TEMSİL, İMZA ONAYLAMASI VE İMZA SİRKÜLERİ İŞLEMLERİ (DERNEKLER, VAKIFLAR VE DİĞER BAZI KURUM VE KURULUŞLARDA) HAK. BİRLEŞTİRİLMİŞ 17 SAYILI GENELGE

BİRLEŞTİRİLMİŞ GENELGELER DİZİNİ

Hukuki Danışmanlık – 26461        

Ankara, 12.06.2019

Özü:Temsil, imza onaylaması ve imza sirküleri işlemleri (Dernekler, vakıflar ve diğer bazı kurum ve kuruluşlarda)

 

 

G E N E L G E

No. (17)

 

 

 

........................ NOTER ODASI BAŞKANLIĞINA

........................ NOTERLİĞİNE

 

Birliğimizce yayımlanan, dernekler, vakıflar ve diğer bazı kurum ve kuruluşlarda temsil, imza sirküleri ve imza onayı ile ilgili konuları kapsayan genelge ve genel yazıların birleştirildiği bu genelge, Yönetim  Kurulunun 10.06.2019 tarihli toplantısında görüşülerek kabul edilmiştir.

 

1-Dernekler ile bunların ticari işletmelerinde:

 

a)Temsil:

 

Dernekler ile ilgili yasal düzenlemeler, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu, 5253 sayılı Dernekler Kanunu ve 31.03.2005 tarihli 25772 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Dernekler Yönetmeliğinde yer almaktadır.

 

5253 sayılı Dernekler Kanununun 2. maddesinde;

Derneğin:Kazanç paylaşma dışında, kanunlarla yasaklanmamış belirli ve ortak bir amacı gerçekleştirmek üzere, en az yedi gerçek veya tüzel kişinin, bilgi ve çalışmalarını sürekli olarak birleştirmek suretiyle oluşturdukları tüzel kişiliğe sahip kişi topluluklarını,

Şubenin:Dernek faaliyetlerinin yürütülebilmesi için bir derneğe bağlı olarak açılan, tüzel kişiliği olmayan ve bünyesinde organları bulunan alt birimi,

Temsilciliğin:Dernek faaliyetlerinin yürütülebilmesi için bir derneğe bağlı olarak açılan, tüzel kişiliği ve bünyesinde organları bulunmayan alt birimi,

ifade ettiği belirtilmiştir.

 

Ticaret Sicili Yönetmeliğinin 52-54 üncü maddelerinde de açıklandığı üzere, dernekler ticari (iktisadi) işletme de kurabilmektedirler.

 

4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 58, 59 ve 85 inci maddeleri gereğince;

Dernekler, kuruluş bildirimini, dernek tüzüğünü ve gerekli belgeleri yerleşim yerinin bulunduğu yerin en büyük mülki amirine verdikleri anda tüzel kişilik kazanmaktadırlar.

Derneğin yürütme ve temsil organı yönetim kurulu olup,temsil görevi, yönetim kurulunca,üyelerden birine veya bir üçüncü kişiye verilebilmektedir.

Kuruluşta, dernek tüzüğünde geçici yönetim kurulunun gösterilmesi zorunludur.

 

Bu hükümler doğrultusunda, derneğin tüzel kişilik kazanıp kazanmadığının belirlenebilmesi için faal ve kayıtlı olduğunu gösteren ilgili dernekler müdürlüğünden alınmış yazının, geçici yönetim kurulu ise dernek tüzüğüne uygun olup olmadığının, değil ise TMK’nın 80 inci maddesi gereğince genel kurul kararı ile seçilip seçilmediğinin, tüzüğünde belirtilen genel kurul tarihlerine göre görev süresinin dolup dolmadığının, yönetim kurulunun temsil görevini devir ettiğine dair karar alıp almadığının, dernek tüzüğünde temsilcinin yapamayacağı işlerle ilgili bir düzenleme bulunup bulunmadığının incelenmesi ve temsilcinin buna göre belirlenmesi ve noterlik işlemlerine bunlara ilişkin belgelerin eklenmesi icap etmektedir.

 

TMK’nın 94 üncü maddesinde, derneklerin gerekli görülen yerlerde genel kurul kararıyla şube açabilecekleri, 95 inci maddesinde de her şubede genel kurul ve yönetim kurulu ile denetim kurulu veya denetçi bulunmasının zorunlu olduğu, bu organların görev ve yetkileri ile şubelere ilişkin diğer hususlar hakkında bu Kanun hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.

5253 sayılı Dernekler Kanununun 2. maddesinde tanımı yapılan şubeler,organlarının bulunmasına karşın tüzel kişiliklerinin olmaması nedeniyle fiil ehliyetine de sahip değillerdir. Bu sebeple kural olarak, şubeler derneği temsil edemezler ve onlar adına borç yüklenemezler. Ancak, TMK’nın 95 inci maddesi uyarınca, şube yönetim kurulunun görev ve yetkileri konusunda da bu Kanun hükümleri uygulanacağından şube temsilcileri şube işlemleriyle, keza temsilciler de temsilcilik işlemleriyle sınırlı kalmak kaydı ile dernek tüzüğünde gösterilen şekilde işlemler yapabilirler.

 

Ticaret Sicili Yönetmeliğinin 53 üncü maddesi gereğince, dernekler tarafından kurulan ticari (iktisadi) işletmelerin; merkezinin, açıkça belirtilmiş konusunun, yönetim ve temsili ile görevlendirilmiş kişilerin adı ve soyadının, vatandaşlığının, kimlik numarasının, yerleşim yerinin ve temsil ile imza şeklinin tescil edilmesi zorunlu bulunduğundan, temsilcileri ile yetkilerinin tespiti için bunların belgelendirilmesi ve incelenmesi icap eder.

