SÖZLEŞMELER - HALUK NECDET TEKİN (TNB HUKUK DANIŞMANI)

HALUK NECDET TEKİN (T.N.B BAŞKAN DANIŞMANI) - TÜM MAKALELERİ


 

 

 1- 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu:

 

a) Sözleşmeden Doğan Borç İlişkileri:

 

 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun:

 1 inci maddesinde;

       “Sözleşme, tarafların iradelerini karşılıklı ve birbirine uygun olarak açıklamalarıyla kurulur.”

 12 nci maddesinde;

 “Sözleşmelerin geçerliliği, kanunda aksi öngörülmedikçe, hiçbir şekle bağlı değildir.

Kanunda sözleşmeler için öngörülen şekil, kural olarak geçerlilik şeklidir. Öngörülen şekle uyulmaksızın kurulan sözleşmeler hüküm doğurmaz.”

13 üncü maddesinde;

Kanunda yazılı şekilde yapılması öngörülen bir sözleşmenin değiştirilmesinde de yazılı şekle uyulması zorunludur. Ancak, sözleşme metniyle çelişmeyen tamamlayıcı yan hükümler bu kuralın dışındadır.

Bu kural, yazılı şekil dışındaki geçerlilik şekilleri hakkında da uygulanır.

15 inci maddesinde;

İmzanın, borç altına girenin el yazısıyla atılması zorunludur. Güvenli elektronik imza da, el yazısıyla atılmış imzanın bütün hukuki sonuçlarını doğurur.

16 ncı maddesinde;

İmza atamayanlar, imza yerine usulüne göre onaylanmış olması koşuluyla, parmak izi, el ile yapılmış bir işaret ya da mühür kullanabilirler.

Kambiyo senetlerine ilişkin hükümler saklıdır.”

26 ncı maddesinde;

“Taraflar, bir sözleşmenin içeriğini kanunda öngörülen sınırlar içinde özgürce belirleyebilirler.”

27 nci maddesinde;

“Kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkansız olan sözleşmeler kesin olarak hükümsüzdür.”

29 uncu maddesinde;

“Bir sözleşmenin ileride kurulmasına ilişkin sözleşmeler geçerlidir.

Kanunlarda öngörülen istisnalar dışında, önsözleşmenin geçerliliği, ileride kurulacak sözleşmenin şekline bağlıdır.”

 

b) Borcun Üstlenilmesi, Borca Katılma, Devir ve Sözleşmeye Katılma Sözleşmeleri:

 

Aynı Kanun’un;

İç üstlenme sözleşmesi” başlıklı 195 inci maddesinde;

“Borçlu ile iç üstlenme sözleşmesi yapan kişi, borcu bizzat ifa ederek veya alacaklının rızasıyla borcu üstlenerek, borçluyu borcundan kurtarma yükümlülüğü altına girmiş olur..”

 

Dış üstlenme sözleşmesi” başlıklı 196 ncı maddesinde;

“Borçlunun yerine yenisinin geçmesi ve borcundan kurtarılması, borcu üstlenen ile alacaklı arasında yapılacak sözleşmeyle olur.

Borca katılma” başlıklı 201 inci maddesinde;

“Borca katılma, mevcut bir borca borçlunun yanında yer almak üzere, katılan ile alacaklı arasında yapılan ve katılanın, borçlu ile birlikte borçtan sorumlu olması sonucunu doğuran bir sözleşmedir.”

Sözleşmenin devri” başlıklı 205 inci maddesinde;

“Sözleşmenin devri, sözleşmeyi devralan ile devreden ve sözleşmede kalan taraf arasında yapılan ve devredenin bu sözleşmeden doğan taraf olma sıfatı ile birlikte bütün hak ve borçlarını devralana geçiren bir anlaşmadır.

Sözleşmeyi devralan ile devreden arasında yapılan ve sözleşmede kalan diğer tarafça önceden verilen izne dayanan veya sonradan onaylanan anlaşma da, sözleşmenin devri hükümlerine tabidir.

Sözleşmenin devrinin geçerliliği, devredilen sözleşmenin şekline bağlıdır.

Kanundan doğan halefiyet halleri ile diğer özel hükümler saklıdır.”

Sözleşmeye katılma” başlıklı 206 ncı maddesinde de;

“Sözleşmeye katılma, mevcut bir sözleşmeye taraflardan birinin yanında yer almak üzere, katılan ile bu sözleşmenin tarafları arasında yapılan ve katılanın, yanında yer aldığı tarafla birlikte, onun hak ve borçlarına sahip olması sonucunu doğuran bir anlaşmadır.

Anlaşmada aksi kararlaştırılmamışsa, sözleşmeye katılan ile yanında yer aldığı taraf, sözleşmenin diğer tarafına karşı müteselsilen alacaklı ve borçlu olurlar.

Sözleşmeye katılmanın geçerliliği, katılma konusu sözleşmenin şekline bağlıdır.”

Hükümleri yer almaktadır.

 

201, 205 ve 206 ncı maddeler, 6098 sayılı TBK ile getirilen yeni hükümler olup mülga 818 sayılı Borçlar Kanununda karşılıkları bulunmamaktadır.

 

Borcun üstlenilmesi:

195 ve 196 ncı maddelerde yer alan düzenlemeler doğrultusunda borcun üstlenilmesinde eski borçlu borcundan kurtulmakta, onun yerini yeni borçlu almaktadır.

 

Borca katılma:

“Borca katılma” başlıklı 201’inci maddedeki düzenleme doğrultusunda borca katılmada ise, borçlu borcundan kurtulmamakta, ‘katılan’ da borçlu ile birlikte aynı borçtan müteselsilen sorumlu bulunmaktadır.

 

Sözleşmeye katılma:

201’inci maddede “Borca Katılma”, 206 ncı maddede ise “Sözleşmeye Katılma” düzenlemiştir. “Sözleşmeye katılma” başlıklı 206’ncı madde hükmüne göre, mevcut bir sözleşmeye, taraflardan birinin yanında yer almak üzere katılan ile bu sözleşmenin tarafları arasında yapılan ve katılanın yanında yer aldığı tarafla birlikte, onun hak ve borçlarına sahip olması sonucunu doğuran bir anlaşmadır. Sözleşmeye katılmanın geçerliliği, katılma konusu sözleşmenin şekline bağlıdır. (2012/48 s. Genel Yazı.)

 

Sözleşmenin devri:

“Sözleşmenin devri” başlıklı 205 inci madde hükmüne göre, sözleşmede kalan tarafın sözleşmeye katılması ya da önceden izin vermesi veya sonradan onaylaması ile sözleşmenin devrinin gerçekleşebileceği hükme bağlanmıştır. Sözleşmenin devrinin geçerliliği de, devredilen sözleşmenin şekline bağlıdır.

 

 

Bu hükümler dışında, TNB’ nin aşağıdaki genelge ve genel yazılarında da sözleşmelerle ilgili açıklamalara yer verilmiştir.

 

 

 

 

 

 2- Genel olarak:

 

 a) Temsilcinin, bizzat kendisiyle sözleşme yapabileceği durumlar:

 

Mülga 1994/16 sayılı Genelge’de yer alan “aynı kişinin hem şirket adına ve  hem kendi adına hareketle yap­mak istediği işlemlerin yapılmamasının uygun olacağına” ilişkin Adalet Bakanlığı görüşünde sınırlayıcı bir yorum getirilmesinin uygulamada sıkıntılar yarattığı anlaşıldığından; konu, TNB Yönetim Kurulu’nda görüşülmüş ve öğretide, temsilcinin kendisiyle sözleşme yapmaması asıl ise de, temsil edilenin bu hususta mümessile açıkça izin vermesi veya mümessilin sözleşmeyi kendisiyle yapmasında temsil edilen için maddi bir tehlike, bir zarar doğmaması ve dolayısıyla bir menfaat çatışması olmaması hallerinde mümessilin kendisiyle sözleşme yapmasının geçerli sayıldığı belirtilmek suretiyle Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğünden yeniden görüş alınması kararlaştırılmıştır.

 

Adı geçen Genel Müdürlükçe gönderilen ve TNB Yönetim Kurulu’nun 04.07.2008 tarihli toplantısında görüşülen 10.6.2008 tarihli ve 33 – 13354 sayılı cevap yazısında;

“Bilindiği gibi;

6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 40-45 inci (mülga BK 32-37) maddelerinde, yetkiye dayanan temsil, 46, 47 nci (mülga BK 38-39) maddelerinde ise, yetkisiz temsil düzenlenmiştir.

...

