VESAYET VE KAYYIM - İZMİR NOTER ODASI

 

VESAYET

 

Tiirk Dil Kurumu Sözlüğünde vesayet vasilik olarak, vasilik vasi olma durumu, vasinin yaptığı iş olarak, vasi ise, bir yetimin veya akılca zayıf, hasta birinin malını yöneten kimse olarak tanımlanmıştır.

Vesayet kurumu Türk Medeni Kanununun 396- 494. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Ayrıca konuyla ilgili ayrıntılar 10.08.2003 tarih ve 25195 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Türk Medeni Kanununun Velayet, Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına İlişkin Tüzükte yer almaktadır.

Vesayet sistemi Türk Hukuk Sistemine kişileri koruma amaçlı olarak getirilmiş bir sistemdir. Yeni Türk Medeni Kanununda düzenleme yapılırken öncelikle velayet müessesi hüküm altına alınmış, daha sonra ise hem reşit olmayan küçüklerin, hem de çeşitli nedenlerle korunması gerekli olan reşit olsun, olmasın diğer kişilerin hukukunu koruma amaçlı vesayet sistemine yönelik ayrıntılı biçimde yasal düzenlemelere ihtiyaç duyulmuş ve gereği yerine getirilmiştir.

Türk Medeni Kanununun 403. Maddesinde vasi ve kayyım’ın tarifi yapılmıştır; "Vasi, vesayet altındaki küçüğün veya kısıtlının kişiliği ve mal varlığı ile ilgili bütün menfaatlerini korumak ve hukuki işlemlerde onu temsil etmekle yükümlüdür.”

Aynı maddenin devamında ise “kayyım, belirli işleri görmek veya malvarlığını yönetmek için atanır, bu Kanunun, vasi hakkıııdaki hükümleri, aksi belirtilmiş olmadıkça kayyım hakkında da uygulanır”, hükmüne yer verilmiştir.

VESAYETİ GEREKTİREN HALLER

Vesayeti gerektiren haller Türk Medeni Kanununun 404 vd. maddelerinde öngörülmüştür. Buna göre vesayeti gerektiren haller;

 

A.Küçüklük

B.Kısıtlamadır.

A.Küçüklük

 

Türk Medeni Kanununun 404. maddesine göre, " velayet altında bulunmayan her küçük vesayet altına alınır.

Görevlerini yaparlarken vesayeti gerektiren böyle bir halin varlığını öğrenen nüfus memurları, İdari makamlar, noterler ve mahkemeler, bu durumu hemen yetkili vesayet makamına bildirmek zorundadır ”.

Çeşitli gerekçelerle küçük çocuklara vasi atanması gerekir:

1-Ana babanın aynı anda ölmesi ve küçüğün velisiz kalması,

2- Ana babanın gaip olması,

3-Ana babanın boşanmaları ve hakimin anne ve babanın velayet hakkını kullanabileceğine güvenmemesi veya anne ve babanın velayeti istememeleri,

4-Boşanma sonucu velayet hakkı kendisine verilen anne veya babanın başkası ile evlenmesi ve küçüğün hak ve menfaatlerinin tehlikeye gireceğini hakimin açıkça görmesi,

5-Ana babadan her ikisinin de velayet haklarının kaldırılması gerektiğinde,

6-Evlatlık bağının kaldırılması halinde,

7-Evlilik birliğinin yokluk, mutlak butlan, nisbi butlanla sona ermesi halinde velayetin ana veya babaya verilmemesi gerekiyorsa,

8- Boşanma sonucu velayet hakkı kendisine verilen eşin ölümü halinde, diğer eşin velayeti

almak için açacağı dava sonuçlanıncaya kadar,         .

9- Koruma altına alınması gereken küçüklere, ve bu gibi gerekçelerle vasi atanması gerekir.

B.Kısıtlama

I. Akıl hastalığı ve akıl zayıflığı

Türk Medeni Kanununun 405. maddesine göre; "Akıl hastalığı veya akıl zayıflığı sebebiyle işlerini göremeyen veya korunması ve bakımı için kendisine sürekli yardım gereken ya da başkalarının güvenliğini tehlikeye sokan her ergin kısıtlanır.

Görevlerini yaparlarken vesayet altına alınmayı gerekli kılan bir durumun varlığını öğrenen idari makamlar, noterler ve mahkemeler, bu durumu hemen yetkili vesayet makamına bildirmek zorundadırlar.”

II. Savurganlık, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı, kötü yaşama tarzı, kötü yönetim

Türk Medeni Kanununun 406. maddesine göre; “savurganlığı, alkol veya uyuşturucu Madde bağımlılığı, kötü yaşama tarzı veya malvarlığını kötü yönetmesi sebebiyle kendisini veya ailesini darlık veya yoksulluğa düşürme tehlikesine yol açan ve bu yüzden devamlı korunmaya ve bakıma muhtaç olan ya da başkalarının güvenliğini tehdit eden her ergin kısıtlanır.”

III.Özgürlüğü bağlayıcı ceza

Yine Türk Medeni Kanununun 407. maddesine göre; “bir yıl veya daha uzun süreli özgürlüğü bağlayıcı bir cezaya mahküm olan her ergin kısıtlanır.”

Cezayı yerine getirmekle görevli makam, böyle bir hükümlünün cezasını çekmeye başladığını, kendisine vasi atanmak üzere hemen yetkili vesayet makamına bildirmekle yükümlüdür.”

IV. İstek üzerine

Son olarak Türk Medeni Kanununun 408. maddesinde; “yaşlılığı, engelliliği, deneyimsizliği veya ağır hastalığı sebebiyle işlerini gerektiği gibi yönetemediğini ispat eden her ergin kısıtlanmasını isteyebilir.”(“Sakatlığı” ibaresi 25.4.2013 tarihli, 6462 Sayılı Kanunun 1. Maddesiyle “engelliliği” olarak değiştirilmiştir.)

Kanunun 409. maddesinde; “Bir kimse dinlenilmeden savurganlığı, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı, kötü yaşama tarzı, kötü yönetimi veya isteği sebebiyle kısıtlanamaz.

Akıl hastalığı veya akıl zayıflığı sebebiyle kısıtlamaya ancak resmi sağlık kurulu raporu üzerine karar verilir. Hakim, karar vermeden önce, kurul raporunu göz önünde tutarak kısıtlanması istenen kişiyi dinleyebilir.”

Türk Medeni Kanununun 410. maddesinde; "kısıtlama kararı, kesinleşince hemen kısıtlının yerleşim yeri ile nüfusa kayıtlı olduğu yerde ilan olunur.

Kısıtlama, iyi niyetli üçüncü kişileri ilandan önce etkilemez.

Ayırt etme gücüne sahip olmamanın sonuçlarına ilişkin hükümler saklıdır” hükmü yer almaktadır.

Vesayet kararları MERNİS sistemine geçildikten sonra nüfusa işlenmeye başlamıştır.

Kanunun 411. maddesine göre; “vesayet işlerinde yetki küçüğün veya kısıtlının yerleşim yerindeki vesayet dairelerine aittir.”

412.madde; “Vesayet makamının izni olmadıkça vesayet altındaki kişi yerleşim yerini

değiştiremez.         *

Yerleşim yerinin değişmesi halinde yetki, yeni vesayet dairelerine geçer ve bu takdirde kısıtlama yeni yerleşim yerinde ilan olunur.”

