MUVAZENE DEFTERİ KONTROLÜ - BİROL KIRMAZ

 

Noter ve Noterlik görevini ifa ile mükellef olanlar, Gelir Vergisi Kanununun 66/1. maddesi uyarınca, serbest meslek erbabı olarak kabul edilmiştir

Muvazene defteri, noterin serbest meslek erbabı olarak elde ettiği kazançlar ile mesleki faaliyeti dolayısı ile yapmış olduğu giderlerin gösterildiği Noterlik Kanunu Yönetmeliğinin 46. maddesi uyarınca tutulması zorunlu bir defterdir.

Yönetmeliğin 50. maddesine göre; muvazene defteri;"Noterliklerin aylık gelir ve giderlerinin kaydedildiği defterdir. Karşılıklı iki sayfa olarak kullanılır. Sol sayfasına yevmiye defterinde gösterilen kaynaklarına göre aylık gelirler, sağ sayfasına da aylık giderler yazılır."

Denetim sırasında; muvazene defterinin gelirlerin yazılı olduğu sol sütunu ile yevmiye defteri, giderlerin belirtildiği sağ sütunu ile harcama belgeleri mukayeseli şekilde kontrol edilir.

Adalet Müfettişlerinin muvazene defteri üzerinde yaptığı inceleme vergi mevzuatı anlamında bir inceleme olarak kabul edilmemektedir.

Zira Vergi Usul Kanununun 135. maddesine göre; vergi İncelemesi; hesap uzmanları, hesap uzman yardımcıları, ilin en büyük mal memuru, vergi denetmenleri, vergi denetmen yardımcıları veya vergi dairesi müdürleri tarafından yapılır. Maliye Müfettişleri, Maliye Müfettiş Muavinleri, Gelirler Kontrolörleri ve Stajyer Gelirler Kontrolörleri, Gelirler Genel Müdürlüğünün merkez ve taşra teşkilatında müdür kadrolarında görev yapanlar her hal ve takdirde vergi inceleme yetkisini haizdir.

Bu itibarla, vergi mevzuatına aykırılığı tespit edilen hususlarla ilgili olarak Adalet Müfettişlerinin inceleme raporu ya da tutanağı hazırlamadan, (Vergi Usul Kanununun 371. maddesi uyarınca pişmanlık beyannamesi vermeyen Noter hakkında) konunun mahal vergi idaresine ihbar müzekkeresi ile intikali uygun olacaktır.

GVK. nun 67. maddesi uyarınca;

Serbest meslek kazancı bir hesap dönemi içinde serbest meslek faaliyeti karşılığı olarak tahsil edilen para ve ayınlar ve diğer suretlerle sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerden bu faaliyet dolayısıyla yapılan giderler indirildikten sonra kalan farktır. Amortismana tabi iktisadi kıymetlerin elden çıkarılması halinde Vergi Usul Kanunu'nun 328. maddesine göre hesaplanan müspet fark kazanca eklenir.

Serbest meslek erbabı, mesleki kazançlarını Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre tuttukları "Serbest meslek kazanç defterine istinaden tespit ederler. (Noterlerde bu muvazene defteridir.)

GVK. nun 68. maddesine göre; serbest meslek kazancının tespitinde aşağıda yazılı giderler hasılattan indirilir:

Mesleki kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için ödenen genel giderler, Hizmetli ve işçilerin iş yerinde veya iş yerinin müştemilatındaki iaşe ve ibate giderleri, tedavi ve ilaç giderleri, sigorta primleri ve emekli aidatı (bu primlerin ve aidatın geri alınmamak üzere Türkiye'de kain sigorta şirketlerine veya emekli ve yardım sandıklarına ödenmiş olması ve emekli ve yardım sandıklarının tüzel kişiliği haiz bulunmaları şartıyla) ile 27 nci maddede yazılı giyim giderleri,

Mesleki faaliyetle ilgili seyahat ve ikamet giderleri (seyahat maksadının gerektirdiği süre ile sınırlı olmak şartıyla),Mesleki faaliyette kullanılan tesisat, demirbaş eşya ve envantere dahil taşıtlar için Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ayrılan amortismanlar (amortismana tabi iktisadi kıymetlerin elden çıkarılması halinde aynı Kanunun 328 inci maddesine göre hesaplanacak zararlar dahil),

Kiralanan veya envantere dahil olan ve işte kullanılan taşıtların giderleri,

Alınan mesleki yayınlar için ödenen bedeller, Mesleki faaliyetin ifası için ödenen mal ve hizmet alım bedelleri, Serbest meslek faaliyetleri dolayısıyla emekli sandıklarına ödenen giriş ve emeklilik aidatları ile mesleki teşekküllere ödenen aidatlar, Mesleki kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için ödenen meslek, ilan ve reklam vergileri ile iş yerleriyle ilgili ayni vergi, resim ve harçlar,

Mesleki faaliyetle ilgili olarak kanun, ilam ve mukavelenameye göre ödenen tazminatlar. Öte yandan; her türlü para cezaları ve vergi cezaları ile serbest meslek erbabının suçlarından doğan tazminatlar gider olarak indirilemez.

GVK. Nun 89. maddesine göre; Gelir vergisi matrahının tespitinde, gelir vergisi beyannamesinde bildirilecek gelirlerden aşağıdaki indirimler yapılabilir:

Beyan edilen gelirin % 10'unu (bireysel emeklilik sistemi dışındaki şahıs sigorta primleri için, beyan edilen gelirin % 5'ini) ve asgari ücretin yıllık tutarını aşmamak şartıyla, mükellefin şahsına, eşine ve küçük çocuklarına ait hayat, ölüm, kaza, hastalık, sakatlık, analık, doğum ve tahsil gibi şahıs sigorta primleri ile bireysel emeklilik sistemine ödenen katkı payları (sigortanın veya emeklilik sözleşmesinin Türkiye'de kain ve merkezi Türkiye'de bulunan bir sigorta veya emeklilik şirketi nezdinde akdedilmiş olması, prim ve katkı tutarlarının gelirin elde edildiği yılda ödenmiş olması ve ücret geliri elde edenlerin ücretlerinin safi tutarının hesaplanması sırasında ayrıca indirilmemiş bulunması şartıyla, eşlerin veya çocukların ayrı beyanname vermeleri halinde, bunlara ait prim ve katkı payları kendi gelirlerinden indirilir).

Beyan edilen gelirin % 10'unu aşmaması, Türkiye'de yapılması ve gelir veya kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunan gerçek veya tüzel kişilerden alınacak belgelerle tevsik edilmesi şartıyla, mükellefin kendisi, eşi ve küçük çocuklarına ilişkin olarak yapılan eğitim ve sağlık harcamaları

GVK. nun 90. maddesi uyarınca;

Gelir Vergisi ile diğer şahsi vergiler ve her ne şekilde olursa olsun vergi cezaları ve para cezaları, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanun hükümlerine göre ödenen cezalar, gecikme zamları ve faizler Gelir Vergisi'nin matrahından ve gelir unsurlarından indirilmez.

Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ödenen gecikme faizleri, vergi matrahından ve gelir unsurlarından indirilmez.

TATBİKAT

NELER GİDER YAZILABİLİR?

Öncelikle bu konuda bir sınırlama yapmanın mümkün olmadığını söylemek gerekir. GVK. nun 68. maddesine göre; bu maddede yazılı unsurlar dışında, noterlik kazancının elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan tüm harcamalar, serbest meslek kazancının tespitinde hasılattan indirilir.

Personel ödemeleri İşyeri kirası

İşyeri demirbaşlarının taşınma bedeli Demirbaş defterine kayıtlı araç giderleri

Noterlik dairesine ait elektrik, su, ısınma, telefon ve faks fatura bedelleri Kırtasiye harcamaları Demirbaş harcamaları Mesleki seyahat harcamaları

Çay, gazete, dergi, noter ve personeline ait yemek giderleri

NELER GİDER YAZILAMAZ?

Yeni atanan Noterin ev nakliye masrafı

Demirbaş defterinde kaydı olmayan araç masrafları

Noterin evine ait elektrik, su, ısınma, telefon ve faks fatura bedelleri

Noterin mesleki toplantılar dışındaki seyahat harcamaları

Her türlü para cezaları ve vergi cezaları ile serbest meslek erbabının suçlarından doğan tazminatlar

Mülkiyeti kendisine ait işyerinde faaliyette bulunan serbest meslek erbabının, gayrimenkulü elde etmesi ile ilgili olarak yaptığı borçlanmaların faizleri.

Serbest meslek faaliyetinin icrası sırasında kaybolan paralar veya serbest meslek erbabının yanında çalışanlar tarafından çalınan paralar veya demirbaşlar

İlmi araştırmalar için yapılan harcamalar Lisan öğrenimi için yapılan harcamalar Temsil ağırlama niteliğindeki harcamalar Ödenen Damga Vergisi Şahsi Gelir Vergisi ve fonlar

NASIL GİDER YAZILIR?

OTOMOBİL

ÖTV, KDV ve diğer vergiler fatura tarihini içeren ayda doğrudan gider yazılır.

Aracın çıplak bedeli amortismana tabii tutularak masraf gösterilir.

İlk yıl vergi hariç fatura bedeli kıst amortismana tabii tutularak gider yazılır.

Aracın motorlu taşıtlar vergisi, sigorta ve kasko giderleri, bakım ve yedek parça masrafları, ödenen kredi faizleri, yakıt harcamaları gider gösterilebilir.

Envantere kaydı var ise birden fazla araca ait harcamalar gider yazılabilir.

NASIL GİDER YAZILIR?

CEP TELEFONU

Cep telefonu faturalarının gider yazılabilmesi için noterin üzerine kayıtlı olması yeterli olup, demirbaş defterine kaydı zarureti bulunmamaktadır.

Birden fazla cep telefonu faturası da masraf kaydedilebilir.

NASIL GİDER YAZILIR?

KIRTASİYE

Noterlik dairesinin iş hacmiyle mütenasip kırtasiye faturası gider yazılabilir. Kırtasiye faturalarını incelerken vergi idaresi ile temas kurularak satıcı firma adları nezdinde yapılacak küçük bir araştırma, naylon fatura diye tanımlanan suç tipinin belirlenmesine katkı sağlayacaktır.

NASIL GİDER YAZILIR?

DEMİRBAŞ

Demirbaş defterine kaydedilen ve iş yerinde kullanılan bilgisayar, yazıcı, faks makinesi, televizyon, buzdolabı, koltuk takımı gibi dayanıklı tüketim malları gider gösterilebilir.

KDV hariç fatura bedeli (Fiş Bedeli) 2010'da, KDV.Hariç 680.00TL.TL..

2011'de KDV. Hariç 700,00.TL.

2012'de KDV. Hariç 770,00.TL.

2013'de KDV. Hariç 800,00.TL.

2014'de KDV. Hariç 800,00.TL.

0215de KDV. Hariç 880,00.TL.

Üzerinde olan demirbaş malzeme giderleri amortismana tabii tutulur.

Ödenen KDV miktarları aylık KDV beyannamesinde mahsup edilir.

NASIL GİDER YAZILIR?

DEMİRBAŞ

Birden fazla fatura ile iktisap edilse dahi satın alınan bilgisayar malzemesi, bir ya da birkaç bilgisayar oluşturabilecek düzeyde ise ya da onarım ve bakım gideri adı altında yapılan harcamalar bilgisayarların özelliklerini artırıcı (genişletici) nitelik arz ediyorsa veya takım halinde alınan fakat yıllık amortisman sınırlarının altında faturalandırılan koltuk takımı, banko gibi mobilya iktisadi ve teknik bakımdan bütünlük arz ediyorsa amortismana tabii tutulur.

NASIL GİDER YAZILIR?

MESLEKİ SEYAHAT HARCAMALARI

Seyahatin işle ilgili olması gerekmektedir. (Noterler bayramı, mesleki toplantılar gibi) İşle ilgili seyahatin yurtiçine veya yurtdışına yapılması gider uygulaması açısından önem arz etmemektedir.

Seyahatin amacının gerektirdiği süre ile sınırlı olması gerekmektedir. Bu durum her olayın kendi şartları altında ele alınarak değerlendirilmesi gerektiğini de beraberinde getirmektedir.

Seyahat harcamaları, yolculuklar nedeniyle taşıma araçlarına (uçak. Tren, otobüs vb) ödenen ücretlerden; konaklama nedeniyle (otel, motel vb) yapılan ödemelerden ve seyahat süresince şehir içi ulaşım araçlarına ödenen ücretlerden oluşur.

Yurtiçi ve yurt dışında yapılan seyahat harcamalarının Vergi Usul Kanunu'nun ilgili maddelerinde düzenlenen vesikalar ile tevsik edilmesi gerekmektedir.

YILLIK GELİR VERGİSİ BEYANNAMESİ

Yıllık gelir vergisi beyannamesi verilmesi sırasında aşağıdaki harcamalar mahsus sütunda matrahtan indirilir:

Noterin şahsına, eşine ve küçük çocuklarına ait hayat, ölüm, kaza, hastalık, sakatlık, analık, doğum ve tahsil gibi şahıs sigorta primleri ile bireysel emeklilik sistemine ödenen katkı payları

Mükellefin kendisi, eşi ve küçük çocuklarına ilişkin olarak yapılan eğitim ve sağlık harcamaları

Sigorta, noterin şahsına, eşine ve küçük çocuklarına ait olmalıdır.

Mahsup edilecek miktar, beyan edilen gelirin % 10'unu (bireysel emeklilik sistemi dışındaki şahıs sigorta primleri için, beyan edilen gelirin % 5'ini) ve asgari ücretin yıllık tutarını aşmamalıdır.

Sigortanın veya emeklilik sözleşmesinin Türkiye'de kain ve merkezi Türkiye'de bulunan bir sigorta veya emeklilik şirketi nezdinde akdedilmiş olması gerekir.

Prim ve katkı tutarları gelirin elde edildiği yılda ödenmiş olmalıdır.

Ücret geliri elde edenlerin ücretlerinin safi tutarının hesaplanması sırasında ayrıca indirilmemiş bulunması şartıyla, eşlerin veya çocukların ayrı beyanname vermeleri halinde, bunlara ait prim ve katkı payları kendi gelirlerinden indirilir

EĞİTİM VE SAĞLIK HARCAMALARI

Eğitim ve sağlık harcaması, noter, eşi ve küçük çocuklarına ait olmalıdır. Bu mealde yapılacak indirim, beyan edilen gelirin % 10'unu aşmamalıdır. Eğitim ve sağlık harcamasının Türkiye'de yapılması ve gelir veya kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunan gerçek veya tüzel kişilerden alınacak belgelerle tevsik edilmesi şarttır.

GELİR  GİDER ORANI

Noterin gayri safi geliri ile gideri arasındaki oranın belli bir seviyenin altında olmasının, ilgili hakkında mali makamlara ihbar için yeterli olmayacağı, buna mukabil inceleme sırasında belirlenen somut tespitleri içeren ihbar müzekkeresinin muhatap makam nezdinde daha etkili olacağı düşünülmektedir.

Vergi Usul Kanunu 371

Noterin gider yazmaması gereken bir harcamaya rastlanılması, ya da amortisman kuralarına riayet etmemesi halinde Vergi Usul Kanunu. nun 371. maddesi uyarınca beyanname vermeye davet edilmesi mümkün olmakla beraber zaruri değildir. Öte yandan, bu davete uymayan noterin ilgili makamlara ihbarı gerektiği izahtan varestedir.