Anılan Kanunda, temsilcinin, temsil olunan adına, bizzat kendisiyle ya da üçüncü bir  kişinin temsilcisi olarak hukuksal bir işlem yapamayacağına ilişkin açık bir düzenleme bulunmamakla birlikte, hukukumuzda tam bir görüş birliğiyle bu ilke uygulanmakta ve ancak temsil olunanın temsilciye bizzat kendisiyle sözleşme yapması için açıkça temsil yetkisi vermesi ya da (örneğin satılacak malının fiyatını 100 milyon diye belirtmiş olup da temsilcinin o malı bu fiyattan satın alması [kendisiyle sözleşme yapması] durumunda olduğu gibi) temsil olunan için temsilcinin kendi kendisiyle sözleşme yapmasında hiçbir tehlike bulunmaması durumunda temsilcinin bizzat kendisiyle sözleşme yapabileceği kabul edilmektedir.

Bu nedenle;

Hukuk sistemimizde, kural, temsilcinin akdi kendisiyle yapmaması ise  de; istisnaen temsil olunanın, temsilciye açıkça izin verdiği konularda, temsil olunan ile temsilci arasında bir menfaat çatışması olmadığı takdirde temsilcinin iki taraf adına sözleşme imzalayabileceği düşünülmekle birlikte, konunun yargıya intikali halinde mahkemece verilecek kararın esas alınacağı da şüphesizdir” denildiğinden, belirtilen koşulların varlığı halinde temsilcinin, bizzat kendisiyle sözleşme imzalanması mümkün bulunmaktadır. (2017/1 s. Genelge’nin 5.2 md.)

 

b) Birkaç dilde yazılmış sözleşmelerin onaylanmasında uygulanacak yöntem:

 

Hem Türkçe hem de yabancı dilde yazılmış sözleşmelerin noterlikçe ne şekilde onaylanacağına ilişkin TNB’ nin sorusu üzerine Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğünden verilen 16.6.1987 gün ve 18973 sayılı yazıda;

“Bilindiği gibi, 1512 sayılı Noterlik Kanununun (Noterlerin Görevleri) başlığını taşıyan 60 ıncı maddesinin 4 üncü fıkrasında, bu Kanuna uygun olarak dışarıda yazılıp getirilen kağıtların üzerindeki imza, mühür veya herhangi bir işareti onaylamak görevi noterlere verilmiş, aynı Kanunun 90 ıncı maddesinde de, hukuki işlemlerin altındaki imzanın onaylanmasının imzayı  atan şahsa ait olduğunu bir şerhle belgelendirilmesi şeklinde yapılacağı belirtilmiştir.

Görüldüğü üzere, Noterlik Kanununun 60/4, maddesi onaylama şeklinde yapılacak işlemleri kapsamakta olup, onaylama şeklinde yapılan işlemler muhtevayı kapsamamakta imza ve tarih onaylanması söz konusu olmaktadır. Bu nedenle de, bu işlemler sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli olup, işlemin muhtevası ise aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir.

Diğer taraftan, 1512 sayılı Noterlik Kanunun 53 üncü maddesinde, Noterlerin kanunların emredici hükümlerine aykırı hususlarda işlem yapamayacakları hükmü yer almış, ayrıca bu hükmün, imza onaylaması yapılan işlemlerin kapsamı hakkında da uygulanacağı öngörülmüştür.

Gerçekten de, yürürlükteki kanunların tamamını bilmesi gereken ve bildiği kabul olunan noterler, bu kanunların emredici hükümlerine aykırı işlem yapamayacakları gibi, hariçte düzenlenen bu gibi işlemlerin tanzim veya onaylanması hiçbir hukuki değer ifade etmeyeceğinden aynı zamanda noterin mali, inzibati ve cezai sorumluluğunu da gerektirebilecektir.

Bu  itibarla, anılan sakıncaların önlenebilmesi bakımından Türk şirketlerinin, yabancı şirketlerle birlikte ihaleye katılması nedeniyle Türkçe ve birkaç yabancı dilde yazılmış sözleşmenin noterlere onay için getirilmesi halinde, yabancı dilde yazılmış sözleşmenin kapsamının belirlenebilmesi bakımından onaydan önce tercüman bulundurulmak suretiyle metinler arasında uygunluk olup olmadığının belgelendirilmesi ve tutanağa ayrıca tercümanın adı, soyadı, doğum tarihi, iş adresi, ev adresi, tahsil derecesi, hangi dil ve dilleri bildiği, yemin biçimi şekli ve tarih yazılarak imzalanması gerektiği düşünülmektedir.” Denildiğinden Türkçe ile birlikte birkaç yabancı dili de muhtevi şekilde yapılacak sözleşmelerde buna göre hareket edilmesi icap etmektedir. (1987/53 s. Gnl.)

 

c) Sözleşme ekleri:

 

aa) Sözleşmede ekli olduğu yazılıysa eklenmesi gerektiği:

Noterlerce onaylanan veya düzenlenen sözleşmelerde, “şart­name ve fiyat birim listeleri eklidir” kaydı bulunması halinde, bun­ların işlem kağıdına mutlaka eklenmesi, şartname ve  fiyat birim listelerinin her sayfasının mühürlenmesi, gerekli giderlerinde bun­lara göre hesaplanarak alınması; şartname ve fiyat birim listeleri eklenmiyorsa sözleşmedeki eklidir yazısının mutlaka silinmesi su­retiyle işlem yapılması gerekmektedir. (1981/16 s. Genelge ve 1998/101 s. Genel Yazı.)

 

bb) İhale sözleşmelerinin kitapçık halindeki eklerinin imzalanması gerekmediği:

İhale sözleşmelerinin noterlerce onayı sırasında tereddüt edilen bazı hususlar konusunda Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğünden TNB’ ye gönderilen 7.10.1887 gün ve 33077 sayılı yazıda:

“…

Noterlik Kanunu Yönetmeliğinin ‘İşlem kağıtlarının her sayfasının imzalanması’ başlığını taşıyan 132. maddesinde de, ‘Düzenleme ve onaylama şeklinde yapılan noterlik işlemlerinin birden fazla sayfayı kapsaması halinde kanunen ilgili tarafından imzalanması zorunlu asıl veya örneklerinin her sayfasının ilgili tarafından ve noter tarafından imzalanması gereklidir. Ciltli kitap halinde ve sayfa numaraları teselsül eden basılı işlem kağıtları bu kaydın dışına tutulabilir’ denilmektedir.

Anılan Yönetmeliğin açık hükmünden de anlaşıldığı gibi, kitap şeklinde bulunmayan her türlü sözleşmenin her sayfasının ilgililer ve noter tarafından imzalanması veya en azından paraf edilmesi kanunen gerekli bulunmaktadır. Diğer taraftan, ihale ile ilgili şartnamelerle fiyat birim listelerinin ilgili Bakanlık ya da kurumlarca usulüne uygun olarak ilan edilip onaylandıktan sonra asıllarının dosyalarında bulunması nedeniyle değiştirilme ihtimalinin bulunmadığı kuşkusuzdur.

Bu itibarla, idare ile müteahhit arasında yapılan ihale sözleşmesine ekli kitapçık halindeki şartname yada birim fiyat listelerinin sayfalarının ayrıca imzalanmasına gerek olmadığı düşünülmektedir.’ denildiğinden ihale sözleşmelerinin onayı sırasında sözleşme ekleri konusunda buna göre işlem yapılması icap etmektedir. (1987/69 s. Genelge)

 

cc) Sözleşme eki CD’lerin kağıt ortamına dökülmesinden sonra onaylanması gerektiği:

Bir Noter Odası Başkanlığından alınan yazıda; bazı ihale sözleşmelerinde ekler sayıldıktan sonra “CD'dedir” şeklinde not düşüldüğü, bazen sözü edilen CD'lerin çoğaltılarak sözleşmeye eklendiği, bazen de ortada görünmediği belirtilerek bu gibi hallerde noterlerin ne  şekilde hareket etmesi gerektiği sorulmakla konu, TNB Yönetim Kurulu'nun 31.10.2007 tarihli toplantısında görüşülmüş ve bu hususla ilgili Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğünün 31.08.2005 tarihli ve 17275 sayılı ve Kamu İhale Kurumu Başkanlığının 25.10.2005 günlü ve 1852-10333 sayılı yazılarının noterliklere duyurulmasına karar verilmiştir.