 

b)Derneklerin ve bunların ticari işletmelerinin temsilcilerine ait imza sirküleri :

 

Dernekler ve bunların ticari işletmeleri, yukarıda belirtilen hükümler doğrultusunda temsil edileceklerinden, talep edilmesi halinde, dernek ve ticari işletme temsilcileri için de imza sirküleri yapılması mümkün bulunmaktadır.

Dernek temsilcilerinin imza sirkülerinin düzenlenmesi sırasında; 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 85 inci maddesi hükmü ile dernek tüzüğü dikkate alınarak, derneği kimlerin veya kimin temsil ettiğinin, imza ve temsil şeklinin ne şekilde olduğunun, yönetim kurulunca bir karar alınıp alınmadığının,

İktisadi işletmelerinin temsili ile ilgili olarak da tescil ve ilan edilen hususların,

Araştırılması ve buna göre temsil yetkisinin belirlenmesi ile işleme bunlara ilişkin belgelerin eklenmesi gerekmektedir.

 

c)Dernek temsilcilerinin imza sirkülerinin noterlik işlemlerinde kullanılıp kullanılmayacağı:

 

Yönetim Kurulunun 16.06.2003 günlü toplantısında alınan ve birleştirme nedeniyle yürürlükten kaldırılan 2003/24 sayılı Genelge’de benzeri açıklamalara yer verildiği de dikkate alınarak;

Noterlik işlemlerinde, derneği temsil hususunda yönetim kurulunun yetkili olması ve gerektiğinde yönetim kurulunca, üyelerden birine veya bir üçüncü kişiye temsil hususunda her zaman yetki verilebilmesinin mümkün olması, temsilcinin ve temsil şeklinin herhangi bir tescile tabi olmaması nedeniyle dernek temsilcilerinin noterlikten onaylanmış imza sirküleri değil, yukarıda açıklanan temsilciyi ve temsilin şeklini belirleyen belgeler kullanılmalıdır.

 

Buna karşılık, dernek ticari işletmelerinin temsilcilerinin ve temsil şeklinin ticaret sicil müdürlüklerinde tescil ve ilan edilmesi ve ticaret sicili kayıtlarından da bunların doğruluğunun incelenebilmesi imkanının bulunması nedeniyle noterlik işlemlerinde imza sirkülerinin kullanılmasında bir sakınca bulunmamaktadır.

 

2-  Vakıflar ile bunların ticari işletmelerinde:

 

a) Temsil:

 

Vakıflar ile ilgili yasal düzenlemeler, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ile 5737 sayılı Vakıflar Kanununda yer almaktadır.

 

Türk Medeni Kanununun 101 inci maddesi vakfı; gerçek veya tüzel kişilerin yeterli mal ve hakları belirli ve sürekli bir amaca özgülemeleriyle oluşan tüzel kişiliğe sahip mal topluluğu olarak tanımlamıştır.

5737 sayılı Vakıflar Kanununun 3 üncü maddesinde de;

Yeni vakıfın:Mülga 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre kurulan vakıfları,

Şubenin:Vakıf faaliyetlerinin yürütülebilmesi için yeni vakfa bağlı olarak açılan, tüzel kişiliği olmayan ve bünyesinde organları bulunan alt birimi,

Temsilciliğin:Vakıf faaliyetlerinin yürütülebilmesi için yeni vakfa bağlı olarak açılan, tüzel kişiliği ve bünyesinde organları bulunmayan alt birimi,

ifade ettiği belirtilmiştir.

 

Türk Medeni Kanununun;

102 nci maddesinde, vakıf kurma iradesinin, resmi senetle veya ölüme bağlı tasarrufla açıklanacağı ve vakfın, yerleşim yeri mahkemesi nezdinde tutulan sicile tescil ile tüzel kişilik kazanacağı,

106 ncı maddesinde de, vakıf senedinde vakfın adının, amacının, bu amaca özgülenen mal ve hakların, vakfın örgütlenme ve yönetim şekli ile yerleşim yerinin gösterileceği belirtilmiştir.

 

Vakıfların yönetim ve temsil şekli 5737 sayılı Vakıflar Kanununun 6 ncı maddesinde açıklanmıştır. Buna göre;

Ma zb u t va kıf la r, Genel Müdürlük tarafından yönetilir ve temsil edilir.

Mülh a k va kıf la r, Anayasaya aykırılık teşkil etmeyen vakfiye şartlarına göre Meclis tarafından atanacak yöneticiler eliyle yönetilir ve temsil edilir. Vakıf yöneticileri kendilerine yardımcı tayin edebilirler. Mülhak vakıf yöneticilerinde aranacak şartlar ile yardımcılarının nitelikleri yönetmelikle düzenlenir. Vakfiyedeki şartları taşımamaları nedeniyle kendilerine yöneticilik verilemeyenler bu şartları elde edinceye, küçükler ile kısıtlılar fiil ehliyetlerini kazanıncaya ve boş kalan  yöneticilik yenisine  verilinceye kadar, vakıf işleri Genel Müdürlükçe temsilen yürütülür.

Cemaat vakıflarının yöneticileri mensuplarınca kendi aralarından seçilir.

Esnaf vakıfları, mülhak vakıfların tabi olduğu hükümlere tabidir. Bu vakıflar, esnafın seçtiği yönetim kurulu tarafından yönetilir.

Yeni vakıfların yönetim organı ise, vakıf senedine göre oluşturulur ve bu vakıfların yönetim organlarında görev alanların çoğunluğunun, Türkiye’de yerleşik bulunması gerekir.

 

Yukarıda belirtilen madde uyarınca; mülga 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre kurulan vakfın (Yeni Vakıf) yönetim ve temsili ile ilgili olarak vakıf senedine bakılması, vakıf senedi ile görevlendirilen yönetim organının bir karar alıp almadığının (genel veya belli durum ve konular için, belirteceği esaslar dahilinde kendi üyelerinden veya yetkili memur ve memurlarından herhangi bir veya birkaçını, temsilci veya temsilciliklerini yetkili kılıp kılmadığının) araştırılması ve buna göre temsil yetkisinin belirlenmesi gerekmektedir.