SONUÇ

Noterin gelir vergisi mükellefiyetine ait yükümlülüklerini mevzuata uygun yerine getirip getirmediği hususuna yönelik bir araştırma olan muvazene defterinin tetkiki sırasında, hukukçu gözüyle değil, maliyeci bakışıyla olaya yaklaşmak ve yapmış olduğumuz denetimin mali mevzuat anlamında bir inceleme olmadığını hatırlayarak değerlendirme yapmak gerekmektedir.

Bu itibarla, sık sık değişen vergi mevzuatını ve bağlayıcı olmasa dahi fikir vermesi açısından vergi idaresi muktezalarını Gelir İdaresi Başkanlığının merkez ve taşra teşkilatına ait sitelerden takip etmek yerinde olacaktır.


Bireysel Emeklilik ve Şahıs Sigorta Primi Ödemelerinde Vergi ve SGK Uygulaması

Tarih: 29.08.2014

Bireysel Emeklilik sistemi; 29.06.2012 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 6327 sayılı "Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu ile Bazı kanun ve Kanun Hükmünde kararnamelerde Değişiklik yapılmasına Dair Kanun" ile sağlanan vergi avantajları, katkı payları nedeniyle hızla yaygınlaşmaya ve sisteme katılımları arttırmaya başlamıştır.

Bu yazımızda, Gelir Vergisi Yasasının 40/1, 40/9, 63/3 maddeleri ve 5510 sayılı S.G.K. yasasının 80/3bc maddesi dikkate alınarak; çalışan (işçi) ve/veya çalıştıran (işveren) tarafından Bireysel emeklilik sistemine, diğer şahıs sigorta poliçelerine yapılan prim ödemelerinin vergi ve SGK mevzuatı karşısındaki durumlarına yer verilmiştir.

İşverenler tarafından çalışan adına ödenen Hayat Sigorta primi ( kendisi, eşi, küçük çocukları adına) ,Diğer şahıs Sigorta primleri ( ölüm, kaza, sağlık, hastalık, engellilik, işsizlik, analık, doğum ve tahsil gibi şahıs sigorta poliçeleri) ödemelerinin brüt ücrete dahil edilerek ve gelir vergisine tabi tutularak, Gelir vergisi yasasının 40/1 maddesinde Ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel gider kapsamında kayıtlara gider olarak intikal ettirilmesi gerekmektedir.

Bu konuda farklı görüşte olanlar ise İşveren tarafından ödenen yukarıda yazılı prim ödemelerinden Hayat sigorta poliçesine yönelik ödeme tutarının %50 sinin, diğer şahıs sigortası prim ödemelerinde ise yapılan ödeme tutarının; aylık ücretin %15' i ve yıllık asgari ücretle sınırlı olmak üzere vergiye tabi ücret gelirinin tespitinde indirim konusu yapılabileceğini öne sürmektedirler.

5510 sayılı SGK yasasının 80/3b maddesinde ise ".         işverenler tarafından

sigortalılar için özel sağlık sigortalarına ve bireysel emeklilik sistemine ödenen ve aylık toplamı asgari ücretin %30 'unu geçmeyen özel sağlık sigortası primi ve bireysel emeklilik katkı payları tutarları , prime esas kazanca tabi tutulmaz." hükmü bulunmaktadır.

5510 sayılı yasanın 80/3c bendinde ise ," (b) bendinde belirtilen istisnalar dışında her ne adla yapılırsa yapılsın tüm ödemeler ile ayni yardım yerine geçmek üzere yapılan nakdi ödemeler prime esas kazanca tabi tutulur. Diğer kanunlardaki prime tabi tutulmaması gerektiğine dair muafiyet ve istisnalar bu kanun uygulamasında dikkate alınmaz " hükmü bulunmaktadır.

SGK kanununun 80/3bc maddesi dikkate alındığında, İŞVERENLER tarafından SİGORTALILAR için ( eş ve küçük çocuklar hariç) özel sağlık sigortalarına ve bireysel emeklilik sistemine ödenen ve aylık toplamı asgari ücretin %30 'unu geçmeyen katkı payları tutarları prime esas kazanca tabi tutulmamaktadır.

GVK 63/3 'cü bendinde ise, Sigortanın Türkiye'de kain ve merkezi Türkiye'de bulunan bir emeklilik veya sigorta şirketi nezdinde akdedilmiş olması şartıyla; ücretlinin şahsına, eşine, ve küçük çocuklarına ait hayat sigortası poliçeleri için hizmet erbabı tarafından ödenen primlerin %50 si ile ölüm, kaza, sağlık, hastalık, engellilik, işsizlik, analık, doğum ve tahsil gibi şahıs sigorta poliçeleri için HİZMET ERBABI tarafından ödenen pirimler ücret gelirinin tespitinde indirim konusu yapılacaktır. (İndirim konusu yapılacak primler toplamı, ödendiği ayda elde edilen ücretin %15'ini ve yıllık olarak asgari ücretin yıllık tutarını aşamaz.) Söz konusu primlerin İŞVEREN tarafından ödenmesi durumunda ise ücret gelirinin safi tutarının tespitinde indirim konusu yapılamaz. Yapılan ödeme ücret matrahına ilave edilerek gelir vergisine tabi tutulur. Farklı görüşte olanlar ise indirim konusu yapılabileceğini öne sürmektedirler.

Bireysel emeklilik poliçesi primlerinin Hizmet erbabı (çalışan) tarafından ödenmesi

durumunda ise gelir vergisi ve sigorta primi istisnası uygulanmayacaktır.

Gelir vergisi yasasının 40/9'cu maddesinde ise İŞVERENLER TARAFINDA ÜCRETLİLER ADINA BİREYSEL EMEKLİLİK SİSTEMİNE ÖDENEN KATKI PAYLARI (işverenler tarafından bireysel emeklilik sistemine ödenen ve ücretle ilişkilendirilmeksizin gider olarak indirim konusu yapılacak katkı paylarının toplamının, ödemenin yapıldığı ayda elde edilen ücretin %15 'ini ve aylık asgari ücretin yıllık tutarını aşamaz.

Gerek işverenler tarafından bireysel emeklilik sistemine ödenen katkı payları, gerekse bu kanununun 63 'cü maddesinin birinci fıkrasının (3 ) numaralı bendi kapsamında hizmet erbabı tarafından ödenen ve indirim konusu yapılacak prim ödemelerinin toplam tutarı ödemenin yapıldığı ayda elde edilen ücretin %15'ini ve yıllık olarak asgari ücretin yıllık tutarını aşamayacağının dikkate alınması gerekmektedir.

İşveren tarafından ücretliler adına ödenen bireysel emeklilik prim tutarı ve ücretli (çalışan tarafından) ödenen Hayat sigortası ve diğer şahıs sigorta primi tutarının toplamı aylık ücretin %15 'ini ve yıllık asgari ücretin yıllık tutarı toplamını geçemeyecektir. Geçmesi halinde ise geçen tutar brütleştirilerek ücret matrahına dahil edilerek gelir vergisine tabi tutulacak ve prime esas kazanç tutarına dahil edilecektir.

İşveren ve çalışan tarafından ödenen bireysel emeklilik ve özel şahıs sigorta primlerinin vergi ve SGK mevzuatına ilişkin uygulama örneklerine yazımızın ikinci bölümünde yer verilecektir. KAYNAK:

1         193 s. Gelir Vergisi Kanunu.

2         5510 s. SGK yasası.

Kaynak: www.MuhasebeTR.com İsmail DÜLGER Yeminli Mali Müşavir ismaildulger63@mynet.com_

Mali Danışmanlık  36814603 Ankara, 30.06.2011 (Genel Yazı 69)

Özü: Demirbaşa kayıtlı araçlarda amortisman ve satışında gelir uygulaması hk.

        NOTER ODASI BAŞKANLIĞINA         NOTERLİĞİNE

Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığına gönderilen 14.01.2011 günlü ve Mali Danışmanlık 2091728 sayılı yazımızda, noterlik demirbaşına kayıtlı araçların bilahare satılması halinde amortisman ayrılıp ayrılmamasına göre uygulanacak prensiplere dair görüşleri talep edilmiştir.

Gelir İdaresi Başkanlığından alınan ve Yönetim Kurulumuzun 21.06.2011 günlü toplantısında görüşülen 18.05.2011 günlü ve 50478 sayılı yazıda ise ilgili kanun hükümlerinden bahisle uygulamaya dair örneklere yer verilmiştir.

Gelir İdaresi Başkanlığı yazısı esasları da dikkate alınarak, Birliğimizce yayımlanan;

        22.02.1999 günlü ve Hukuk 2129 (18) sayılı Genel Yazımızda,

        25.11.1999 günlü ve Hukuk 18016 (1999/36) sayılı Genelgemizde,

        22.05.2000 günlü ve Hukuk 7536 (2000/30) sayılı Genelgemizde,

        08.01.2004 günlü ve Hukuk 284 (8) sayılı Genel Yazımızda,

Yer alan açıklamalara ilave olarak aşağıdaki açıklamaların yapılması gerekli görülmüştür.

Öncelikli olarak, noterlik demirbaşına kaydedilmek üzere alınan araçların alımında ödenen, ÖTV ve KDV tutarlarının noterlik giderine kaydedilmesi mümkün olup, böyle bir uygulamanın da noterlerimizin yararına olduğu muhakkaktır. (Araç alımında ödenen KDV'nin tahsil olunan KDV'den indirilmesi mümkün değildir)

Araç alım bedeli içerisindeki ÖTV ve KDV'nin masrafa yazılmasından sonra kalan vergisiz değerden ise 5 yıl süre ile amortisman ayrılabilecektir. Buna göre aracın vergisiz değeri 5'e bölünerek, aracın alındığı yıl için örneğin Mayıs ayında alınmış ise 8 aylık kıst dönem amortismanı hesaplanacaktır. Birinci yıldan kalan 4 aylık amortisman tutarı ise 5 inci yıla ilave edilecektir.

Ayrıca satın alınarak demirbaşa kaydedilen araçla ilgili sigorta (trafik, kasko) primleri ile tamir bakım masrafları ve mesleki faaliyetin gerektirdiği miktar ve seviyede olmak üzere akaryakıt masrafları da noterlik giderine yazılabilecektir.

Bununla birlikte, 10.09.2004 günlü ve Hukuk 14089 (94) sayılı Genel Yazımızda da belirtildiği üzere, araçlar için alınan ve değeri 2011 Yılı için 700. TL'ni aşan lastik bedelleri de 2 yıl süre ile amortismana tabi tutulacaktır.

Diğer taraftan demirbaşa kayıtlı araçların maliyet bedelinin üzerinde bir bedelle satılması halinde, bu satıştan sağlanan kar noterlik gelirine yazılacaktır. Eğer satıştan doğan fark menfi yani zararı ifade ediyorsa, zarar tutarı da noterlik masrafına kaydedilebilecektir.

Buna göre demirbaşa kayıtlı araçların amortisman konusu yapılıp yapılmamasına göre, satış halinde yapılacak hesap aşağıda belirtilmiştir.

1         Amortisman ayrılan araçların satışı halinde;

Araç alış bedelini 53.201,00 TL

ÖTV tutarını 12.176,00 TL KDV tutarını 8.115,00 TL Aracın vergisiz değerini 32.909,00 TL Kabul edelim,

Örnekte ÖTV ve KDV tutarlarının masraf kaydedildiğini, kalan vergisiz değerin (32.909,00 TL) ise aracın maliyet bedeli olarak amortismana tabi tutulduğunu varsayalım.

Aracın bilahare izleyen yıllarda satılması halinde, satışın yapıldığı yıl itibariyle henüz düşülmemiş olan bakiye amortismanlar toplamı aracın satıldığı yıldaki maliyet bedeli olarak dikkate alınacaktır. Bu durumda aracın satış değerinden bakiye amortismanlar toplamı düşüldükten sonra kalan müspet fark noterlik gelirine kaydedilecektir. Bu konudaki örnek rakamlar ekli (TABLO I) de yer almaktadır.

Bakiye amortismanlar toplamının satış değerinden fazla olması halinde satıştan zarar edilmiş olacağından aradaki menfi fark noterlik giderine kaydedilecektir.

2         Amortisman ayrılmayan araçların satılması halinde,

Noterlik demirbaşına kayıtlanan araçlar yönünden amortisman ayrılıp ayrılmaması ihtiyari bulunmaktadır. Buna göre;

a)         Amortisman ayrılmamakla birlikte ÖTV ve KDV'nin masrafa yazılmış olması halinde, Araç alış bedelini 53.201,00 TL

ÖTV tutarını 12.176,00 TL KDV tutarını 8.115,00 TL Aracın vergisiz değerini 32.909,00 TL kabul edelim,

Bu örnekte araç alımında ödenen ÖTV ve KDV masrafa yazılmıştır.

Ancak aracın vergisiz değerinden amortisman ayrılması tercih edilmemiştir.

Aracın maliyet bedelini demirbaş kayıtlarında vergisiz değeri olan (32.909,00 TL) bedel oluşturacaktır.

Dolayısıyla aracın satılması halinde satış değerinden, demirbaşta kayıtlı maliyet bedelinin indirilmesinden sonra kalan müspet fark noterlik gelirine yazılacaktır.

Bu konudaki örnek rakamlar ekli (TABLO II) de yer almaktadır.

Aracın maliyet bedelinin altında bir tutar ile satılması halinde, zararı ifade eden menfi fark noterlik giderine kaydedilecektir.

b)         Amortisman ayrılmamasının yanı sıra ÖTV ve KDV'nin de masrafa yazılmadığı

durumlarda;

Araç alış bedelini 53.201,00 TL ÖTV tutarını 12.176,00 TL KDV tutarını 8.115,00 TL Aracın vergisiz değerini 32.909,00 TL kabul edelim,

Bu örnekte araç alımında ödenen ÖTV ve KDV noterlik giderine yazılmadığı gibi, araç toplam bedeli üzerinden amortisman ayrılması da tercih edilmemiştir.

Bu durumda aracın ÖTV ve KDV dahil toplam alış bedeli (53.201,00 TL)aracın maliyet bedelini ifade edecektir.

Dolayısı ile de satış değerinden maliyet bedelinin indirilmesinden sonra kalan müspet fark

noterlik gelirine yazılacaktır. Bu konudaki örnek rakamlar ekli (TABLO III) de yer almaktadır.

Satıştan doğan farkın menfi, yani maliyet bedelinin satış bedelinden fazla olması halinde, zararı ifade eden fark noterlik giderine kaydedilecektir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

Saygılarımla,

BAŞKAN YARDIMCISI

Handan BAYKAM

(Ankara 52. Noteri)

(Genel Yazı 69)

NOT: Ekler "TNB OnlineDuyurular ve ForumYönetim KuruluDuyurular ve Haberler" Panosunda Yayınlanmıştır.

1                   YENİ ARAÇ ALINDI

A....Demirbaşa Kayıt oldu.

a.         ..KDV. ve ÖTV. Gider yazıldı.

b.         ..Kalan çıplak maliyet, beş yıllık amortismana tabi tutuldu.

aa..Masrafları gider yazıldı.

bb..Satıldığında,satış değeri üzerinden fatura kesilecek,düşülmeyen amortisman var ise o indirilecek, kalan kısım Gelir olarak Gösterilecek. Gelir yazılacak. KDV.% 1

2                   YENİ ARAÇ ALINDI

A....Demirbaşa kayıt oldu.

a.         KDV. Ve ÖTV.si Gider yazıldı.

b.         ..Amortisman düşülmedi. Amortismana tabi tutulmadı

aa... Masraflar gider yazıldı.

bb... Satıldığında, Alış değeri (Demirbaştaki kayıt değeri ) ile satış Değeri arasında artı değer varsa bu değeri gelir, eksi değer varsa Bu değeri gider yazılacak

3                   ESKİ ARAÇIMIZ VAR

A....Demirbaşa kayıt oldu(Yaptık). Kasko değeri a...Masraflar gider yazıldı.

aa..Satıldığında,demirbaşa kayıt değeri ile satış Değeri arasında artı değer Varsa bu değeri gelir, eksi değer varsa, Bu değeri gider yazılacak.

