SINAİ MÜLKİYET HAKLARININDEVRİNE, LİSANS VERİLMESİNE, REHİN EDİLMESİNE İLİŞKİN SÖZLEŞMELER - HALUK NECDET TEKİN (TNB HUKUK DANIŞMANI)

HALUK NECDET TEKİN (T.N.B BAŞKAN DANIŞMANI) - TÜM MAKALELERİ


 

 

 1- Hukuki işlemlere konu olabilecek ve olamayacak sınai mülkiyet hakları:

 

 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 2 nci maddesinde belirtildiği üzere, sınai mülkiyet hakları aşağıda sayılanlardan ibarettir.

 - MARKA,

 -        COĞRAFİ İŞARET,

 -        TASARIM,

 -        PATENT,  

 -        FAYDALI MODEL

 

 Aynı Kanun’un 148 inci maddesinin birinci fıkrası gereğince, sınai mülkiyet haklarından coğrafi işaret ve geleneksel ürün adı hakkı dışında kalan;

 -        MARKA,

 -        TASARIM,

 -        PATENT,

 -        FAYDALI MODEL,

 hakları hukuki işlemlere konu olabilir, coğrafi işaret ve geleneksel ürün adı hakkı hukuki işlemlere konu olamaz.

 

 Bu nedenle, ancak “marka, tasarım ile patent ve faydalı model hakkı” devredilebilir, miras yolu ile intikal edebilir, lisans konusu olabilir, rehin verilebilir, teminat olarak gösterilebilir, haczedilebilir veya diğer hukuki işlemlere konu olabilir. Buna karşılık, “coğrafi işaret ve geleneksel ürün adı hakkı” ise lisans, devir, intikal, haciz ve benzeri hukuki işlemlere konu olamaz ve teminat olarak gösterilemez.

 

 2- Sınai mülkiyet haklarının devrine ilişkin sözleşmeler:

 

 a) Sınai mülkiyet haklarının devrine ilişkin sözleşmelerin noterliklerde onaylama şeklinde yapılmasının zorunlu olduğu:

 

 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 148 inci maddesinin dördüncü fıkrası hükmüne göre; sınai mülkiyet haklarının devrine ilişkin sözleşmelerin geçerliliği, ancak noter tarafından onaylama şeklinde yapılmış olmalarına bağlıdır. (2017/13 ve 72 sayılı Genel Yazılar)

 Noterlik Kanununun 90 ve devamı maddelerine göre, altındaki imzaların onayı yapılacak sınai mülkiyet haklarının devrine ilişkin sözleşmeler, dışarıda hazırlanıp getirilebileceği gibi ilgililerin beyanlarına göre noterliklerde de yazılabilir. Noterlik Kanununun 53 üncü maddesi ile 6098 sayılı TBK ’nın 26 ve 27 nci maddeleri hükümleri uyarınca noterler, kanunda öngörülen sınırlar dışında kalan, kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkansız olan sözleşmeler yapamazlar. Bu nedenle, noterlerin gerek dışarıda tanzim edilmiş gerekse noterliklerde yazılmış sınai mülkiyet haklarının devrine ilişkin sözleşmelerde bu hususlara ve 6769 sayılı Kanun uyarınca sözleşmede bulunması gereken zorunlu bilgilerin yer alıp almadığına dikkat etmeleri icap eder.

 

 

 

 b) Devir sözleşmelerinde yer verilmesi gereken zorunlu bilgiler:

 

 Sınai Mülkiyet Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 125 inci maddesi gereğince;

 -        Marka hakkı devir sözleşmesinde; devir alan ve verenin imza ve beyanlarının, marka adının, marka tescil numarasının,

 -        Tasarım hakkı devir sözleşmesinde; devir alan ve verenin imza ve beyanlarının, devire konu olan tasarımın adının, numarasının,

 -                Patent hakkı devir sözleşmesinde; devir alan ve verenin imza ve beyanlarının, devire konu olan patentin adının, numarasının, devir bedelinin, (Bedel, devir sözleşmesinde gösterilebileceği gibi talep formunda da gösterilebilir.)