Buna göre, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu'nun 46 ıncı maddesi uyarıca, ihale dokümanında aksi belirtilmedikçe sözleşmelerin, notere tescili ve onaylattırılmasının zorunlu bulunmamakla birlikte ihale dokümanında belirtilmiş olması ya da onaylattırılmasının tercihi halinde sözleşmenin eki ve ayrılmaz parçası olan CD ortamında hazırlanmış ihale dokümanının da sözleşme ile  birlikte noterce onaylanmasının hukuken zorunlu bulunduğu, Birliğimizin 1981/16 ve 1987/69 sayılı genelgesinde belirtilen sözleşme eklerine dair esasların 4734 ve 4735 sayılı Yasalarla getirilen düzenleme karşısında da geçerliliğini koruduğu dikkate alınarak, sözleşmelerin eki olarak belirtilen CD'lerin içindeki kayıtların fiziki ortama dökümü yapıldıktan sonra, belge onaylamasındaki gibi işlem yapılması icap etmektedir. (2007/59 s. Genelge)

 

 

3- Genelge ve genel yazılara konu bazı sözleşmeler:

 

Aile Malları Ortaklığı ve Kazanç Paylı Aile Malları Ortaklığı Sözleşmeleri:

 

 28.03.2016 tarihli ve Hukuki Danışmanlık–6313 (27) sayılı Genel Yazı’da;

 “4721 sayılı TMK ’nın ikinci kitabının ikinci kısmının ikinci bölümünün üçüncü ayrımında aile mallarına, bu ayrım içinde de 373 ila 383’üncü maddelerde “aile malları ortaklığına”, 384 ve 385’inci maddelerde de “kazanç paylı aile mal ortaklığına” ilişkin hükümlere yer verilmiştir.

 Aynı Kanunun 374’üncü maddesi ile Noterlik Kanununun 60’ıncı maddesinin 2’nci bendi hükmü gereğince de, bu ortaklıklara ilişkin yapılacak sözleşmelerin resmi şekilde ve noterliklerde yapılması zorunluluğu bulunmaktadır.

 

 Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Tarım Reformu Genel Müdürlüğü gönderdiği 30.12.2015 tarihli  ve 99-602 sayılı yazıyla; 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununun 8/B maddesinde yer alan “Mirasa konu tarımsal arazi ve yeter gelirli tarımsal arazilerde mülkiyetin devri esastır.” hükmü gereği, mirasçılar arasında anlaşma sağlanarak tarımsal arazilerin mülkiyeti devir işlemlerinin bir yıl içinde tamamlanması gerektiğini, devir işlemlerinin tamamlanmaması durumunda Bakanlıklarınca mirasçılara üç ay ek süre verileceğini, belirtilen süre içerisinde mirasçılar, adı geçen kanunun 8/C maddesinde yer alan seçenekler yanında istedikleri takdirde, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 373’üncü ve devamı maddelerine göre aile malları ortaklığı veya kazanç paylı aile malları ortaklığını kurabileceklerini, buna ilişkin sözleşmelerin de noterliklerde yapılması gerektiğini bildirerek noterliklerin bilgilendirilmesini talep  etmiştir.

 

 Konu üzerinde gereken çalışma yapılmış ve 5403 sayılı Kanun kapsamına girenler ve girmeyenler ayrımı yapılarak hazırlanan dört adet “Aile Malları Ortaklığı” ile “Kazanç Paylı Aile Mal Ortaklığı” sözleşme örneği 28.03.2016 tarihinde NBS sistemine konulmuştur.”  denildiğinden buna göre işlem yapılması gerekmektedir.

 

Araç motorlarının satışlarına ilişkin sözleşmeler:

 

Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü TNB’ ye re'sen gön­derdiği 24.8.1994 tarih ve 16166 sayılı yazıyla; araç motor satışlarıyla ilgili olarak istemleri üzerine İçişleri Bakanlığına verilen görüşü bildirilmiş ve sözü edilen satışların bu görüş doğrultusunda yapılmasını talep etmiştir. Buna göre;

"Noterliklerde yapılacak motor satışlarında:

1- Hurdaya ayrılmış bir araçtan çıkarılan motor satılmak isteniyorsa, (ARAÇ HURDAYA AYRILMIŞTIR) kaşesi vurularak, malikine verilmiş bulunan tescil belgesine dayanılarak noterliklerde satış işleminin yapılabileceği,

2- Hiç kullanılmamış orjinal motorların satışı yapılmak isteniyorsa, sahiplik belgesi olarak verilen faturalara istinaden noterliklerde satış işleminin yapı­labileceği,

3- Gümrüklere terk edilen ve hurda duruma gelmiş araçların motorları ile ithal edilmek üzere gümrük depo veya antrepolarına getirilmiş ve ancak belirtilen süre içersinde ithal işlemi tamamlanamadığından Devlet malı olarak kabul edilerek satışa arzedilen motorların alıcılarına, ilgili gümrük müdürlerince kesilen fatura veya satış belgelerine dayanılarak noterliklerde satış işleminin yapılabileceği,

4- Araçtan çıkma herhangi bir motorun başka bir motorla değiştirilmek üzere işletenince satılmak istenmesi halinde, boşta kalan motorun satışının yapıla­bilmesi için ise, Trafik Tescil Şube Müdürlüklerinden araç sahibine verilmiş resmi bir belgenin notere ibraz edilmesi suretiyle satış işleminin yapılabileceği,

5- Yapılacak satış işlemlerine bu belgelerin birer fotokopisinin eklenmesi gerektiği,

6- Belgelerde yazılı motor numarası ile satılacak motorun numarası uy­madığı takdirde satış işleminin yapılmaması ve yine bu prosûdürden başka bir biçimde motor satış işlemi yapılmaması gerektiği, sonucuna varılmıştır.

Keyfiyetin tüm noterliklere duyurularak uygulamanın bu yolda yapılmasının teminini rica ederim." Denildiğinden taşınır mal niteliğinde olan araç motoru satışlarında buna göre işlem yapılması gerekmektedir. (1986/28 ve 1994/55 s. Genelgeler)

 

At satışlarına ilişkin sözleşmeler:

 

 At satışları konusunda noterliklerde sözleşme yaptırılmak istenmesi halinde aranması gereken belge ve kayıtlar hususunda intikal eden tereddütler nedeniyle, TNB’ ce Tarım ve Köyişleri Bakanlığından görüş istenmesi üzerine, adı geçen Bakanlık Yüksek Komiserler Kurulu Başkanlığınca gönderilen 22.06.1998 günlü 33404 sayılı yazıda;

 “At satışları konusunda; taraflarca noterlikte sözleşme yaptırılmak istenildiği takdirde, satışı yapılacak atın pedigrisinin istenilmesi ve pedigrilerde ise, atın ismine ve son sahibine, özellikle de satışın pedigrideki son sahibinden yapılıp yapılmadığına bakılması gerekmektedir” denilmektedir.

 Pedigri, at ile ilgili bilgileri içeren bir belge olup,  son sahibinde bulunmaktadır. (1998/39 s. Genelge)

 

Bağlama Kütüğüne kayıtlı gemi, deniz ve iç su araçlarının mülkiyetinin devrine ilişkin sözleşmeler:

 

25 Eylül 2014 tarihli ve 29130 sayılı Resmi Gazete’de BAĞLAMA KÜTÜĞÜ UYGULAMA YÖNETMELİĞİ yayımlanmıştır. Bu Yönetmeliğin 14’üncü maddesi hükmü ile bağlama kütüğüne kayıtlı gemi, deniz ve iç su araçlarının mülkiyetinin devrini gerektiren hukuki işlemlere yönelik belgelerin başkanlıklar huzurunda veya noterde düzenlenmesi zorunluluğu getirilmiş bulunduğundan, bu sözleşmelerin noterliklerde de yapılması mümkün hale getirilmiştir.

 

Sözü edilen Yönetmeliğin:

2 nci maddesi gereğince bu Yönetmelik;

a) 18 gros tonilatodan küçük ticari gemi, deniz ve iç su araçlarını,

b) Özel kullanıma mahsus gemi, deniz ve iç su araçlarını,

c) Bunların malik ve işletenlerini,

kapsar ve Milli Gemi Sicili ve Türk Uluslararası Gemi Siciline tescilli ticari gemi, deniz ve içsu araçları ile silahlı kuvvetlere ait gemi, deniz ve içsu araçları hakkında ise bu Yönetmelik hükümleri uygulanmaz.

 

6 ncı maddesi gereğince, 9 uncu maddenin birinci fıkrasında belirtilen gemi, deniz ve iç su araçlarının malik veya işletenleri, gemi, deniz ve iç su araçlarını bağlama kütüğüne kayıt ettirmek ve ruhsatname almak zorundadır.

