlemlerin en sonuna ve sağ alt köşeye ve noterliğin unvanı altına yazılan noterin veya imzaya yetkili memurun isim ve soyadının altına okunaklı şekilde basılır ve bunun üzeri noter veya imzaya yetkili memur tarafından imzalanır.”

hükümlerini içermektedir.

 

Bu itibarla;

İşin niteliğine göre örnek, tercüme ve sair şerhleri ihtiva eden kaşelerin evrakın üst orta kısmına basılması,

Noterlikte yapılan her türlü işlemlerin en sonuna ve sağ alt köşesine, önce noterliğin unvanının, bunun altına noterin veya imzaya yetkili memurun isim ve soyadının yazılması, isim ve soyadının altına ise okunaklı şekilde mührün basılması ve bunun üzerine de noter veya imzaya yetkili memurun imzasının atılması,

Yönetmeliğin belirtilen maddesi ve işin gereği itibariyle; unvan, isim, soyadı ve mührün okunaklı ve ayrı ayrı, bir birinin üstüne gelmeyecek ve birbirlerini kapatmayacak şekilde olması,

 

Mührün  üstüne  atılacağı belirtilmiş  bulunan  imzanın  da  mührü  kapatmayacak  ve okunmasını engellemeyecek şekilde atılması,

Suretiyle uygulama yapılması gerekmektedir.

 

d)Noterlik mühür ve kaşelerin mavi renkli mürekkeple kullanılmasının zorunlu  olduğu:

 

Yönetim Kurulu’nun 27.02.2008 tarihli toplantısında; noterliklerde kullanılan mühür ve kaşelerde renk birliğinin sağlanması ve bu hususta bir standart oluşturulması bakımından, tüm noterliklerde 01.05.2008 tarihinden itibaren mavi mürekkep kullanılmasına karar verildiğinden, işlemlere mühür ve kaşelerin mavi renkli olarak basılması zorunludur.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim. Saygılarımla,

 

 

Dursun CİN 

Başkan

 

 

12/06/2019 H. Danışmanlık Personeli    :F.KORKMAZ 

12/06/2019 Hukuki Danışman        :Ş.ARTAR 

12/06/2019 Genel Sekreter Yard.        :B.EMEL 

12/06/2019 Genel Sekreter        :İ. GÜL

 

 

 

YÜRÜRLÜKTEN KALDIRILAN GENELGE VE GENEL YAZILAR:
11.3.1980 tarihli ve (7),
26.5.1981 tarihli ve (32),
1.4.1982 tarihli ve (13),
9.3.1987 tarihli ve (11),
13.7.1987 tarihli ve (53),
26.10.1987 tarihli ve (69),
23.11.1990 tarihli ve (75),
26.4.1991 tarihli ve (27),
10.6.1991 tarihli ve (35),
14.6.1991 tarihli ve (32),
26.7.1999 tarihli ve (24),
21.5.2004 tarihli ve (24),
21.03.2014 tarihli ve (2) sayılı genelgeler,
13.04.2007 tarihli ve Hukuk 8365 (53);
06.10.2011 tarihli ve Hukuk-23113 (102),
02.05.2016 tarihli ve Hukuki Danışmanlık-8270 (38),
07.03.2018 tarihli ve Hukuki Danışmanlık-4213 (49)
sayılı genel yazılar,
Yürürlükten kaldırılmıştır.

Yürürlükten kaldırılan genelge ve genel yazılara, TNB internet sayfasında yer alan “YÜRÜRLÜKTEN KALDIRILAN GENELGE VE GENEL YAZILAR” bölümünden ulaşılabilir.