 -                Faydalı model hakkı devir sözleşmesinde; devir alan ve verenin imza ve beyanlarının, devire konu olan faydalı modelin adının, numarasının, devir bedelinin, (Bedel, devir sözleşmesinde gösterilebileceği gibi talep formunda da gösterilebilir.)

 yer alması gerekmektedir.

 

 Yönetmeliğin 125 inci maddesinde “faydalı model hakkının” devrine ilişkin bir açıklama bulunmamakta ise de, bu durum faydalı model hakkının devir edilemeyeceği anlamına gelmemektedir. Zira 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 145 inci ve Yönetmeliğin 123 üncü maddelerinde, faydalı modele ilişkin açık bir hüküm bulunmadığı ve faydalı modelin özelliği ile çelişmediği takdirde bu Kanunda ve Yönetmelikte patentler için öngörülen hükümlerin, faydalı modeller hakkında da uygulanacağı hükmüne yer verilmiştir.

 

 NOT: Sınai haklar taşınır niteliğinde olduğundan, bedelle ilgili olarak Harçlar Kanununun 42 inci maddesinin uygulaması yönünden aşağıda 7 nci maddede yapılan açıklamaya bakınız.

 

 c)        Marka veya tasarım hakkının kısmi (bölümsel) olarak devri ve bu devirlerde sözleşmede yer verilecek bilgiler:

 

 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 148 inci ve Sınai Mülkiyet Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 125 inci maddeleri gereğince;

 -        Marka hakkı devir sözleşmesi mal veya hizmetlerin tamamı için yapılacağı gibi bir kısmı için de yapılabilir. Markanın kısmi devri halinde devredilen mal veya hizmetlerin ve sınıf numaralarının devir sözleşmesinde belirtilmesi zorunludur.

 -        Tasarım hakkı devir sözleşmesi, ulusal sınırların bütünü içinde geçerli olacak şekilde yapılacağı gibi bir kısmında geçerli olacak şekilde de yapılabilir. Tasarımın kısmi devrine ilişkin sözleşmede, devredilen tasarımların tasarım sıra numaraları tek tek belirtilir.

 

 ç)        Sınai mülkiyet hakkının birden fazla sahibi olması:

         Payın üçüncü kişiye satılması halinde diğer ortakların ön alım haklarının bulunduğu:

 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 70, 112, 147 ve 148 inci maddeleri hükümlerinden anlaşılacağı üzere, birden fazla kişi sınai mülkiyet hakkına ortak olarak sahip bulunabilirler. Devir, lisans, intikal ve benzeri hukuki işlemlere konu olamayan coğrafi işaret ve geleneksel ürün adı hakkı dışında kalan sınai mülkiyet haklarına ortak olarak sahip olan pay sahipleri kendilerine düşen pay üzerinde serbestçe tasarrufta bulunabilir ve paylarını devir edebilirler.

 

 Sözü edilen Kanunun 70, 112 ve 145 inci maddeleri hükümleri gereğince, tasarım başvurusu, tasarım, patent başvurusu, patent, faydalı model başvurusu veya faydalı model birden çok kişiye aitse hak üzerindeki ortaklık taraflar arasındaki anlaşmaya göre, böyle bir anlaşma yoksa 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunundaki paylı mülkiyete ilişkin hükümlere göre belirlenir. Her hak sahibi diğerlerinden bağımsız olarak kendisine düşen pay üzerinde serbestçe tasarrufta bulunur.

 Aynı Kanunun 148 nci maddesinin üçüncü fıkrası gereğince sınai mülkiyet hakkının birden fazla sahibi olması durumunda sahiplerden birinin kendisine düşen payı tamamen veya kısmen üçüncü kişiye satması halinde, diğer paydaşların önalım hakkı vardır.