4..         .Emekli olan Noterlerimiz,

Noterlik Eşyalarının ve demirbaşa kayıt olmuş arabalarının düşümünü yaparak, İşletmeye ait demirbaş ve malzemelerini sıfırlayacaktır.

Ankara, 22.05.2000

Özü: Serbest meslek gelirinin tespitinde dikkate alınacak harcama unsurları Hk.

G E N E L G E

( 30 )

Serbest meslek erbabı noterlerimizin serbest meslek kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması gereken bazı unsurlar yönünden muhtelif yazılarımızla Maliye Bakanlığına müracaat edilmiş idi.

Maliye Bakanlığı Gelirler Genel Müdürlüğünden alınan ve Yönetim Kurulumuzun 11.05.2000 günlü toplantısında görüşülen 13.04.2000 günlü ve 16814 sayılı yazıda;

"193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun Serbest Meslek Kazançlarına ilişkin Mesleki Giderlerinin düzenlendiği 68 inci maddesinin uygulanmasında tereddüde düşüldüğü anlaşılmış olup, tereddüde düşülen konular hakkında aşağıda gerekli açıklamalar yapılmıştır.

SERBEST MESLEK ERBABININ BİNEK OTOMOBİLLERİNİN

AMORTİSMANLARI VE GİDERLERİNİN İNDİRİMİ:

193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 68 inci maddesinin 10 numaralı bendinde (4369 sayılı Kanun'un 37.maddesiyle değişen ve 01.01.1999 tarihinden itibaren yürürlüğe giren bent), "işle ilgili olarak şehir içi ulaşım, posta, telgraf ve odabaşı ücretleri gibi müteferrik giderler ile envantere dahil olan binek otomobillerinin giderleri ve Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ayrılan amortismanları" serbest meslek kazancının tespitinde gider olarak indirim konusu yapılacağı hükmü yer almıştır.

Konuya ilişkin olarak, 19.02.1999 tarih ve 23616 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 221 seri no.lu Gelir vergisi Genel Tebliği'nin 4.2.Binek Otomobillerinin Amortismanları ve Giderleri başlıklı bölümünde gerekli açıklamalar yapılmıştır. (Söz konusu tebliğ ile ilgili uygulama 22.02.1999 günlü ve Hukuk 2129 (18) sayılı Genel Yazımızla duyurulmuştur.)

 

SERBEST MESLEK ERBABININ YANINDA ÇALIŞTIRDIĞI EŞİNE ÖDEDİĞİ ÜCRETLERİN GİDER OLARAK İNDİRİLMESİ:

193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 61 inci maddesinde, "Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı, (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez." hükmü yer almıştır.

Bu hükme göre, noterin eşini hizmet akdine dayalı olarak çalıştırması ve karşılığında belli bir ücret ödemesi halinde, söz konusu ödemelerin ücret olarak kabul edilerek, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 61, 94, 103 ve 104 üncü maddeleri uyarınca vergiye tabi tutulması gerekir.

Diğer taraftan, adı geçenin serbest meslek faaliyeti nedeniyle, yanında çalıştıracağı eşine ödeyeceği ücretin mesleki kazancının tespitinde gider olarak indirmesi mümkün bulunmaktadır.

ÖZEL ARAÇ TELEFONLARI VE CEP TELEFONLARININ SERBEST MESLEK KAZANCININ TESPİTİNDE GİDER OLARAK İNDİRİLMESİ:

Anılan Kanun'un 68/2 inci maddesinde, mesleki kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için ödenen telefon giderlerinin serbest meslek kazancının tespitinde gider olarak indirileceği hükme bağlanmıştır.

Bu hükme göre, özel araç telefonları ve cep telefonlarına ilişkin haberleşme giderlerinin serbest meslek kazancının elde edilmesi ve idamesi ile açık ve doğrudan bir bağının bulunması, yapılan işin mahiyetine uygun olması ve iş hacmi ile mütenasip bulunması halinde, serbest meslek kazancının tespitinde gider olarak indirilmesi mümkündür.

FİNANSAL KİRALAMA YOLUYLA TEMİN OLUNAN OTOMOBİL GİDERLERİ:

193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun mesleki giderlerin düzenlendiği 68 inci maddesinde serbest meslek kazancının tespitinde hangi giderlerin hasılattan indirileceği belirtilmiştir. Ancak finansal kiralama suretiyle temin olunan otomobillere ait giderlerin serbest meslek kazancının tespitinde hasılattan indirileceğine dair bir hükme yer verilmemiştir.

Bu nedenle, mesleki faaliyetle ilgili işlerde kullanılmak üzere finansal kiralama yoluyla edinilecek araçlara ait giderlerin, serbest meslek kazancının tespitinde hasılattan indirilmesi mümkün bulunmamaktadır.

AMORTİSMAN UYGULAMASINA KONU EDİLEN BİNEK OTOMOBİLLERİN SATILMASI:

213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 328 inci maddesinde "Amortismana tabi iktisadi kıymetlerin satılması halinde alınan bedel ile bunların envanter defterinde kayıtlı değerleri arasındaki fark kar ve zarar hesabına geçilir. İşletme hesabı esasında defter tutan mükelleflerle serbest meslek kazanç defteri tutan mükellefler bu farkı defterlerinde hasılat veya gider kaydederler.

Amortisman ayrılmış olanların değeri ayrılmış amortismanlar düşüldükten sonra kalan meblağdır.

Devir ve trampa satış hükmündedir.

Şu kadar ki, satılan iktisadi kıymetlerin yenilenmesi, işin mahiyetine göre zaruri bulunur veya bu hususta işletmeyi idare edenlerce karar verilmiş ve teşebbüse geçilmiş olursa bu takdirde, satıştan tahassül eden kar, yenileme giderlerini karşılamak üzere, pasifte geçici bir hesapta azami üç yıl süre ile tutulabilir. Her ne sebeple olursa olsun bu süre içinde kullanılmamış olan karlar üçüncü yılın vergi matrahına eklenir. Üç yıldan önce işin terki, devri veya işletmenin tasfiyesi halinde bu karlar o yılın matrahına eklenir" hükmü bulunmaktadır.

Aynı Kanun'un 329 uncu maddesinde ise "Yangın, deprem, sel, su basması gibi afetler yüzünden tamamen veya kısmen ziyaa uğrayan amortismana tabi iktisadi kıymetler için alınan sigorta tazminatı bunların değerinden (Amortismanlı olanlarda ayrılmış olan amortisman çıktıktan sonra kalan değerden) fazla veya eksik olduğu takdirde farkı kar veya zarar hesabına geçilir." Hükmü yer almaktadır.

Bu hükümlere göre, amortismana tabi iktisadi kıymetlerin satılması halinde, alınan bedelle bunların envanter defterinde kayıtlı değerleri arasındaki farkın, serbest meslek kazanç defterine hasılat veya gider olarak kaydedilmesi gerekmektedir.

Ayrıca, yangın, deprem, su basması gibi afetler yüzünden tamamen veya kısmen zarara uğrayan amortismana tabi iktisadi kıymetler için alınan sigorta tazminatının amortisman çıktıktan sonra kalan değerden fazla veya eksik olması halinde de fark gider veya hasılat yazılabilmektedir.

Öte yandan, amortismana tabi iktisadi kıymetlerin yangın, deprem, su basması gibi afetlerin etkisi altında bulunmak suretiyle zarar görmesi halinde anılan Kanun'un 317 nci maddesi hükmü uyarınca fevkalade ekonomik ve teknik amortisman nispeti tespit edilebilmesi bakımından, mükelleflerin bu konuda ayrıca müracaatta bulunabilmesi ve durumun inceleme sonucunda değerlendirilmesi gerekmektedir.

Diğer taraftan, vergi kanunlarında çalınan mal bedellerinin zarar olarak yazılacağına dair herhangi bir hükme yer verilmemiştir. Her ne kadar Vergi Usul Kanunu'nun 278 inci maddesinde, kıymeti düşen malların maliyet bedeli yerine emsal bedeli ile değerlendirileceği, aynı Kanun'un yukarıda anılan maddesinde de tabii afet yüzünden kayba uğrayan amortismana tabi iktisadi kıymetlerin fevkalade ekonomik ve teknik amortisman uygulanmak suretiyle yok edileceği belirtilmiş bulunmakta ise de, Vergi Hukuku açısından sermaye veya sermayenin herhangi bir unsurunda meydana gelen değer kayıplarının düşük bedelle değerlendirilmesi veya değişik yollarla sonuç hesaplarına intikal ettirilmesi, esas olarak ticari ve zirai faaliyetlerin normal bir şekilde işleyişinden veya tabi afetler yüzünden değer kaybına uğramasından doğmuş olması şartlarına bağlanmıştır.

Bu nedenle, çalınan mal bedellerinin gider kaydedilmesi mümkün olmayıp, bu tutarların "cari hesap"a ya da "Kanunen Kabul Edilmeyen Giderler Hesabı"na alınmak suretiyle muhasebeleştirilmesi mümkün bulunmaktadır.

Bu hükümlerin uygulanması diğer faaliyet gruplarında olduğu gibi serbest meslek kazanç defteri tutan serbest meslek erbabı için de aynıdır.

Yukarıda yapılan açıklama çerçevesinde demirbaşta kayıtlı otomobilin satışından elde edilen kar, yeni alınan araç için hesaplanan amortismanlardan mahsup edilebilecektir.

Buna göre, örneğin satıştan elde edilen karı 3.000.000.000.TL, yeni alınan otomobilin amortismana tabi kıymetini ise 14.000.000.000.TL olarak kabul edelim. Yeni otomobil için ayrılacak yıllık amortisman tutarı (kıst dönem amortisman uygulaması hariç)

2.800.0.         000.TL olarak hesaplanacaktır. Bu durumda yukarıda belirtilen 3.000.000.000. TL.lık karın 2.800.000.000.TL.sı ilk yıl amortismanına mahsup edilerek bu yıl için yeni otomobil bakımından amortisman yönünden bir masraf kaydı yapılması söz konusu olmayacaktır. Satış karından kalan 200.000.000.TL.lık kısım ise ikinci yılın amortismanından mahsup edilerek (2.800.000.000  200.000.000) ikinci yıl için 2.600.000.000.TL.lık amortisman kaydedilecektir. Müteakip yıllar ise amortisman kayıtları 2.800.000.000.TL olarak işlenecektir.

BİNEK OTOMOBİLLERİNİN ALIMINDA ÖDENEN

KATMA DEĞER VERGİSİNİN İNDİRİLMESİ:

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 30 uncu maddesinin (b) bendinde, faaliyetleri kısmen veya tamamen binek otomobillerinin kiralanması veya çeşitli şekillerde işletilmesi olanların bu amaçla kullandıkları hariç olmak üzere işletmelere ait binek otomobillerinin alış vesikalarında gösterilen katma değer vergisinin indirim konusu yapılamayacağı hükme bağlanmıştır.

Diğer taraftan, Kanun'un 58 inci maddesinde mükelleflerin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan katma değer vergisi ile mükellefçe indirilebilecek katma değer vergisinin gelir ve kurumlar vergisi matrahlarının tespitinde gider olarak dikkate alınamayacağı hükme bağlanmakta, ancak indirilmeyen katma değer vergisinin gider olarak göz önüne alınacağı konusunda Kanunda da bir hüküm bulunmamaktadır.

Bu hükme göre, noterliklerce iktisap edilen binek otomobillerinin alış belgelerinde gösterilen katma değer vergisinin indirim konusu yapılması söz konusu olmayıp, indirim konusu yapılamayan katma değer vergisi otonun maliyetine ilave edilerek amortisman ayırmak suretiyle gider kaydedilebileceği gibi, ilgili dönemde Gelir Vergisi Kanunu'nun 68/10 uncu maddesine göre gider olarak da dikkate alınabilecektir.'denilmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

Saygılarımla.

BAŞKAN

Hasip DİNÇER

(Ankara 24. Noteri)

Ankara, 25.11.1999

Özü: Noterlik demirbaşına kayıt etmek üzere iktisap edilen otomobiller için ödenen kredi faizleri Hk.

G E N E L G E ( 36 )

Serbest meslek erbabı noterlerimizin noterlik demirbaşına kayıt etmek üzere kredi kullanmak suretiyle iktisap ettikleri otomobiller için ödenen kredi faizlerinin masrafa yazılıp yazılmayacağı hususu Maliye Bakanlığından sorulmuştu.

Maliye Bakanlığı Gelirler Genel Müdürlüğünden cevaben alınan ve Yönetim Kurulumuzun 17.11.1999 günlü toplantısında görüşülerek genelge yapılmasına karar verilen 04.11.1999 günlü ve 47725 sayılı yazıda ise,

...213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 262 nci maddesinde, ...Maliyet bedeli, iktisadi bir kıymetin iktisap edilmesi veyahut değerinin artırılması münasebetiyle yapılan ödemelerle

bunlara müteferri bilumum giderlerin toplamını ifade eder         denilmiş ve 269 uncu

maddesinde de iktisadi işletmelere dahil bilumum gayrimenkullerin maliyet bedeli ile tesisat ve makinalarla, gemiler ve diğer taşıtların da gayrimenkuller gibi değerleneceği hükme bağlanmıştır maddesinde de iktisadi işletmelere dahil bilumum gayrimenkullerin maliyet bedeli ile tesisat ve makinalarla, gemiler ve diğer taşıtların da gayrimenkuller gibi değerleneceği hükme bağlanmıştır.

Bu itibarla, binek otomobillerinin aktife girdiği tarihten hesap dönemi sonuna kadar olan kredi faizlerinin otomobillerin maliyetine eklenmesi zorunludur. Aktifleştirildikleri hesap döneminden sonra tahakkuk eden faizlerin maliyete intikal ettirilmesi suretiyle amortismana tabi tutulması veya doğrudan gider olarak da muhasebe kayıtlarına intikal ettirilmesi mümkün bulunmaktadır.

Ancak, söz konusu mükelleflerin otomobillerle ilgili kredi faizlerinin ilgili bulundukları yılda doğrudan gider mi yazacakları yoksa amortismana mı tabi tutacakları hususundaki tercihlerini başlangıçta yapmaları gerekmektedir. Önce gider yazma yolunun seçilmesi halinde daha sonraki yıllarda bu tür giderlerin sabit kıymetin maliyetine eklenerek amortisman yoluyla itfa edilmesi veya önce amortisman ayırmaya başlayıp sonra gider yazma yoluna gidilmesine kanunen imkan bulunmamaktadır          

denilmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

Saygılarımla.

BAŞKAN

Hasip DİNÇER (Ankara 24.Noteri)

A.KAHRAMAN

Y.Ö.

ÖZELGELER

İstanbul Noter Odası Hukuk Komisyonu

2015

SİRKÜLER

(2014/10)

Tarih: 11.01.2014

KONU : Gerçek Kişilere Ödenen Kira Ödemelerinde Gider Pusulası Düzenlenmesi Hakkında,

Bilindiği üzere gerçek kişilere ödenen kira bedellerinin muhasebe kaydı bugüne kadar uygulamada; bankaya yatırılan kira dekontuna istinaden yapılmaktaydı.

