VESAYET - ANKARA NOTER ODASI

 

VESAYET

 

1.)Genel olarak vesayet

Velayet altında bulunan çocuğun ana ve babası ölmüş veya velayet hakkı her ikisinden de alınmış olabilir. Velisiz kalan çocuk ve mallarının durumu ve geleceği ne olacaktır?

Diğer taraftan ergin bir kimse çeşitli nedenlerle kendisini ve mallarını bizzat yönetmekten aciz olabilir. Bu kişilerin ve mallarının korunmasında toplumun yaran vardır. İşte bu kişileri ve mallarını korumaya ve temsil etmeye yönelik olan kuruma vesayet diyoruz.

2.Velayet ve Vesayet Arasındaki Farklar

a) Velayet hısımlığa dayanan ve kural olarak doğumla birlikte kendiliğinden doğan bir özel hukuk kurumudur. Vesayet bazı neden ve durumlarda mahkeme kararıyla doğan ve yerine getirilip getirilmediği devlet organı olan mahkemelerce denetlenen bir kurumdur. Velayette mahkeme denetimi daha azdır.

b) Velayet kural olarak küçük çocuklara, ayrık olarak da kısıtlanmış erginlere ilişkindir. Vesayet ise kural olarak kısıtlı erginler ve aynk olarak da velayet altında bulunmayan küçüklerin korunmasına yöneliktir.

c) Velayet hakkı yalnız ana ve baba ile evlat edinene aittir. Onlara tanınmış bir haktır. Başkası bu hakkı kullanamaz ve veli olamaz. Vesayette, yasanın belirlediği herkes vasi olabilir.

d) Velayette veliler çocuklarının bakımı, yetiştirilmesi, eğitimi ve öğrenimi için gerekli gideri karşılamakla yükümlü iken, vesayette vasinin böyle bir yükümlülüğü yoktur. Giderleri vesayet altındaki kendisi karşılayacaktır.

e) Veliler çocuklarının mallarını kullanma hakkına sahiptirler, vasinin böyle bir hakkı yoktur.

f) Veliler, çocuğun mallarını yönetirken hesap vermek zorunda değildirler. Vasi ise malların defterini tutmak ve sulh hukuk mahkemesine hesap vermekle yükümlüdür.

g) Veliler, çocuğun yasal temsilcisi olarak onun adına hukuksal işlemler yaparken kural olarak önceden hakimden izin almak zorunda olmadıkları halde; vesayette vasiler TMY' nın 462 ve 463. maddelerinde yazılı işlemleri yapmadan önce vesayet makamı olan sulh hukuk mahkemesinden ve denetim makamı olan asliye hukuk mahkemesinden izin almak zorundadırlar.

h) Vesayette vasinin yaptığı görevden dolayı ücret hakkı vardır, velinin böyle bir hakkı yoktur.

i) Velilerin önceden velayet hakkından feragat etmeleri olanaklı değildir. Vesayette vasi

koşulları varsa vasiliği kabulden kaçınma hakkına ve bazı hallerde istifa etme hakkına sahiptir.

Vesayeti Gerektiren Haller

Vesayeti gerektiren haller küçüklük ve kısıtlamadır

a) Küçüklük

Velayet altında bulunmayan her küçük vesayet altına alınır. Görevlerini yaparken vesayeti gerektiren böyle bir halin varlığını öğrenen nüfus memurları, idari makamlar, noterler ve mahkemeler, bu durumu hemen yetkili vesayet makamına bildirmek zorundadırlar (TMY 404).

Veli olan ana babanın ikisinin de ölmesi, gaip olması, eşlerin boşanmaları üzerine hakimin velayet hakkını hiçbirisine vermeyi uygun görmemesi veya velayet hakkı verilen ana veya babanın ölmesi ve diğerine velayet hakkının mahkemece verilmemesi, ana babadan velayet hakkının kaldırılması halinde velisiz kalan küçüğe vasi atanacaktır.