 

       d) Sınai mülkiyet haklarının tescil edilmeden, Kurum’a başvuru aşamasında da devir edilebileceği:

 

       Aynı Kanununun 148 inci maddesinin sekizinci fıkrası da “Bu maddede yer alan hükümler, sınai mülkiyet hakkı başvurularında da uygulanır.” hükmünü içerdiğinden, “marka, tasarım ile patent ve faydalı model hakkının” devri için bu hakların mutlaka tescil edilmiş olmaları gerekmemektedir. Bu hakların tescilden önce ve başvuru aşamasında de devirleri mümkün bulunmaktadır. Bu durumda sözleşmeye, tescil numarası yerine başvuru numarasının yazılması gerekmektedir.    

       

 e) Devir sözleşmelerinin onaylanması sırasında, imza onayı yapılacak şahısların kimliklerinden başka bir belge aranmayacağı:

 

 Sözleşmenin onaylanması sırasında, noterlerin sınai hakkın hak sahipliğine, tescil edildiğine ilişkin bir belge araması icap etmemektedir.

 Sözleşme dışarıda hazırlanıp getirilmiş ise, sözleşme metninde yer alması gereken bilgilerin bulunup bulunmadığının araştırılması, ilgililerin verecekleri bilgiler doğrultusunda noterliklerde yazılan sözleşmelerde de bu bilgilerin sözleşmeye geçirilmesi yeterli bulunmaktadır.

 İşlem Formüllerinin “Onaylama Formül No: 1”’e göre işlem yapılması için işlem ilgililerinden sadece kimlik kartları (kimlik belgeleri) talep edilmelidir.

 

 3- Lisans sözleşmeleri:

 

 a) Lisan sözleşmelerinin noter onaylı olmasının zorunlu olmadığı, ancak talep halinde noterliklerde onaylanabileceği:

 

 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu ile Uygulama Yönetmeliğinin:

 24 ile 20 inci maddeleri gereğince “marka hakkı”, 75 ile 69 uncu maddeleri uyarınca “tasarım başvurusu veya tescilinden doğan tasarım hakkı”, 125 ile 116 ncı maddeleri gereğince de “patent başvurusu veya patent hakkı” ve 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 145 inci  ve Yönetmeliğin 123 üncü maddelerinde yapılan atıf nedeniyle “faydalı model başvurusu veya faydalı model hakkı” lisans sözleşmesine konu olabilir.

 6769 sayılı Kanun’un 148 inci maddesinin dördüncü fıkrasında hukuki işlemlerin, yazılı şekle tabi olduğuna yer verildikten sonra, devir sözleşmelerinin geçerliliği noter onayına bağlı tutulmuştur. Kanunda, devir sözleşmelerinin noter onaylı olması zorunluluğuna karşılık lisans sözleşmelerinin mutlaka noterliklerde onaylama şeklinde yapılacağına dair bir zorunluluğa yer verilmemiştir. Bu sebeple; lisans sözleşmeleri taraflar arasında yazılı şekilde yapılabileceği gibi, sınai mülkiyet hakkı sahiplerinin istemleri üzerine noterliklerde onaylama şeklinde de yapılabilir.

 

 b) Lisans sözleşmelerinin noterliklerde onaylanmasının istenmesi halinde, sözleşme içeriğinde yer alması gereken zorunlu hususlar:

 

 -        Marka lisans sözleşmesinde, lisans alan ve verenin imza ve beyanlarının, lisansa konu olan markaya ilişkin mal veya hizmetlerin, marka tescil numarasının, marka adının ve varsa lisans bedelinin ve lisans süresinin,

 -        Tasarım lisans sözleşmesinde, lisans alan ve verenin imza ve beyanlarının, lisansa konu olan tasarımın adının, tescil numarasının, çoklu başvuru ise sıra numaralarının, varsa lisans bedelinin ve lisans süresinin,

 -        Patent lisans sözleşmesinde, lisans alan ve verenin imza ve beyanlarının, lisans sözleşmesine konu olan patent başvurusunun veya patentin numarasının, lisans süresinin, varsa bedelinin ve lisansın çeşidinin,

 -        Faydalı model lisans sözleşmesinde, lisans alan ve verenin imza ve beyanlarının, lisans sözleşmesine konu olan faydalı model başvurusunun veya faydalı modelin numarasının, lisans süresinin, varsa bedelinin ve lisansın çeşidinin,

       yer alması zorunludur.