Bunun dayanağı ise 268 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğiydi. Bu tebliğ ile işyeri ve konut kiralama işlemlerine ilişkin yapılacak tahsilat ve ödemelerin banka veya posta idarelerince düzenlenen belgelerle tevsikine ilişkin olarak düzenlemeler yapılmıştı.

Anılan tebliğde;".                    

        Konutlarda, her bir konut için aylık 500 YTL ve üzerinde kira geliri elde edenlerin,

        İşyerlerinde, işyerini kiraya verenler ile kiracıların kiraya ilişkin tahsilat ve ödemelerinin 1.11.2008 tarihinden itibaren banka veya Posta ve Telgraf Teşkilatı Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen belgelerle tevsik edilmesi zorunluluğu getirilmiştir." hükmü yer almakta olup, uygulamada bugüne kadar bu tebliğ çerçevesinde yürütülmekteydi.

Kira ödemelerinde gider pusulası düzenleme konusu Maliye Bakanlığı'nın 16.05.2013 tarih ve 70.280.967105(2342012/14)89 sayılı özelgesi ile gündeme gelmiş olup, anılan özelgede;

"         Diğer bir ifadeyle, banka veya Posta ve Telgraf Teşkilatı

Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen belgeler işlemi (hizmeti) değil buna ilişkin tahsilat ve ödemeyi tevsik etmekte, bu işleme ilişkin olarak borçlanılan tutarın ise kiraya verenin mükellef olması halinde düzenleyeceği fatura, mükellef olmaması halinde ise tarafınızca düzenlenecek gider pusulası ile tevsiki zorunlu bulunmaktadır." ifadesi yer almaktadır.

Bu ifadeden anlaşılan odur ki; idare banka dekontunu, kiraya verme işleminin değil, bu işlem tamamlandıktan sonraki süreçte sadece ödemesinin tevsik edildiği bir belge olarak kabul etmekte ve gerçek kişilere ödenen kira bedellerinin yasal deftere gider kaydedilebilmesi için gider pusulası düzenlenmesi gerektiğini zorunlu kılmaktadır.

Bu özelgeye katılmamakla birlikte, gerçek kişilere yapılan kira ödemelerinin yasal defterlere gider kaydedilebilmesi için gider pusulası düzenlenerek, ilgili kişilere imzalattırılmasının yerinde olduğunu düşünmekteyiz. Bilgilerinize; Saygılarımla,

Hayreddin ERDEM

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI KOCAELİ VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü

SAYI : 70.280.967105(2342012/14)89         16.05.2013

KONU : İşyeri kira ödemelerinde banka dekontunun tevsik edici belge olarak kullanılıp kullanılmayacağı

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; ... Vergi Dairesi Müdürlüğünün... vergi kimlik numarasında kayıtlı mükellefi olduğunuz belirtilerek, mali müşavirlik faaliyetinizle ilgili olarak bankaya ödediğiniz kira bedellerini gider kaydedebilmeniz için banka dekontu yanında ayrıca gider pusulası düzenlenmesi gerekip gerekmediği hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun "İspat Edici Kağıtlar" başlıklı 227 nci maddesinin birinci fıkrasında, "Bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir" hükmü bulunmaktadır. Söz konusu kayıtların ise anılan Kanunun 229 ve müteakip maddelerinde yer alan, fatura, gider pusulası, müstahsil makbuzu şeklindeki belgelerden herhangi birisi ile tevsik edilmesi gerekmektedir.

Mezkür Kanunun "Gider Pusulası" başlıklı 234 üncü maddesinde, "Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan serbest meslek erbabının ve çiftçilerin: 3. Vergiden muaf esnafa;

Yaptırdıkları işler veya onlardan satın aldıkları emtia için tanzim edip işi yapana veya emtiayı satana imza ettirecekleri gider pusulası vergiden muaf esnaf tarafından verilmiş fatura hükmündedir. Bu belge, birinci ve ikinci sınıf tüccarların, zati eşyalarını satan kimselerden satın aldıkları altın, mücevher gibi kıymetli eşya için de tanzim edilir.

Gider pusulası, işin mahiyeti, emtianın cins ve nevi ile miktar ve bedelini ve iş ücretini ve işi yaptıran ile yapanın veya emtiayı satın alan ile satanın adlarıyla soyadlarını (Tüzel kişilerde unvanlarını) ve adreslerini ve tarihi ihtiva eder ve iki nüsha olarak tanzim ve bir nüshası işi yapana veya malı satana tevdi olunur.." hükmü yer almaktadır.

Aynı Kanunun mükerrer 257 nci maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendi ile Maliye Bakanlığı; "Mükelleflere muameleleri ile ilgili tahsilat ve ödemelerini banka, benzeri finans kurumları veya posta idarelerince düzenlenen belgelerle tevsik etmeleri zorunluluğunu getirmeye ve bu zorunluluğun kapsamını ve uygulamaya ilişkin usul ve esaslarını belirlemeye" yetkili kılınmış, bu yetkiye dayanılarak yayımlanan 268 seri numaralı Gelir Vergisi Genel

Tebliğiyle konutlarda, her bir konut için aylık 500 TL ve üzerinde kira geliri elde edenlerin, işyerlerinde, işyerini kiraya verenler ile kiracıların kiraya ilişkin tahsilat ve ödemelerinin banka veya Posta ve Telgraf Teşkilatı Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen belgelerle tevsik edilmesi zorunluluğu getirilmiştir.

Buna göre, 268 seri numaralı Gelir Vergisi Genel Tebliği ile getirilen zorunluluk kapsamında tahsilat ve ödemelerin banka veya Posta ve Telgraf Teşkilatı Genel Müdürlüğü aracılığıyla yapılması suretiyle tevsik edilmesi, bu zorunluluğu ortaya çıkaran işlemin mükellefler bakımından Vergi Usul Kanununda sayılan belgelerle tevsik zorunluluğunu ortadan kaldırmamaktadır. Diğer bir ifadeyle, banka veya Posta ve Telgraf Teşkilatı Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen belgeler işlemi (hizmeti) değil buna ilişkin tahsilat ve ödemeyi tevsik etmekte, bu işleme ilişkin olarak borçlanılan tutarın ise kiraya verenin mükellef olması halinde düzenleyeceği fatura, mükellef olmaması halinde ise tarafınızca düzenlenecek gider pusulası ile tevsiki zorunlu bulunmaktadır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

İŞ YERİ KİRA ÖDEMELERİNDE GİDER PUSULASI

UYGULAMASI HAKKINDA AÇIKLAMA

Değerli Üyemiz, 21.10.2013

Bugün bir gazete köşe yazarının makalesinde; Kiracılar tarafından bankaya ödenen iş yeri kira bedellerini gider kaydedebilmeniz için banka dekontu yanında ayrıca gider pusulası düzenlenmesi gerektiği belirtilmiştir. Kaynak olarak Kocaeli 1 Vergi Dairesi Başkanlığının verdiği 16.05.2013 tarih ve 70280967105(2342012/14)89 sayılı özelgesi gösterilmiştir.

Bilindiği üzere, işyeri kiralamalarında yazılı kira sözleşmesi yapılması zorunludur. Söz konusu sözleşmede kira tutarının brüt tutarı belirtilir, bu tutar üzerinden damga vergisi hesaplanır. Vergi uygulamalarında kira sözleşmeleri hukuki bir belgedir. Bu belge aynı zamanda kira ödemeleri için Banka dekontu veya Posta ve Telgraf Teşkilatı Genel Müdürlüğü aracılığıyla yapılması suretiyle tevsik edilmesi ile bir bütünlük arz eder.

Bu durumda kira ödemelerinde ayrıca "Gider Pusulası" düzenlenmesini zorunluluğu olduğunun iddia edilmesi dar bir yorumdur. Diğer taraftan Gider Pusulasının hangi hallerde düzenleneceği 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu 234. maddesinde aşağıdaki gibi belirlenmiştir.

"Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan serbest meslek erbabının ve çiftçilerin:

3. Vergiden muaf esnafa;

Yaptırdıkları işler veya onlardan satın aldıkları emtia için tanzim edip işi yapana veya emtiayı satana imza ettirecekleri gider pusulası vergiden muaf esnaf tarafından verilmiş fatura hükmündedir. Bu belge, birinci ve ikinci sınıf tüccarların, zati eşyalarını satan kimselerden satın aldıkları altın, mücevher gibi kıymetli eşya için de tanzim edilir.

Gider pusulası, işin mahiyeti, emtianın cins ve nevi ile miktar ve bedelini ve iş ücretini ve işi yaptıran ile yapanın veya emtiayı satın alan ile satanın adlarıyla soyadlarını (Tüzel kişilerde unvanlarını) ve adreslerini ve tarihi ihtiva eder ve iki nüsha olarak tanzim ve bir nüshası işi yapana veya malı satana tevdi olunur..." hükmü yer almaktadır.

Madde hükmünde yer alan vergiden muaf esnaf tanımlaması 193 sayılı GVK 9. maddesinde sayılmıştır. Bu maddede iş yerini kiraya verenler sayılmadığı gibi iş yeri kira ödemelerinde "GİDER PUSULASI" düzenleneceğine ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır.

Özelge: Kişilerin talebi üzerine vergi idaresi tarafından verilen görüştür.

Özelgeyi talep eden kişiyi bağlar. Ancak Özelgenin; Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından "SİRKÜ" ye dönüştürülmesi halinde tüm mükellefler için uyulması zorunlu bir hukuki belgedir. Diğer taraftan onlarca yıldır, yüzbinlerce yapılan vergi incelemelerinde iş yeri kira ödemelerinde "Gider Pusulası" düzenlememekten cezai yaptırım uygulandığına rastlanmamıştır.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun "İspat Edici Kağıtlar" başlıklı 227 nci maddesinin birinci fıkrasında, "Bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir." hükmü bulunmaktadır.

Söz konusu kayıtların ise anılan Kanunun 229242. maddeleri arasında sıralamıştır. 242. maddede DİĞER VESİKALAR Bölümü aşağıdaki gibi tanımlanmıştır.

Tüccarlar evvelki maddelerin dışında kalan ve bir hüküm ifade eden veya icabında bir hakkın ispatına delil olarak kullanılabilen mukavelename, taahhütname, kefaletname, mahkeme ilamları gibi hukuki vesikalarla ihbarname, karar örnekleri, vergi makbuzları gibi vergi evrakını dosyada muhafaza etmeye mecburdurlar.

Sonuç olarak; iş yeri kira ödemelerinde Gider pusulası düzenlenmesinin bir zorunluluk olmadığı ve cezai yaptırım uygulanamayacağı kanaatindeyiz.

Çalışmalarınızda başarılar dilerim. Saygılarımla,

Yahya Arıkan Başkan

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü

SAYI :         11395140105(3132012/Vergi Usul Kanunu1 . . .)1546 02/06/2014

KONU : Serbest meslek erbabının dış giyim harcamalarının mesleki kazancın tespitinde indirim konusu yapılıp yapılamayacağı ile ofis mobilyaları için amortisman uygulanıp uygulanmayacağı hk.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, serbest muhasebeci mali müşavirlik mesleğinizin icrası sırasında kullandığınız ceket, pantolon, gömlek, kravat, ayakkabı vb. için yaptığınız harcamaların serbest meslek kazancının tespitinde gider olarak indirim konusu yapılıp yapılmayacağı ile vergilendirme dönemi içinde satın alınan ve bedeli takip eden vergilendirme dönemi içinde ödenecek olan amortismana tabi ofis mobilya ve mefruşat alımları bedellerinin amortisman yolu ile itfasına hangi yılda başlanacağı ve tahsil esasına göre bedeli ödenmediği halde alındığı yıla isabet eden amortisman tutarının gider yazılarak hasılattan indirilmesinin mümkün olup olmadığı hususlarında Başkanlığımız görüşleri talep edilmektedir.

IGELİR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun "Serbest Meslek Kazancının Tarifi" başlıklı 65 inci maddesinde; "Her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançlar serbest meslek kazancıdır. Serbest meslek faaliyeti; sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır..." hükmü yer almıştır.

Aynı Kanunun 67 nci maddesinin birinci fıkrasında; "Serbest meslek kazancı bir hesap dönemi içinde serbest meslek faaliyeti karşılığı olarak tahsil edilen para ve ayınlar ve diğer suretlerle sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerden bu faaliyet dolayısıyla yapılan giderler indirildikten sonra kalan farktır" hükmüne yer verilmiştir.

Öte yandan, mezkur Kanunun 68 inci maddesinde de serbest meslek kazancının tespitinde hasılattan indirilecek giderler bentler halinde sayılmış olup, maddenin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde, "Mesleki kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için ödenen genel giderler (İkametgahlarının bir kısmını iş yeri olarak kullananlar, ikametgah için ödedikleri kiranın tamamı ile ısıtma ve aydınlatma gibi diğer giderlerin yarısını indirebilirler. İşyeri kendi mülkü olanlar kira yerine amortismanı, ikametgahı kendi mülkü olup bunun bir kısmını iş yeri olarak kullananlar amortismanın yarısını gider yazabilirler.)" hükmü, (2) numaralı bendinde; "Hizmetli ve işçilerin iş yerinde veya iş yerinin müştemilatındaki iaşe ve ibate giderleri, tedavi ve ilaç giderleri, sigorta primleri ve emekli aidatı (bu primlerin ve aidatın geri alınmamak üzere Türkiye'de kain sigorta şirketlerine

veya emekli ve yardım sandıklarına ödenmiş olması ve emekli ve yardım sandıklarının tüzel kişiliği haiz bulunmaları şartıyla) ile 27 nci maddede yazılı giyim giderleri" hükmü, (4) numaralı bendinde; "Mesleki faaliyette kullanılan tesisat, demirbaş eşya ve envantere dahil taşıtlar için Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ayrılan amortismanlar (amortismana tabi iktisadi kıymetlerin elden çıkarılması halinde aynı Kanunun 328 inci maddesine göre hesaplanacak zararlar dahil)." hükmü yer almıştır.

Yine aynı Kanunun 27 nci maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendinde ise; "Demirbaş olarak verilen giyim eşyası (Resmi ve özel daire ve müesseselerce hizmet erbabına işin icabı olarak verilen ve bunların işten ayrılmaları halinde geri alınan giyim eşyası)" hükmüne yer verilmiştir.

Gelir Vergisi Kanununun 68 inci maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde yer alan genel giderlerin, serbest meslek kazancının tespitinde gider olarak indirilebilmesi için kazancın elde edilmesi ve idamesi ile açık ve doğrudan bir bağının bulunması, yapılan işin mahiyetine uygun olması ve iş hacmi ile mütenasip olması gerekmektedir. (2) numaralı bendinde yer alan giyim giderleri ise işyerinde çalıştırılan hizmetli ve işçilere verilen giyim eşyalarıyla sınırlı olup, bu giyim eşyalarının işçilerce kullanımının işin gereği olması, bunların giyime hazır şekilde ve ayın olarak verilmesi, ticari teamüllere göre bu eşyanın işverence temininin alışılagelmiş olması ve hizmetli ve işçilerin işten ayrılmaları durumunda bunların geri teslim edilmesi gerekmektedir.

Bu hüküm ve açıklamaların birlikte değerlendirilmesi sonucunda; mesleğinizin ifasında kullandığınızı belirttiğiniz ceket, pantolon, gömlek, kravat, ayakkabı gibi dış giyim eşyalarının münhasıran faaliyetinin yürütülmesine mahsus olmaması, söz konusu dış giyim eşyalarının iş dışında özel hayatında da kullanılmaya elverişli olması nedenleriyle, belirtilen dış giyim harcamaları ile kazancın elde edilmesi veya idamesi arasında doğrudan bir bağ olduğundan söz edilemeyecektir.