Veli olan ana ve babanın vesayet altına alınmaları üzerine hakim tarafından velayet haklarının kaldırılması halinde de velisiz kalan çocuğa vasi atanacaktır. Gerek duyulduğunda, velayet altındaki ergin olmayan çocuğun, kısıtlama nedeni varsa kısıtlanmasına karar verilebilir. Bu karar, çocuk ergin olduktan sonra uygulanacaktır (TMY 419/2).

Küçüğün evlat edinilmesi halinde velayet hakkı evlat edinene geçer (TMY 314). Evlatlık bağının herhangi bir nedenle sona ermesinde velayet hakkı kendiliğinden gerçek ana ve babasına geçmez, ancak mahkeme kararıyla velayet hakkı verilebilir. Gerçek ana babası vasi olarak atansa yine velayet hükümleri uygulanacaktır.

Küçüklük, kısıtlamayı gerektiren bir neden, bir durum değildir. Küçük velisiz ise vesayet altına alınır. Küçük ya ayırtım gücüne sahiptir yada değildir. Nedenleri varsa küçük de kısıtlanabilir. Küçüklüğü nedeniyle kısıtlama kararı verilemez.

Küçüklüğü nedeniyle vesayet altına alınan çocuk; on sekiz yaşını doldurmakla (TMY 11/1), evlenmekle (TMY 11/2) ve hakim kararıyla ergin kılınmakla (TMY 12) küçüklüğe dayanan vesayet altına alma kendiliğinden sona erer.

b) Kısıtlama

Kısıtlama, vesayet veya vesayet altına konulma ile aynı şey değildir. Kısıtlama, vesayet altına alınma nedenidir.

Kısıtlama, yasada sayılı nedenlerle kendisinin ve toplumun korunması için ergin bir kimsenin fiil ehliyetinin mahkemece sınırlanmasıdır. Bu sınırlama ya sınırlı ehliyetsiz konuma getirme veya tam ehliyetsizliğin saptanması şeklinde olur.

TMY 'nın 405, 406 ve 407. maddelerinde belirtilen nedenlerden bir veya birkaçına dayanılarak kısıtlama kararı verilebilir. Ömekseme yapılarak ya da yasada yazılı olmayan nedenlerle kimse kısıtlanamaz.

Kısıtlanan ergin çocuklar, kural olarak ana babanın velayeti altında kalırlar. Kısıtlanan ergin çocuklar hakkında vesayete ilişkin kuralların mı yoksa velayete ilişkin kuralların mı uygulanacağı Yargıtay'da tartışmalı olmakla beraber velayete ilişkin kuralların uygulanacağına dair 5.4.1989 tarih, 146 esas ve 239 karar sayılı hukuk genel kurulu kararı bulunmaktadır.

i) Kısıtlama Nedenleri

Akıl hastalığı, akıl zayıflığı (TMY 405), savurganlığı, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı, kötü yaşama tarzı, malvarlığını kötü yönetmesi nedeniyle kendisini veya ailesini darlık veya yoksulluğa düşürme tehlikesine yol açma (TMY 406) veya bir yıl veya daha uzun süreli özgürlüğü bağlayıcı bir cezaya mahküm olmak kısıtlama nedenleridir. Burada biz noterleri daha yakından ilgilendirdiğini düşündüğüm özgürlüğü bağlayıcı cezadan biraz söz etmek istiyorum. Bir yıl veya daha uzun süreli özgürlüğü bağlayıcı cezayı Türk veya yabancı mahkemeler vermiş olabilir. Hükümlü, kesinleşmiş olan cezasını çekmek için ceza evine girdiğinde yetkili vesayet makamı olan sulh hukuk mahkemesince kısıtlanarak kendisine bir vasi atanacaktır. Cezayı çekmeye başlamadan yani cezaevine girmeden hükümlü kısıtlanamaz, vesayet altına alınamaz.

Tutukluluk vesayet altına alınma nedeni değildir. Tutuklu veli, velayet görevini yerine getiremiyorsa, küçük çocuk için kayyım atanabilir.