 

Şubeler, organlarının bulunmasına karşın tüzel kişiliklerinin olmaması nedeniyle fiil ehliyetine de sahip değillerdir. Bu sebeple kural olarak, şubeler vakfı temsil edemezler ve onlar adına borç yüklenemezler. Ancak, şube temsilcileri şube işlemleriyle, keza temsilciler de temsilcilik işlemleriyle sınırlı kalmak kaydı ile vakıf senedinde gösterilen şekilde işlemler yapabilirler.

 

5737 sayılı Vakıflar  Kanununun 26 ncı maddesinde vakıfların;  amacını gerçekleştirmeye yardımcı olmak ve vakfa gelir temin etmek amacıyla, Genel Müdürlüğe bilgi vermek şartıyla iktisadi işletme ve şirket kurabilecekleri, kurulmuş şirketlere ortak olabilecekleri hükmüne de yer verilmiştir.

 

Ticaret Sicili Yönetmeliğinin 56 ncı maddesi gereğince, vakıflar tarafından kurulan ticari (iktisadi) işletmelerin, merkezinin,açıkça belirtilmiş konusunun, yönetim ve temsili ile görevlendirilmiş kişilerin adı ve soyadının,vatandaşlığının, kimlik numarasının,yerleşim yerinin ve temsil ile imza şeklinin tescil edilmesi zorunlu bulunduğundan, temsilcilerinin ve temsil yetkilerinin tespiti için bunların belgelendirilmesi ve incelenmesi gerekmektedir.

 

b) Vakıfların ve bunların ticari işletmelerinin temsilcilerine ait imza sirküleri:

 

Vakıflar ve bunların ticari işletmeleri, yukarıda belirtilen hükümler doğrultusunda temsil edileceklerinden, talep edilmesi halinde bunların temsilcileri için de imza sirküleri yapılması mümkün bulunmaktadır.

Vakıf temsilcilerinin imza sirkülerinin düzenlenmesi sırasında;

Mazbut, mülhak, cemaat ve esnaf vakıflarında 5737 sayılı Vakıflar Kanununun 6 ncı maddesinde yer alan hükümler doğrultusunda temsilcinin belirlenmesi ve buna göre gereken belgelerin istenmesi icap etmektedir.

Mülga 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre kurulan vakfın (Yeni Vakıf) yönetim ve temsili ile ilgili olarak da, aynı madde uyarınca vakıf senedine bakılması, yönetim kurulunun görevlendirilmiş olması halinde bir karar alınıp alınmadığının,

Vakıf iktisadi işletmelerinin temsili ile ilgili olarak da, yukarıda belirtilen tescil ve ilan edilen hususların,

Araştırılması ve buna göre temsilci ve temsil yetkisinin belirlenmesi ile işleme bunlara ilişkin belgelerin eklenmesi gerekmektedir.

 

c) Vakıf temsilcilerinin imza sirkülerinin noterlik işlemlerinde kullanılıp kullanılmayacağı:

 

Vakıf temsilcilerinin 5737 sayılı Vakıflar Kanununun 6 ncı maddesinde yer alan hükümlere göre belirlenmesi ve özellikle mülga 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre kurulan vakfın (Yeni Vakıf), vakıf senedi ile görevlendirilen yönetim organının genel veya belli durum ve konular için her zaman için yetkilendirme yapmasının mümkün bulunması nedeniyle, vakıfların noterlik işlemlerinde, temsilcilerinin noterlikten onaylanmış imza sirküleri değil, yukarıda açıklanan temsilciyi ve temsilin şeklini belirleyen belgeler kullanılmalıdır.

 

3-Belediyelerde temsil:

a) Temsil, Belediye başkanına vekalet, görev ve yetkilerin yöneticilere devri ve aranacak belgeler:

 

5393 sayılı Belediye Kanununun 38 inci maddesinde;

Belediyeyi  Devlet  dairelerinde  ve  törenlerde,  davacı veya  davalı olarak  da  yargı yerlerinde temsil etmek veya vekil tayin etmek,

 

Belediyenin taşınır ve taşınmaz mallarını idare etmek, Yetkili organların kararını almak şartıyla sözleşme yapmak Şartsız bağışları kabul etmek,

Belediye başkanının görev ve yetkileri içinde sayılmıştır.

 

Aynı Kanunun;

40 ıncı maddesi gereğince, belediye başkanı izin , hastalık veya başka bir sebeple görev başında bulunmadığı hallerde , bu süre içinde kendisine vekalet etmek üzere, belediye meclisi üyeleri arasından birini başkan vekili olarak görevlendirir. Başkan vekili, başkanın yetkilerine sahiptir.

42 nci madde gereğince de, belediye başkanı, görev ve yetkilerinden bir kısmını uygun gördüğü takdirde, ne ticilik sıfa tı bu lu na n belediye görevlilerine devredebilir.

 

5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununun;

17nci maddesi gereğince, büyükşehir belediye başkanı, büyükşehir belediye idaresinin başı ve tüzel kişiliğinin temsilcisidir.

Büyükşehir belediye başkan vekili, Belediye Kanunundaki usullere göre belirlenir. Ancak, büyükşehir kapsamındaki ilçe belediye başkanları büyükşehir belediye başkan vekili olamaz.

18 inci maddesinde:

Mahkemelerde davacı veya davalı sıfatıyla ve resmi mercilerde büyükşehir belediyesini temsil etmek, belediye ve bağlı kuruluş avukatlarına veya özel avukatlara temsil ettirmek,

Yetkili organların kararını almak şartıyla, büyükşehir belediyesi adına sözleşme yapmak, karşılıksız bağışları kabul etmek ve gerekli tasarruflarda bulunmak,

Büyükşehir belediye başkanının görev ve yetkileri içinde sayılmıştır.