 

“Mülkiyetin devri” başlıklı 14’üncü maddesi hükmü gereğince de;

a) Bağlama kütüğüne kayıtlı gemi, deniz ve iç su araçlarının mülkiyetinin devrini gerektiren hukuki işlemlere yönelik belgelerin başkanlıklar huzurunda veya noterde düzenlenmesi zorunluluğu getirilmiş, başkanlıklar veya noter dışında yapılmış mülkiyetin devrini amaçlayan işlemler geçersiz olacağı kabul edilmiştir.

b) Bağlama kütüğüne kayıtlı gemi, deniz ve iç su araçlarının mülkiyetinin devrini gerektiren hukuki işlem noterde yapılacak ise, devreden; devri yapılacak geminin üzerinde bulunan takyidatların yer aldığı ve satışın yapıldığı tarihle aynı tarihli bağlama kaydı örneğini, devralanın incelenmesi amacıyla notere sunacaktır.

c) Devir belgesinde, devralanın bağlama kaydı örneğini gördüğüne ilişkin beyanına yer verilecektir.

d) Noter işleminin ardından keyfiyetin en kısa zamanda Başkanlığa bildirilmesi gerekmektedir. Bu bildirimin noterler tarafından yapılması icap ettiğine dair maddede bir açıklık olmamakla birlikte, sorumluluğa ve hak kaybına sebebiyet verilmemesi bakımından işlemin bir örneğinin bağlama kütüğünün tutulduğu liman başkanlığına veya bağlama kütüğünü tutmakla yetkilendirilmiş belediye başkanlığına gönderilmesi uygun olacaktır. (2014/94 S. Genel Yazı)

 

Boşanma veya ayrılığın fer'i sonuçlarına ilişkin sözleşmeler:

 

Boşanmanın fer’i sonuçlarına ilişkin taraflarca hazırlanan;

“1- Taraflar karşılıklı olarak maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmayacaktır.

2- Ev eşyaları ile şahıslara ait eşyalar rızaen paylaşılmış olup, bu hususta her iki tarafın da istek ve talebi olmayacaktır.

3- Menkul ve gayrimenkul, ziynet eşyası ile nişan ve düğün hediyesi ile ilgili karşılıklı olarak hiçbir istem yoktur.

4- Müşterek evlilikten doğan..................’ın velayet hakları...............’ya bırakılacaktır.”

Hükümlerini içeren anlaşmaların noterliklerde yapılıp yapılmayacağına ilişkin soru üzerine Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğünden gönderilen 1.2.1993 tarih ve 4318 sayılı yazıda:

“Bilindiği gibi noterlerin genel olarak yapacakları işler, 1512 sayılı Noterlik Kanununun 60 inci maddesinde sayılmıştır.

4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 184 üncü maddesinin 5 inci bendinde (mülga MK’ nın 150 inci maddesinin 5 inci bendinde olduğu gibi), ‘Boşanma veya ayrılığın fer'i sonuçlarına ilişkin anlaşmalar, hakim tarafından onaylanmadıkça geçerli olmaz’ hükmü yer almaktadır.

4721 sayılı TMK, boşanmanın mali yönden hukuki sonuçlarını 174, 175, 176, 179 ve 181 inci maddeleri ile 184 üncü maddenin 5 inci bendi hükümleri ile düzen altına almıştır. Buna göre, tarafların istemesi halinde TMK’ nın 175 inci maddesi gereğince hakim tarafından hüküm altına alınması gereken yoksulluk nafakasının, tarafların iradeleri ile bağlı olmaksızın hakim tarafından bizzat karara bağlanması zorunludur.

Dolayısıyla tarafların karşılıklı olarak maddi ve manevi tazminat talepleri, eşyalar konusundaki rızai paylaşmalar, taşınır ve taşınmazlar ile ziynet eşyası vb. ilgilendiren hususlardaki anlaşmalarına ilişkin noterlikte yapılan sözleşmelerin, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 184 üncü maddesinin 5 inci bendi hükmü gereği hakim tarafından tasdikinin gerekmesine göre, bu hususlarla ilgili olarak noterliklerin sözleşme yapmalarında yasal bir sakınca söz konusu olmayacaktır.

Ancak müşterek evlilikten doğan çocukların velayet hakkının kullanımında, 1512 sayılı Noterlik Kanununun 60 ıncı maddesinde yer alan, ‘Yapılması kanunla başka bir makam, merci veya şahsa verilmemiş olan her nev'i hukuki işlemleri düzenlemek’ biçimindeki düzenlemeyi göz önünde tutmak gerekir. Velayet hakkını düzenleyen Türk Medeni Kanununun 182 nci maddesinin 1 inci fıkrasında yer alan hüküm karşısında Türk Medeni Kanununun 184 üncü maddesinin 5 inci bendi hükmünün değil, konuya ilişkin özel bir düzenlemenin yer aldığı Türk Medeni Kanununun 182 nci maddesinin dikkate alınması icap etmektedir. Tüm bu nedenlerle velayet hakkının tespitinde hakimin yetkili olduğunu kabul etmek gerekmektedir.” denilmektedir. Bu sebeple, boşanmanın veya ayrılığın fer’i sonuçlarına ilişkin olarak, hakim onayına sunulmak üzere tarafların isteği doğrultusunda noterliklerde sözleşme yapılması mümkün bulunmaktadır. (1993/10 s. Genelge)

 

Eczane devir sözleşmeleri:

 

 TNB’ ye yapılan bir başvuru ile 6197 sayılı Eczacılar ve Eczaneler Hakkındaki Kanunun 11. maddesinde “eczane satışlarının hükümet tabibinin huzuruyla ve noterlikçe yapılacağı” hükmünün bulunmasına karşın, bazı yerlerde “devir veya satın alma” suretiyle el  değiştirme işlemlerinin noterliklerde değil, Eczacılar ve Eczaneler Hakkındaki Yönetmeliğin 19. maddesinde açıklanan usule göre yapıldığı belirtilerek, bu işlemlerde ne şekilde hareket edileceğinin bildirilmesi talep edilmekle, TNB Yönetim Kurulu’nun 22.05.2006 tarihli toplantısında konu görüşülmüş ve Sağlık Bakanlığından görüş istenmesine karar verilmiştir.

 

 Bu yerden alınan ve Yönetim Kurulu’nun 06.02.2007 tarihli toplantısında görüşülen 27.07.2006 günlü ve 38201 sayılı yazıda;

 “Bilindiği üzere 6197 sayılı Kanun’un 11 inci maddesinde bir eczaneyi devir ve satın alan kimsenin eczane açmak için Kanun’da yazılı şartları yerine getirmesi halinde ruhsatname düzenlenebileceği açıkça ifade edilmiştir. Yine aynı maddede bu satışların hükümet tabibinin huzurunda noterlerce yapılacağı belirtilmiştir.

 Eczanelerin satış ve devri hususunda Eczaneler ve Eczane Hizmetleri Hakkında Yönetmelikte öngörülen eczanedeki ilaçların devridir. Satılan veya devir edilen eczanede yer  alan –özellikle kırmızı ve yeşil reçeteye tabi– ilaçların mutlak suretle kayıtlarının incelenmesi ve bu tür ilaçların suiistimalinin önlenmesi bakımından sayımının yapılması, bu işlemlerin satış ve devir işlemine taraf eczacıların hazır bulunması, İl Sağlık Müdürlüğü ve Bölge Eczacı Odasından bulunan bir yetkilinin huzurunda tutanak altına alınması gerekmektedir. Belirtilen şekilde ilaçlara ilişkin devir işlemlerinin tamamlanmasını müteakip satış ve devir yapan eczacının ruhsatnamesi iptal edilmekte, eczaneyi satın ve devir alan eczacıya yeni ruhsatname düzenlenmektedir. Belirtilen bu prosedür, İllerde Valilik/İl Sağlık Müdürlüğü’nün gerekli iş ve işlemleri yapması ile gerçekleşmektedir.

 Eczanelerin satışına ilişkin işlemlerin 6197 sayılı Kanun’un 11 inci maddesi hükmü gereğince noter huzurunda İl  Sağlık Müdürlüklerinin yetkililerinin de bulunması kaydıyla yapılmasının gerektiği açık olup, bu hususta İl Sağlık Müdürlükleri ve Bölge Eczacı Odası yetkilileri huzurunda tamamen özel hukuk hükümleri çerçevesinde ve bu yönde sonuçlar doğuran satış işleminin yapılması söz konusu değildir. Konuyla ilgili olarak 81 İl Valiliğine ve Türk Eczacılar Birliğine göndermiş olduğumuz yazı ilişiktedir.”  denilmektedir.

 Sağlık Bakanlığının yukarıda belirtilen görüşü ve Türk Eczacılar Birliği Merkez Heyetinin TNB’ ne gönderdiği 8.1.1987 gün ve 23.65.H.01.02 sayılı yazısı uyarınca: eczanelerin satış ve devirlerine ilişkin sözleşmeler, 6197 sayılı Kanun’un 11 inci maddesi gereğince hükümet tabibi huzurunda, il sağlık müdürlüğü ve bölge eczacı odası temsilcilerinin katılımı  ile noterliklerce yapılacaktır.