Hükümlü cezasını çekip ceza evinden çıkınca yani hapis durumu sona erince vesayet de kendiliğinden kalkar. Cezaevinden izin dışında af ile veya şartla salıverilme ile çıkan hükümlü üzerindeki kısıtlılık da sona erer (TMY 471), tam ehliyetli hale gelir. Bir yıl veya daha uzun süreli özgürlüğü bağlayıcı cezaya hükümlü olan kişinin cezası para cezasına çevrilmiş olabilir. Parayı ödemediği için cezasının hapse çevrilmesi durumunda, esas alınacak olanın adli para cezası olması nedeniyle vasi atanmasına gerek olmadığı TNB nin 2009/23 sayılı genelgesi ile bildirilmiştir.

ii) istek Üzerine Kısıtlama

Ergin bir kişi, yaşlılığı, sakatlığı, deneyimsizliği ve ağır hastalığı nedeniyle işlerini gerektiği gibi yönetemediğini kanıtlayarak kısıtlanmasını isteyebilir (TMY 408). Vesayet makamı olan sulh hukuk mahkemesince istek uygun görülürse kısıtlama karan verilerek kendisine bir vasi atanır.

4. Vesayet Altındaki Kişinin Fiil Ehliyeti

a) Ayırt Etme Gücüne Sahip Değilse

Vesayet altında bulunan ayırt etme gücüne sahip değilse tam ehliyetsiz demektir. Vasisi tarafından temsil edilecektir ve tüm hukuksal işlemlerini vasisi yapacaktır. Ayırt etme gücü bulunmayan küçük ve kısıtlının fiilleri ayrık durumlar hariç kural olarak hukuksal sonuç doğurmaz (TMY 15). Yaptığı hukuksal işlemleri, kesin hükümsüzdür. Ayırt etme gücünü kazandığında kendisinin onay vermesi veya vasinin onay vermesiyle işlem geçerli duruma gelmez. İsteniyorsa işlem yeniden yapılmalıdır.

Ayrık durumlara örnek olarak ölüme bağlı bir tasarrufun fiil ehliyetinin bulunmadığı bir zamanda yapılması, kendiliğinden işlemi geçersiz hale getirmez. Dava açılıp mahkemece iptal edilmediği sürece geçerli bir işlem sayılmaktadır (TMY 557/1).

Ayırt etme gücü olmayanlar evlenemezler (TMY 125). Ayırt etme gücü olmayanın yapmış olduğu evlilik de kendiliğinden hükümsüz sayılmayıp hakim tarafından iptal edilinceye kadar geçerli bir evliliğin sonuçlarını doğurur.

Kişiye sıkı sıkıya bağlı haklan da kullanamazlar.

b) Ayırt Etme Gücüne Sahipse

Vesayet altında bulunan küçük veya kısıtlı ayırt etme gücüne sahipse sınırlı ehliyetsiz demektir. Yasal temsilcisinin rızası olmadıkça borç altına giremez. Gerek kişiyi borç altına sokan işlemi, gerekse tasarruf işlemini veya bir haktan vazgeçmeyi ya vasi onun adına yapar ya da vasinin rızasıyla kendisi yapabilir (TMY 451).

Vasi rızasını açık veya örtülü izin olarak işlem yapılmadan önce veya işleme katılmak şeklinde işlem yapılırken ya da onama olarak işlem yapılıp tamamlandıktan sonra verebilir. Vasi rızasını belirli bir işlem için verebileceği gibi belirli birden fazla işlem için de verebilir. Fakat bir sınırlama yapmadan vesayet altındaki kişinin yaptığı veya yapacağı her türlü hukuksal işleme nza göstermesi geçerli değildir.

Vasinin rızası olmadan vesayet altındaki kişinin yapmış olduğu hukuksal işlemler kendisini

bağlamaz. Karşı tarafı bağlar. Karşı taraf belirlediği veya başvurusu üzerine hakimin belirleyeceği uygun süre içinde vasi tarafından onanmazsa kendisi de bununla bağlı olmaktan kurtulur (TMY 451).

Vesayet altındaki kişi kendisini fiil ehliyetine sahipmiş gibi göstererek diğer tarafı yanıltmış ise, onun bu yüzden uğradığı zarardan sorumlu olur (TMY 452/2).