VASİNİN ATANMASI

413. madde uyarınca; “Vesayet makamı, bu görevi yapabilecek yetenekte olan bir ergini vasi olarak atar.

Gereken durumlarda, bu görevi birlikte veya vesayet makamı tarafından belirlenen yetkileri uyarınca ayrı ayrı yerine getirmek üzere birden çok vasi atanabilir.

Rızaları bulunmadıkça birden çok kimse vesayeti birlikte yürütmekle görevlendirilemez.”

414. maddeye göre eşin ve hısımların önceliği bulunmaktadır. “Haklı sebepler engel olmadıkça, vesayet makamı, vesayet altına alınacak kişinin öncelikle eşini veya yakın hısımlarından birini, vasilik koşullarına sahip olmaları kaydıyla bu göreve atar. Bu atamada yerleşim yerlerinin yakınlığı ve kişisel ilişkiler göz önünde tutulur”.

415.madde uyarınca; “haklı sebepler engel olmadıkça, vasiliğe, vesayet altına alınacak kişinin ya da ana veya babasının gösterdiği kimse atanır.”

416. madde gereğince; vesayet altına alınan kimsenin yerleşim yerinde oturanlardan vasiliğe atananlar, bu görevi kabul etmekle yükümlüdürler.

Vasilikten kaçınma sebeplerine gelince;

417. madde uyarınca aşağıdaki kişiler vasiliği kabul etmeyebilirler:

1. Altmış yaşını doldurmuş olanlar,

2.Bedensel engelleri veya sürekli hastalıkları sebebiyle bu görevi güçlükle yapabilecek olanlar,

3.Dörtten çok çocuğun velisi olanlar,

4. Üzerinde vasilik görevi olanlar,

5. Cumhurbaşkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Bakanlar Kurulu üyeleri, hakimlik ve savcılık mesleği mensupları.

Vasiliğe engel olan sebepler

Kanunun 418. maddesi uyarınca aşağıdaki kişiler vasi olamazlar:

1.Kısıtlılar,

2.Kamu hizmetinden yasaklılar veya haysiyetsiz hayat sürenler,

3.Menfaati kendisine vasi atanacak kişinin menfaati ile önemli ölçüde çatışanlar veya onunla aralarında düşmanlık bulunanlar,

4.İlgili vesayet daireleri hakimleri.

Vasinin atanması

Kanunun 419. maddesi uyarınca; “vesayet makamı, gecikmeksizin vasi atamakla yükümlüdür.

Gerek duyulduğunda henüz ergin olmayanların da kısıtlanmasına karar verilebilir; ancak, kısıtlama kararı ergin olduktan sonra sonuç doğurur.

Kısıtlanan ergin çocuklar kural olarak vesayet altına alınmayıp velayet altında bırakılır.”         .

421.maddeye göre atama kararı hemen vasiye tebliğ edilir. Ayrıca bu karar kısıtlının yerleşim yerinde ve nüfusa kayıtlı olduğu yerde ilan olunur.

422.madde uyarınca; “vasiliğe atanan kişi, bu durumun kendisine tebliğinden başlayarak on gün içinde vasilikten kaçınma hakkını kullanabilir.

İlgili olan herkes, vasinin atandığını öğrendiği günden başlayarak on gün içinde atamanın kanuna aykırı olduğunu ileri sürebilir.

Vesayet makamı, vasilikten kaçınma veya itiraz sebebini yerinde görürse yeni bir vasi atar; yerinde görmediği takdirde, bu konudaki görüşü ile birlikte gerekli kararı vermek üzere durumu denetim makamına bildirir.”

425. maddeye göre, atama kararı kesinleşince, vesayet makamı vasinin göreve başlaması için gerekli işlemleri yapar.

Vasinin diğer görevleri yanında

1. Defter tutma(438.m.) ile

II. Değerli şeylerin saklanması (439.m). görevleri vardır.

Vasi vesayet makamına hesap vermekle mükelleftir.

III.Taşınırların satılması

Kanunun 440. maddesi uyarınca “vesayet altındaki kişinin menfaati gerektirirse değerli şeylerin dışındaki taşınırlar, vesayet makamının vereceği talimat uyarınca, açık artırma ile satılır. Hakim, özel durumları, taşınırın niteliğini veya değerinin azlığını göz önüne alarak pazarlıkla satışa da karar verebilir.”

Örnek: vesayet altındaki kişiye anne ya da babasının ölümü ile kalan araçtaki hisse satılmak isteniyorsa, vesayet makamının vereceği karar ile ona düşen hisse açık artırma ile ya da pazarlıkla satılıp, bedeli bankaya yatırılır.

IV. Paraların yatırılması

1 .Yatırma zorunluluğu

Madde 441- “Vesayet altındaki kişinin kendisi veya malvarlığının yönetimi için gerekli olmayan paralar, faiz getirmek üzere, vesayet makamı tarafından belirlenen milli bir bankaya yatırılır veya Hazine tarafından çıkarılan menkul kıymetlere çevrilir.

Paranın yatırılmasını bir aydan fazla geciktiren vasi, faiz kaybını ödemekle yükümlüdür.”

2. Yatırımların dönüştürülmesi

Madde 442- “Yeteri kadar güven verici olmayan yatırımlar, güvenli yatırımlara dönüştürülür.

Dönüştürme işleminin uygun zamanda ve vesayet altındaki kişinin menfaati gözetilerek yapılması gerekir.”

V.Ticari ve sınai işletmeler

Madde 443- “Vesayet altındaki kişinin malvarlığı içinde ticari, sınai veya benzeri bir işletme varsa; vesayet makamı, bunların işletilmesinin devamı veya tasfiyesi için gerekli talimatı verir.”

VI.Taşınmazların satılması

444. madde gereğince “taşınmazların satışı, vesayet makamının talimatı uyarınca ve ancak vesayet altındaki kişinin menfaati gerekli kıldığı hallerde mümkündür.

Satış, vesayet makamının bu iş için görevlendireceği bir kişi tarafından vasi de hazır olduğu halde açık artırmayla yapılır ve ihale vesayet makamının onamasıyla tamam olur; onamaya ilişkin kararın ihale gününden başlayarak on gün içinde verilmesi gerekir.

Ancak denetim makamı, istisnai olarak özel durumları, taşınmazın niteliğini veya değerinin azlığını göz önüne alarak pazarlıkla satışa da karar verebilir.”

Temsil

448. madde uyarınca; “vesayet dairelerinin yetkilerine ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla vasi, vesayet altındaki kişiyi bütün hukuki işlemlerinde temsil eder.”

Yasak işlemler

Kanunun 449. maddesi uyarınca; “vesayet altındaki kişi adına

kefil olmak, vakıf kurmak ve önemli bağışlarda bulunmak yasaktır.”

Kanun maddesinde yer alan bu yasaklayıcı hükümler nedeniyle, vasi yasaklanan bu işlemleri hiçbir biçimde yapamaz.

Vesayet altındaki kişinin yapabileceği işler

a. Vasinin rızası

Madde 451- “Ayırt etme gücüne sahip olan vesayet altındaki kişi, vasinin açık veya örtülü izni veya sonraki onamasıyla yükümlülük altına girebilir veya bir haktan vazgeçebilir.