 

28 inci maddesinde ise, Belediye Kanunu ve diğer ilgili Kanunların bu Kanuna aykırı olmayan hükümleri ilgisine göre büyükşehir ve ilçe belediyeleri hakkında da uygulanacağı hükmüne yer verildiğinden, bu Kanunda yer verilmeyen temsil ile görev ve yetkilerin devrine ilişkin hükümlerden 5393 sayılı Belediye Kanununda bulunan hükümler büyükşehir belediyeleri hakkında da uygulanır.

 

Belediyelerle ilgili noterlik işlemlerinde, belediyeleri bizzat belediye başkanları veya yetki devri yapılmış yönetici sınıfındaki görevliler temsil edebileceklerinden, belediye başkanları için bu göreve seçildiklerine dair belge, yetki devri yapılanlar için ise yetki devri ve yönetici sınıfında bir görevli olduğunu (ikisi bir arada da olabilir) gösteren belge aranacak ve noterlikçe işlemlere eklenecektir.

 

b)Belediye başkanlarının sözleşme yapma yetkilerinin genel şekilde belediye avukatlarına devredilmeyeceği:

 

İçişleri Bakanlığının görüşlerine uygun olarak Adalet Bakanlığınca gönderilen  10 Şubat 1984 gün ve 3794 sayılı yazıda açıklandığı üzere;

Bazı Belediye Başkanlarının, kanunların verdiği görevlerden bir bölümünü noterliklerde onaylattıkları vekaletnamelerle avukatlara yaptırdıkları anlaşılmaktadır.

Bilindiği üzere, 5393 sayılı Belediye Kanununun 38’inci maddesinde belediye başkanının görev ve yetkileri sayılmış ve belediyeyi, Devlet dairelerinde, törenlerde, davacı veya davalı olarak da yargı yerlerinde temsil etmek veya vekil tayin etmek yetkisi bulunan başkana, (g) bendi ile “Yetkili organların kararını almak şartıyla sözleşme yapmak görev ve yetkisi” de verilmiştir.

Bu hükümlere göre; başkanın belirtilen görevlerini yapabilmesi, belediye meclisinin kararına, kararın da aynı Kanunun 23’üncü maddesi gereğince kesinleşmiş olmasına bağlıdır.

 

Aynı Kanunun 42’nci maddesi gereğince, belediye başkanı, 38’inci maddede belirtilen ve işlemleri bizzat kendisi yapabileceği gibi, görev ve yetkilerinden bir kısmını uygun gördüğü takdirde, yön e ticilik sıf atı b u lu na n belediye görevlilerine devredebilir.

Sözü edilen görevlerin; (özellikle sözleşme yapmak görevinin) belediye meclisi kararı alınmadan ve karar kesinleşmeden, daha önce düzenlenmiş veya onaylanmış, (birden çok avukatı kapsayan) bir vekaletname ile avukatlara yaptırılması, 5393 sayılı Belediye Kanununun 38’inci maddesi ile Noterlik Kanununun 79’uncu maddesi hükümlerine aykırılık teşkil eder.

 

5393 sayılı Belediye Kanununun 38 inci maddesinin (c) bendinde yazılı temsil veya bir başkasına tevkil yetkisinin münhasıran belediye başkanlarına veya vekillerine ait bir yetki olup, “başkasını tevkil” yetkisinin 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 35 inci maddesi hükümleri dairesinde kullanılması gereken bir yetki olduğu ve buna dayalı temsil yetkisinin, belediyenin davacı veya davalı olma durumu ile sınırlı olarak barolara kayıtlı, kadrolu veya sözleşmeli belediye avukatları ile kadrolu veya sözleşmeli belediye avukatının bulunmaması halinde serbest avukatlara verilebilmesi mümkün bulunmaktadır.

 

4- İl ve ilçelerde idarenin temsili, (İdareye ait sözleşmelerin vali, kaymakam veya yetki devri yapılan alt kademe görevlilerince imzalanması gerektiği) :    

İçişleri Bakanlığının 2.6.1989 günlü, 420.206/248-3326; 23.12.1991 günlü, 6529 sayılı ve Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğünün 5.12.1991 günlü, 51547 sayılı görüşlerinde açıklandığı üzere:

5442 sayılı İl İdaresi Kanununun

9 uncu maddesinin değişik (2/7/2018 KHK/703/138 md.) birinci fıkrası “Vali, ilde Cumhurbaşkanının temsilcisi ve idari yürütme vasıtasıdır.”,

27 nci maddesinin de değişik (aynı KHK ile) birinci ve ikinci fıkraları, “İlçe genel idaresinin başı ve mercii kaymakamdır.

Kaymakam, ilçede Cumhurbaşkanının idari yürütme vasıtasıdır İlçenin genel idaresinden kaymakam sorumludur. Bakanlıkların kuruluş mevzuatına göre ilçede lüzumu kadar teşkilatı bulunur. Bu teşkilat (Dördüncü maddenin son fıkrasında belirtilen adli ve askeri teşkilat hariç) kaymakamın emri altındadır”

hükümlerini içermesi nedeniyle, Bakanlıkları ilzam edecek sözleşmelerin illerde valiler ve ilçelerde ise kaymakamlar tarafından imzalanması gerekir.

Ancak 10.7.2018 tarihli ve 30474 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan (1) sayılı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 506 ncı maddesinin birinci fıkrasında “Bakan ve her kademedeki Bakanlık yöneticileri sınırlarını açıkça belirtmek ve yazılı olmak kaydıyla, yetkilerinden bir kısmını alt kademelere devredebilir” , 509 uncu maddesinin birinci ve üçüncü fıkralarında da “(1) Bakanlıklar, merkez teşkilatı ile ihtiyaca göre kurulan taşra ve yurtdışı teşkilatından ve bağlı, ilgili ve ilişkili kuruluşlardan meydana gelir.