Ayırt etme gücüne sahip küçük veya kısıtlı, kişiye sıkı sıkıya bağlı hakların kullanılması ve karşılıksız kazanımların kabulünü kendi başına yapabilir. Vasinin rızasını almaya gerek yoktur (TMY 16).

Ayırtım gücüne sahip küçük veya kısıtlıyı mahkemede ve bütün hukuksal işlemlerinde yasal temsilcisi temsil edecektir (TMY 448).

Vasinin görev süresi iki yıldır (TMY 456/1). İki yıl dolunca vasinin görevi yasa gereği sona erer (TMY 480). Bununla beraber görevi sona eren vasi, yenisi göreve başlayıncaya kadar zorunlu işleri yapmakla yükümlüdür (TMY 482).

İki yıllık sürenin bitimi halinde vesayet makamınca süre her defasında ikişer yıl için uzatılabilir.

Vasi, TMY nın 462 ve 463. m.lerdeki işlemleri yapmak için mahkemeden izin aldıktan sonra veya bu maddeler dışındaki işlemlerin takibi için avukat tutmak istemesi halinde mahkemeden izin almasına gerek yoktur.

Söz konusu maddelerdeki işlemleri yapmak için vesayet ve denetim makamlarından izin almak gerekmektedir. Bu izni bizzat vasinin alması zorunlu değildir. Vesayeti altındakini temsilen tayin ettiği bir avukatın bu izni almasını isteyebilir. Avukat tayin ederken vesayet makamından izin almasına gerek yoktur. Atanan avukat, 462 ve 463. m. lerdeki işlemleri yapmak için mahkemeden izin alacak ve aldığı izne göre de yerine getirecektir.

5. Vesayet Makamının İznine Bağlı İşlemler

Medeni yasamız vesayet altındaki kişinin yasal temsilcisi olarak vasinin yapacağı bazı işlemleri vesayet makamı olan sulh hukuk mahkemesinin iznine bağlı tutmuştur. Bunlar:

Taşınmazların alımı, satımı, rehnedilmesi ve bunlar üzerinde başka bir ayni hak kurulması,

Olağan yönetim ve işletme ihtiyaçları dışında kalan taşınır veya diğer hak ve değerlerin alımı, satımı, devri ve rehnedilmesi

Olağan yönetim sınırlarını aşan yapı işleri,

Kambiyo taahhüdü altına girmek,

Bir yıl veya daha uzun süreli ürün ve üç yıl veya daha uzun süreli taşınmaz kirası sözleşmeleri yapılması,

Vesayet altındaki kişinin bir sanat veya meslekle uğraşması,

Acele hallerde vasinin geçici önlemler alma yetkisi saklı kalmak üzere, dava açma, sulh olma, tahkim ve konkordato yapılması,

Vesayet altındaki kişi için vasi, vesayet makamından izin alarak dava açabilir. Acele hallerde izin almadan dava açabilirse de, davayı açtıktan sonra izin kararını alıp getirmeden davaya devam edilemez. Asli ve fer'i müdahil olması halinde de vesayet makamının izni gereklidir. Vesayet altındaki kişinin davalı konumunda bulunması halinde vesayet makamından izin almadan vasisi tarafından mahkemede

temsil edilecektir. Vasi, vesayet altındakini temsilen mahkemeden izin almadan bir avukata vekaletname verebilir, davayı avukatla takip edebilir.

Mal rejimi sözleşmeleri, mirasın paylaştırılması ve miras payının devri sözleşmeleri yapılması,

Borç ödemeden aciz belgesi,

Vesayet altındaki kişi hakkında hayat sigortası yapılması,

Çıraklık sözleşmesi yapılması,

Vesayet altındaki kişinin bir eğitim, bakım veya sağlık kurumuna yerleştirilmesi,

Vesayet altındaki kişinin yerinin değiştirilmesi.

TMY' nin 461. maddesine göre vesayet makamının kararlarına karşı tebliğ gününden başlayarak on gün içinde denetim makamı olan asliye hukuk mahkemesine itiraz edilebilir.