Bu itibarla, serbest muhasebeci mali müşavirlik hizmetinin ifasında kullandığınız dış giyime ait harcamalar Gelir Vergisi Kanununun 68 inci maddesinin (1) ve (2) numaralı bentleri kapsamında değerlendirilemeyeceğinden, anılan harcamaların serbest meslek kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün değildir.

II         VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 211 inci maddesinde, serbest meslek erbabının işlerinde bir yıldan fazla kullandıkları ve amortismana tabi tuttukları tesisat ve demirbaş eşyanın kıymetleri ile amortismanlarını 189 uncu maddede yazılı şekilde tutulan "Amortisman kayıtlarında" gösterecekleri, 189 uncu maddesinde ise amortisman defteri veya listeleri kayıtlarının envanter kaydı hükmünde olduğu belirtilmiştir. Öte yandan, serbest meslek erbabının amortisman konusu iktisadi kıymetleri ile bunların amortismanlarını serbest meslek kazanç defterinin ayrı bir yerine yazmaları da mümkün bulunmaktadır.

Mezkur Kanunun 313 üncü maddesinde ise, "İşletmede bir yıldan fazla kullanılan ve yıpranmaya, aşınmaya veya kıymetten düşmeye maruz bulunan gayrimenkullerle 269 uncu madde gereğince gayrimenkul gibi değerlenen iktisadi kıymetlerin, alet, edavat, mefruşat, demirbaş ve sinema filmlerinin birinci kısımdaki esaslara göre tespit edilen değerinin bu Kanun hükümlerine göre yok edilmesi amortisman mevzuunu teşkil eder.

Değeri (01.01.2014 den itibaren) 800 TL'yi aşmayan peştemallıklar ile işletmede kullanılan ve değeri (01.01.2014 den itibaren) 800 TL'yi aşmayan alet, edevat, mefruşat ve demirbaşlar amortismana tabi tutulmayarak doğrudan doğruya gider yazılabilir." hükmü bulunmaktadır.

Buna göre, bir iktisadi kıymetin amortismana tabi tutulabilmesi için, işletmenin envanterine kayıtlı olması, kullanıma hazır halde bulunması, işletmede bir yıldan fazla kullanılması, yıpranmaya, aşınmaya veya kıymetten düşmeye maruz bulunması ve değerinin yukarıda belirtilen haddin üzerinde olması gerekmektedir.

Bu itibarla, mesleki faaliyette kullanılmak üzere satın alınan ofis mobilyası ve mefruşat gibi amortismana tabi iktisadi kıymetler için bedelin ödenip ödenmediğine bakılmaksızın yukarıda belirtilen şekilde amortisman kayıtlarında gösterilmesi şartıyla amortisman ayrılması mümkündür.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

() Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız halinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

T.C.

MALİYE BAKANLIĞI

Gelirler Genel Müdürlüğü

KONU : Mükelleflerce kullanılmakta olan, ancak abonesi başka kişiler adına kayıtlı olan elektrik giderinin doğrudan ödevlilerin faaliyette bulundukları işyerlerine ilişkin olduğunun tevsiki halinde bunların serbest meslek kazancının tespitinde gider olarak indirilmesi mümkün bulunmaktadır.

İLGİ:         tarihli dilekçeniz.

Dilekçenizde, kiracı olarak faaliyette bulunduğunuz büronun abonelik kaydının mal sahibi

olan         Kurumu adına olduğu belirtilerek bu büro için ödenen elektrik bedellerinin

gider kaydedilip kaydedilmeyeceği sorulmaktadır.

Bilindiği üzere, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 68"inci maddesinde serbest meslek kazancının tespitinde hasılattan indirilebilecek giderler açıklanmış olup, aynı maddenin 2 inci bendinde mesleki kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için ödenen aydınlatma, ısıtma, telefon, kırtasiye giderleri, müstahdem ücretleri, meslek, ilan, ve reklam vergileri ile işyerleriyle ilgili ayni vergi, resim ve harçların serbest meslek kazancının tespitinde gider olarak indirilebileceği hüküm altına alınmıştır.

Diğer yandan, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 3'ücü maddesinde "Vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır" denilmiş, vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin yemin hariç her türlü delille ispatlanabileceği belirtilmiştir.

Buna göre, mükelleflerce kullanılmakta olan, ancak abonesi başka kişiler adına kayıtlı olan elektrik giderinin doğrudan ödevlilerin faaliyette bulundukları işyerlerine ilişkin olduğunun tevsiki halinde bunların serbest meslek kazancının tespitinde gider olarak indirilmesi mümkün bulunmaktadır.

Bilgi edinilmesini rica ederim

Bakan a.

T.C.

ÇORUM VALİLİĞİ

Defterdarlık Gelir Müdürlüğü

KONU : Beyannamelerin damga vergisi ile S.G.K. Destekleme Priminin indirimi

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, ... Malmüdürlüğünde... vergi kimlik numarasında... Adi Ortaklığı olarak serbest muhasebeci mali müşavirlik faaliyetinden dolayı kayıtlı bulunduğunuzu, müşterileriniz ile yapmış olduğunuz hizmet sözleşmelerine ait damga vergilerinin, yıllık gelir vergisi, katma değer vergisi, muhtasar ve geçici vergi beyannamelerine ait damga vergilerinin, Sosyal Güvenlik Kurumuna ödediğiniz sosyal güvenlik destek priminin, aylık S.G.K. prim bildirgelerine ait damga vergisi ile müşterilerinizden kredi kartı ile muhasebe ücreti tahsilatı için kullanılan pos cihazı ile ilgili bankalar tarafından hesabınızdan kesilen komisyon ve B.S.M.V'nin, pos üye işyeri aylık ücretlerinin ve hat bedelinin serbest meslek kazancınızın tespitinde gider olarak indirim konusu yapılıp yapılamayacağı ile diğer gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin benzer giderleri hususunda Defterdarlığımız görüşü talep edilmektedir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 67 nci maddesinde, "Serbest meslek kazancı bir hesap dönemi içinde serbest meslek faaliyeti karşılığı olarak tahsil edilen para ve ayınlar ve diğer suretlerle sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerden bu faaliyet dolayısıyla yapılan giderler indirildikten sonra kalan farktır...." hükmü yer almıştır.

Aynı Kanunun "Mesleki Giderler" başlıklı 68 inci maddesinde, serbest meslek kazancının tespitinde hasılattan indirilecek giderler bentler halinde sayılmış olup, söz konusu maddenin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde, mesleki kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için ödenen genel giderlerin, (9) numaralı bendinde ise mesleki kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için ödenen meslek, ilan ve reklam vergileri ile iş yerleriyle ilgili ayni vergi, resim ve harçların serbest meslek kazancının tespitinde hasılattan indirileceği hükme bağlanmıştır.

Bu hükme göre, serbest meslek kazancının elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin kazancın elde edilmesi ve idamesi arasında bir illiyet bağının bulunması, giderlerin kazancın elde edilmesine yönelik olması ve söz konusu giderlerin 213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre belgelendirilmesi gerekmektedir.

Diğer taraftan, 488 sayılı Damga Vergisi Kanununa ekli (1) sayılı Tabloda damga vergisine tabi kağıtların neler olduğu sayılmış olup, söz konusu beyannameler ile sözleşme kapsamında düzenlenen kağıtların damga vergisine tabi tutulacağı belirtilmiştir.

Bu hüküm ve açıklamalara göre;

Mesleki faaliyetiniz dolayısıyla müşterileriniz ile yapılan sözleşmeler veya benzeri

nitelikteki damga vergileri ile Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından ilgili mevzuatına göre

emekli maaşınızdan kesilen sosyal güvenlik destek primlerinin,

        Pos cihazı ile ilgili bankalar tarafından alınan komisyon ve B.S.M.V, pos üye işyeri aylık ücretleri ve hat bedelinden mesleki faaliyetinizle sınırlı kısmının,

serbest meslek kazancının tespitinde gider olarak indirilmesi mümkün bulunmaktadır.

        Mükellefiyete ilişkin yıllık gelir vergisi, katma değer vergisi, muhtasar, geçici vergi beyannameleri ile S.G.K. prim bildirgelerine ait damga vergilerinin Gelir Vergisi Kanununun 68 inci maddesinde sayılan indirilecek giderler arasında yer almaması nedeniyle indirim konusu yapılması mümkün bulunmamaktadır.

Öte yandan, gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin, verdikleri beyannameler ile S.G.K. prim bildirgelerinde yer alan damga vergilerinin defterlere gider olarak kaydedip kaydedemeyecekleri hususunda mükelleflerin kendileri tarafından özelge talebinde bulunulması gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız halinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

SAYI : 38418978120(8913/2)768         19.07.2013

KONU : Emekli olduktan sonra çalışmaya devam eden serbest meslek erbabının sosyal güvenlik primi ve eğitim gideri indirimi

İlgide kayıtlı özelge talep formunda; serbest muhasebeci ve mali müşavir olarak faaliyetinizin devam ettiği belirtilerek, BağKur'dan almakta olduğunuz emekli aylığından yapılan sosyal güvenlik destekleme primi ve sağlık primi kesintisi (%10) ile 13/07/1994 doğum tarihli çocuğunuz için 2012 yılında ödenen dershane giderlerinin indirim konusu yapılmasının mümkün olup olmadığı hususunda Başkanlığımızdan görüş talep edilmektedir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 65 inci maddesinde, "Her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançlar serbest meslek kazancıdır.

Serbest meslek faaliyeti; sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır." hükmü yer almıştır.

Aynı Kanunun "Mesleki Giderler" başlıklı 68 inci maddesinde serbest meslek kazancının tespitinde hasılattan indirilebilecek giderler bentler halinde sayılmış olup, söz konusu maddenin 8 numaralı bendinde ise; serbest meslek faaliyetleri dolayısıyla emekli sandıklarına ödenen giriş ve emeklilik aidatları ile mesleki teşekküllere ödenen aidatların serbest meslek kazancının tespitinde hasılattan gider olarak indirim konusu yapılabileceği hüküm altına alınmıştır.

Ayrıca, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 30 uncu maddesinin üçüncü fıkrasının (b) bendinde, "4'üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendinin 4 numaralı alt bendi hariç olmak üzrere diğer alt bentlerine tabi çalışmaya başlayanlardan aylıklarının kesilmemesi için yazılı istekte bulunanların yaşlılık aylıklarının ödenmesine devam edilir. Bunlardan almakta oldukları aylıklarının %15'i oranında sosyal güvenlik destek primi kesilir..." denilmiş, aynı Kanunun 88 inci maddesinde ise kuruma fiilen ödenmeyen prim tutarlarının, gelir ve kurumlar vergisi uygulamasında gider yazılamayacağı hüküm altına alınmıştır.

Öte yandan, aynı Kanunun 4 üncü maddesinde sigortalı sayılanlar, 60 ıncı maddesinde genel sağlık sigortalısı sayılanlar belirtilmiş olup, "Prim Ödeme Yükümlüsü" başlıklı 87 inci maddesinin (b) bendinde ise hizmet akdine bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanların kısa ve uzun vadeli sigorta kolları ile genel sağlık sigortası ve isteğe bağlı sigorta bakımından prim ödeme yükümlüsü olduğu hükme bağlanmıştır.

Bu düzenlemelere göre, serbest meslek faaliyetiniz dolayısıyla emekli maaşınızdan

kesinti yapılması suretiyle ödenen sosyal güvenlik destek primleri ile kanuni zorunluluk

nedeniyle ödenmesi halinde sağlık primi kesintilerinin mesleki kazacın tespitinde gider

olarak indirilmesi mümkün bulunmaktadır.

Diğer taraftan, Gelir Vergisi Kanununun 89 uncu maddesinin birinci fıkrasının 2 numaralı bendinde, beyan edilen gelirin %10'unu aşmaması, Türkiye'de yapılması ve gelir veya kurumlar vergi mükellefiyeti bulunan gerçek veya tüzel kişilerden alınacak belgelerle tevsik edilmesi şartıyla, mükellefin kendisi, eşi ve küçük çocuklarına ilişkin olarak yapılan eğitim ve sağlık harcamalarının, gelir vergisi matrahının tespitinde gelir vergisi beyannamesinde bildirilecek gelirden indirilebileceği hükme bağlanmıştır. 23/10/2012 tarihli ve 85 Nolu Gelir Vergisi Sirkülerinin "10.Diğer Hususlar" başlıklı bölümünde ise "Çocuk" veya "küçük çocuk" tabirinden; mükellefle birlikte oturan veya mükellef tarafından bakılan (nafaka verilenler, evlat edinilenler ile ana veya babasını kaybetmiş torunlardan mükellefle birlikte oturanlar dahil) 18 yaşını veya tahsilde olup 25 yaşını doldurmamış çocukların anlaşılması gerektiği belirtilmiştir.

Bu hüküm ve açıklamalara göre, 18 yaşını veya tahsilde olması halinde 25 yaşını doldurmamış çocuğunuza ait eğitim harcamalarının, Türkiye'de yapılması ve gelir veya kurumlar vergi mükellefiyeti bulunan gerçek veya tüzel kişilerden alınacak belgelerle tevsik edilmesi şartıyla, beyan edilen gelirden indirim konusu yapılması mümkün bulunmaktadır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız halinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

SAYI : B.07.1.GİB.4.34.16.01GVK 6838         04.01.2012

KONU : Beyannamelere ait damga vergilerinin serbest meslek kazancı ve ticari kazancın tespitinde indirim konusu yapılıp yapılamayacağı

İlgide kayıtlı özelge talep formunda,         Vergi Dairesi Müdürlüğünün         vergi kimlik

numarasında kayıtlı mükellefi olduğunuz, inşaat mühendisi olarak proje işlerinin yanı sıra inşaat faaliyetinde de bulunduğunuz belirtilerek, mükellefiyetinizle ilgili olarak vermiş bulunduğunuz beyannamelere ait damga vergilerinin serbest meslek ve ticari kazancınızın tespitinde indirim konusu yapılıp yapılamayacağı hususunda bilgi talep edildiği anlaşılmakta olup konu hakkında Başkanlığımız görüşleri aşağıda açıklanmıştır.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 37. maddesinde, her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançların ticari kazanç olduğu hükmü yer almakta olup aynı Kanun'un "İndirilecek Giderler" başlıklı 40. maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendinde ise işletme ile ilgili olmak şartıyla; bina, arazi, gider, istihlak, damga, belediye vergileri, harçlar ve kaydiyeler gibi ayni vergi, resim ve harçların safi kazancın tespitinde gider olarak indirilebileceği hüküm altına alınmıştır.

Diğer taraftan, aynı Kanun'un 65 ve 66'ncı maddelerine göre, her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançlar serbest meslek kazancı ve serbest meslek faaliyetini mutad meslek halinde ifa edenler de serbest meslek erbabıdır.

Bu çerçevede aynı Kanun'un "Mesleki Giderler" başlıklı 68'inci maddesinde ise serbest meslek kazancının tespitinde hasılattan indirilecek giderler bentler halinde sayılmış olup söz konusu maddenin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde, mesleki kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için ödenen genel giderlerin, (9) numaralı bendinde ise mesleki kazancının elde edilmesi ve idame ettirilmesi için ödenen meslek, ilan ve reklam vergileri ile iş yerleriyle ilgili ayni vergi, resim ve harçların serbest meslek kazancının tespitinde hasılattan indirileceği hükme bağlanmıştır.