 (1985/81, 1987/19 s. Genelgeler ve 2007/20 s. Gnl Yazı.)        

 

İhale sözleşmeleri:

 

a) 2886 sayılı Kanun uyarınca yapılacak sözleşmelerin düzenleme şeklinde olması gerekmediği:

 

TNB’ nin, 2886 sayılı Kanunun 57 nci maddesindeki tescil ibaresinden ne anlaşıldığına ilişkin sorusu üzerine Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğünce gönderilen 5.2.1987 gün ve 03692 sayılı yazıda;

“…

Gerek kaldırılmış 3456 sayılı Noterlik Kanununda ve gerekse 1512 sayılı Kanunda, noterlerin zorunlu defterlerinden olan (sicil defteri) ne tescil ettirilecek iş kağıdının resen düzenlenmiş olması gerektiğine dair bir hüküm yoktur. Buna göre, ancak resen düzenleneceği Noterlik Kanununda yazılı sözleşmeler için düzenleme şeklinde sözleşme yapılacak, diğerlerinde imza tasdiki ve sicil defterine tescil ile yetinilecektir.

1512 sayılı Noterlik Kanunun 89 ncu maddesine göre, resen düzenlenecek sözleşmeler, niteliği bakımından tapuda işlem yapılmasını gerektiren sözleşmeler, vekaletnamelerle vasiyetname, mülkiyeti muhafaza kaydı ile satış, gayrimenkul satış vaadi, vakıf senedi, evlenme mukavelesi evlat edinme ve tanıma ile mirasın taksimi sözleşmesi ve  diğer kanunlarda resmi şekilde veya düzenlenme suretiyle yapılması öngörülen sözleşmelerden ibarettir.

Bu itibarla, 2886 sayılı Kanunun 57 nci maddesine göre müteahhit ile idare arasında yapılacak sözleşmelerin kanunun tescilini emrettiği akit ve işlemlerin kaydına mahsus sicil defterine tescilinin yapılmasının zorunlu olduğu düşünülmektedir.” denildiğinden, 2886 sayılı Kanun uyarınca yapılacak sözleşmelerin noterlikte re’sen (düzenleme şeklinde) yapılması gerekmemektedir.

 

b) 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’na tabi ihalelerde, Kurum payının yatırıldığının araştırılacağı:

 

 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 53’üncü maddesinin (j) bendinde Kamu İhlale Kurumu’nun gelirlerinin açıklandığı, (1) numaralı alt bendinde de, bu  Kanun kapsamında yapılan ihalelerde, belirli bir miktarı aşanlar için yükleniciden tahsil edilecek sözleşme bedelinin onbinde beşinin Kurum geliri olduğu ve idareler ile noterlerin, bu tutarın yüklenici tarafından Kurum hesaplarına yatırıldığını sözleşmelerin imzalanması aşamasında aramak zorunda bulundukları hükmüne yer verilmesi nedeniyle, sözleşmelerin imzalanmasından önce bu tutarın yatırılıp yatırılmadığının noterler tarafından araştırılması zorunludur. (2002/33 s. Genelge).

 Maddede yer alan parasal sınır, her yıl Kamu İhale Kurumu tarafından belirlenerek ilan edilmektedir.

 Bu durum, sadece 4734 sayılı Kanuna tabi ihalelerde söz konusu olup, 2886 sayılı Kanuna tabi ihalelerde bu uygulama yapılmamaktadır.

 

 c) 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’na tabi ihalelerde, yüklenicinin ortak girişim olması halinde dikkat edilecek hususlar:

 

 4734 sayılı Kanuna tabi sözleşmenin noterlikte onaylattırılması ve yüklenicinin de ortak girişim olması halinde, ortak girişimin bütün ortaklarının sözleşmeyi imzalanmasının zorunlu olduğu:

 4734 sayılı Kanunun 46 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereğince, ihale dokümanında aksi belirtilmedikçe sözleşmelerin notere tescili ve onaylattırılması gerekli değildir.

Ancak, bu Kanuna tabi sözleşmelerin noterlikte onaylattırılması ve yüklenicinin de ortak girişim olması halinde, sözleşmelerin ortak girişimin bütün ortakları tarafından imzalanması zorunludur. (2003/85 sayılı Genel Yazı)

 

 İş ortaklığı ve konsorsiyom anlaşma ve sözleşmeleri -  Noter tasdikli olması gerektiği:

4734 sayılı Kanunun “Ortak girişimler”  başlığını taşıyan 14 üncü maddesi gereğince:

 

 Ortak girişimler birden fazla gerçek veya tüzel kişi tarafından iş ortaklığı veya konsorsiyum olarak iki türlü oluşturulabilir.

İş ortaklığı üyeleri, hak ve sorumluluklarıyla işin tümünü birlikte yapmak üzere,

Konsorsiyum üyeleri ise, hak ve sorumluluklarını ayırarak işin kendi uzmanlık alanlarıyla ilgili kısımlarını yapmak üzere,

ortaklık yaparlar.

 

İhale aşamasında ortak girişimden kendi aralarında bir iş ortaklığı veya konsorsiyum yaptıklarına dair anlaşma istenir. İş ortaklığı anlaşmalarında pilot ortak, konsorsiyum anlaşmalarında ise koordinatör ortak belirtilir.

 

İhalenin iş ortaklığı veya konsorsiyum üzerinde kalması halinde, sözleşme imzalanmadan önce noter tasdikli iş ortaklığı veya konsorsiyum sözleşmesinin verilmesi gerekir.

Bu sözleşmelerden:

İş ortaklığı anlaşma ve sözleşmesinde, iş ortaklığını oluşturan gerçek veya tüzel kişilerin taahhüdün yerine getirilmesinde müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarının,

Konsorsiyum anlaşma ve sözleşmesinde ise, konsorsiyumu oluşturan gerçek veya tüzel kişilerin, işin hangi kısmını taahhüt ettiklerinin ve taahhüdün yerine getirilmesinde koordinatör ortak aracılığıyla aralarındaki koordinasyonu sağlayacaklarının,

Belirtilmesi zorunludur.

(4734 s K. Md. 14; 2014/56 s. Genel Yazı)

 

Kira sözleşmeleri:

 

a) Araç kiralama ve navlun (taşıma) sözleşmeleri:

 

Noterlere tasdik için taşıt kira sözleşmesi başlığını taşıyan sözleşmelerin getirildiği ve bunların onaylandığı malumdur. Ancak bu sözleşmelerin (kira sözleşmesi) başlığını taşımasına rağmen, bazılarının kira sözleşmesi olduğu ve fakat çoğunlukla bunların navlun sözleşmesi niteliği taşıdığı müşahede edilmiştir.

 Her iki sözleşmeden alınması gereken damga vergisinin farklı bulunması nedeniylede bazı noterlerimize vergi ve ceza tarhiyatı yoluna gidilmektedir.

 Bu nedenle aşağıdaki hususların bir kere daha açıklanmasında yarar ve zorunluluk görülmüştür.

 Bir navlun mukavelesi ile taşıt kira sözleşmesini birbirinden ayırt etmek için evvela taşıt sahibinin taahhüdüne bakılması gerekir. Taşıt sahibi, taşıtı kendisinin bakım ve kontrolü altında bırakıp karşı tarafa sadece taşıma işlemi verilmekte ise, bu şekilde yapılan sözleşme, navlun (taşıma) sözleşmesidir. Ancak taşıt çıplak olarak ve mürettebatı ile birlikte tamamen diğer tarafın istifadesine bırakılmış ise, bununla ilgili olarak düzenlenen sözleşme de kira sözleşmesidir.

 

 Kira sözleşmesi başlığını taşımasına rağmen noterlere onay için getirilen sözleşmelerde genellikle taşıt sahibi taşıt ve mürettebatının yurtiçi ve yurtdışındaki tüm giderleri ile taşıtın bakım ve muhafazasını kendi bakımı ve sorumluluğu altında tutmaktadır. Bu nedenle sözleşmenin başlığında ne yazıldığına bakılmaksızın, tarafların taahhütlerine bakılarak sözleşmenin hangi niteliği taşıdığının araştırılması ve damga vergisinin de buna göre tahakkuk ve tahsili gerekmektedir. (1988/7 s. Genelge)

 

b) Belediyelerin sabit alanlar ile toplu taşıma araçlarına ilan ve reklam konulmasına ilişkin kira sözleşmeleri:

 

Özel ve tüzel kişilerle Belediye arasında, Belediyenin sabit alanları veya toplu taşıma araçları satıhlarına yapıştırılan ilan ve reklamlarla ilgili olarak yapılan sözleşmelerin niteliğinin ne olması gerektiği, harç ve damga vergisinin ne şekilde alınacağı hususlarının TNB Yönetim Kurulu’nun 15.01.1997 günlü toplantısında görüşülmesi sonunda:

 “…

 Devlet İhale Kanunu'nun 1inci maddesine göre, genel bütçeye dahil dairelerle katma bütçeli idarelerin, özel idare ve belediyelerin alım, satım, hizmet, yapım, kira, trampa, mülkiyetin gayri ayni hak tesisi ve taşıma işleri bu Kanunda yazılı hükümlerine göre yürütülür. 4 üncü maddesinde de açıklandığı üzere, Devlet İhale Kanunu'nun uygulanmasında, kira, taşınır ve taşınmaz malların ve hakların kiraya verilmesini ifade eder.