 

 c) Lisans sözleşmelerin kısmi (bölümsel) olarak da yapılabileceği:

 

 -        Marka hakkı ile ilgili lisans sözleşmesi mal veya hizmetlerin tamamı için yapılacağı gibi bir kısmı için de yapılabilir.

 -        Tasarım hakkına ilişkin kullanma yetkisi (lisans) sözleşmesi, ulusal sınırların bütünü içinde geçerli olacak şekilde yapılacağı gibi bir kısmında geçerli olacak şekilde de yapılabilir.

 

 ç)        Lisans sahibinin lisans hakkını devir edebilme ve alt lisans verebilme koşulu:

 

 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu ile Uygulama Yönetmeliğinin yukarıda belirtilen maddeleri gereğince, lisans alan kişiler (lisans sahipleri), lisans sözleşmesinde kararlaştırılmış ise lisanstan doğan haklarını üçüncü kişilere devredebilirler veya alt lisans verebilirler. Sözleşmede bu hususta bir hüküm yoksa bunlara ilişkin işlem ve sözleşme yapamazlar.

 

 4- Sınai Mülkiyet Kanununun 5 inci maddesinin üçüncü fıkrasında sözü edilen ve noter onayı zorunlu olan muvafakatname:

 

 a) Muvafakatnamenin Kurum formatına uygun olması zorunluluğu:

 

 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 5 inci maddesinin üçüncü fıkrasında sözü edilen muvafakatname, şekil olarak Kurum tarafından kabul edilen ve TÜRKPATENT’ in resmi internet adresinde bulunan forma uygun olmadığı takdirde Kurum tarafından kabul edilmemektedir.

 İşlem Formüllerinin “Onaylama Formül No: 1”’e göre imza onayı yapılacak muvafakatname dışarıda hazırlanıp getirilmiş ise Kurum formatına uygun olup olmadığına dikkat edilmeli, noterlikte hazırlanmasının istenilmesi halinde ise TÜRKPATENT’ in resmi internet adresinde bulunan (NBS’de mevcut ise burada yer alan) formun indirilerek kullanılması gerekmektedir. (2017/101 sayılı Genel Yazı ekinde de örneği bulunmaktadır.)

 Sınai Mülkiyet Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 10 uncu maddesi gereğince muvafakat, kayıtsız ve şartsız olmalıdır.

 

b) Muvafakatten dönme:

 

 Aynı Yönetmelik ve madde gereğince, Kuruma sunulan muvafakatname geri alınamaz. Kuruma verilmemiş muvafakatnamelerden dönme (rücu) mümkün olup, bu durumda muvafakatnamenin Kuruma sunulmadığının metin içine yazılmasına dikkat edilmelidir.

 

 5- Tescil için noterliklerce bildirim yapılması gerekmediği:

 

 Sözleşmelerde belirtilmesi zorunlu hususların tam olması halinde, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 148 inci maddesinin beşinci fıkrası hükmü uyarınca, hukuki işlem taraflarından birinin talebi üzerine kendi özel siciline kaydedilir ve Bültende yayımlanır.

 Devir ya da lisans sözleşmelerinin onaylanmasından sonra tescil işlemleri için noterliklerce bir bildirim yapılmayacak, bunun için ilgili Kurum’a sözleşme tarafları başvuracaklardır.

 

 

 

 6- Sınai hakların rehni:

 

 a) Sınai haklardan coğrafi işaret ve geleneksel ürün adı hakkı dışında kalan diğer haklar üzerinde rehin kurulabileceği:

 

 4721 sayılı TMK’nın 954 üncü maddesi hükmü uyarınca, başkasına devredilebilen alacaklar ve diğer haklar rehin edilebilir ve aksine bir hüküm bulunmadıkça, bunların rehni hakkında da teslime bağlı rehin hükümleri uygulanır.