Bu hüküm ve açıklamalara göre, mesleki ve ticari faaliyetiniz dolayısıyla mükellefiyetinize ilişkin olarak verdiğiniz beyannameler için ödenen damga vergilerinin, gelirin elde edildiği yılda ödenmiş olduğunun tevsik edilmesi şartıyla ticari kazancınızın tespitinde gider olarak indirilmesi mümkün olup, öte yandan Gelir Vergisi Kanunu'nun 68'inci maddesinde sayılan giderler arasında yer almamasından dolayı serbest meslek kazancınızın tespitinde indirim konusu yapılması mümkün bulunmamaktadır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.  

T.C.

MALİYE BAKANLIĞI

Gelirler Genel Müdürlüğü

KONU : Ödenen primlerin serbest meslek kazancının tespitinde gider olarak kabul edilip edilmeyeceği hakkında

        VALİLİĞİNE

(Defterdarlık: Gelir Müdürlüğü)

İlgi : 18.03.2005 tarihli ve 1055 sayılı yazınız.

İlgide kayıtlı yazınız ekinde yer alan 16.03.2005 tarihli ve 1000 sayılı özelgenizde;          

Vergi Dairesi Müdürlüğü mükelleflerinden         .'ın         .'dan emekli olduktan

sonra serbest meslek erbabı olarak faaliyetine devam ettiği için BağKur'a sosyal güvenlik destekleme primi ödediği belirtilerek, ödenen bu primlerin serbest meslek kazancının tespitinde gider olarak kabul edilip edilmeyeceği hususunda adı geçene mesleki kazancın tespitinde gider olarak hasılattan indirilmesinin mümkün olduğu yönünde görüş bildirildiği anlaşılmıştır.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 67 nci maddesinde serbest meslek kazancının tespitinin ne şekilde yapılacağı hükme bağlanmış, anılan Kanunun 68 inci maddesinde de serbest meslek kazancının tespitinde hangi giderlerin hasılattan indirileceği belirtilmiştir.

Bu açıklamalara göre, 1479 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununun ek 20. maddesi gereğince yaşlılık aylığı bağlananlardan, 24'üncü maddenin (1) numaralı bendinde belirtilen çalışmalarına devam edenlerin veya daha sonra çalışmaya başlayanların BağKur'a ödemiş oldukları sosyal güvenlik destek primi, Gelir Vergisi Kanununun 68/8'inci maddesinde belirtilen mesleki faaliyet nedeniyle ödenen emeklilik aidatı olmadığından, söz konusu primlerin mesleki kazancın tespitinde gider olarak indirilmesi mümkün değildir.

Bilgi edinilmesini ve gereğini rica ederim.

Bakan a.

T.C.

MALİYE BAKANLIĞI

Gelir İdaresi Başkanlığı

KONU : Sosyal güvenlik destekleme primlerinin, gelirin elde edildiği yılda ödenmiş olduğunun tevsik edilmesi şartıyla ticari kazancın tespitinde indirim konusu yapılabilmesi hakkında.

İlgi : Başkanlığımıza vermiş olduğunuz 17/09/2006 tarihli dilekçeniz.

İlgide kayıtlı dilekçenizin incelenmesinden, Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü'nden emekli aylığı almanız nedeniyle, aylık olarak ödemekte olduğunuz BağKur Destekleme Primlerinin ticari kazancınızın tespitinde indirim konusu yapılıp yapılamayacağı konusunda görüş talep ettiğiniz anlaşılmış olup, aşağıdaki açıklamaların yapılmasına gerek duyulmuştur.

1479 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu'nun Ek 20 nci maddesinin birinci fıkrasında, bu Kanuna göre yaşlılık aylığı bağlananlardan, ticari kazancı veya serbest meslek kazancı dolayısıyla gerçek veya basit usulde gelir vergisi mükellefiyeti devam edenlerden, sosyal yardım zammı dahil tahakkuk eden aylıklarından, aylığın bağlandığı veya tekrar çalışmaya başlandığı tarihi takip eden aybaşından itibaren, çalışmalarının sona erdiği ay dahil %10 oranında sosyal güvenlik destekleme primi kesileceği hükme bağlanmış olup, benzer hüküm diğer sosyal güvenlik kuruluşlarından yaşlılık veya malullük aylığı alanlar için de getirilmiştir.

Gelir Vergisi Kanunu'nun 40 ve 68 inci maddelerinde; ticari veya mesleki kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin ticari ve mesleki kazancın tespitinde indirim konusu yapılacağı hükme bağlanmıştır.

Diğer taraftan 1479 sayılı Kanunun 49 uncu maddesinin üçüncü fıkrasında sigortalılarca ödenen giriş keseneği ve sigorta primlerinin vergi uygulamasında gider olarak yazılabileceği belirtilmiştir.

Bu çerçevede, 1479 sayılı Kanunun Ek 20 nci maddesine göre zorunlu olarak ödemeniz gereken sosyal güvenlik destekleme primlerini, gelirin elde edildiği yılda ödenmiş olduğunu tevsik etmeniz şartıyla ticari kazancınızın tespitinde indirim konusu yapmanız mümkün bulunmaktadır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

Başkan a.

Tarih :         19.12.2001

Sayı : B.07.0.GEL.0.42/4215773/67970

Kapsam İşle ilgili olarak şehir içi ulaşım, posta, telgraf ve odabaşı ücretleri gibi giderler ile envantere dahil olan binek otomobillerinin giderleri ve Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ayrılan amortismanları serbest meslek kazancının tespitinde indirim konusu yapılabilir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 65 inci maddesinde, "Her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançlar serbest meslek kazancıdır.

Serbest meslek faaliyeti; sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi ve mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmıyan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır" denilmiştir.

Aynı Kanunun 68 maddesinin 10 uncu bendinde ise "İşle ilgili olarak şehir içi ulaşım, posta, telgraf ve odabaşı ücretleri gibi müteferrik giderler ile envantere dahil olan binek otomobillerinin giderleri ve Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ayrılan amortismanları" nın serbest meslek kazancının tespitinde indirim konusu yapılacağı hükmüne yer verilmiştir.

Bu hükümlere göre, çay, kahve ve meşrubat gibi giderlerin işle ilgili olması halinde, serbest meslek kazancının tespitinde indirilecek gider olarak kabul edilmesi mümkün bulunmaktadır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

KOCAELİ VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü)

SAYI :         B.07.1.GİB.4.41.15.01GVK2010/556         25/10/2010

KONU : Eşine ait aracın giderleri ile vakıf üniversitesinde okuyan oğlunun eğitim giderlerinin indirimi. (Eşe ait aracın giderleri ile vakıf üniversitesinde okuyan oğlunun eğitim giderlerinin yıllık beyannamede indirim konusu yapılıp yapılmayacağı hk.)

İlgide kayıtlı dilekçenizde, serbest meslek faaliyetinden dolayı ... vergi kimlik numarası ile kayıtlı mükellef olduğunuz ve eşinize ait aracı kendi işinizde kullandığınız belirterek, söz konusu araca ait masraf ve yakıtların gider olarak yazılıp yazılmayacağı ile vakıf üniversitesinde okuyan oğlunuza ait okul giderlerini gelir vergisi beyannamesindeki gelirden düşürülüp düşürülemeyeceği hususlarında bilgi istenilmektedir.

Bilindiği üzere, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 65 inci maddesinde, "Her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançlar serbest meslek kazancıdır.

Serbest meslek faaliyeti; sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmıyan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır..." hükmü yer almıştır.

Aynı Kanununun 68 inci maddesinin birinci fıkrasında, serbest meslek kazancının tespit edilmesinde indirilecek giderler bentler halinde sayılmış olup, (5) numaralı bende göre kiralanan veya envantere dahil olan ve işte kullanılan taşıtların giderleri indirilebilecek giderlerdendir.

Bir masrafın genel gider adı altında yazılabilmesi için harcamanın yapılmış olması, masrafla iş arasında açık, güçlü bir illiyet bağının mevcut olması ve masrafın işin önemi ölçüsünde yapılmış bulunması gerekir.

Bu hükümlere göre, taşıtlara ait giderlerin serbest meslek kazancının tespitinde gider olarak gösterilebilmesi için taşıtın kiralanması veya envantere dahil edilmesi ve işte kullanılması gerekmektedir.

Dolayısıyla envantere dahil olmayan ve eşe ait olup kiralanmayan otomobil için yapılan (akaryakıt, bakım onarım vb.) giderlerin serbest meslek kazancının tespitinde gider olarak kaydedilmesi mümkün bulunmamaktadır.

Öte yandan, eşe ait olan aracın yapılacak bir sözleşme ile kiralanması durumunda, söz konusu aracın giderleri ile araca ödenen kira giderlerinin işte kullanılması şartıyla serbest meslek kazancının tespitinde dikkate alınması mümkün bulunmakta olup, söz konusu taşıt için yapılacak kira ödemeleri üzerinden Gelir Vergisi Kanununun 94/5a maddesi gereğince gelir vergisi tevkifatı yapılacağı tabiidir.

Diğer taraftan, aynı Kanunun "Diğer İndirimler" başlıklı 89 uncu maddesinde, "Gelir vergisi matrahının tespitinde, gelir vergisi beyannamesinde bildirilecek gelirlerden aşağıdaki indirimler yapılabilir.

2. Beyan edilen gelirin % 10'unu aşmaması, Türkiye'de yapılması ve gelir veya kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunan gerçek veya tüzel kişilerden alınacak belgelerle tevsik edilmesi şartıyla, mükellefin kendisi, eşi ve küçük çocuklarına ilişkin olarak yapılan eğitim ve sağlık harcamaları.

..." hükmü yer almaktadır.

Ayrıca, 13.08.2003 tarih ve 20033 sayılı Gelir Vergisi Sirkülerinde, "Küçük çocuk" tabiri, 18 yaşını doldurmamış ve mükellef tarafından, bakmakla yükümlü olunan (nafaka verilmek suretiyle bakılanlar dahil) kişilerin anlaşılması gerektiği belirtilmiştir.

Bu açıklamalara göre, oğlunuza ait üniversite harcamalarının, beyan edilen gelirin %10'unu aşmaması, üniversitenin kurumlar vergisine tabi kurum olması, bu kurumdan alınacak fatura, parekende satış fişi veya yazar kasa fişi ile belgelendirilmesi ve oğlunuzun 18 yaşından büyük olmaması şartıyla beyan edilen gelirden indirilebilmesi mümkün bulunmaktadır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

Vergi Dairesi Başkanı a.

Grup Müdürü

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

() Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız halinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

ANTALYA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Gelir Grup Müdürlüğü

SAYI :         B.07.1 .Gİ B.4.07.16.01 GVK.2010.4211         27.04.2010

KONU : Gelir Vergisi Kanunu Serbest meslek erbabının işyerinde çalıştırdığı eşine, annesine,... Ödediği ücretler ile sigorta primlerinin gider olarak indirilebileceği hk.

İlgide kayıtlı dilekçenizde... Vergi Dairesi Müdürlüğünün... vergi kimlik numarasında SMMM faaliyetinden dolayı kayıtlı mükellef olduğunuz belirtilerek, serbest meslek erbabının işyerinde çalıştırdığı annesi, babası, kardeşi, eşi ve çocuğuna ödediği ücretler ile sigorta primlerini gider olarak indirip indiremeyeceği konusunda özelge talep ettiğiniz anlaşılmıştır.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun "Serbest Meslek Kazancının Tarifi" başlıklı 65 inci maddesinde;

"Her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançlar serbest meslek kazancıdır.

Serbest meslek faaliyeti; sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmıyan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır..." hükmü yer almaktadır.

Aynı Kanunun "Serbest Meslek Kazancının Tespiti" başlıklı 67 nci maddesinin birinci fıkrasında;

"Serbest meslek kazancı bir hesap dönemi içinde serbest meslek faaliyeti karşılığı olarak tahsil edilen para ve ayınlar ve diğer suretlerle sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerden bu faaliyet dolayısıyla yapılan giderler indirildikten sonra kalan farktır." hükmüne yer verilmiştir.

Anılan Kanunun "Mesleki Giderler" başlıklı 68 inci maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde; mesleki kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için ödenen genel giderlerin, (2) numaralı bendinde de; hizmetli ve işçilerin iş yerinde veya iş yerinin müştemilatındaki iaşe ve ibate giderleri, tedavi ve ilaç giderleri, sigorta primleri ve emekli aidatı (bu primlerin ve aidatın geri alınmamak üzere Türkiye'de kain sigorta şirketlerine veya emekli ve yardım sandıklarına ödenmiş olması ve emekli ve yardım sandıklarının tüzel kişiliği haiz bulunmaları şartıyla) ile 27 nci maddede yazılı giyim giderlerinin, serbest meslek kazancının tespitinde hasılattan indirileceği, son fıkrasında ise, her türlü para cezaları ve vergi cezaları ile serbest meslek erbabının suçlarından doğan tazminatlarının gider olarak indirilemeyeceği belirtilmiştir.

Diğer taraftan, Gelir Vergisi Kanununun "Ücretin Tarifi" başlıklı 61 inci maddesinin birinci fıkrasında; "Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir" hükmüne yer verilmiştir.

Aynı Kanunun 94 üncü maddesi gereğince, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan serbest meslek erbabı tarafından hizmet erbabına ödenen ücretlerden 103 ve 104 üncü maddelere göre gelir vergisi tevkifatı yapılması; yapılan tevkifatın 97 nci maddeye göre, ücret bordrosunda veya bordro yerine geçen diğer kayıtlarda gösterilmesi ve 98 inci madde uyarınca da, bir ay içinde yapılan ücret ödemelerinden tevkif edilen vergilerin ertesi ayın yirmiüçüncü günü akşamına kadar, ödeme veya tahakkukun yapıldığı yerin bağlı olduğu vergi dairesine bildirilmesi gerekmektedir.

Öte yandan; 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 88 inci maddesinde; Kuruma fiilen ödenmeyen prim tutarlarının, gelir vergisi ve kurumlar vergisi uygulamasında gider yazılamayacağı hüküm altına alınmıştır.

Bu hükümlere göre; serbest meslek erbabının annesi, babası, kardeşi ile eş ve çocuklarına hizmet akdine dayalı olarak yapılan ve Gelir Vergisi Kanununun 61, 94, 103 ve 104 üncü maddeleri uyarınca vergilendirilen ücret ödemelerinin, mesleki kazancın tespitinde gider olarak indirilebilmesi mümkündür. Ancak söz konusu ücret ödemelerinin serbest meslek erbabı tarafından icra edilen mesleki faaliyetin idame ettirilmesi kapsamında yürütülen faaliyetlere ilişkin olması gerektiği tabiidir. Mesleki faaliyetin icra edilmesi ile ilgisi olmayan veya gerçek bir hizmet akdine dayanmayan ücret ödemelerinin gider olarak dikkate alınması mümkün değildir. Sosyal güvenlik primleri işveren payının ise, fiilen ödendiği tarihte gider yazılması mümkün bulunmaktadır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

Vergi Dairesi Başkanı a.

Gelir İdaresi Grup Müdürü

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

() Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız halinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

T.C.

MALİYE BAKANLIĞI

Gelirler Genel Müdürlüğü

SAYI : B.07.0.GEL.0.42/4204255 3.7.2003**28466         03/07/2003

KONU :Serbest meslek faaliyetinde bulunmak üzere kiralanan işyeri için öngörülen kira tutarının süresinde ödenmemesi nedeniyle, gayrimenkul kiralama özel şartnamesine dayalı olarak gecikme zammı oranında ödenen faizin, serbest meslek kazancının tespitinde gider olarak indirilmesi mümkündür.