Yapılan işlem diğer tarafın belirlediği veya başvurusu üzerine hakimin belirleyeceği uygun bir süre içinde onanmazsa, diğer taraf bununla bağlı olmaktan kurtulur.”

b. Onamamanın sonucu

Madde 452- “Vasinin onamadığı işlemlerde taraflardan her biri verdiğini geri isteyebilir. Ancak, vesayet altındaki kişi, sadece kendi menfaatine harcanan veya geri isteme zamanında malvarlığında mevcut olan zenginleşme tutarıyla ya da iyi niyetli olmaksızın elden çıkarmış olduğu miktarla sorumludur.

Vesayet altındaki kişi, fiil ehliyetine sahip olduğu hususunda diğer tarafı yanıltmış ise, onun bu yüzden uğradığı zarardan sorumlu olur.”

Meslek veya sanat

Madde 453- “Vesayet altındaki kişiye vesayet makamı tarafından bir meslek veya sanatın yürütülmesi için izin verilmiş ise, o kişi bununla ilgili her türlü olağan işlemleri yapmaya yetkilidir ve bu tür işlemlerden dolayı bütün malvarlığı ile sorumludur.”

Malvarlığının yönetilmesi

I. Yönetim ve hesap tutma yükümlülüğü

Madde 454- “Vasi, vesayet altındaki kişinin malvarlığını iyi bir yönetici gibi özenle yönetmek zorundadır.

Vasi, yönetimle ilgili hesap tutmak ve vesayet makamının belirlediği tarihlerde ve her halde yılda bir defa hesabı onun incelemesine sunmakla yükümlüdür.

Vesayet altındaki kişi görüşlerini oluşturma ve açıklama yeteneğine sahip ise, hesabın hakim tarafından incelenmesi sırasında olanak ölçüsünde hazır bulundurulur.”

Serbest mallar

Madde 455- “Vesayet altındaki kişi, kendi tasarrufuna bırakılmış olan mallar ile Vasinin izniyle çalışarak kazandığı malları serbestçe yönetir ve kullanır.”

Görevin süresi

Madde 456- “Vasi, kural olarak iki yd için atanır.

Vesayet makamı, bu süreyi her defasında ikişer yıl uzatabilir.

Dört yd dolunca vasi, vasilikten kaçınma hakkını kullanabilir.”

Türk Medeni Kanunu 419/soıı maddesi hükmü uyarınca, kısıtlanan ergin çocuklar, kural olarak ana babanın velayeti altında bırakılmakta, uygulamada bu durumda vesayet makamı kararında herhangi bir süreye yer verilmediği görülmektedir. Velayet hakkını kullanan ana ve babanın verilen bu vesayet kararında herhangi bir süreye tabi tutulması da zaten beklenemez. Çünkü onlar artık velayet haklarını kullanmaktadırlar.

Kanunun 457. maddesi gereğince vasiye yapacağı hizmetler karşılığında istemi halinde mahkemece bir ücret tayin edilmesi mümkündür. Çünkü, T.C.Anayasası kişilere angarya yüklenmesini yasaklar.

VESAYET DAİRELERİNİN GÖREVLERİ

Kanunun 461. maddesinde "Ayırt etme gücüne sahip olan vesayet altındaki kişi ve her ilgili, vasinin eylem ve işlemlerine karşı vesayet makamına şikayette bulunabilir.

Vesayet makamının kararlarına karşı tebliğ gününden başlayarak on gün içinde denetim makamına itiraz edilebilir. " hükmü yer almaktadır.” Yasa metninden de anlaşılacağı tizere vasinin şahsına yönelik itirazları inceleme merci denetim makamıdır.

Vasilerin, vesayet altındaki kişilerin bazı işlerini yaparken vesayet makamından izin alması gerekir. Bazı işleri yaparken ise önce vesayet makamından iznin alınması daha sonra ise bu izin kararını denetim makamının onaylaması gerekir:

VESAYET MAKAMININ İZNİNE TABİ İŞLEMLER

Kanunun 462. maddesi uyarınca aşağıdaki hallerde vesayet makamının izni gereklidir:

1. Taşınmazların alımı, satımı, rehnedilmesi ve bunlar üzerinde başka bir ayni hak kurulması,

2. Olağan yönetim ve işletme ihtiyaçları dışında kalan taşınır veya diğer hak ve değerlerin alımı, satımı, devri ve rehnedilmesi,

3. Olağan yönetim sınırlarını aşan yapı işleri,

4.Ödünç verme ve alma,

5.Kambiyo taahhüdü altına girme,

6. Bir yıl veya daha uzun süreli ürün ve üç yıl veya daha uzun süreli taşınmaz kirası sözleşmeleri yapılması,

7.Vesayet altındaki kişinin bir sanat veya meslekle uğraşması,

8. Acele hallerde vasinin geçici önlemler alma yetkisi saklı kalmak üzere, dava açma, sulh olma, tahkim ve konkordato yapılması,

9. Mal rejimi sözleşmeleri, mirasın paylaştırılması ve miras payının devri sözleşmeleri yapılması,

10.Borç ödemeden aciz beyanı,

11.Vesayet altındaki kişi hakkında hayat sigortası yapılması,

12.Çıraklık sözleşmesi yapılması,

13.Vesayet altındaki kişinin bir eğitim, bakım veya sağlık kurıımuna yerleştirilmesi,

14.Vesayet altındaki kişinin yerleşim yerinin değiştirilmesi.

 

DENETİM MAKAMININ İZNİNE TABİ İŞLEMLER

Kanunun 463. maddesi uyarınca aşağıdaki hallerde vesayet makamının izninden sonra denetim makamının da izni gereklidir:

1.Vesayet altındaki kişinin evlat edinmesi veya evlat edinilmesi,

2.Vesayet altındaki kişinin vatandaşlığa girmesi veya çıkması,

3.Bir işletmenin devralınması veya tasfiyesi, kişisel sorumluluğu gerektiren bir ortaklığa girilmesi veya önemli bir sermaye ile bir şirkete ortak olunması,

4.Ömür boyu aylık veya gelir bağlama veya ölünceye kadar bakma sözleşmeleri yapılması,

5.Mirasın kabulü, reddi veya miras sözleşmesi yapılması,

6.Küçüğün ergin kılınması,

7.Vesayet altındaki kişi ile vasi arasında sözleşme yapılması.

 

İznin bulunmaması

Kanunun 465. maddesinde "Kanunen gerektiği halde vasinin yetkili vesayet dairelerinin iznini almadan yapmış olduğu işlemler, vesayet altındaki kişinin vasinin izni olmaksızın yaptığı işlem hükmündedir. " hükmüne yer verilmiştir.

Fiil ehliyetine göre gerçek kişilerin hukuki durumu aynı değildir.Ayırt etme gücüne sahip ve ergin olan ve aynı zamanda kısıtlı da bulunmayan bir kişinin hukuki durumu ile

ayırt etme gücüne sahip olmayan bir kişinin hukuki durumu birbirinden çok farklıdır.

Ayrıca, ayırt etme gücüne sahip olmayan kişilerin hukuki durumu ile ayırt etme gücüne sahip olan fakat ergin olmayan veya kısıtlı bulunan kişilerin durumu da aynı değildir. Bu nedenle , fiil ehliyetine sahip olup olmamaları veya bunlardan bazılarına sahip olup, bazılarına sahip olmamaları bakımından gerçek kişileri; gruplara ayırmak gerekir:

tam ehliyetliler,

sınırlı ehliyetliler,

sınırlı ehliyetsizler,

tam ehliyetsizler:

 

1- Tam Ehliyetliler

Tam ehliyetli olan gerçek kişiler, fiil ehliyetinin bütün koşullarına sahiptirler. Tam ehliyetliler her tür hukuki işlemi yaparken hiç kimsenin iznine muhtaç değildir.