 Lisans, devir, intikal, haciz ve benzeri hukuki işlemlere konu olamayan ve teminat olarak gösterilemeyen “coğrafi işaret ve geleneksel ürün adı hakkı” dışında kalan “marka, tasarım, patent ve faydalı model” sınai hakları rehin edilebilir.

 Coğrafi işaret ve geleneksel ürün adı hakkının ise, başkasına devrinin mümkün bulunmaması nedeniyle 4721 sayılı TMK’ nın 954 üncü maddesi hükmü uyarınca rehni de mümkün değildir. Ayrıca 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 148 inci maddesinin birinci fıkrasında da coğrafi işaret ve geleneksel ürün adı hakkının teminat olarak gösterilemeyeceği de açıkça belirtilmiştir.

 

 b) Rehin sözleşmesinde bulunması zorunlu olan bilgiler:

 

 Sınai Mülkiyet Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 127/3 üncü maddesi hükmü gereğince marka, tasarım, patent ve faydalı modelin rehnine ilişkin sözleşmelerde rehine konu haklardan tasarım ve patentin numarasının, markanın ise tescil numarası ile marka adının rehin sözleşmesine yazılması gerekmektedir.

 

 c) Ticari işletme ve esnaf işletmesinin tamamı üzerinde rehin kurulması hali ayrık olmak üzere, 6769 sayılı Sınai mülkiyet haklarının rehni sözleşmelerinin TARES üzerinden yapılmayacağı:

 

 6750 sayılı Ticari İşlemlerde Taşınır Rehni Kanunu’nun; 1 inci maddesinin 3 üncü fıkrasında, bu Kanun’un, bir borca güvence teşkil etmek üzere kurulan ve konusu bu Kanunda sayılan taşınır varlıklar olan rehinli işlemlere uygulanacağı belirtildikten sonra, 5 inci maddesinin 1 inci fıkrasında da, üzerinde rehin hakkı kurulabilecek taşınır varlıklar sayılmış ve (c) bendinde de bunlardan birisinin de fikri ve sınai mülkiyete konu haklar olduğu belirtilmiş ise de; işletmenin tamamı üzerinde rehin kurulması hali ayrık olmak üzere, 6769 sayılı Kanun’a konu sınai mülkiyet hakları bu kapsama girmemektedir.

 

 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 1 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince, bu Kanun; marka, coğrafi işaret, tasarım, patent, faydalı model ile geleneksel ürün adlarına ilişkin başvuruları, tescil ve tescil sonrası işlemleri kapsar. Gerek Kanun’da gerekse Uygulama Yönetmeliğinde tescil işlemlerinin nasıl yapılacağı açıklanmış bulunduğundan, bu Kanun’da sayılan sınai mülkiyet haklarının, kendi sicillerine tescil zorunlulukları vardır.

 TMK’ nın 940 ıncı maddesinde, kanun gereğince bir sicile tescili zorunlu olan taşınır malların rehine konu olması halinde, taşınır malın kayıtlı bulunduğu sicile yazılması suretiyle rehine konu taşınırlar üzerinde, zilyetlikleri alacaklılara teslim edilmeden de rehin kurulabileceği kabul edilmiştir. Bir sicile tescili zorunlu taşınırlar için ayrı bir rehin sicili tutulmamakta, taşınırın tescil kayıtlarına rehin kurulduğu da yazılmak suretiyle zilyetliğin teslimine gerek kalmadan rehin kurulabilmektedir.

 

 Belirtilen Kanun hükümleri uyarınca, marka, tasarım, patent ve faydalı model sınai hakları üzerinde kurulacak rehinlerin TARES üzerinden yapılması mümkün bulunmamaktadır. 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu kapsamına giren sınai mülkiyet hakları 6750 sayılı Ticari İşlemlerde Taşınır Rehni Kanunu kapsamında değildir. Sınai Mülkiyet Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 127 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “Birinci fıkra hükmü uyarınca kaydedilen rehinler 20/10/2016 tarihli ve 6750 sayılı Ticari İşlemlerde Taşınır Rehni Kanunu uyarınca kurulan Rehinli Taşınır Siciline bildirilir.” hükmü de bunu göstermektedir.