        VALİLİĞİNE

(Defterdarlık: Gelir Müdürlüğü)

İLGİ : 22/05/2003 tarih ve B.07.4.DEF.0.32.10/03041585 sayılı yazınız.

Serbest Muhasebeci Mali Müşavir         tarafından defterdarlığınıza verilen bir örneği

yazınıza ekli 8.5.2003 tarihli dilekçede,         Belediyesinden kiralanan işyeri için taraflar

arasında düzenlenen özel kira şartnamesinde kira bedellerinin süresinde ödenmemesi durumunda, 6183 sayılı Kanunda belirlenen oranda gecikme zammı ödenmesi öngörüldüğünden, ödenen bu faizlerin serbest meslek kazancının tespitinde gider olarak indirilip indirilemeyeceği sorulmaktadır.

193 sayılı GelirVergisi Kanununun 68'inci maddesinde serbest meslek kazancının tespitinde hasılattan indirilebilecek giderler açıklanmış olup, aynı maddenin 1. fıkrasının 9 numaralı bendinde, mesleki faaliyetle ilgili olarak kanun, ilam ve mukavelenameye göre ödenen tazminatların serbest meslek kazancının tespitinde gider olarak indirilebileceği hüküm altına alınmıştır.

Buna göre, serbest meslek faaliyetinde bulunmak üzere kiralanan işyeri için öngörülen kira tutarının süresinde ödenmemesi nedeniyle, gayrimenkul kiralama özel şartnamesine dayalı olarak gecikme zammı oranında ödenen faizin, serbest meslek kazancının tespitinde gider olarak indirilmesi mümkündür.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

Bakan a.

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Katma Değer Vergisi Grup Müdürlüğü)

SAYI :         39044742KDV.291692         23/10/2013

KONU : Serbest meslek erbabının dış giyim harcamalarının vergisel boyutu

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, serbest muhasebeci ve mali müşavir olarak serbest meslek faaliyetinde bulunduğunuzu belirterek kendinize ait dış giyim harcamalarının serbest meslek kazancınızın tespitinde indirim konusu yapılıp yapılamayacağı hususunda Başkanlığımız görüşleri sorulmaktadır.

I)         GELİR VERGİSİ YÖNÜNDEN

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun; "Serbest Meslek Kazancının Tarifi" başlıklı 65 inci maddesinde; " Her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançlar serbest meslek kazancıdır.

Serbest meslek faaliyeti; sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır..." hükmü yer almıştır.

Aynı Kanunun "Serbest Meslek Kazancının Tespiti" başlıklı 67 nci maddesinin birinci fıkrasında; "Serbest meslek kazancı bir hesap dönemi içinde serbest meslek faaliyeti karşılığı olarak tahsil edilen para ve ayınlar ve diğer suretlerle sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerden bu faaliyet dolayısıyla yapılan giderler indirildikten sonra kalan farktır." hükmüne yer verilmiştir.

Öte yandan; "Mesleki Giderler" başlıklı 68 inci maddesinde de serbest meslek kazancının tespitinde hasılattan indirilecek giderler bentler halinde sayılmış olup, maddenin birinci fıkrasının 1 numaralı bendinde, "Mesleki kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için ödenen genel giderler ( İkametgahlarının bir kısmını iş yeri olarak kullananlar, ikametgah için ödedikleri kiranın tamamı ile ısıtma ve aydınlatma gibi diğer giderlerin yarısını indirebilirler. İş yeri kendi mülkü olanlar kira yerine amortismanı, ikametgahı kendi mülkü olup bunun bir kısmını iş yeri olarak kullananlar amortismanın yarısını gider yazabilirler.)" hükmü, 2 numaralı bendinde; "Hizmetli ve işçilerin iş yerinde veya iş yerinin müştemilatındaki iaşe ve ibate giderleri, tedavi ve ilaç giderleri, sigorta primleri ve emekli aidatı (bu primlerin ve aidatın geri alınmamak üzere Türkiye'de kain sigorta şirketlerine veya emekli ve yardım sandıklarına ödenmiş olması ve emekli ve yardım sandıklarının tüzel kişiliği haiz bulunmaları şartıyla) ile 27 nci maddede yazılı giyim giderleri" hükmü yer almıştır.

Aynı Kanunun 27 nci maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendinde ise; "Demirbaş olarak verilen giyim eşyası (Resmi ve özel daire ve müesseselerce hizmet erbabına işin icabı olarak verilen ve bunların işten ayrılmaları halinde geri alınan giyim eşyası)" hükmüne yer verilmiştir.

Gelir Vergisi Kanununun 68 inci maddesinin birinci fıkrasının 1 numaralı bendinde yer alan genel giderlerin, serbest meslek kazancının tespitinde gider olarak indirilebilmesi için kazancın elde edilmesi ve idamesi ile açık ve doğrudan bir bağının bulunması, yapılan işin mahiyetine uygun olması ve iş hacmi ile mütenasip olması gerekmektedir.

2 numaralı bendinde yer alan giyim giderleri ise işyerinde çalıştırılan hizmetli ve işçilere verilen giyim eşyalarıyla sınırlı olup, bu giyim eşyalarının işçilerce kullanımının işin gereği olması, bunların giyime hazır şekilde ve ayın olarak verilmesi, ticari teamüllere göre bu eşyanın işverence temininin alışılagelmiş olması ve hizmetli ve işçilerin işten ayrılmaları durumunda bunların geri teslim edilmesi gerekmektedir.

Bu hüküm ve açıklamaların birlikte değerlendirilmesi sonucunda; mesleğinizin ifasında kullandığınızı belirttiğiniz dış giyim eşyalarının münhasıran faaliyetinizin yürütülmesine mahsus olmaması, söz konusu dış giyim eşyalarınızın iş dışında özel hayatınızda da kullanılmaya elverişli olması nedenleriyle, belirtilen dış giyim harcamaları ile kazancınızın elde edilmesi veya idamesi arasında doğrudan bir bağ olduğundan söz edilemeyecektir.

Bu itibarla, serbest muhasebeci ve mali müşavirlik hizmetinin ifasında şahsınızın kullandığı dış giyime ait harcamalar Gelir Vergisi Kanununun 68 inci maddesinin 1 ve 2 numaralı bentleri kapsamında değerlendirilemeyeceğinden, anılan harcamaların serbest meslek kazancınızın tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün değildir.

II) KATMA DEĞER VERGİSİ YÖNÜNDEN

KDV Kanununun;

1/1 inci maddesinde, Türkiye'de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV ye tabi olduğu,

29/1 inci maddesinde, mükelleflerin yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan KDV den faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen KDV yi indirebilecekleri,

30/d maddesinde Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunlarına göre kazancın tespitinde indirimi kabul edilmeyen giderler dolayısıyla ödenen KDV nin, mükellefin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan KDV den indirilemeyeceği

hüküm altına alınmıştır.

Buna göre, mesleğinizin icrası için kullanılması zorunlu olmayan kendinize ait dış giyim harcamalarınız Gelir Vergisi Kanununa göre kazancın tespitinde indirimi kabul edilmeyen gider olduğundan, KDV Kanununun 30/d maddesi uyarınca bu harcamalar nedeniyle yüklenilen KDV nin indirim konusu yapılması mümkün bulunmamaktadır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

() Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız halinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü

SAYI : 38418978120(6513/2)829         31/07/2013

KONU : Serbest meslek erbabının dış giyim harcamalarının mesleki kazancın tespitinde indirim konusu yapılıp yapılmayacağı hk.

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, Dünya Bankası ile birlikte yürütülen Sağlıkta Dönüşüm Projesinde tam zamanlı serbest meslek mensubu olarak çalıştığınızı, işiniz gereği ulusal ve uluslararası birçok toplantılara katıldığınızı, bu nedenle çeşitli aralıklarla dış giyim harcaması yapmak zorunda kaldığınızı, ayrıca mesleğinizi sürdürürken görev yaptığınız Bakanlığın takım elbise giyme ve kravat takmayı zorunlu tuttuğunu belirterek, söz konusu dış giyim harcamalarının gider yazılıp yazılmayacağı, eğer gider yazılacaksa bunun bir sınırının olup olmadığı hususunda Başkanlığımızdan görüş talep edilmektedir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun; "Serbest Meslek Kazancının Tarifi" başlıklı 65 inci maddesinde; " Her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançlar serbest meslek kazancıdır.

Serbest meslek faaliyeti; sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır..." hükmü yer almıştır.

Aynı Kanunun "Serbest Meslek Kazancının Tespiti" başlıklı 67 nci maddesinin birinci fıkrasında; "Serbest meslek kazancı bir hesap dönemi içinde serbest meslek faaliyeti karşılığı olarak tahsil edilen para ve ayınlar ve diğer suretlerle sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerden bu faaliyet dolayısıyla yapılan giderler indirildikten sonra kalan farktır." hükmüne yer verilmiştir.

Öte yandan; "Mesleki Giderler" başlıklı 68 inci maddesinde de serbest meslek kazancının tespitinde hasılattan indirilecek giderler bentler halinde sayılmış olup, maddenin birinci fıkrasının 1 numaralı bendinde, "Mesleki kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için ödenen genel giderler ( İkametgahlarının bir kısmını iş yeri olarak kullananlar, ikametgah için ödedikleri kiranın tamamı ile ısıtma ve aydınlatma gibi diğer giderlerin yarısını indirebilirler. İş yeri kendi mülkü olanlar kira yerine amortismanı, ikametgahı kendi mülkü olup bunun bir kısmını iş yeri olarak kullananlar amortismanın yarısını gider yazabilirler.)" hükmü, 2 numaralı bendinde; "Hizmetli ve işçilerin iş yerinde veya iş yerinin müştemilatındaki iaşe ve ibate giderleri, tedavi ve ilaç giderleri, sigorta primleri ve emekli aidatı (bu primlerin ve aidatın geri alınmamak üzere Türkiye'de kain sigorta şirketlerine veya emekli ve yardım sandıklarına ödenmiş olması ve emekli ve yardım sandıklarının tüzel kişiliği haiz bulunmaları şartıyla) ile 27 nci maddede yazılı giyim giderleri" hükmü yer almıştır.

Aynı Kanunun 21 nci maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendinde ise; "Demirbaş olarak verilen giyim eşyası (Resmi ve özel daire ve müesseselerce hizmet erbabına işin icabı olarak verilen ve bunların işten ayrılmaları halinde geri alınan giyim eşyası)" hükmüne yer verilmiştir.

Gelir Vergisi Kanununun 68 inci maddesinin birinci fıkrasının 1 numaralı bendinde yer alan genel giderlerin, serbest meslek kazancının tespitinde gider olarak indirilebilmesi için kazancın elde edilmesi ve idamesi ile açık ve doğrudan bir bağının bulunması, yapılan işin mahiyetine uygun olması ve iş hacmi ile mütenasip olması gerekmektedir.

2 numaralı bendinde yer alan giyim giderleri ise işyerinde çalıştırılan hizmetli ve işçilere verilen giyim eşyalarıyla sınırlı olup, bu giyim eşyalarının işçilerce kullanımının işin gereği olması, bunların giyime hazır şekilde ve ayın olarak verilmesi, ticari teamüllere göre bu eşyanın işverence temininin alışılagelmiş olması ve hizmetli ve işçilerin işten ayrılmaları durumunda bunların geri teslim edilmesi gerekmektedir.

Bu hüküm ve açıklamaların birlikte değerlendirilmesi sonucunda; mesleğinizin ifasında kullandığınızı belirttiğiniz takım elbise, kravat gibi dış giyim eşyalarının münhasıran faaliyetinizin yürütülmesine mahsus olmaması, söz konusu dış giyim eşyalarınızın iş dışında özel hayatınızda da kullanılmaya elverişli olması nedenleriyle, belirtilen dış giyim harcamaları ile kazancınızın elde edilmesi veya idamesi arasında doğrudan bir bağ olduğundan söz edilemeyecektir.

Bu itibarla, danışmanlık hizmetinin ifasında şahsınızın kullandığı dış giyime ait harcamalar Gelir Vergisi Kanununun 68 inci maddesinin 1 ve 2 numaralı bentleri kapsamında değerlendirilemeyeceğinden, anılan harcamaların serbest meslek kazancınızın tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün değildir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

() Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız halinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI TRABZON VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü

SAYI :         B.07.1.GİB.4.61.15.01105(606572012)103         14.09.2012

KONU : serbest meslek erbabının dış giyim harcamalarının mesleki kazancın tespitinde indirim konusu yapılıp yapılamayacağı

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, avukat olarak serbest meslek faaliyetinde bulunduğunuzu belirterek duruşmalarda giyilmesi zorunlu olan etek, ceket, kumaş pantolon, döpiyes v.b. için yapmış olduğunuz dış giyim harcamalarınızı serbest meslek kazancınızın tespitinde indirim konusu yapıp yapamayacağınız hususunda bilgi talep ettiğiniz anlaşılmaktadır.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun;

"Serbest meslek kazancının tarifi" başlıklı 65 inci maddesinde, " Her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançlar serbest meslek kazancıdır."

"Serbest Meslek Kazancının Tespiti" başlıklı 67 nci maddesinin birinci fıkrasında, "Serbest meslek kazancı bir hesap dönemi içinde serbest meslek faaliyeti karşılığı olarak tahsil edilen para ve ayınlar ve diğer suretlerle sağlanan para ve ayınlar ve diğer suretlerle sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerden bu faaliyet dolayısıyla yapılan giderler indirildikten sonra kalan farktır."

"Mesleki Giderler" başlıklı 68 inci maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendinde, "Hizmetli ve işçilerin iş yerinde veya iş yerinin müştemilatındaki iaşe ve ibate giderleri, tedavi ve ilaç giderleri, sigorta primleri ve emekli aidatı (bu primlerin ve aidatın geri alınmamak üzere Türkiye'de kain sigorta şirketlerine veya emekli ve yardım sandıklarına ödenmiş olması ve emekli ve yardım sandıklarının tüzel kişiliği haiz bulunmaları şartıyla) ile 27 nci maddede yazılı giyim giderleri."

27 nci maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendinde, "Demirbaş olarak verilen giyim eşyası (Resmi ve özel daire ve müesseselerce hizmet erbabına işin icabı olarak verilen ve bunların işten ayrılmaları halinde geri alınan giyim eşyası),

hükümleri yer almaktadır.

Bu hükümlere göre, bahsi geçen dış giyim harcamalarınızın serbest meslek kazancının elde edilmesi ve idamesi ile açık ve doğrudan bir bağın bulunması, yapılan işin mahiyetine uygun olması ve iş hacmi ile mütenasip bulunması halinde, serbest meslek kazancının tespitinde gider olarak indirilmesi mümkündür.

Bu itibarla, mesleğinizin icrası sırasında kullanılması zorunlu olan giysiler için yapılan harcamaların (mesleki faaliyetinizle mütenasip olması şartıyla) kazancınızın tespitinde elde edilen hasılattan indirim konusu yapılması mümkündür. Ancak, mesleğinizin icrası için kullanılması zorunlu olmayan giysiler için yapılan harcamaların indirim konusu yapılması mümkün bulunmamaktadır.