 

 Prof. Dr. Kemal OĞUZMAN- Prof Dr. Özer SELİÇİ, Eşya Hukuku adlı eserlerinde (s.62), “bir evin duvarının ilan yapıştırmak için kiralanması halinde, kiracı sadece o duvar üzerinde zilyettir” diyerek, söz konusu akdin kira akdi olduğunu vurgulamışlardır. Ayrıca Cevdet YAVUZ'un, Türk Borçlar Hukuku Özel Hükümler (1.cilt s.224) adlı eserinde de, taşınmazlar dışında her türlü maddi eşyanın da kiraya verilebileceği, hatta bir duvar veya pencere boşluğunun resimli duvar ilanları için kiralanmasının günlük olaylardan olduğu belirtilmiştir.

 

 Bu itibarla, Belediyenin sabit alanları veya toplu taşıma araçları satıhlarına yapıştırılan ilan ve reklamlardan dolayı özel hukuk kişileri ile Belediye arasında yapılan sözleşmelerin, kira sözleşmesi sayılmasının (sözleşmelerde yer alan kira akdi ifadesi de bu görüşü desteklemektedir) ve buna göre harç ve damga tahsil edilmesinin uygun olduğuna” karar verilmiştir.

 

c) Tapu siciline şerh verilecek taşınmaz kira sözleşmelerinin düzenleme yapılması zorunluluğu olmadığı:

 

Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünce TNB’ ye gönderilen 25.04.2016 tarihli ve 105/E.874868 sayılı yazıda belirtildiği üzere; tapuya şerh edilecek taşınmaz kira sözleşmelerinin noterliklerde düzenleme şeklinde yapılması zorunluluğu olmadığından, onaylama şeklinde yapılan bu tür sözleşmelerinin ibrazı halinde de tapu siciline şerh verilmesi mümkün bulunmaktadır. (2016/38 s. Gnl. Yz.)

 

ç) Yabancı gerçek kişilerin uzun süreli kira sözleşmeleri yapıp yapamayacakları:

 

TNB tarafından Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğüne gönderilen yazıyla “Arsası bir Türk vatandaşına ait olmak üzere yabancı kişilerin de sermaye koyarak kar  ve zarara ortak olmak üzere 99 yıl süreli adi ortaklık sözleşmesi yapılmak istenilmesi halinde böyle bir sözleşmenin sakıncalı bulunup bulunmadığının” sorulması üzerine adı geçen Genel Müdürlükçe gönderilen ve 1987/43 sayılı Genelge ile duyurulan 22.5.1987 gün ve 16480 sayılı yazıda sonuç olarak

“… bazı kanunlarımızda* yabancı kişilerin ülkemizde taşınmaz mal edinmeleri yasaklanmış ya da sınırlandırılmış, bulunmaktadır.

Buna karşılık mevzuatımızda yabancı kişilerin uzun süreli kira sözleşmesi yapmasını yasaklayıcı ya da kısıtlayıcı nitelikte hükümler bulunmamaktadır. **” denilmiştir.

 

Sözü edilen Genelge’de yer alan mevzuat değişmiş bulunduğundan, yabancı gerçek ve tüzel kişilerin Ülkemizde taşınmaz mal edinmeleri ile askeri yasak ve stratejik bölgelerde taşımaz kiralamalarına ilişkin kanun maddeleri, gereken değerlendirmenin yapılabilmesi için aşağıda gösterilmiştir.

* 2644 sayılı Tapu Kanununun değişik 35 inci maddesinin birinci fıkrası;

"Kanuni sınırlamalara uyulmak kaydıyla, uluslararası ikili ilişkiler yönünden ve ülke menfaatlerinin gerektirdiği hallerde Bakanlar Kurulu tarafından belirlenen ülkelerin vatandaşı olan yabancı uyruklu gerçek kişiler Türkiye’de taşınmaz ve sınırlı ayni hak edinebilirler.” hükmünü içermektedir.  

Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Yabancı İşler Dairesi Başkanlığının 06 /08/20l2 tarihli ve (12) sayılı Genelgesi’nde ayrıntılı olarak açıklandığı üzere; Bakanlar Kurulunca belirlenen yabancı uyruklu gerçek kişiler Kararda belirtilen şartlar dahilinde ve kanuni sınırlamalara uyulmak kaydıyla taşınmaz ve sınırlı ayni hak edinebileceklerdir.

 

** 2565 sayılı Askeri Yasak Bölgeler ve Güvenlik Bölgeleri Kanunu’nun 28 inci maddesi “Genelkurmay Başkanlığının teklifi üzerine askeri yasak bölgelere yakınlığı veya diğer stratejik nedenlerle tespit edilecek bölgelerde yabancıların taşınmaz mal edinemeyeceklerine ve izin alınmadıkça kiralayamayacaklarına Bakanlar Kurulunca karar verilebilir.hükmünü içerdiğinden, bu maddenin dikkate alınması gerekmektedir.

 

 

 

Kullanım ödüncü (ariyet) sözleşmeleri:

 

 Son zamanlarda ve özellikle büyük şehirlerde (... adresinde kiracı olarak işgal ettiğim dairenin ..... bölümünde .... kişi veya şirketin faaliyet göstermesine muvafakat ettiğimizi ve bu sebeple kendilerinden kira talep edilmeyeceğini beyan ederiz.) şeklinde işlemler yaptırılmak istendiği tespit edilmekle, konuya ilişkin olarak TNB’ ce Maliye Bakanlığından görüş istenmesi üzerine, adı geçen Bakanlıkça gönderilen 16.7.1993 tarih ve 44731 sa­yılı yazıda:

 "…

 Yazınıza konu teşkil eden muvafakatname başlıklı kağıdın in­celenmesinden, bir taşınmazın kiracısı, kiracı olarak işgal ettiği dairenin bir bö­lümünün herhangi bir kişi veya şirket tarafından kullanılmasına muvafakati ve bu sebeple de kira talep etmeyeceğini beyan etmektedir.

 İnceleme konusu belgenin, hukuki niteliği itibariyle, bir yerin bedelsiz ola­rak kullanılma hakkını karşı tarafa bırakarak (Borçlar Kanunun 299’ncu* mad­desindeki {ariyet, bir akittir ki onunla ariyet veren, bir şeyin bedava kul­lanılmasını ariyet alana bırakmak ve alan dahi o şeyi kullandıktan sonra geri vermekle mükellef olur.}) 3098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 379 uncu maddesindeki (Kullanım ödüncü sözleşmesi, ödünç verenin bir şeyin karşılıksız olarak kullanılmasını ödünç alana bırakmayı ve ödünç alanın da o şeyi kullandıktan sonra geri vermeyi üstlendiği sözleşmedir.) hükmü çerçevesinde, (ariyet akdini) kullanım ödüncü sözleşmesini oluşturması ve ma­hiyetine göre 492 sayılı Kanunun 42 nci maddesinde belirtilen değer gös­terilmesi zorunlu kağıtlar meyanında da bulunmaması sebebiyle maktu damga vergisi ve harca tabi tutulması gerekmekte, Adalet Bakanlığının konuya ilişkin görüşü de bu meyanda bulunmaktadır." denilmiştir. (1993/63 s. Genelge)

 

 * Mülga BK’ nın 299 uncu maddesinin 3098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’ndaki karşılığı 379 uncu maddedir. Bu tür işlemlerin, her iki tarafın da iradelerini maddede açıklandığı şekilde açıklamaları suretiyle sözleşme olarak yapılması daha uygun olur.

 

Rödövans sözleşmeleri:

 

21.09.2017 tarihli ve 30187 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Maden Yönetmeliğinin;

4 üncü maddesinde “Rödövans sözleşmesi: Ruhsat sahalarındaki madenlerin işletilerek değerlendirilmesi amacıyla üçüncü kişilere veya kuruluşlara tasarruf hakkı sağlamak üzere ruhsat sahasının tamamı ya da bir kısmı için ruhsat sahiplerinin, bu kişilerle yapmış oldukları sözleşmeler” olarak tanımlanmış,

Rödövans işlemleri” başlıklı 101 inci maddesinde de:

“(1) Ruhsat sahipleri ile üçüncü kişiler arasında yapılacak olan rödövans sözleşmeleri Bakanlığın iznine tabidir.