 

2- Sınırlı Ehliyetliler

Sınırlı ehliyetliler, tam ehliyetli oldukları halde, bazı ehliyetleri belli konularda sınırlandırılmıştır.. Bu kişiler ergin ve ayırt etme gücüne sahiplerdir ve kısıtlı da değildirler. Ancak kanun koyucu bu kişilerin ehliyetlerini; onları veya bir başkasını koruma, amacıyla sayıca az ama önemii bazı hukuki işlemler de sınırlamıştır; bu kişiler aslen ehliyetlidir, bazı durumlarda ise ehliyetleri sınırlıdır.. Bunlara örnek; evli kişiler ile kendilerine yasal danışman atanmış olanlar dır.

Eşler bazı kanunla sınırlanmış işleri yaparken diğer eşin rızası gereklidir: Aile konutunu eşin rızası olmadan malik eşin devir edememesi, aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaması, aile konutu olarak kullanılan taşınmazın kira sözleşmesini tek başına fesh edememesi gibi..

Kendilerine yasal danışman atanmış olanlar, kısıtlanmaları için yeterli bir sebep bulunmamakla beraber, korunması bakımından fiil ehliyetinin sınırlandırılması gerekli görülen ergin kişilerdir (MK. m. 429). Bu gibi kişilere kanunda sayılmış olan önemli hukuki işlemlerde oyu alınmak üzere bir yasal danışman atanır. Bu kişiler, MK. m. 429’da sayılmış olan işlemleri yasal danışmanlarının olumlu oyunu almaksızın yapamazlar.

 

3- Sınırlı Ehliyetsizler

Sınırlı ehliyetsizler, fiil ehliyetinin koşullarına sahip olmayanlardır., kanun koyucu bu kişileri tam ehliyetsiz saymamış, onları bazı bakımlardan fiil ehliyetli olarak kabul etmiştir.. Sınırlı ehliyetsizler, ayırt etme gücüne sahip küçükler ile ayırt etme gücüne sahip kısıtlılardır. Bu kişilerin bir kısmı ergin değildir, bir kısmı ise kısıtlıdır, yani bunlar fiil ehliyetinin ayırt etme gücüne sahiptirler ama ya küçüklerdir, ya da kısıtlıdırlar..Bunların hukuki durumu Türk Medeni Kanunu m. 16’da düzenlenmiştir.

 

Hukuki İşlem Ehliyeti Bakımından;

Sınırlı ehliyetsizleri hukuki işlem ehliyeti bakımından üç bölüm de incelemek gerekir:

 

Bizzat Yapamayacakları İşlemler:

Sınırlı ehliyetsizler satım, kira, eser (istisna) ve hizmet sözleşmeleri gibi borç altına girecekleri işlemleri yapamazlar. Bu gibi hukuki işlemler, onların yasal temsilcileri olan veli ve vasileri tarafından yapılır. Veya bu gibi işlemler yasal temsilcilerinin rızası ile yapabilirler. Yasal temsilci işlem yapılmadan izin verebildiği gibi, işlem yapıldıktan sonra da rızasını verebilir. Buna onama denir.

 

Kendi Başlarına Yapabilecekleri İşlemler

Sınırlı ehliyetsizler, ahlaka aykırı olmayan karşılıksız kazandırmaları yapabilirler.

Sınırlı ehliyetsizler, kişiye sıkı sıkıya bağlı hakların kullanılmasında da kural olarak yasal temsilcilerinin rızasına muhtaç değildirler. Kişiye sıkı sıkıya bağlı haklar, bizzat hak sahibi tarafından kullanılabilen, temsilci vasıtasıyla kullanılmaları mümkün olmayan, ölümle sona eren ve başkalarına devredilemeyen haklardır. Örneğin ergin kılınma isteminde bulunma, nişanlanma, nişanı bozma, evlenme, tanıma ve babalık davası açma hakkı gibi haklar, kişiye sıkı sıkıya bağlı haklardandır. Sınırlı ehliyetsizler bu haklarından bazılarını bizzat kullanırlar; yasal temsilciler onlar

adına bu haklan kullanamazlar; istisnai olarak nişanlanma ve evlenme gibi haklarını ise, ancak yasal temsilcilerinin izniyle kullanabilirler.

 

Türk Medeni Kanunu 449.maddesinde yer alan yasak işlemleri ne kendileri, ne de yasal temsilcileri yapamaz.

Dava Ehliyeti Bakımından

Bu kişiler fiil ehliyetine sahip olmamakla birlikte ayırt etme gücüne sahip olduklarından kanun koyucu dava ehliyeti bakımından onları ehliyetli saymıştır.

 

4- Tam Ehliyetsizler

Hem ayırt etme güçleri, hem de fiil ehliyetleri yoktur. Küçük veya ergin olmaları önem arzetmcz. Bu nedenle de hukuki işlem ehliyetleri yoktur. Bunlar şahsa sıkı sıkıya bağlı olan haklarını da kullanamazlar. Yapılan işlemler batıldır. Bunların dava ehliyeti de yoktur.

Vasilerin yapamayacağı ve vesayet altında bulunan kişinin bizzat yapması gereken işler:

Şahsa sıkı sıkıya bağlı olan haklar başkalarına hiçbir şekilde devir edilemezler. Nişanlanma, evlenme, vasiyetname yapmak ve bundan rücu etmek, mirastan feragat sözleşmesi yapmak ve bundan rücu etmek, Zina yapan eşi bağışlamak, Velayet hakkının kullanılması, Evliliği temsil hakkı, bu işlerin yapılması için vesayet altına alınmış kişiye vesayeteıı vasi vekaletname veremez.

 

Bazı sahsa bağlı hakların kullanılması içiıı vasi tarafından vekaletname verilmesi mümkündür:

Evlilik dışı doğan çocuğun tanınması,

Kendisine ana ve babası veya mahkeme tarafından bir meslekle uğraşma yetkisi verilmiş olan mümeyiz küçük veya vesayet altına alınmış olan kişi bu işlerle ilgili olarak alacak ve borç için dava ehliyetine sahiptir.

Vesayet altındaki kişiler tasarruf hakkı kendilerine bırakılmış olan mal ve alacakları için bu mal ve hakları diledikleri gibi tasarruf edebilecekleri gibi, bu mal ve alacaklarla ilgili olarak dava açma hakkına da sahiptir.

Boşanma davası açma hakkı,

Manevi tazminat talep hakkı,

Kazai rüşt talep etme hakkı,

İsmin değiştirilmesini talep edebilme hakkı,

Evlat edinme ve evlatlık olma hakkı,

Evlatlık bağının kaldırılmasını isteme hakkı,

Babalık davası açabilme hakkı,

İntifa hakkı, sükna hakkı, Başkalarına devredilemeyeceği ve mirasçıya intikal etmeyeceği kararlaştırılan inşaat ve kaynak hakları, ölünceye kadar bakma alacaklısının hakları,

Hem vasinin hem vesayet altındaki kişinin izin almadan yapabileceği işler:

Tanımaya itiraz etme hakkı,

Şahsiyet hakların tecavüzün men’ini talep hakkı,

İsmin himaye edilmesini isteme hakkı,

Evlenmenin iptalini isteme hakkı,

Hakkında cezai bir kovuşturma veya dava açılan mümeyyiz küçükler ve mümeyyiz mahcurlar bu işler için gerek kendileri, gerekse yasal temsilcileri avukat tutabilirler.