 

 6750 sayılı Ticari İşlemlerde Taşınır Rehni Kanununun 5 inci maddesinin ikinci fıkrası Ticari işletme ve esnaf işletmesinin tamamı üzerinde rehin kurulması halinde, rehnin kuruluşu anında işletmenin faaliyetine tahsis edilmiş olan her türlü varlık rehnedilmiş sayılır. Bu varlıkların rehni diğer kanunlarca bir sicile tescilini gerektiriyorsa bu rehin ilgili sicillere bildirilir.” , Ticari İşlemlerde Rehin Hakkının Kurulması ve Temerrüt Sonrası Hakların Kullanılması Hakkında Yönetmeliğin 17 inci maddesinin birinci fıkrası “Ticari işletme ve esnaf işletmesinin tamamı üzerinde rehin kurulması halinde, rehnin kuruluşu anında işletmenin faaliyetine tahsis edilmiş olan taşınır ve taşınmaz varlıklar rehnedilmiş sayılır.” Rehinli Taşınır Sicili Yönetmeliğinin 13 üncü maddesinin ikinci fıkrası da “Ticari işletme ve esnaf işletmesinin tamamı üzerinde rehin kurulması halinde, işletmelerin faaliyetlerine tahsis edilmiş varlıkların rehni kapsam ve ilgisine göre sicil birimi tarafından ilgili sicillere bildirilir” hükümlerini içermektedir.

Bu hükümlerden anlaşılacağı üzere işletmenin tamamı üzerinde rehin kurulması halinde, işletmenin faaliyetine tahsis edilmiş olan (tapuya kayıtlı taşınmazlar, Karayolları Trafik Kanununa tabi araçlar, 6769 sayılı Kanun’da sayılan sınai haklar ve benzeri gibi başka bir sicilde kayıtlı taşınmaz ve taşınırlar dahil) her türlü varlık rehin edilmiş sayılacağından, bu durumda rehin işlemlerin TARES üzerinden yapılması ve rehin kurulduğunun bunlarla ilgili tescil kayıtlarını tutan kurumlara bildirilmesi gerekir.

 

 7- Sınai mülkiyet haklarının taşınır olarak kabul edilip edilmeyeceği:

 

 Herhangi bir şeyin taşınmaz veya taşınır niteliğinde olup olmadığı 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre belirlenmektedir.

 6098 sayılı TBK ’nın 209 uncu maddesinde “Taşınır satışı, Türk Medeni Kanunu uyarınca taşınmaz sayılanlar dışında kalan ve diğer kanunlarda taşınır olarak belirtilen şeylerin satışıdır.” hükmüne yer verilmiş ve 4721 sayılı TMK’ nın 704 üncü maddesinde de, taşınmaz mülkiyetinin konusunun ise “araziler, tapu kütüğünde ayrı sayfaya kaydedilen bağımsız ve sürekli haklar ile  kat mülkiyeti kütüğüne kayıtlı bağımsız bölümler.” olduğu belirtilmiştir.

 Tapu Sicil Tüzüğünün 10 uncu maddesinde de açıklandığı üzere, irtifak haklarının taşınmaz olarak tescil edilmesi ve taşınmaz mal olarak kabul edilmesi gibi, taşınmaz olarak kabul edilmeyen bir kısım haklar da 6098 sayılı TBK ’ nın 209 uncu maddesi hükmü gereğince taşınır mal niteliğini taşıyabilmektedir.

 

 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nda bir hüküm bulunmamakla birlikte, bu Kanun’unun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 127 nci maddesinin 2 nci fıkrasında “Birinci fıkra hükmü uyarınca kaydedilen rehinlerin 20/10/2016 tarihli ve 6750 sayılı Ticari İşlemlerde Taşınır Rehni Kanunu uyarınca kurulan Rehinli Taşınır Siciline bildirileceği” hükmüne yer verilmiştir.