(3) Bakanlığın kuruluş amaçlarını gerçekleştirmek ve yürütmekte oldukları hizmetleri vatandaşlara sunmakla görevli bakanlık taşra teşkilatı, ihtiyaca göre aşağıdaki kuruluşların tamamından veya birkaçından meydana gelecek şekilde düzenlenir.

a)İl valisine bağlı il kuruluşları,

b)Kaymakama bağlı ilçe kuruluşları,

c)Doğrudan merkeze bağlı taşra kuruluşları.”

hükümleri yer aldığından, takdiri kendilerine ait olmak üzere, vali ve kaymakamlar, yetkilerinden bir kısmını alt kademelere devredebilirler. Bu nedenle, mevzuatla aksine bir düzenleme yapılmayan hallerde, valiler ile kaymakamların noterlerce düzenlenen sözleşmelerin imzalanması konusunda yetkilerini alt kademelere devredebilmeleri mümkün bulunmaktadır.

 

Valiler ile kaymakamların noterlerce düzenlenen sözleşmelerin (yapılan işlemlerin) imzalanması konusunda yetkilerini alt kademelere devretmeleri halinde; Noterlik Kanununun 79. maddesi gereğince, buna ilişkin belge örneğinin notere gösterilmesi ve bunun bir örneğinin de işlem kağıdına eklenmesi zorunludur.

 

5- 2 886 sayılı Devlet İhale Kanunu ile 4734 sayılı Kamu İhale Kanununa göre yapılacak ihalelerle ilgili sözleşmeleri imzalayacak olanlar :

 

Birliğimize gönderilen İçişleri Bakanlığının 17.3.1986 gün ve 420206/428-1629 sayılı yazısında; 2886 sayılı Devlet İhale Kanununun 53 üncü maddesinin “Bütün ihaleler  bir sözleşmeye bağlanır. Sözleşmeler idare adına ita amiri tarafından imzalanır.” hükmünü içerdiğinden, noterliklerde yapılacak ihale sözleşmelerini ita amirinin imzaya yetkili olduğu belirtilmiş ise de 1050 sayılı Kanunun daha sonra yürürlükten kalkması ile birlikte ita amirliği ve sayman kavramı da ortadan kalkmıştır. Mahalli İdareler Genel Müdürlüğünün 24.02.2006 tarihli ve 45181 sayılı genelgesinde açıklandığı üzere; 1050 sayılı Kanunun yürürlükten kalkması nedeniyle 2886 sayılı Devlet İhale Kanununda tanımlanan ihale yetkilisinin kim olacağı hususunda tereddüt oluşmuştur. 2886 sayılı Devlet İhale Kanununun 13 üncü maddesi hükmüne göre, il özel idareleri ve belediyelerde encümenlerin ihale komisyonu olarak görev yaptıkları, bu komisyonların başkanlarının da bu idarelerin üst  yöneticileri olduğu dikkate alındığında ve ayrıca ita amirliği tanımının düzenlendiği 1050 sayılı Kanun yürürlükten kalkmış olmakla birlikte, üst yöneticilerin ihale yetkilisi sıfatını kaldıran veya başka kişiye veren bir düzenleme olmaması nedeniyle, 2886 sayılı Devlet İhale Kanununa tabi işlerin ihalesinde bu idarelerin üst yöneticileri (vali ve belediye başkanı) ihale yetkilisi sıfatını kullanmaya devam edeceklerdir.

 

4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 46 ncı maddesinde bu Kanuna göre yapılan bütün ihalelerin bir sözleşmeye bağlanacağı, sözleşmelerin idarece hazırlanacağı ve ihale yetkilisi ile yüklenici tarafından imzalanacağı belirtilmiş, 4 üncü maddesinde ise ihale yetkilisi, idarenin, ihale ve harcama yapma yetki ve sorumluluğuna sahip kişi veya kurulları ile usulüne uygun olarak yetki devri yapılmış görevlileri olarak tanımlanmıştır.Bu sebeple,idarenin 4734 sayılı Kanuna göre yapılan ihale sözleşmelerini imzalama yetkisi harcama yetkililerine(ihale yetkilisi olarak)aittir.Ancak,ihale yetkilisi tarafından usulüne uygun olarak yetki devri yapılmış olması halinde yetkilendirilen görevlilerde sözleşmeleri imzalayabilirler. Harcama yetkisi ve yetkilisine ilişkin bilgiler 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun 31 inci maddesinde yer almaktadır.

 

Her iki Kanuna göre sözleşmeleri imzalayacak yetkililerin bu sıfatlarıyla ilgili belgeleri göstermeleri ve birer örneklerinin de noterlikçe işleme eklenmesi gerekir.

 

6- 634  sayılı  Kat  Mülkiyeti  Kanununa  göre  seçilen  yöneticinin/yönetim  kurulunun temsil yetkisi ve kapsamı :

 

a)Genel olarak:

 

634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununun 27, 28, 29, 32, 34 ve uncu maddeleri gereğince;

Ana gayrimenkul, kat malikleri kurulunca sözleşme, yönetim planı ve kanun hükümleri uyarınca verilecek kararlara göre yönetilir ve yönetim tarzı, kanunların emredici hükümleri saklı kalmak şartıyla, bu kurul tarafından kararlaştırılır.

Yönetim planı; yönetim tarzını, kullanma maksat ve şeklini yönetici ve denetçilerin alacakları ücreti ve yönetime ait diğer hususları düzenler. Yönetim planı, bütün kat maliklerini bağlayan bir sözleşme hükmündedir.

Kat malikleri kurulu, yılda bir defadan az olmamak üzere yönetim planında gösterilen zamanlarda, eğer böyle bir zaman gösterilmemişse, her takvim yılının ilk ayı içinde toplanır. Toplu yapılarda ise kurullar, en geç iki yılda bir defadan az olmamak üzere yönetim planlarında gösterilen zamanlarda, böyle bir zaman gösterilmemişse, ikinci takvim yılının ilk ayı içinde toplanır.