Vesayet altındaki kişinin karşılıksız kazananlarına yönelik işlemler,

 

Vasilerin mahkemeden izin alarak yapabileceği işlemler:

Vasiler; Türk Medeni Kanunu 462. Maddesinde sayılan işleri yaparken vesayet makamından, 463. Maddede yer alan işleri yaparken ise önce vesayet makamından izin alıp, daha sonra denetim makamına bu izin kararını onaylatacaklardır. İzin alınmadan yapılan işler vesayet altında olan kişinin vasiden izin almadan yaptığı işler gibidir. (465.m)

Vasinin izin almadan yapacağı işlere daha sonra mahkeme icazet verebilir. Kanun koyucu 465. Madde ile 451. Maddeye yollama yapmıştır.

Vesayet altında olan kişilerin vasiden izin almadan yapacağı işlere vasi izin verebilir.(451 .m)

Vasinin vesayet altında olan kişiyi temsil ederken şahsa sıkı, sıkıya bağlı haklar dışında kalan ve 462 ve 463. Maddelerde yer alan izne gerek olan işler haricindeki tüm işlerde vesayet altında olan kişiyi tam bir yetki ile temsil edecektir. Türk Medeni Kanunu .448. maddesi buna cevaz vermiştir.

Vasiler; Türk Medeni Kanunu 403. Maddesi gereğince vesayet altında bulunan kişilerin kişilikleri ve malvarlıkları ile ilgili işlerde, hacir altında olan kişilerin menfaatini korumak ve hukuki işlemlerde onları temsil etmekle yükümlüdürler.

Şahsa bağlı haklar dışında kalan, vesayet altında olan kişilerin kullanması gereken ancak ayırt etme gücüne sahip olmadıklarından kullanamadıkları boşanma davası açma, tanımaya itiraz etme, aile konutu seçme, aileyi temsil etme gibi hakları vasiler kullanabilirler. Hacir altında bulunan kişilerin menfaatini korumak vesayet daireleri ile vasilere aittir.

7.12.1955 tarih ve E: 11,24 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da belirtildiği gibi mümeyyiz mahcurlar bizzat kendileri evlat edinme veya evlatlık olma işlemlerini yapabilirler, ancak kanunun 463/1. maddesi gereğince vasilerinin rızasını almak zorundadırlar. Vasilerde bu rızayı verebilmek için aynı madde gereğince mahkemeden izin alıp bunu onaylatmak zorundadırlar. Mümeyyiz küçükler ise yaşları gereğince sadece evlatlık olabilirler, kanunun 463/ 1. maddesi gereğince küçüğün bu işlerini mahkemeden izin alıp bunu onaylatarak vasileri yapabilirler.

 

VESAYET ORGANLARININ SORUMLULUĞU

A. Özen yükümü

Madde 466-“Vesayet organları ve vesayet işleriyle görevlendirilmiş olan diğer kişiler, bu görevlerini yerine getirirlerken iyi bir yönetimin gerektirdiği özeni göstermekle yükümlüdürler.”

 

B. Vasinin sorumluluğu

Madde 467- “Vasi, görevini yerine getirirken kusurlu davranışıyla vesayet altındaki kişiye verdiği zarardan sorumludur.

Kayyım ve yasal danışmanlar hakkında da aynı hüküm uygulanır.”

 

C.Devletin sorumluluğu

Madde 468; “Devlet, vesayet dairelerinde görevli olanların hukuka aykırı olarak sebebiyet verdikleri zararlardan doğrudan doğruya sorumlu olduğu gibi; vasi, kayyım ve yasal danışmanlara tazmin ettirilemeyen zararlardan da sorumludur.

Zararı tazmin eden Devlet, zararın meydana gelmesinde kusurlu olanlara rücu eder.

Zararın doğmasına kusurları ile sebep olanlar, rücu hakkını kullanan Devlete karşı müteselsilen sorumludurlar.”

Kanunun 469; maddesinde “Devletin vesayet dairelerinde görevli kişilere karşı* rücu davasına bakmaya, vesayet dairelerinin bulunduğu yere en yakın asliye mahkemesi yetkilidir.

Vesayetle ilgili tazminat ve diğer rücu davaları vesayet dairelerinin bulunduğu yer asliye mahkemesinde görülür.”

 

VESAYETİN SONA ERMESİ

VESAYETİ GEREKTİREN HALLERİN SONA ERMESİ

 

A.Küçüklerde

Madde 470; “Küçük üzerindeki vesayet, onun ergin olmasıyla kendiliğinden sona erer.

Erginliğe mahkemece karar verilmiş ise, mahkeme aynı zamanda küçüğün hangi tarihte ergin olacağını tespit ve ilan eder.”

 

B.Hükümlülerde

Madde 471; “Özgürlüğü bağlayıcı cezaya mahkumiyet sebebiyle kısıtlı bulunan kişi üzerindeki vesayet, hapis halinin sona ermesiyle kendiliğinden ortadan kalkar.”

 

C.Diğer kısıtlılarda

1. Kaldırılması

Madde 472; “Diğer kısıtlılar üzerindeki vesayet, yetkili vesayet makamının kararıyla sona erer.

Vesayeti gerektiren sebebin ortadan kalkması üzerine vesayet makamı vesayetin sona ermesine karar verir.

Kısıtlı ve ilgililerden her biri, vesayetin kaldırılması isteminde bulunabilir.”

 

2. Akıl hastalığı veya akıl zayıflığında

Madde 474; “Akıl hastalığı veya akıl zayıflığı yüzünden kısıtlanmış olan kişi üzerindeki vesayetin kaldırılmasına, ancak kısıtlama sebebinin ortadan kalkmış olduğunun resmi sağlık kurulu raporu ile belirlenmesi halinde karar verilebilir.”

 

3. Savurganlık, alkol veya uyuşturucu Madde bağımlılığı, kötü yaşama tarzı, kötü yönetimde

Madde 475; “Savurganlığı, alkol veya uyuşturucu Madde bağımlılığı, kötü yaşama tarzı veya malvarlığını kötü yönetmesi sebebiyle kısıtlanmış olan kişinin vesayetin kaldırılmasını isteyebilmesi, en az bir yıldan beri vesayet altına alınmasını gerektiren sebeple ilgili olarak bir şikayete meydan vermemiş olmasına bağlıdır.”

 

4.İstek üzerine kısıtlamada

Madde 476; “Kendi isteğiyle kısıtlanmış olan kişi üzerindeki vesayetin kaldırılması, kısıtlamayı gerektiren sebebin ortadan kalkmasına bağlıdır.”

 

VASİLİK GÖREVİNİN SONA ERMESİ

 

A.Fiil ehliyetinin yitirilmesi ve ölüm

Madde 479; “Vasilik görevi, vasinin fiil ehliyetini yitirmesi veya ölümüyle sona erer.”

B.Sürenin sona ermesi ve uzatılmaması

I. Sürenin dolması

Madde 480; “Vasilik görevi, uzatılmadığı takdirde, sürenin dolmasıyla sona erer.”

II.Engelin veya kaçınma sebebinin ortaya çıkması

Madde 481; “Vasi, vasiliğe engel bir sebebin ortaya çıkması halinde görevinden çekilmek zorundadır.