 6750 sayılı Ticari İşlemlerde Taşınır Rehni Kanunu’nun 1 inci maddesinin üçüncü fıkrasında “Bu Kanun’un, bir borca güvence teşkil etmek üzere kurulan ve konusu bu Kanunda sayılan taşınır varlıklar olan rehinli işlemlere uygulanacağı” hükmüne yer verilmiş ve 5 inci maddesinin 1 inci fıkrasında da rehin hakkı kurulabilecek taşınır varlıklar sayılmış ve (c) bendinde de  bu taşınır varlıklardan birisinin de “Fikri ve sınai mülkiyete konu haklar” olduğu belirtilmiştir. 6769 sayılı Kanun’da yer alan haklar da sınai mülkiyete konu haklardan olmakla birlikte, sadece ayrı bir sicile tescil edilmeleri nedeniyle (işletmenin tamamı üzerinde rehin kurulması hali ayrık olmak üzere) 6750 sayılı Ticari İşlemlerde Taşınır Rehni Kanunu hükümlerine göre işleme tabi tutulamamaktadır.  

 Yukarıda 6 ncı maddenin (c) bendinde yer verilen Kanun ve Yönetmelik hükümleri gereği işletmenin tamamı üzerinde rehin kurulması halinde, 6769 sayılı Kanun’da sayılan ve işletmenin faaliyetine tahsis edilmiş olan sınai haklar da rehin edilmiş sayılmaktadır. Bu maddelerde yer alan hükümler sınai mülkiyet haklarının taşınır kabul edildiğini açıkça göstermektedir.

 

 Taşınmaz ve taşınır malların nitelikleriyle ilgili hükümlere 6098 sayılı TBK  ve 4721 sayılı TMK’da yer verilmiş, Harçlar Kanununda taşınır (menkul) mal ile ilgili bir tanımlama yapılmamıştır.

 

 16.06.2017 tarihli ve (101) sayılı Genel Yazı’da;

 “- Patent,

 - Faydalı model,

 - Marka,

 - Tasarım,

 492 sayılı Harçlar Kanununun 42 nci maddesinde belirtilen manada menkul mal niteliğinde değildir. Bu nedenle bunların devrini sağlayan kağıtlarda değer gösterilmesi zorunluluğu bulunmamaktadır. Dolayısı ile de bunların devrine dair kağıtlardan damga vergisi alınmaması, işlemden ise maktu harç tahsil edilmesi gerekmektedir.”

 Açıklamasına yer verilmiş ise de, Harçlar Kanununda, 6098 sayılı TBK  ve 4721 sayılı TMK’da yer alan hükümler dışında başka bir manaya gelen bir taşınır (menkul) mal tanımı bulunmamaktadır. Bu açıklama 6098 sayılı TBK  ve 4721 sayılı TMK’da yer verilmiş taşınır (menkul) mal hükümlerine aykırıdır. Taşınır (menkul) mal Harçlar Kanunu uygulamasında özel bir manaya dönüşmemektedir. Bu sebeple, harçlar ve damga vergisi yönünden buna bağlı olarak yapılan değerlendirmenin hatalı olduğu, buna göre yapılacak işlemlerde harç ve damga vergisi noksanlıkları doğabileceği düşünülmektedir.

 

 8- Sınai mülkiyet haklarına ilişkin olarak kurum nezdinde vekil vasıtasıyla yapılacak işlemlerde kullanılacak vekaletnamelerin kurumun belirlediği formata uygun olması gerektiği:

 

 Sınai Mülkiyet Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 124 üncü maddesi hükmü gereğince, sınai mülkiyet haklarına ilişkin olarak Kurum nezdinde vekil vasıtasıyla yapılacak işlemlerde kullanılacak vekaletnamelerin, Kurum internet sitesinde yer verilen vekaletname örneklerinin formatına uygun olması zorunludur. Bu formata uygun olmayan vekaletnamelerin kabul edilmeyeceğinin dikkate alınması gerekir.

 

 

 

Haluk Necdet TEKİN

TNB Eğitim, Sağlık,

Sosyal Güvenlik ve Yardımlaşma Vakfı

Hukuk Danışmanı ve Eğitmeni