6. Denetim Makamının İznine Bağlı İşlemler

Medeni Yasanın 463. maddesi, vesayet makamının izninden sonra denetim makamının da izninin gerekli olduğu işlemleri şöyle sıralamıştır:

Vesayet altındaki kişinin evlat edinmesi veya evlat edinilmesi,

Vesayet altındaki kişinin vatandaşlığa girmesi veya çıkması,

Bir işletmenin devralınması veya tasfiyesi, kişisel sorumluluğu gerektiren bir ortaklığa girilmesi veya önemli bir sermaye ile bir şirkete ortak olunması,

Ömür boyu aylık veya gelir bağlama veya ölünceye kadar bakma sözleşmeleri yapılması,

Vesayet altındakinin, bakılacak (bakım alacaklısı) olarak, miras hukuku nitelikli ölünceye kadar bakma sözleşmesi yapması olanaksızdır. Bakılacak olanın borcu, ölümünden sonra yerine getirileceği için ölüme bağlı bir işlem yapmaktadır. Bu işlem de bir miras sözleşmesidir. Medeni yasanın 503. m.ne göre miras sözleşmesi yapmak için, ayırt etme gücüne sahip ve ergin olmak ve kısıtlı olmamak gerekmektedir. Temsil de olanaksızdır. Kısıtlı olduğu için ölüme bağlı işlem yapamaz. Vesayet altındaki, burada bakım borçlusu olabilir. Borçlar hukuku nitelikli ölünceye kadar bakma sözleşmesini bakacak veya bakılacak olarak yapmasında hukuken bir engel yoktur. Bakacak olan bakım borcunu bizzat yerine getirmek zorundadır. Vesayet altındaki kişi zaten kendisi bakıma muhtaç durumdadır. Vesayet altındaki bir kimsenin bakım borçlusu olarak ölünceye kadar bakma sözleşmesi yaptığı uygulamada görülmemektedir. Sözleşmeyi vesayet ve denetim makamlarından izin aldıktan sonra vasi yapacaktır.

Mirasın kabulü, reddi veya miras sözleşmesi yapılması,

Küçüğün ergin kılınması,

Vesayet altındaki kişi ile vasi arasında sözleşme yapılması.

462 ve 463. maddelerde sayılan işlemler dışında kalan işler için izin almaya gerek yoktur.

Gerek vesayet makamının gerekse denetim makamının kararları kesinleştikten sonra uygulanmalıdır.

VASİ VE KAYYIMIN NOTERDE İŞLEM YAPMASI

Vasi, kayyım ve yasal danışman, bu sıfatı taşıdıklarını belirten kesinleşmiş mahkeme karan ve nüfus hüviyet cüzdanlarını göstermek zorundadırlar. Belgenin gösterildiği işleme yazılacak ve işlemle ilgili kısımlarını ve nereden hangi tarih ve numara ile verilmiş olduğunu gösteren, birer örneği harçsız ve vergisiz olarak ilgilisine verilecek ve dairede saklanacak asıl ve örneklerine eklenecektir (NY 79 ve Yönt.92/c).

Yasal danışman yalnız oy danışmanı ise, onun görevi; (uygundur, yapmasında sakınca yoktur) veya buna benzer sözcüklerle, danışanın, medeni yasanın 429 .m.de yazılı olanlardan, yapmış olduğu işlem hakkında olumlu görüşünü bildirmektir. Oy danışmanı da olsa yine mahkeme karan ve nüfus hüviyet cüzdanı gösterilecektir. Oy danışmanının temsil yetkisi bulunmadığı için, danışanı temsilen bir işlem yapamaz. Ancak, olumlu veya olumsuz görüşünü bildirir.

KAYYIMLIK Kayyımlık Kavramı

Vesayet kurumu genel bir koruma sağlamaktadır. Hem kişiyi hem de mal varlığını korumaktadır. Öyle durumlar oluyor ki sınırlı bir koruma yeterli olup, genel bir korumaya ihtiyaç duyulmuyor. Bunu da kayyımlık kurumu sağlamaktadır. Kayyımın görevi sınırlı ve geçici bir görevdir. Kayyımlığın kurulabilmesi için kısıtlama nedenlerinin bulunmaması gerekir. Kayyım belirli işleri görmek veya malvarlığını yönetmek için atanır. Vasiye göre görev ve yetkileri daha azdır. Bununla beraber, yasada aksi belirtilmiş olmadıkça vasiye ait kurallar kayyım hakkında da uygulanır (TMY 403/3 ). Kayyım hangi iş için atanmışsa, görev ve yetkisinin sının bu işe göre belirlenir. Kendisine kayyım tayin edilen kişi, kayyım tayinini gerektirmiş olan konuyla ilgili davada kayyım tarafından temsil edilir.