Vasi, bir kaçınma sebebi ortaya çıktığı takdirde sürenin bitiminden önce görevinden alınmasını isteyebilir; ancak, önemli sebeplerin varlığı halinde görevine devam etmek zorundadır.”

III. Göreve devam zorunluluğu

Madde 482; “ Görevi sona eren vasi, yenisi göreve başlayıncaya kadar zorunlu işleri yapmakla yükümlüdür.”

Görevden alınma

I. Sebepleri

Madde 483; “Vasi, görevini ağır surette savsaklar, yetkilerini kötüye kullanır veya güveni sarsıcı davranışlarda bulunur ya da borç ödemede acze düşerse, vesayet makamı tarafından görevden alınır.

Vasinin görevini yapmakta yetersizliği sebebiyle vesayet altındaki kişinin menfaatleri tehlikeye düşerse, vesayet makamı kusuru olmasa bile vasiyi görevden alabilir.”

II. Usulü

1. İstek üzerine veya re' sen

Madde 484; “ Ayırt etme gücüne sahip olan vesayet altındaki kişi veya her ilgili, vasinin görevden alınmasını isteyebilir.

Görevden alınmayı gerektiren sebebin varlığını başka bir yoldan öğrenen vesayet makamı, vasiyi re' sen görevden almakla yükümlüdür.”

2. Araştırma ve uyarı

Madde 485; “Vesayet makamı, ancak gerekli araştırmayı yaptıktan ve vasiyi dinledikten sonra onu görevden alabilir.

Vesayet makamı, ağır olmayan hallerde vasiye görevden alınacağı konusunda uyarıda bulunur.”

3.Geçici önlemler

Madde 486; “Gecikmesinde tehlike bulunan hallerde vesayet makamı, vasiye geçici olarak işten el çektirip bir kayyım atayabileceği gibi; gerekirse muhtemel zararı göz önünde bulundurarak vasinin mallarına ihtiyati haciz koyabilir ve tutuklanmasını da isteyebilir.”

Madde 487; “Vesayet makamı, görevden alma ve uyarıda bulunmanın yanı sıra, vesayet altındaki kişinin korunması için gerekli diğer önlemleri de almakla yükümlüdür.”

5. İtiraz

Madde 488; “İlgililer, vesayet makamının kararlarına karşı, tebliğ gününden başlayarak on gün içinde denetim makamına itiraz edebilirler. Denetim makamı, gerektiğinde duruşma da yaparak bu itirazı kesin karara bağlar.”

Sorumluluk davasında zamanaşımı

Madde 492; “ Sorumlu vasi ve kayyıma karşı açılacak tazminat davası kesin hesabın tebliğ edildiği tarihten başlayarak bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.

Tazmin ettirilemeyen zararlar için Devlete karşı açılacak tazminat davasının zamanaşımı süresi, zararın vasi, kayyım ve yasal danışmana tazmin ettirilemeyeceğinin anlaşılmasından başlayarak bir yıldır.

Vesayet dairelerinde görevli olanların sebebiyet verdikleri zararlardan dolayı Devlete karşı açılacak davaların zamanaşımı genel hükümlere tabidir.

Devletin rücu davası, rücu hakkının doğumunun üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.” ÖZEL VESAYET:

Türk Medeni Kanunu 398. Maddesinde özel vesayete ilişkin yasal düzenlemeler yapılmıştır. Vesayet altındaki kişinin menfaatini haklı gösterdiği durumlarda istisnai olarak vesayet bir aileye verilebilir. Bu durumda yetki ve sorumluluk vesayet makamından kurulacak aile meclisine geçer.

Özel vesayet; denetim makamı tarafından ve vesayet altına bulunan kişinin fiil ehliyetine sahip olan iki yakın hışmının veya bir yakın hısımı ile eşinin istemi doğrultusunda kurulur.(Türk Medeni Kanunu 399.m)

Aile meclisi ise vesayet altında olan kişinin vasi olmaya ehil olan en az üç hısımından oluşur ve denetim makamı tarafından 4 yıl için atanırlar.(Türk Medeni Kanunu .400.m)

Aile meclisi üyeleri atanmadan önce güvence vermek zorundadırlar, aksi takdirde atanamazlar ve özel vesayet kurulamaz.(Türk Medeni Kanunu 401.m)

Aile meclisi görevini yapmaz veya denetim makamı gerek görürse her zaman aile meclisini değiştirebilir veya özel vesayeti kaldırabilir. (Türk Medeni Kanunu 402)

Kararların Temyizi:

Kısıtlama kararının hukuken temyizi mümkündür. Vesayete ilişkin Türk Medeni Kanunu İlgili maddelerinin uygulama biçimi, karara dayanak alınan rapor, vasi tayininde uygulanan yöntem, maddi vakaların mahkemece değerlendirilmesi şekli, mahkemenin yetki ve görevine ilişkin verilen kararlar da temyiz edilebilir.

Noterler kısıtlı adına vekaletname düzenlerken vesayet kararının kesinleşmesini aramaları şart değildir. Eğer vesayeti gerektiren hallerden birisi mevcut ise kişiye vesayet makamı tarafından vasi tayin edilecektir. Vasi olarak atanan kişi eğer vasilikten kaçınma veya vasiliğe engel sebeplerden herhangi birisi yok ise bu görevi kabul etmek zorundadır. Eğer vasinin bu görevden kaçınması için gerekli nedenler var ise bu karara 10 gün içerisinde vasi vasilikten kaçınma hakkını kullanabileceği gibi, ilgili olan herkes 10 gün içerisinde vasiliğe kanuna aykırı olduğu iddiası ile itiraz edebilir. İtiraz ve kaçınma gerçekleşse ve denetim makamı tarafından bu hususlar kabul edilse bile VASİNİN GÖREVİ YENİ VASİ ATANANA KADAR DEVAM EDER. Bu nedenle de verilen vasi kararının kesinleşmesi şart olmayıp, noterlerin kesinleşme şerhi olmayan vesayet kararına dayanarak işlem yapmasını engellemez.

Bu konuya yönelik araştırma yapmak noterin görevi değildir. Yasa koyucu bu konuda hacir altına alınan kişinin işlerinin görülebilmesi için her türlü yasal düzenlemeyi yapmış ve bu konuda hiç açık kapı bırakmamıştır. Ancak bu konuda ne yazık ki uygulama birliği yoktur. Bu nedenle Türkiye Noterler Birliğinin; noterler arasında uygulama birliğini sağlamak için en kısa zamanda Adalet Bakanlığının görüşünü alarak bir genelge yapması gereklidir.

 

KAYYIMLIK VE YASAL DANIŞMANLIK

Türk Dil Kurumu Sözlüğünde kayyımlık kayyım olma durumu olarak, kayyım ise, hukukta belli bir malın yönetilmesi veya belli bir işin yapılması için görevlendirilen kimse olarak tanımlanmıştır.         *

Belirli işi görmek üzere atanan kayyıma temsil kayyımı, bir malı idare etmek üzere görevlendirilen kayyıma ise yönetim kayyımı denilmektedir.