(2) Maden işletme ruhsat sahiplerinin, ruhsat sahalarının bir kısmı veya tamamı için üçüncü kişilerle yapmış oldukları rödövans sözleşmelerinin ve bu sözleşmelerde yapılan değişikliklerin, devir ve intikal işlemlerinde, bilgilendirme amacıyla Genel Müdürlüğe verilmesi ve maden siciline bilgi amaçlı şerh edilmesi zorunludur. Genel Müdürlük hiçbir şekilde rödövans sözleşmelerine taraf değildir.

(4) Kamu kurum ve kuruluşları ve iştirakleri hariç yeraltı kömür sahalarında rödövans sözleşmesi yapılamaz…

(5) Rödövans sözleşmelerinde sözleşmenin bitiş tarihi, muhtemel süre uzatımları dahil gün/ay/yıl olarak belirtilir. Aynı alanda kot/kat farklılığı olsa dahi birden fazla rödövans sözleşmesi yapılamaz.” hükümlerine yer verilmiştir.

 

2006/44 sayılı Genelge ve bu Genelge’de yer alan Enerji ve Tabii kaynaklar Bakanlığı Maden İşleri Genel Müdürlüğü’nün 13.03.2006 tarihli ve 33208 sayılı yazısı ile TNB’nin 2015/23 ve 2016/10 sayılı Genel Yazılarına göre:

- Rödövans sözleşmelerinin, özel hukuk çerçevesinde değerlendirilmesi gerekmekte ve noterliklerde yapılması mümkün bulunmaktadır.

 - 3213 sayılı Maden Kanunun ek 7 nci maddesinin birinci fıkrası “Ruhsat sahipleri ile üçüncü kişiler arasında rödövans sözleşmeleri Bakanlığın iznine tabidir.” hükmünü içermekte ise de, Maden İşleri Genel Müdürlüğünün 14.12.2015 tarihli  ve 66984 sayılı yazısında belirtildiği üzere, noterlikler tarafından onaylanacak sözleşmeler, Genel Müdürlük tarafından gerekli incelemeler yapıldıktan sonra Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının iznine sunulduğundan; rödovans sözleşmelerinin onaylanması için noterliklere başvurulması aşamasında noterlikler tarafından Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının izninin aranması gerekmemektedir.

- 3213 sayılı Maden Kanunun ek 7 nci maddesi ile Maden Yönetmeliğinin 101 inci maddesi gereğince kamu kurum ve kuruluşları ile iştirakleri hariç olmak üzere yer altı kömür işletmelerinde maden ruhsat sahipleri, ruhsat sahalarının bir kısmında veya tamamında üçüncü kişiler ile üretim faaliyetlerine yönelik rödövans sözleşmeleri yapamaz.

 

Taşınmaz - Bağışlama vaadi sözleşmeleri:

 

Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Tapu Dairesi Başkanlığı 06.01.2017 tarihli ve 12171 sayılı yazıyla Adalet Bakanlığına başvurarak, taşınmaz bağışlama vaadi sözleşmelerinin, Türk Medeni Kanunu uyarınca çıkarılan ve Danıştay'ın incelemesinden geçerek 17/08/2013 tarih ve 228738 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Tapu Sicili Tüzüğünün 47 inci maddesinin (c) bendi uyarınca noterde düzenlenecek olan sözleşme gereğince tapu müdürlükleri tarafından şerhe konu edilmesi gerektiğini belirtip, bağışlama vaadi resmi senedinin (bağışlama vaadi sözleşmesinin) tapu müdürlükleri tarafından mı yoksa noterlikler tarafından mı yapılacağına ilişkin uygulamada karşılaşılan sorunların çözümlenerek uygulamanın yönlendirilebilmesi için görüş talep etmiştir.

Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü 28.02.2017 tarihli ve 2904/3758 sayılı yazısıyla Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Tapu Dairesi Başkanlığına özetle;

“….

Konuya ilişkin anılan tüm düzenlemeler dikkate alındığında, gayrimenkul bağışlama vaadi sözleşmelerinin noterlerce düzenlenebileceği ve noterlerce düzenlenen sözleşmelerin Tapu Sicil Tüzüğünün 47 nci maddesinin (c) bendi uyarınca şerhe konu edilebileceği düşünülmektedir.” yönünde görüş bildirmiştir.

 

Gerek Tapu Sicil Tüzüğü ile Noterlik Kanunu Yönetmeliğinin 7 nci maddesinde yer alan hükümler, gerekse Adalet Bakanlığı HİGM ile Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün Birleştirilmiş 7 sayılı genelge’de yer verilen görüşleri nedeniyle taşınmaz bağışlama vaadi sözleşmelerinin noterliklerde düzenlenebileceği anlaşıldığından, sözü edilen sözleşmelerin noterliklerde yapılması gerekmektedir.

(Açıklamanın gerekçe ve ayrıntıları için Birleştirilmiş 7 sayılı genelge’ye bakınız.)

 

Taşınmaz – Kat ilavesine ilişkin sözleşmeler:

 

Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğünce TNB’ ye gönderilen 21.7.1994 tarih 14402 sayılı yazıda sonuç olarak:

"Bilindiği gibi Noterlik Kanununun 53 üncü maddesi gereğince kanunların emredici hükümlerine aykırı akitlerin noterliklerde yapılmaması gerekmektedir. Ancak, daire satın alan kişilerin noterliklerde yaptırmak istedikleri, ilave yapılacak katlarda hiçbir haklarının olmadığı konusundaki senetlerin ise noterliklerde yapılmasında herhangi bir hukuki sakınca bulunmamaktadır.

 Bu nedenle bu sözleşmelerin noterliklerde yapılabileceği düşünülmektedir." denildiğinden, kat ilavesi izni verildiği takdirde, ilave edilecek katta herhangi bir hak iddia edilmeyeceğine dair sözleşmelerin noterliklerde yapılması mümkün bulunmaktadır. (1994/50 s. Genelge).

 

Taşınmaz – TOKİ tarafından satılan konutlarla ilgili hakların devrine ilişkin sözleşmeler:

 

 Toplu Konut İdaresi tarafından satılan konutlarla ilgili hakların devri hususunda TOKİ Başkanlığınca TNB’ ye gönderilen 06.03.2006 günlü ve 5966 sayılı yazı TNB Yönetim Kurulu’nun 22.05.2006 tarihli toplantısında görüşülmüş ve yapılacak uygulama 2006/42 sayılı Genelge ile duyurulmuştur. Noterliklerde yaşanan tereddütler üzerine TNB tarafından TOKİ Başkanlığından görüş talep edilmiştir. Adı geçen Başkanlıkça gönderilen ve 2007/17 sayılı Genelge ile duyurulan 02.02.2007 tarihli ve 4999 sayılı cevap yazısında:

 “1 – İdaremiz, alt gelir grubu ve yoksul grubu projeleri ile birlikte orta gelir grubuna yönelik projeleri de satışa sunmakta olup, söz konusu projeler ile ilk etapta kura ile satışa sunulmaktadır. Kura ile satışa sunulan projeler de Ek-1’de yer alan Kuralı Satış Gayrimenkul Satış Sözleşmesinin 5. maddesi uyarınca alıcılar, sahip olduğu hak ve yükümlülüklerini anahtar teslim tarihinden itibaren 1 (bir) yıl sonrasına kadar üçüncü kişilere devir ve temlik edememektedir. Ayrıca, konut teslim tarihinden itibaren 1 yıl sonra devir yasağı kaldırıldığında, devir protokolü taraflarca BANKA huzurunda imzalanmaktadır.

 Ancak orta gelir grubu projelerinde kuralı satışta yeterli başvuru olmaması durumunda projelerin satış koşullarında değişiklik yapılarak açık satış yöntemi ile tekrar satışa sunulmaktadır. Açık satış yöntemi ile tekrar satışa sunulan projelerde kuralı satışta yer alan devir şartı kaldırılmakta olup, bu koşullara göre hazırlanan açık satış sözleşmesi Ek-2’de yer almaktadır.

 2 – İdaremizce alınan karar doğrultusunda devir yasağı, Alt Gelir Grubu ve Yoksul grubu projelerinde uygulanmaktadır. Söz konusu projeler için Ek-3’de yer alan Gayrimenkul Satış Sözleşmesi alıcılara imzalatılmaktadır. Sözleşmenin 5. maddesi gereği alıcılar konutlarını borcu bitene kadar devredememektedirler.