Kat malikleri kurulu kararları (1) den başlayıp sırayla giden sayfa numaraları taşıyan her sayfası noter mührüyle tasdikli bir deftere yazılarak, toplantıda bulunan bütün kat maliklerince imzalanır; karara aykırı oy verenler bu aykırılığın sebebini belirterek imza koyarlar.

Kat malikleri, ana gayrimenkulün yönetimini kendi aralarından veya dışarıdan seçecekleri bir kimseye veya üç kişilik bir kurula verebilirler; bu kimseye(Yönetici),kurula da(Yönetim kurulu)denir.

634 sayılı Kanunun 66 ncı maddesinde toplu yapının, “bir veya birden çok imar parseli üzerinde, belli bir onaylı yerleşim planına göre yapılmış veya yapılacak, alt yapı tesisleri, ortak kullanım yerleri, sosyal tesis ve hizmetler ile bunların yönetimi bakımından birbirleriyle bağlantılı birden çok yapıyı ifade ettiği” belirtilmiş ve devamı maddelerinde toplu yapıyla ilgili hükümlere yer verilmiştir. 71 inci madde gereğince, toplu yapılarda yönetim planında başka türlü düzenlenme yapılmamış ise, blok kat malikleri kurulu blok için, blok niteliğinde olmayan yapıların yer aldığı parseldeki kat malikleri kendilerine özgülenen ortak yer ve tesisler için, toplu yapı temsilciler kurulu ise toplu yapı kapsamındaki bütün ortak yapı, yer  ve tesisler için yönetici ve denetçi atar.

 

b) Yöneticinin / Yönetim kurulunun görevleri, süresi ve temsil yetkisi:

 

Kat malikleri tarafından seçilen yöneticinin ya da yönetim kurulunun görevleri asıl olarak yönetim planında belirtilir. Yönetim planında aksine bir hüküm yoksa yönetici ya da yönetim kurulu 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununun 35 inci maddesinde sayılan işleri yapmakla mükelleftir.

 

Aynı Kanunun 29 ve 34 üncü maddeleri gereğince;

Kat malikleri kurulu, yılda bir defadan az olmamak üzere yönetim planında gösterilen zamanlarda, eğer böyle bir zaman gösterilmemişse, her takvim yılının ilk ayı içinde toplanır. Toplu yapılarda ise kurullar, en geç iki yılda bir defadan az olmamak üzere yönetim planlarında gösterilen zamanlarda, böyle bir zaman gösterilmemişse, ikinci takvim yılının ilk ayı içinde toplanır.

Yönetici her yıl kat malikleri kurulunun kanuni yıllık toplantısında yeniden atanır; eski yönetici tekrar atanabilir.

Bir başvuru nedeniyle Yönetim Kurulunun 19.08.2013 günlü toplantısında alınan kararda da kabul edildiği üzere;

Yöneticilerin, gerek birinci gerekse ikinci toplantıda 634 sayılı Kanunun 30, 34 ve 71 inci maddeleri hükümlerine uyulmadan usulsüz seçilmesi halinde nasıl hareket edileceği hususunda 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununda bir hüküm bulunmamaktadır. Yargıtay 18. HD. nin 15.2.1996 tarihli 336 E. 1714 K. ve 17.10.1995 tarihli 8968 E. 10260 K. sayılı kararlarında da belirtildiği üzere, yargı kararıyla yöneticilik sıfatları kaldırılıncaya kadar kat malikleri kurulu tarafından seçilen yöneticilerin yaptıkları işlemler geçerli kabul edilmektedir.

Sözü edilen Kanunda noterlere, yöneticilerin seçilme yeter sayılarının uygun olup olmadığının araştırılması yönünde bir görev verilmemiştir. “Hakimin müdahalesi” başlıklı 33 üncü madde hükmünden de anlaşılacağı üzere, kararların geçerliliği, yok kabul edilip edilmeyeceği, seçilenin yöneticilik sıfatının kaldırılıp kaldırılmayacağı gibi ihtilaflı konuları çözümlemek yargı mercilerinin görevleri içinde bulunmaktadır. Yöneticilerin yasal şekle uygun olarak seçilip seçilmedikleri, ilgililerinin başvurusu üzerine yargı mercilerinin verecekleri kararlara göre belirlenebileceğinden, ibraz edilen noter onaylı karar defterlerine göre kat malikleri toplantısında yönetici seçildiği belirtilen kişilerin, seçilme yeter sayılarının uygun olup olmadığı araştırılmadan noterliklerdeki işlemlerinin yapılması gerekmektedir.

 

Her ne kadar apartmanın/sitenin ve kat malikleri kurulunun tüzel kişiliğinin bulunmadığı ve yöneticinin de bir tüzel kişiliği temsil etmediği düşünülürse de; Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 23.2.1999 tarihli ve 1422-1660 sayılı kararında da belirtildiği üzere; yönetici vekaletname ile tayin edilen bir vekil gibi olmayıp, yasal bir temsilcidir ve yetkisini yasadan almaktadır. Apartmanın/sitenin ve kat malikleri kurulunun ayrı bir tüzel kişiliğinin bulunmaması,yöneticinin özel kanundan doğan temsil yetkisini ortadan kaldırmaz. Yönetici, bu yetkisine istinaden ana gayrimenkulün sigorta ettirilmesi, ana gayrimenkulün tümünü ilgilendiren tebligatların kabul edilmesi, kat mülkiyetine ilişkin borç ve yükümlerini yerine getirmeyen kat maliklerine karşı dava ve icra takibi yapılması ve kanuni ipotek hakkının kat mülkiyeti kütüğüne tescil ettirilmesi gibi 35 inci maddede belirtilen işleri doğrudan veya kendisinin belirleyeceği temsilci/avukat aracılığıyla yapabilir. Yöneticinin, bu madde kapsamı dışında kalan işler için temsilciye/avukata vekalet verebilmesi için ise kat malikleri kurulunun kararı gerekir.

c) 634 sayılı Kanun gereğince seçilen yöneticiler için imza sirküleri düzenlenebileceği:

 

İmza sirkülerine eklenecek dayanak belge:

 

Uygulamada tereddüt edilen konulardan birisi de, tüzel kişiliklerinin bulunmaması nedeniyle apartman ya da toplu yapı yöneticilerine imza sirküleri düzenlenip düzenlenmeyeceğidir. Yukarıda belirtilen Yargıtay kararında da açıklandığı üzere, sözü edilen yöneticilerin, 634 sayılı Kanundan kaynaklanan temsil yetkileri bulunmaktadır. Kanundan doğan bu temsil yetkisine istinaden, yönetim planında ve 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununun 35 inci maddesinde sayılan işleri kat maliklerini temsilen yapabilmektedirler. Yönetim planı ile sözü edilen Kanunun 35 inci maddesinde sayılan yetkilerle sınırlı olmak üzere apartman ya da toplu yapı yöneticilerine ait imza sirküleri düzenlenmesi ve imza sirkülerinde bu sıfatının belirtilmesi mümkün bulunmaktadır.

 

Kat malikleri kurulunca, sözü edilen Kanununun 32 nci maddesi gereğince, sözleşme, yönetim planı ve kanun hükümlerine göre ana taşınmazın yönetimiyle ilgili kat maliklerince verilen kararların (1) den başlayıp sırayla giden sayfa numaraları taşıyan her sayfası noter mührüyle tasdikli bir deftere yazılması, toplantıda bulunan bütün kat maliklerince imzalanması zorunludur.

Az sayıda kat malikinden oluşan yapılarda, kat maliklerinin toplantılarında alınan kararlar yönetici tarafından 32 nci maddede gösterilen deftere yazılarak tüm kat maliklerince imzalanmaktadır.

Ancak, çok sayıda kat malikinden oluşan yapılarda hem toplantının yapılması ve hem de kararların deftere yazılarak tüm maliklerce imzalanması çok zor olduğundan bu durumda toplantı, katılımcı kat maliklerince seçilen bir divan heyeti tarafından yönetilmekte, toplantıya katılanlar, imzalanan “katılma listesi” ile belirlenmekte ve verilen yetkiye istinaden de kararlar deftere değil, ayrı bir kağıda yazılarak divan heyetince imzalanmaktadır.

Bu durumda dikkat edilmesi gereken hususlar şunlardır:

a)Kat maliklerinin imzaladıkları “katılma listesi” (hazırun listesi) bulunmalıdır.

b)Toplantıyı yönetecek divan heyeti oluşturulmalıdır.

c)Katılanlar tarafından  divan heyetine tutanakları imzalama yetkisi verilmelidir.

ç) Toplantıda alınan kararlar ayrı bir kağıda yazılarak altı divan heyetince imzalanmalıdır. (Yargıtay 20. HD. T. 22.01.2019, E. 2017/5655, K. 2019/349; T. 28.09.2017, E. 2017/3399, K. 2017/7048; T. 03.10.2017, E. 2017/3912, K. 2017/7203 sayılı kararları)

 

Yapılacak “İmza sirkülerine” 634 sayılı KMK’nin 35 inci maddesi ile yönetim planında gösterilen yetkilerin yazılması gerekli değildir. Zira bu imza sirküleri bir temsil belgesi değildir. Temsil belgesi, yöneticinin seçildiğine ilişkin kurul kararıdır. Noterlik Kanununun 79 uncu maddesi gereğince notere ibraz edilmesi gereken bu karardır. İbraz edilen bu karara göre temsilci olduğu anlaşılan kişinin, işlemi yapma yetkisinin bulunup bulunmadığı da 634 sayılı KMK’nin 35 inci maddesi ile kat malikleri kurulu kararından araştırılmalıdır.

 

Bu sebeple; kat malikleri kurulu kararlarının yazıldığı noter onaylı karar defterinin ya da divan başkanlığınca imzalanmış kararın ilgili kısmının örneğinin Noterlik Kanununun 79 uncu maddesi doğrultusunda dayanak olarak imza sirküleri işlemlerine eklenmesi yeterlidir.

 

ç) 634 sayılı Kanun gereğince seçile n yöneticilerin imza sirkülerinin noterlik işlemlerinde kullanılıp kullanılmayacağı :

 

Belirtilen yöneticilere ilişkin imza sirküleri genellikle bankalar tarafından talep edilmekte ve noterliklerde de bu nedenle yapılmaktadır.

 

Temsilcinin ve temsil şeklinin herhangi bir tescile tabi olmaması, yöneticinin kat maliklerince yapılacak olağanüstü toplantılarla değiştirilmesinin mümkün bulunması nedeniyle, noterlik işlemlerinde yöneticinin noterlikçe onaylanmış imza sirküleri değil, 634 sayılı Kanununun 32 nci maddesi gereğince tutulan karar defteri ya da divan başkanlığınca imzalanmış karar esas alınmalı ve kat malikleri kurulunca en son seçilen yöneticiye ilişkin bu kararların ilgili kısımları kullanılmalıdır.

 

d) Kat malikleri kurulu tarafından seçilen ve üç kişiden oluşan yönetim kurulu üyelerinin görev ve yetkilerini birlikte mi yoksa ayrı ayrı mı yerine getirecekleri:

 

Kat malikleri kurulu tarafından seçilen ve üç kişiden oluşan yönetim kurulu üyelerinin görev ve yetkilerini birlikte mi yoksa ayrı ayrı yerine getirecekleri hususunda noterlikler arasında farklı uygulamalar olduğunun öğrenilmesi nedeniyle konu, Yönetim Kurulu’nun 17.09.2013 tarihli toplantısında görüşülmüştür.