Kayyımlık ve Yasal Danışmanlık Yeni Türk Medeni Kanununun 426 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. İlk tarifini ise Türk Medeni Kanunu 403. Maddesinde bulur. Ayrıca konuyla ilgili ayrıntılar 10.08.2003 tarih ve 25195 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Türk Medeni Kanununun Velayet, Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına İlişkin Tüzükte yer almaktadır. Yeni Türk Medeni Kanununun 403. maddesinde; kayyım, belirli işleri görmek veya malvarlığını yönetmek için atanır. Bu Kanunun, vasi hakkındaki hükümleri, aksi belirtilmiş olmadıkça kayyım hakkında da uygulanır.” hükmüne yer verilmiştir.

A. Kayyımlığı gerektiren haller

I. Temsil

Madde 426-“Vesayet makamı, aşağıda yazılı olan veya kanunda gösterilen diğer hallerde ilgilisinin isteği üzerine veya re'sen temsil kayyımı atar:

1.Ergin bir kişi, hastalığı, başka bir yerde bulunması veya benzeri bir sebeple ivedi bir işini kendisi görebilecek veya bir temsilci atayabilecek durumda değilse,

2. Bir işte yasal temsilcinin menfaati ile küçüğün veya kısıtlının menfaati çatışıyorsa,

3. Yasal temsilcinin görevini yerine getirmesine bir engel varsa.”

II. Yönetim 1. Kanun gereği

Madde 427-“Vesayet makamı, yönetimi kimseye ait olmayan mallar için gereken önlemleri alır ve özellikle aşağıdaki hallerde bir yönetim kayyımı atar:

1.Bir kimse uzun süreden beri bulunamaz ve oturduğu yer de bilinemezse,

2.Vesayet altına alınması için yeterli bir sebep bulunmamakla beraber, bir kişi malvarlığını kendi başına yönetmek veya bunun için temsilci atamak gücünden yoksunsa,

3. Bir terekede mirasçılık hakları henüz belli değilse veya ceninin menfaatleri gerekli kılarsa,

4. Bir tüzel kişi gerekli organlardan yoksun kalmış ve yönetimi başka yoldan sağlanamamışsa,

5. Bir hayır işi veya genel yarar amacı güden başka bir iş için halktan toplanan para ve sair yardımı yönetme veya harcama yolu sağlanamamışsa.”

2. İstek üzerine

Madde 428- “İsteğe bağlı kısıtlama sebeplerinden biri varsa, ergin bir kişiye kendi isteği üzerine bir kayyım atanabilir.”

B. Yasal danışmanlık

Madde 429- “Kısıtlanması için yeterli sebep bulunmamakla beraber korunması bakımından fiil ehliyetinin sınırlanması gerekli görülen ergin bir kişiye aşağıdaki işlerde görüşü alınmak üzere bir yasal danışman atanır:         *

1. Dava açma ve sulh olma,

2.Taşınmazların alımı, satımı, rehnedilmesi ve bunlar üzerinde başka bir ayni hak kurulması,

3.Kıymetli evrakın alımı, satımı ve rehnedilmesi,

4.Olağan yönetim sınırları dışında kalan yapı işleri,

5.Ödünç verme ve alma,

6. Ana parayı alma,

7.Bağışlama,

8.Kambiyo taahhüdü altına girme,

9.Kefil olma.

Aynı koşullar altında bir kimsenin malvarlığını yönetme yetkisi, gelirlerinde dilediği gibi tasarruf hakkı saklı kalmak üzere kaldırılabilir.”

C.Yetki

Madde 430- “Temsil kayyımı, kendisine kayyım atanacak kimsenin yerleşim yeri vesayet makamı tarafından atanır.

Yönetim kayyımı, malvarlığının büyük bölümünün yönetildiği veya temsil edilen kimsenin payına düşen malların bulunduğu yer vesayet makamı tarafından atanır.”

D.Usul

Madde 431- “Vasinin atanması usulüne ilişkin kurallar, kayyım ve yasal danışmanın atanmasında da uygulanır.

Kayyım veya yasal danışman atanmasına ilişkin karar, ancak vesayet makamının gerekli görmesi halinde ilan olunur.”

KAYYIMIN GÖREVLERİ

A.Kayyımın konumu

Madde 458-“ Bir kimseye kayyım atanması onun fiil ehliyetini etkilemez. Yasal danışmanlığa ilişkin hükümler saklıdır.

Kayyımın görev süresi ve ücreti vesayet makamı tarafından belirlenir.”

B.Kayyımlığın kapsamı

I. Belli bir iş

Madde 459- “Belli bir iş için görevlendirilmiş olan kayyım, vesayet makamının talimatına aynen uymak zorundadır.”

II.Malvarlığının yönetimi

Madde 460-“Kayyım bir malvarlığının yönetimi ve gözetimi ile görevlendirilmiş ise, yalnız o malvarlığının yönetim ve korunması için gerekli olan işleri yapabilir.

Kayyımın, bunun dışındaki işleri yapabilmesi, temsil olunanın vereceği özel yetkiye, temsil olunan

bu yetkiyi verecek durumda değilse vesayet makamının iznine bağlıdır.”

Kayyımlıkta ve yasal danışmanlıkta vesayeti gerektiren hallerin sona ermesi:

I.Genel olarak

Madde 477- “Temsil kayyımlığı, kayyımın yapmakla görevlendirildiği işin bitirilmesiyle sona erer.

Yönetim kayyımlığı, kayyımın atanmasını gerektiren sebebin ortadan kalkması veya kayyımın görevden alınmasıyla sona erer.

Yasal danışmanlık, vesayetin kaldırılmasına ilişkin hükümler uyarınca vesayet makamının kararıyla sona erer.”

II. İlan

Madde 478- “Atamanın ilan edilmiş olması veya vesayet makamının gerekli görmesi hallerinde, kayyımlığın sona erdiği de ilan olunur.”

 

YASAL DANIŞMANLIK Kısıtlanması için yeterli sebep olmamakla beraber kişinin korunması için fiil ehliyetinin sınırlanması gerekli görülen ergin bir kişiye Türk Medeni Kanunu 429. Maddesinde sayılan işlerin yapılabilmesi için atanan kişiye yasal danışman denir. Aynı vesayette olduğu gibi kendisine yasal danışman atanan kişi yasa maddesinde sayılan işleri yapabilmek için yasal danışmanının görüşünü almak zorundadır. Eğer yasal danışmanına danışmadan bu işleri yapacak olursa yaptığı işler o kişiyi bağlamaz.

(Y 1. H. D. 19.2.1985 tarih ve 4757 1835 no.lıı karar.)

III - ATANMASI ve GÖREVİNİN SONA ERMESİ .

Kayyım atanmasına ilişkin 426, 427 ve 428. maddelerinde öngörülen kurallar yasal danışman içinde geçerlidir, bu nedenle yasal danışman şartlara göre vesayet makamı tarafından resen veya ilgilinin isteği üzerine atanır. Vesayet makamı gerekli görürse atama kararı ilan olunur (Türk Medeni Kanunu 431/2.m).

Kanun 477/3. maddesi gereğince yasal danışmanlık, vesayetin kaldırılmasına ilişkin hükümler uygulanarak vesayet makamının vereceği karar ile sona erer. Atama kararının ilan edilmiş olması veya mahkemenin gerekli görmesi halinde görevin sona erme kararı da ilan edilir (Türk Medeni Kanunu 478.m)

VESAYET. KAYIMLIK VE YASAL DANIŞMANLIK KARARLARINA KARŞI NOTERLERİN DİKKAT ETMESİ GEREKEN HUSUSLAR NELERDİR :

1- Vasi tarafından işlem yaptırmak üzere notere sunulan kararlar incelenmeli ve sunulan karara dayanılarak işlem yapılmalıdır. Kişinin hangi nedenle hacir altına alındığı, mümeyyiz olup, olmadığı da yapılacak işlemler için önem arzeder.