İki çeşit kayyımlık vardır: temsil kayyımlığı, yönetim kayyımlığı.

a) Temsil Kayyımlığı (TMY 426)

Temsil kayyımlığını gerektiren haller:

Ergin kişinin ivedi işini görmesinde engel bulunması,

Yasal temsilciyle menfaat çatışması bulunması,

Burada bizleri yakından ilgilendiren yasal temsilciyle menfaat çatışmasından biraz söz etmekte fayda görmekteyim. Yasal temsilci veli, vasi, yasal danışman, yönetim kayyımı veya geçici temsilci olabilir. Menfaat çatışması için, temsil edilenle yasal temsilci arasında soyut bir tehlike olasılığının varlığı bile yeterli görülmekte ve temsil kayyımı atanması gerekmektedir.

Ana veya baba ile küçük çocuğu arasında yapılacak bir miras paylaşım sözleşmesinde, veli sözleşmenin bir tarafında kendisine asaleten, diğer tarafında ise küçük çocuğuna velayeten bulunacaktır. Yani sözleşmenin iki tarafını da veli oluşturacaktır. Böyle bir durum menfaat çatışması olduğunu gösterdiği için küçük çocuğa mahkemece bir kayyım atanarak onunla paylaşma sözleşmesinin yapılması gerekmektedir. Yapıldıktan sonra da sözleşmenin hakim tarafından onaylanma zorunluluğu bulunmaktadır (TMY 345). Hakim, çocuğun yararına görmezse sözleşmeyi onaylamayacaktır. Onaylanmadıkça, yapılmış olan hukuksal işlem çocuğu bağlamayacaktır.

Ancak, ana baba ve çocuk ile diğer paydaşlar arasında yapılacak bir miras paylaşım sözleşmesinde, çocuk ile ana babaya aynı taşınmazda hisse verilmesi, hisse miktarında değişiklik yapılmaması ve paylaşmanın ana baba yararına bir sonuç doğurmaması halinde, çocuğu temsilen bir kayyıma ve hakimin onayına gerek bulunmadığı TNB nin 2007/54 sayılı genel yazısı ile bildirilmiştir.

Ana ve babası ile birlikte veya onlardan yalnız birisi ile, şirkette kurucu ortak olan velayet altındaki çocuk ile yasal temsilci arasında menfaat çatışması açık olduğu gibi, çocuk borç altına da girdiğinden çocuğun bir kayyım ile temsil edilmesi gerekmektedir (TNB nin 1993/26 sayılı genelgesi).

Velayet altındaki çocuğun, ana ve babası yararına üçüncü kişilerle yapacağı bir hukuksal işlemle borç altına girebilmesi için de aynı yöntem izlenecektir.

Yasada gösterilen diğer hallerin bulunmasıdır.

Belli bir iş için görevlendirilmiş olan kayyım o işi yaparken vesayet makamının talimatına aynen uyarak yapacaktır, kendi bildiği gibi yapamayacaktır (TMY 359).

b) Yönetim Kayyımlığı

Yasa gereği yönetim kayyımlığı ve isteğe bağlı yönetim kayyımlığı olarak iki çeşittir, i) Yasa gereği yönetim kayyımlığı:

Yönetim kayyımlığını gerektiren haller:

Bir kimse uzun süreden beri bulunamaz ve oturduğu yer de bilinemezse,

Vesayet altına alınması için yeterli bir sebep bulunmamakla beraber, bir kişi mal varlığını kendi başına yönetmek veya bunun için temsilci atamak gücünden yoksunsa,

Bir terekede mirasçılık hakları henüz belli değilse veya ceninin menfaatleri gerekli kılarsa.