 

634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununda yöneticinin yapacağı işlerin açıklanmasına karşın, üç kişiden oluşan yönetim kurulunun çalışma şekli ile ilgili bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Konuya ilişkin olarak sadece Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 20.3.2002 tarihli ve 2002/18 -245 esas, 2002/194 sayılı kararı bulunmaktadır. Bu kararda; “Yasa koyucu, kat malikleri kurulu tarafından seçilen bir kişiye "yönetici" denileceğini belirttikten sonra aynı kurul tarafından seçilen üç kişinin "Yönetim Kurulu" olarak adlandırılmasının, bunların birden ziyade yönetici olduklarını belirtmekten başka bir anlamı bulunmamaktadır. Bu hususa ilişkin olarak yönetim planında özel bir düzenlemeye yer verilmedikçe ve kat malikleri kurulunca da aksine bir karar alınmadıkça bu kurula mensup üç kişiden herhangi birinin tek başına veya ikisinin birlikte yasanın yöneticiye tanıdığı tüm hak ve yetkileri kullanmalarının olanaklı bulunduğu, ana taşınmaza birden fazla yönetici atanmasının, bunların tüm işlemleri her üçünün birlikte imzalayıp yapmaları anlamına gelemeyeceği, ... usulüne uygun tarzda yönetici seçilmiş bulunan kimselerden herhangi birinin kat malikleri kurulu kararlarını uygularken veya vekil tutmak, dava açmak, icra takibi yapmak gibi yasanın ve mevzuatın kendisine yüklediği yükümlülükleri yerine getirirken her türlü işleme tek başına imza koymak hak ve yetkisine sahip olduğu ” belirtilmiştir.

 

Bu sebeple, yönetim planında özel bir düzenlemeye yer verilmemiş ise ve kat malikleri kurulunca da aksine bir karar alınmamışsa;

Yönetim kuruluna mensup üç kişiden herhangi birinin tek başına 634 sayılı Kanunun yöneticiye tanıdığı tüm hak ve yetkileri kullanabileceğinin,

Kanunda bölümü yapılamayacağına dair açık bir hüküm olmaması, üç kişilik yönetim kurulu üyelerinin hepsinin birlikte hareket etmeleri zorunluluğunun bulunmaması, herhangi birinin tek başına veya ikisinin birlikte yasanın yöneticiye tanıdığı tüm hak ve yetkileri kullanabilmesinin mümkün bulunması nedeniyle, kendi aralarında bu yönde bölümü yapabileceklerinin ve buna göre de hak ve yetkileri kullanmak suretiyle işleri yürütebileceklerinin düşünüldüğüne Yönetim Kurulunca karar verilmiş bulunduğundan, uygulama birliğinin sağlanması için buna göre işlem yapılması gerekmektedir.

 

7- Türk Telekomünikasyon Anonim Şirketinin temsili:

 

Birleştirme nedeniyle yürürlükten kaldırılan 1995/77, 1996/19 ve 2003/19 sayılı Genelgelerde, Türk Telekomünikasyon Anonim Şirketinin 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine göre kurulmuş bir kuruluş olduğu ve bu nedenle de KHK’nin 13 maddesi doğrultusunda şirketi genel müdürün temsil edeceği belirtilmiş ise de; 5809 sayılı (R.G. 10.11.2008) Kanunla değiştirilen  406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanununun 1 inci maddesinde, her türlü telekomünikasyon hizmetlerini yürütmeye ve telekomünikasyon altyapısını işletmeye, bu Kanun ve özel hukuk hükümlerine tabi Türk Telekom Anonim Şirketi’nin (Telekom) yetkili olduğu belirtilmiştir. Dolayısıyla Telekom’un 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine tabi olması ile kamu iktisadi teşebbüslerinde olduğu gibi genel müdürün doğrudan temsil yetkisi kaldırılmış, temsil hükümlerine Şirketin ana sözleşmesinde yer verilmiştir.

 

Buna göre, Türk Telekomünikasyon Anonim Şirketi’nin Ana Sözleşmesinin:11 inci maddesi gereğince;

Şirketin temsilinden Yönetim Kurulu sorumludur.

Yönetim Kurulu gerek yasa ve gerekse işbu ana sözleşme ile kendisine yüklenen görev ve sorumluluklarını yerine getirirken bunları kısmen şirket bünyesindeki komitelere ve/veya şirket yöneticilerine işlevlerini de açıkça belirlemek suretiyle ve fakat kendi sorumluluğunu bertaraf etmeksizin devredebilir.

13 üncü maddesi gereğince;

Yönetim Kurulu sahip olduğu idare ve temsil yetkilerinin tamamını veya bir kısmını Yönetim Kurulu üyesi olan murahhas azalara ve tayin edeceği Yönetim Kurulu Üyesi olmaları gerekmeyen müdürlere bırakabilir.

Genel müdürlerin ve Şirket adına imza yetkisini haiz diğer müdürlerin vazife süreleri Yönetim Kurulu üyelerinin seçim müddetleri ile sınırlı değildir.

Genel Müdür ve genel müdür yardımcıları Yönetim Kurulu kararı ile atanırlar. 14 üncü maddesi gereğince de;

İdare ve yargı mercilerinde ve üçüncü şahıslara karşı Türk Telekom’u Yönetim Kurulunun temsil ve ilzam konusunda yapacağı düzenlemeler saklı kalmak üzere, Genel Müdür temsil eder. Genel Müdür gerektiğinde bu temsil yetkisini devir edebilir.

Türk Telekomünikasyon Anonim Şirketi’nin (Telekom) temsil yetkileri yukarıda belirtilen hükümler doğrultusunda belirlenecek ve talep halinde imza sirküleri buna göre, anonim şirketlerle ilgili olarak yapılan açıklamalar doğrultusunda düzenlenecektir.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim. Saygılarımla,

 

 

Dursun CİN

Başkan

 

 

12/06/2019 H. Danışmanlık Personeli   :F.KORKMAZ

12/06/2019 Hukuki Danışman        :Ş.ARTAR

12/06/2019 Genel Sekreter Yard.        :B.EMEL

12/06/2019 Genel Sekreter        :İ. GÜL