2- Vasinin notere sunacağı vesayet kararının bir örneği Noterlik Kanununun 79. maddesi gereğince yapılan işleme harçsız ve vergisiz olarak eklenmelidir.

3- Notere sunulan kararda vasinin iki yıllık görev süresine bakılmalı, süre dolmuş ise vasinin görevinin iki yıl daha uzatıldığı tespit edilmeli, böyle bir karar sunulamıyorsa vasiden süre uzatımına ait yeni bir karar istenmelidir.

4- Vasinin, hacir altında olan kişiye vesayeten vekaletname düzenletmesi gerekiyorsa ; vesayet mahkemesinden izin alınmasına ihtiyaç yoktur. İzini isteyecek makam ve merci, nihayi işi yapacak olandır. T.N.B. tarafından yayınlalan 18.12.2002 tarih ve 51 Sayılı genelge de bu görüşümüzü doğrulamaktadır.

5- İzin kararı noterin noterlik dairesinde yapacağı ve bizzat hacir altında bulunan kişiyi ilgilendiren işlerin(muristen kalan menkul malların devir işlemi, araç satış işlemi gibi) yapılması gereken durumlarda gereklidir. İşlemi yapacak olan noter menkul malların devir işlemini yaparken, sözleşme tanzim ederken ; vasiden vesayet kararını, izin kararını, açık arttırma ile^satış yapılmış ise buna ilişkin kararı veya pazarlıkla satış yapılmışsa bu kararı istemek ve kararları yapacağı işleme Noterlik Kanununun 79. maddesi gereğince eklemek zorundadır.

6-Vasinin hacir altında bulunan kişiye ait olan taşınmazlarının satış işleminin gerçekleştirilmesi için yapılacak olan vekaletnamelerde izin kararının istenmesine ihtiyaç yoktur, vesayet kararını, satışa izin kararını, açık arttırma kararını veya pazarlıkla yapılan satışa yönelik kararı, işlemi yapacak olan tapu dairesi isteyecek ve o kararlara dayanarak işlemi yapacaktır. Ancak noterler arasında bu konuda uygulama birliği yoktur.

7- Türk Medeni Kanunu 462 ve 463. Maddelerinde yer alan izne tabi işler tek, tek sayılmış olup, vasinin yasa maddelerinde sayılan işleri yaparken, vesayet makamlarından izin alması gerekirken,

hacir altına alınmış, kısıtlanmış olan ergin çocuklar kural olarak vesayet altına alınmayıp velayet altında bırakılııiar.(Türk Medeni Kanunu 419/son fıkra) Kendisine böyle bir karar sunulan noter işlemi velayeten yapacak olan kişi/kişilerden hiç bir izin kararı talep etmeden ve bu kararı dayanak olarak işleme ekleyerek işlemi yapacaktır. Çünkü her ne kadar böyle bir karar vesayet dairesinden verilmiş olsa da burada uygulanacak olan yasal hükümler, velayet hiikiimleridir.Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 24.5.2002 tarih, 2002/5872 Esas, 2002/6944 Sayılı kararında da açıkça izin alınmasına ihtiyaç olmadığı belirtilmiştir.

8- Hukuken bir yılı aşkın ceza alan kişiye vasi tayin edilmesi gerekir. Ancak kişinin birden fazla, bir yıldan az ceza alması ve bu cezaların toplandığında bir yılı geçmesi o kişiye vasi tayin edilmesini gerektirmez. Ceza Genel Kurulunun 15.07.2008 gün ve 174-191 sayılı kararında da açıkça belirtildiği üzere; birden fazla hükümde yer alan cezalar sadece koşullu salıvermenin hesaplanması amacına dönük olarak infaz aşamasında toplanabilir, bunun dışında ise "cezaların içtimai" mümkün değildir.

9-Belirli bir işi görmek için görevlendirilen kayyım’ın sunacağı vesayet dairesinden verilmiş olan kararda kayyım hangi işi yapmak üzere görevlendirilmişse sadece o işi ; kararda açık biçimde yazıldığı gibi yapmaya yetkilidir. Noter karar içersinde yer alan tüm ayrıntılara dikkat etmeli ve sadece bu karar doğrultusunda kendisinden istenilen işi/işleri yapmalıdır.

10-Örneklersek: şirket kuruluşlarında anne, baba ve çocuk birlikte bir şirket kuruluşuna imza atmak istiyorsa, bu durumda veliler ile çocuk arasında menfaat çatışması söz konusu olacağından çocuğa sulh hukuk mahkemesi tarafından bir temsil kayyımı tayin edilmelidir.

11-Hacir altına alınıp kendisine vasi tayin edilen bir kişinin adına vasi; noterlikte bir sözleşme imzalamak istiyorsa ve imzalayacağı sözleşmenin de bizzat taraflarından birisi olacaksa, bu durumda da hacir altına alınan kişiye bu işin yapılabilmesi için bir temsil kayyımı tayin edilecektir. Çünkü vasi ile vesayet altında olan kişi arasında menfaat çatışması vardır..

12- Vesayet altına alınmış kişi adına vasi; kefil olamaz, vakıf kuramaz, bağış yapamaz.(Türk Medeni Kanunu 449.m) Noterler bu tür isteklere hiç bir şekilde itibar edemez ve bu konulara yönelik işlem yapamazlar. 14.01.2016

 

 

KAYNAKÇA : Türk Medeni Kanunu İlgili maddeleri, TNB tarafından yayınlanan hukuk dergilerinde yer alan makaleler, TNB tarafından yayınlanan genelgeler, genel yazılar, Yargıtay Kararları


İZMİR NOTER ODASI - 2015-2016

HUKUK KOMİSYONU ÇALIŞMASIDIR

Bu çalışma Hukuk Komisyonu Başkanı Emekli Noter Sayın Besalet TUFANYAZICI başkanlığında Turgutlu 3. Noteri Sayın Gülay SAĞLAM, Bodrum 8. Noteri Sayın Sevgül HANCI, Turgutlu 1. Noteri Sayın Tangül NÜZKET, İzmir 22. Noteri Sayın Resul CANKURTARAN, Kuyucak Noteri Sayın Ali Fehim KARAKURT, Kemalpaşa 2.Noteri Sayın İsmail IŞIK, Sarıgöl Noteri Sayın Filiz PUTİŞ, Köprübaşı Noteri SayınAsuman KOCATÜRK, İzmir 33. Noteri Sayın Elvin KAĞNICI ve TNB Disiplin KuruluBaşkanı Karşıyaka 5. Noteri Sayın Şaban KÜTÜK'ün ve komisyona katılan tüm komisyon üyelerinin katkıları ile hazırlanmıştır. Tüm meslektaşlarımıza katkılarından dolayı teşekkür ederiz. Saygılarımızla,

İZMİR NOTER ODASI YÖNETİM KURULU

BAŞKAN

TUNCAY ŞENEROL

MENEMEN 3. NOTERİ

 

ÜYE

A.BANU AYETOĞLU

ALİAĞA 3. NOTERİ

 

ÜYE

GÜLCAN HOLAT

İZMİR 29. NOTERİ