Bir tüzel kişi gerekli organlardan yoksun kalmış ve yönetimi başka yoldan sağlanamamışsa,

Bir hayır işi veya genel yarar amacı güden başka bir iş için halktan toplanan para ve sair yardımı yönetme ve harcama yolu sağlanamamışsa (TMY 427).

İsteğe bağlı yönetim kayyımlığı (TMY 428)

Yaşlılığı, sakatlığı, deneyimsizliği veya ağır hastalığı nedeniyle işlerini gerektiği gibi yönetemediğini kanıtlayan her ergin kısıtlanmasını isteyebilir ( TMY 408). İstek vesayet makamınca uygun görüldüğü takdirde ilgili kısıtlanarak isteği üzerine kendisine bir kayyım atanabilir. İsteğe bağlı yönetim kayyımı yalnız parasal koruma gerektiren hallerde atanabilir. Ergin kişi kişisel korumayı istiyorsa isteğe bağlı yönetim kayyımı değil de isteğe bağlı kısıtlama karan verilerek vasi atanması gereklidir.

Malvarlığının yönetimi ve gözetimi için atanmış olan yönetim kayyımı yalnız o malvarlığının yönetim ve korunması için gerekli olan işleri yapabilir (TMY 460). Bunun için temsil ettiğinden veya vesayet makamından izin almaya gerek yoktur. Sigorta işlemlerinin yapılması, devam ettirilmesi, borç varsa ödenmesi, alacağın alınması, tamir işleri, vergi işleri ve bunlara benzer işler örnek gösterilebilir.

TMY'nin 462 ve 463. maddelerinde vesayet ve denetim makamlarından izin alınmasını gerektiren işlerde yönetim kayyımının yine izin alma zorunluluğu vardır.

Kayyımın, malvarlığının yönetimi ve korunması dışındaki işlemleri yapabilmesi, temsil olunanın vereceği özel yetkiye bağlıdır. Aksi halde yapması olanaksızdır. Temsil olunan bu yetkiyi verecek durumda değilse ancak vesayet makamının izni ile yapabilir (TMY 460).

Kendisine Kayyım Atanan Kişinin Fiil Ehliyeti

Bir kimseye kayyım atanması onun fiil ehliyetini etkilemez (TMY 458/1). O kişi daha önce fiil ehliyeti bakımından hangi durumda ise, kendisine kayyım atandıktan sonra da o durumda kalmaya devam eder.

Bir kimseye kayyım atanmış olması, onun fiil ehliyetinin kısıtlanması sonucunu doğurmaz.

YASAL DANIŞMANLIK

Kısıtlanması için yeterli neden bulunmamakla beraber korunması bakımından fiil ehliyetinin sınırlanması gerekli görülen ergin bir kişiye aşağıdaki işlerde görüşü alınmak üzere bir yasal danışman atanır:

Dava açma ve sulh olma,

Taşınmazların alımı, satımı, rehnedilmesi ve bunlar üzerinde bir ayni hak kurulması, Kıymetli evrakın alımı, satımı ve rehnedilmesi, Olağan yönetim sınırları dışında kalan yapı işleri, Ödünç verme ve alma, Ana parayı alma, Bağışlama,

Kambiyo taahhüdü altına girme, Kefil olma,

Aynı koşullar altında bir kimsenin mal varlığını yönetme yetkisi, gelirlerinde dilediği gibi tasarruf hakkı saklı kalmak üzere kaldırılabilir (TMY 429).

Kendisine yasal danışman atanan kişinin fiil ehliyeti kısmen sınırlandırıldığı için sınırlı ehliyetli sayılır. Sınırlı ehliyette ehliyet asıl, ehliyetsizlik istisnadır. Kendisine yasal danışman atanan kişi (danışan), kişiye sıkı sıkıya bağlı haklan kullanırken yasal danışmanın görüşünü almak zorunda değildir.

Bir gerçek kişiye yasal danışman atanabilmesi için medeni yasanın 405-408. maddelerinde gösterilen kısıtlama nedenlerinin bulunmaması gerekir. Ancak ergin bir kişiye yasal danışman atanabilir.