 3 – İlgi (c) yazımızla gönderilen sözleşme, devir yasağı konulması nedeniyle revize edilmiş olup, Ek-3’de yer alan Gayrimenkul Satış Sözleşmesi hazırlanmış ve alıcılara imzalatılmaktadır.” denilmiştir.

 

 Buna göre:

 Toplu Konut İdaresince, alt gelir grubu ve yoksul grubu ile orta gelir grubuna yönelik projeler için 3 tür sözleşme yapıldığı ve bunların;

 1 – Kuralı Satış Gayrimenkul Satış Sözleşmesi,

 2 – Açık Satış Gayrimenkul Satış Sözleşmesi,

 3 – Alt Gelir Grubu ve Yoksul Grubu Projeleri Gayrimenkul Satış Sözleşmesi,

       Olduğu anlaşılmaktadır.

 

 1 – Kuralı Satış Gayrimenkul Satış Sözleşmesi:

 Bu sözleşmenin 5. maddesi uyarınca alıcılar, sahip olduğu hak ve yükümlülüklerini anahtar teslim tarihinden itibaren 1 (bir) yıl sonrasına kadar üçüncü kişilere devir ve temlik edememektedir. Ayrıca, konut teslim tarihinden itibaren 1 yıl sonra devir yasağı kaldırıldığında, devir protokolü BANKA huzurunda imzalanmaktadır.

 2 – Açık Satış Gayrimenkul Satış Sözleşmesi:

 Açık satış yöntemi ile tekrar satışa sunulan projelerde bu sözleşme imzalatılmakta olup, kuralı satışta yer alan devir şartı burada kaldırılmıştır. Belirtilen satış için kullanılan sözleşmenin 5. maddesinde, “alıcının, işbu sözleşmeden doğan haklarını üçüncü şahısa devredebileceği” , devir işlemleriyle ilgili protokolün taraflarca banka huzurunda imzalanacağı belirtilmiştir.

 3 – Alt Gelir Grubu ve Yoksul Grubu Projeleri Gayrimenkul Satış Sözleşmesi:

 Daha önce kullanılan ve ilgi  genelgemize konu bu sözleşmenin “alıcılar, sahip olduğu hak ve yükümlülüklerini anahtar teslim tarihinden itibaren 1 (bir) yıl sonrasına kadar üçüncü kişilere devir ve temlik edemez” hükmünü içeren 5. maddesinde değişikliğe gidilmiş ve “alıcının, konutunu borcu bitene kadar devredemeyeceği” hükmü getirilmiştir.

 

 Toplu Konut İdaresine ait konutların devrine ilişkin şartların sözleşmelerde yer alması nedeniyle,  bunlarla ilgili işlemlerde;

 Öncelikle sözleşmelerin incelenerek devire ilişkin hükümlerin belirlenmesi gerekmektedir.

Buna göre de (2006/42 sayılı Genelge’nin (b) bendinde açıklandığı şekilde) devir hakları doğan alıcıların, Toplu Konut İdaresi Vekili Bankanın huzurunda imzalanan devir protokolünü ibraz etmeleri halinde noterliklerde düzenlenecek sözleşmelerle “sözleşmeden doğan haklarını” devredebilmeleri mümkün bulunmaktadır.

Bu sözleşmelerde, TOKİ tarafından tahsis sırasında belirlenen bedel gösterilecek, harç ve damga vergisi de bu bedel üzerinden alınacaktır.

(2006/42 ve 2007/17 sayılı Genelgeler).

 

NOT: Uygulamada, aşağıda örneği bulunan yazıda olduğu gibi; zaman zaman TOKİ idaresince devir ile ilgili koşulları ve devir işleminin noterliklerde yapılmasına ilişkin izni belirten yazı da taraflara verilmekte ve bu yazı gereğince söz konusu hakların devrine ilişkin sözleşmeler noterliklerde yapılmaktadır.

 

ÖRNEK YAZI:

 

Sn. ….. ….

…….

ANKARA

 

ilgi: … tarih ve … evrak kayıt no.lu dilekçeniz.

 

…..  tarihinde yapılan ihale sonucu Ankara İli, …..  ilçesi,  …. Mahallesindeki ….m2 yüzölçümlü …. ada  … parsel no.lu  taşınmaz …..TL bedel üzerinden …..tarihli Gayrimenkul (Arsa) Satış Sözleşmesi ile …hissesi, ….peşin kalanı 60 ay vadeli olarak tarafınızca satın alınmıştır.

Bahse konu taşınmaz satışı ile ilgili olarak yazımız tarihi itibariyle …. hisse için bakiye borç tutarı; ……vade tarihli Nisan'2012 taksiti dahil olmak üzere  ……TL/ay tutarlı kalan … adet taksit karşılığı ….TL'dir.

……yüzölçümlü …..  ada… parsel nolu taşınmazın satışına ait  vadeli satış noterden "Devir Sözleşmesi" yapılması koşulu ile sözleşmenin "Alıcının Devir Yetkisi" başlıklı 5 inci maddesi çerçevesinde bahse konu devir talebiniz uygun görülmüştür.

Noterdeki devir işlemi yazımız eki taslak devir sözleşmesine göre yapılmalıdır.

…..

Bilgilerinizi ve gereğini rica ederim.

        …………. …………

                Başkan a.

Konut Kredileri Daire Başkanı

 

 

 

 

Telsiz devrine ilişkin sözleşmeler:

 

1987/21 sayılı Genelge’de konuya yer verilmiş ise de;

Bu Genelge’de belirtilen 2813 sayılı Telsiz Kanununun başlığı 5809 sayılı Kanun ile “Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunun Kuruluşuna İlişkin Kanun” olarak değiştirilmiştir.

Değişiklik yapılan 2813 sayılı Kanunda, Telsiz Kanunun 26 ncı maddesinde belirtilen hükme yer verilmediğinden Ulaştırma Bakanlığının izninin alınmayacağı gibi, 1987/21 sayılı Genelge’nin de hükmü kalmamıştır.  

 

Ancak Telsiz İşlemlerine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 13 üncü maddesinde; “İşletmeciler ile telsiz cihaz ve sistemi kullanıcıları mevcut cihazlarını veya sistemini; devir almak isteyen kullanıcının Kurumdan aldığı izin kapsamında olmak kaydıyla bu kullanıcıya, Kurum tarafından konusunda yetkilendirilmiş işletmecilere veya abonelerine, amatör maksatlı olarak değerlendirilmek üzere Amatör Telsiz Derneklerine, eğitim amacı ile kullanılmak üzere eğitim kurumlarına ve  telsiz üretici ve satıcılarına devir edebilir. Devir işlemine ilişkin protokol taraflarca muhafaza edilerek, bir nüshası da devir eden kullanıcı tarafından Kuruma gönderilir.” hükmüne yer verilmiş bulunduğundan, telsiz devirleriyle ilgili sözleşmelerde Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun izninin aranması gerekmektedir.

 

Teşvik belgesi kapsamında temin edilen makine ve teçhizatın devrine ilişkin sözleşmeler:

 

1998/36, 1999/26, 2001/6 ve 2002/38 sayılı Genelgeler ile Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Kararın Uygulanmasına İlişkin Tebliğler duyurulmuştur.

Bu Genelgelerde belirtilen Tebliğler ile aynı konudaki 2009/1 sayılı Tebliğ yürürlükten kaldırılmış olup, halen yürürlükte olan ise 20.06.2012 tarihli ve 28329 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2012/1 sayılı Tebliğ’dir.

Ekonomi Bakanlığının 2012/1 sayılı Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Kararın Uygulanmasına İlişkin Tebliğ’in 21 maddesinin (1) ve (3) üncü fıkraları;

“(1) Tamamlama vizesi yapılıp yapılmadığına bakılmaksızın belge kapsamında temin edilen makine ve teçhizatın beş yılını doldurmadan devri, satışı, ihracı ve kiralanması Genel Müdürlüğün iznine tabidir.

(3) Teşvik belgesi kapsamı yatırımların bütün olarak satışı, tamamlama vizesinin yapılmış olması ve işletmeye geçiş tarihinden itibaren beş yıl faaliyette bulunulmuş olması halinde serbesttir. Bu tür durumlarda devir işlemi yapılmaz” hükümlerini içermektedir.

Teşvik belgesi kapsamında temin edilen makine ve teçhizatın beş yılını doldurmadan devri, satışı, ihracı ve kiralanması ve beş yıl faaliyette bulunulmasından sonra satışı ile ilgili sözleşmelerde yukarıda belirtilen hükümlere göre işlem yapılması gerekmektedir.

 

Haluk Necdet TEKİN

TNB Eğitim, Sağlık,

Sosyal Güvenlik ve Yardımlaşma Vakfı

Hukuk Danışmanı ve Eğitmeni