Oy (Katılım) Danışmanı

Yukanya almış olduğumuz medeni yasanın 429. maddesindeki işleri yine danışan kendisi yapacaktır. Ancak yasal danışmanın olumlu görüşü ile işlem geçerlilik kazanacaktır. Aksi halde işlem kendisini bağlamayacaktır. Bu danışmana Yargıtay oy danışmanı demektedir. Öğretide katılım danışmanı diyenler de bulunmaktadır. Oy danışmanı olumlu görüşünü işlemden önce bildirdiği gibi sonra da bildirebilir. Oy danışmanı yasal temsilci değildir. Bu nedenle danışanı temsilen hiçbir hukuksal işlemi gerçekleştiremez. Oy danışmanı yalnız, medeni yasanın 429. maddesinde sayılmış olan işlemlerin danışan tarafından yapılması sırasında bunları yapıp yapmaması konusunda olumlu veya olumsuz görüşünü bildirecektir.

Yönetim Danışmanlığı

Kısıtlanması için yeterli neden olmamakla beraber korunması bakımından bir kimsenin malvarlığını yönetme yetkisi, gelirlerinde dilediği gibi tasarruf hakkı saklı kalmak üzere kaldırılabilir. Bu danışman yönetim danışmanı olarak tanımlanmaktadır.

Oy danışmanından farklı olarak yönetim danışmanı, sınırlı ehliyetli kişinin malvarlığına yönelik işlemlerde onun yasal temsilcisidir. Malvarlığının yönetimi ile ilgili işlemleri örneğin malvarlığının yönetimi için gerekli davaları açabilir ya da bu konuda açılmış davaları yasal temsilci sıfatıyla takip edebilir. Dilerse yasal temsilci olarak kendisini bir avukatla temsil ettirebilir.

Malvarlığının yönetimiyle ilgili olmayan davalarda yönetim danışmanı danışanın yasal temsilcisi değildir. Yönetim danışmanı TMY'nin 462 ve 463. maddelerindeki işlemleri ancak vesayet ve denetim makamlarından izin aldıktan sonra yapabilir. Bu işleri oy (katılım) danışmanı yapamaz.

Tam (Karma) Danışmanlık

Yetkili vesayet makamı gerekli görürse oy danışmanın yetkileriyle birlikte yönetim danışmanına ait yetkileri aynı yasal danışmana verebilir. Bu karma danışmandır. Danışan kişi medeni yasanın 429. maddesi dışında kalan işlemleri kimseden veya makamdan izin almadan tek başına yapabilir.

 

KAYNAKLAR :

1. Velayet- vesayet- soybağı ve evlat edinme, Ali İhsan Özuğur 2003

2. Miras Hukuku, cilt 1-2, Ali İhsan Özuğur, 2005

3. Vesayet hukuku, Ömer Uğur Gençcan, 2009

4. Miras Hukuku,Ömer Uğur Gençcan, 2008

5. Velayet hukuku davaları ve çocuk mahkemeleri, İsmail Özmen, 2005

6. Vesayet hukuku davaları, İsmail Özmen, 1989

7. Açıklamalı-içtihatlı velayet-vesayet-nafaka, Nurten Yetik, 2007

8. Türk Medeni Hukuku, Aile Hukuku, Prof.Dr. Turgut Akıntürk, 2003

9. Kişiler Hukuku, Prof..Dr. Jale Akipek, Prof..Dr..T.Akıntürk, 2007

10. Türk Özel Hukuku, Aile Hukuku,Prof. Dr. Mustafa Dural, Prof..Dr. Tufan Öğüz,Yrd.Doç..Dr. Alper Gümüş, 2005

11. Kişiler hukuku,Prof..Dr..Kemal Oğuzman,Prof..Dr. Özer Seliçi, Prof. Dr. aibe Oktay-Özdemir, 2005

12. Medeni Hukuk, Oğuzman-Barlas, 2006

13. Gerçek kişiler, Doç. Dr. Serap Hel vacı, 2006

14. Miras Hukuku,Prof. Dr. Zahit İmre, Prof Dr. Hasan Erman, 2003.