Bilgilerini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

() Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız halinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

SAYI :         B.07.1.GİB.4.34.16.01GVK 68968         13.07.2011

KONU : Hafta sonları ve tatil günlerindeki seyahat giderlerinin serbest meslek kazancının tespitinde indirim konusu yapılıp yapılamayacağı.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, ... Vergi Dairesi Müdürlüğü'nün... T.C. numaralı mükellefi olduğunuzu, kanuni ikametgahınızın Ankara'da işyerinizin ise İstanbul'da olması nedeniyle hafta sonu tatillerini ailenizle birlikte geçirmek için demirbaş defterinize kayıtlı aracınızla Ankara'ya gittiğinizi belirterek, Ankara'ya gidişdönüşte ve Ankara'da yaptığınız akaryakıt harcamalarının kazancınızın tespitinde indirim konusu yapılıp yapılamayacağı hususunda Başkanlığımız görüşleri sorulmaktadır.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun "Serbest Meslek Kazancının Tarifi" başlıklı 65 inci maddesinin birinci fıkrasında, her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançların serbest meslek kazancı olduğu hükme bağlanmış; aynı maddenin ikinci fıkrasında ise serbest meslek faaliyeti, sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılması olarak tanımlanmıştır.

Öte yandan, aynı Kanunun 67 nci maddesinde, serbest meslek kazancının, bir hesap dönemi içinde serbest meslek faaliyeti karşılığı olarak tahsil edilen para ve ayınlar ve diğer suretlerle sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerden bu faaliyet dolayısıyla yapılan giderler indirildikten sonra kalan fark olduğu hüküm altına alınmış, Kanunun "Mesleki Giderler" başlıklı 68 inci maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendinde ise, mesleki faaliyetle ilgili seyahat ve ikamet giderleri (seyahat maksadının gerektirdiği süre ile sınırlı olmak şartıyla) serbest meslek kazancının tespitinde indirilecek giderler arasında sayılmıştır.

Bu hükümlere göre, hafta sonları ve diğer tatil günlerinde Ankara'da ikamet eden ailenizi ziyaret maksadıyla yaptığınız seyahatler ile Ankara'da yaptığınız akaryakıt giderlerinin, mesleki faaliyetle ilgili bir gider olmaması nedeniyle Gelir Vergisi Kanununun 68 inci maddesi gereğince serbest meslek kazancının tespitinde indirim konusu yapılması mümkün bulunmamaktadır.Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

() Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız halinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü

SAYI : 38.418.978120(6812/9)831         31.07.2013

KONU : Serbest meslek erbabının faaliyetinde kullanmak üzere satın aldığı ikinci aracı için amortisman ayırıp ayrılmayacağı ile giderlerini indirim konusu yapıp yapmayacağı

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, serbest meslek defterinize kayıtlı bulunan bir aracınızın dışında ikinci bir araç daha satın aldığınızı ve serbest meslek faaliyetinde kullandığınızı, faaliyetinizi tek başınıza icra ettiğinizi belirterek, söz konusu ikinci aracı defter kayıtlarına almanız durumunda bu araca ilişkin amortisman, yakıt ve bakım giderlerini kazancınızın tespitinde indirim konusu yapıp yapamayacağınız hususunda Başkanlığımızdan görüş talep edilmektedir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 65 inci maddesinde; "Her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançlar serbest meslek kazancıdır. Serbest meslek faaliyeti; sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır..." hükmü yer almıştır.

Aynı Kanunun 67 nci maddesinde; "Serbest meslek kazancı bir hesap dönemi içinde serbest meslek faaliyeti karşılığı olarak tahsil edilen para ve ayınlar ve diğer suretlerle sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerden bu faaliyet dolayısıyla yapılan giderler indirildikten sonra kalan farktır" hükmüne yer verilmiştir.

Yine aynı Kanunun "Mesleki Giderler" başlıklı 68 inci maddesinin birinci fıkrasının 4 numaralı bendinde; mesleki faaliyette kullanılan tesisat, demirbaş eşya ve envantere dahil taşıtlar için Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ayrılan amortismanların (amortismana tabi iktisadi kıymetlerin elden çıkarılması halinde aynı Kanunun 328 inci maddesine göre hesaplanacak zararlar dahil), aynı fıkranın 5 numaralı bendinde ise; kiralanan veya envantere dahil olan ve işte kullanılan taşıtların giderlerinin serbest meslek kazancının tespitinde hasılattan indirileceği hükme bağlanmıştır.

Diğer taraftan, 221 seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinin 4.2 Binek Otomobillerinin Amortismanları ve Giderleri başlıklı kısmında da; "34. Gelir Vergisi Kanununun 68 inci maddesinin 10 numaralı bendinde yapılan değişiklik ile 1.1.1999 tarihinden itibaren serbest meslek erbabı, envantere dahil olan binek otomobillerinin giderlerini ve Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ayrılan amortismanlarını gider olarak hasılattan indirebileceklerdir. Bu nevi giderlerin hasılattan indirilebilmesi için söz konusu binek otomobillerin envantere dahil edilmesi şarttır.

39. Yapılan düzenleme sonucu serbest meslek erbabı binek otomobillerinin amortismanlarının yanı sıra bu araçların akaryakıt, bakım, onarım ve sigorta gibi giderlerini hasılatlarından gider olarak indirebileceklerdir. Ancak, bu taşıtların motorlu taşıtlar vergisi, gider olarak dikkate alınmayacaktır." şeklinde açıklama yapılmıştır.

Netice itibariyle, serbest meslek faaliyetinin ehemmiyet ve genişliği ile mütenasip olan ve işte kullanılan envantere kayıtlı araçların giderleri ile amortismanlarının indirim konusu yapılabileceği hususu dikkate alındığında, tek başınıza icra ettiğiniz serbest meslek faaliyetine ilişkin envantere kayıtlı olsa dahi ikinci bir araca ait gider ve amortismanların indirim konusu yapılması mümkün değildir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

() Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız halinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

T.C.

DANIŞTAY

Üçüncü Daire

Esas No : 1996/2165 Karar No : 1996/5145

KONU: İşletmeye dahil motorlu araçların satış bedellerinin emsallerine nazaran bariz şekilde düşük bulunması halinde gerçek satış bedelinin, ticaret odası, şoförler ve otomobilciler derneği gibi kuruluşlardan alınan bilgilerden ve kasko değerlendiren yararlanılarak tespit edilebileceği hk

İstemin Özeti : Davacının eşine ait kamyonun satış değerinin emsaline göre düşük beyan edilmesi nedeniyle takdir komisyonunca takdir edilen matrah farkı üzerinden aile reisi sıfatıyla adına 1994 dönemi için re'sen salınan gelir vergisi ile bu vergiye bağlı olarak kesilen kusur cezasına karşı açılan davayı; eşinin nakliyecilik faaliyetinde kullandığı 16 HS 944 plakalı 1981 model Genoto Mercedes marka kamyonu katma değer vergisi dahil18.400.000. lira

fatura değeri, 174.000.000. lira kasko değeri üzerinden         Üçüncü Noterliğinin

12.09.1994 gün ve 38490 sayılı kati satış sözleşmesi ile satarak faaliyetini terk ettiği, araç satış bedelinin düşük beyan edildiğinden hareketle takdire sevk ile kasko değeri ve piyasa rayicine nazaran kamyonun 170.000.000. lira değerde olabileceği kabul edilerek takdir olunan 126.102.000. lira matrah farkı üzerinden aile reisi sıfatıyla davacı adına cezalı tarhiyat yapıldığının anlaşıldığı, Harçlar Kanununun 43. maddesine 3689 sayılı Kanunun 10. maddesiyle eklenen fıkrası hükmünde, gerek satış esnasında noterlerce tahsil edilen vergi, resim ve harç, gerekse satış dolayısıyla düzenlenen fatura nedeniyle doğacak gelir ve kurumlar vergisi kayıplarının asgariye indirilmesi amaçlandığından kasko sigortasına esas olunan değerin normal alımsatım değeri olarak kabulünün gerekeceği kaldıki kamyonun hasarlı olarak satıldığı yolunda davacı tarafından bir iddiada ileri sürülmediği gerekçesiyle

reddeden         Vergi Mahkemesinin 12.12.1995 gün ve E:1995/1084, K: 1995/1510

sayılı kararının, takdir komisyonunca matrahın takdirinde kamyonun eski ve yıpranmış olduğunun dikkate alınmadığı kasko değeri ve piyasaya rayicine göre işlem yapılmasının yasal olmadığı ileri sürülerek bozulması istemidir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Üçüncü Dairesince işin gereği görüşülüp düşünüldü:

3689 sayılı kanunun 10. maddesi ile 492 sayılı Harçlar Kanununun 43. maddesine eklenen fıkrada; "Motorlu kara taşıtları ile ilgili alım, satım ve taahhüt işlemlerinde gösterilecek değer; işleme konu olan cinsi, markası, modeli, tipi ve yapı itibariyle Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliğince tespit edilen ve işlemin yapıldığı tarihte geçerli olan kasko sigortasına esas değerinden aşağı olamaz. Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliğince düzenlenen listelerde yer almayan eski model taşıtların asgari değeri, o taşıtların listede yer alan en eski modelleri için belirlenen değerinden; her model yılı için % 10 indirim yapılmak suretiyle tespit edilir. Birlikçe düzenlenen listelerde yer almayan taşıtların değerleri, emsali taşıtların değerlerinden aşağı olamaz. Bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Maliye ve Gümrük Bakanlığınca belirlenir" hükmüne yer verilmiştir.

Öte yandan, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 2. maddesinde, gelire giren kazanç ve iratlar yedi bent halinde sayıldıktan sonra, bu kanunda aksine hüküm olmadıkça yukarıda yazılı kazanç ve iratların tespitinde gerçek ve safi miktarların nazara alınacağı hükme bağlanmıştır.

Bu hüküm uyarınca işletmeye dahil motorlu araçların satışlarında; gelir vergisi yönünden araçların gerçek satış bedellerinin esas alınması gerekmektedir.

Satış bedellerinin emsallerine göre bariz bir şekilde düşük olması halinde; idarece gerçek satış bedelinin tespiti yoluna gidilebilecektir. Gerçek bedelin tespiti sırasında diğer vergilerle birlikte taşıtın satış tarihi itibariyle geçerli olan değerinden de yararlanılması mümkündür.

Olayda, 1981 model         marka aracın kasko sigortasına esas değeri 174.000.000.

lira olduğu halde 18.400.000. satılmış görüldüğü, takdir komisyonu kararında aracın gerçek alım satım değerinin kasko sigorta değerinden aşağı olmayacağı düşüncesinden hareketle piyasa rayiçlerine göre emsal değerinin 170.000.000. lira olabileceği dikkate alınarak satış bedeli ile emsal bedel arasındaki 151.600.000 liralık değer farkının beyan edilen 25.592.065. lira ticari kazanca ilavesi suretiyle bulunan 177.192.065. lira matrah üzerinden cezalı tarhiyat yapıldığı anlaşılmaktadır.

Oysa, satış konu aracın tüm özellikleri (marka, model, vs.) dikkate alınarak satış tarihindeki emsal bedelin tespiti için ticaret odası ve şoförler ve otomobilciler derneğinden sorularak araştırılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, mahkemece piyasa rayiçlerine göre emsal bedelin 170.000.000. lira olduğu kabul edilerek davanın reddi yolunda karar verilmesinde yasal isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile         Vergi Mahkemesinin 12.12.1995

gün ve E: 1995/1084, K:1995/1510 sayılı kararının bozulmasına 5.12.1996 gününde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.

DANIŞTAY

Vergi Dava Daireleri

Genel Kurulu

Esas No: 2000/383 Karar No: 2001/143 6.4.2001 Tarihli

KONU : İkinci el aracın satış bedelinin kasko değerinden düşük gösterilmesinin, resen takdir nedeni olduğu hk.

İstemin Özeti: İkinci el aracın alım ve satımıyla uğraşan davacının 1992 yılında sattığı kamyonun satış bedelini kasko değerinden düşük gösterildiğinden bahisle adına resen kaçakçılık cezalı gelir vergisi salınmıştır.

Tarhiyata karşı açılan davayı inceleyen (...) Vergi Mahkemesi 6.5.1998 günlü ve E: 1997/1013,

K: 1998/485 sayılı kararıyla; matrahı azaltmış, kaçakçılık cezasını kusura dönüştürmüştür.

Tarafların temyiz istemini inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesi 4.10.1999 günlü ve E:0998/3363, K: 1999/3270 sayılı kararıyla; vergi dairesinin temyiz istemini reddetmiş, resen tarhiyat yapılabilmesi için öncelikle 213 sayılı Yasanın 30 uncu maddesinde sayılan resen takdir nedenlerinden birinin olayda mevcut olması gerektiği, araçların satış bedelleri ile emsal bedelleri arasında çok fahiş bir fark bulunmadıkça resen takdir nedeninin varlığının kabul edilemeyeceği, satılan araçların durumu, işletmenin finansman ihtiyacı gibi nedenlerle, araç satış bedellerinin emsal değerine göre düşüklük gösterebilmesinin ticari hayatta ekonomik ihtiyaçlar nedeniyle her zaman mümkün olduğu, davacının sattığı Araçların satış bedellerinin gerek takdir komisyonunca takdir edilen emsal bedel, gerekse mahkemece yapılan araştırma sonucu bulunanın emsal bedele göre fahiş bir farklılık arz etmemesi ve araçların durumu da dikkate alınarak karşıt inceleme ve araştırma yapılamaması dikkate alındığında olayda re'sen takdir nedeninin mevcut olmadığı sonucuna varıldığı gerekçesiyle yükümlü temyiz istemini kabul ederek kararı bozmuştur.

Bozma kararına uymayan (...) Vergi Mahkemesi 11.10.2000 günlü ve E: 2000/1752, K: 2000/1506 sayılı kararıyla; 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde verginin mevzununun, 37 nci maddesinde de ticari kazanç sayılan faaliyetlerin belirlendiği, tarhiyatın (....) Kamyoncular Esnaf Odası Başkanlığı tarafından aracın satış tarihi itibariyle bildirilen bedeli esas alınarak yapılması gerektiği gerekçesiyle matrahın kusur cezalı olarak azaltılması yolundaki kararında direnmiştir.

Direnme kararı yükümlü tarafından temyiz edilmiş ve aracın noter satış senedinde belirtilen değerle satıldığı, bunun dışında bir bedel ödenmediği ileri sürülerek kararın bozulması istenmiştir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunca, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği düşünüldü:

İkinci el araçların alım ve satımıyla uğraşan davacının 1992 yılında sattığı kamyonun satış bedelini, kasko sigorta değerinden düşük gösterdiğinden bahisle adına salınan kaçakçılık cezalı gelir vergisine karçı açılan davada matrahı azaltan cezayı kusura dönüştüren vergi mahkemesi ısrar kararı yükümlü tarafından temyiz edilmiştir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 2 nci maddesinde, kazanç ve iratların gelirin tespitinde gerçek ve safi tutarları ile nazara alınacağı kurula bağlanmıştır. 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 30 uncu maddesinde de re'sen vergi tarhı, vergi matrahının tamamen veya kısmen maddi delillere dayanılarak tespitine imkan bulunmayan hallerde takdir komisyonunca takdir edilecek matrah veya matrah kısmı üzerinden vergi tarh edilmesi şeklinde tanımlanmış, 6 ncı bendinde ise tutulması zorunlu olan defterlerin ve verilen beyannamelerin gerçek durumu yansıtmadığına dair delil bulunması hali re'sen takdir nedeni olarak sayılmıştır.

Yükümlü tarafından noter satış sözleşmesinde gösterilen kasko sigorta değerinden düşük satış bedeli gösterilmesi nedeniyle beyannamede vergi matrahına ilişkin bilgilerin tam olarak gösterilmediğinin kabulü zaruridir. Olayda, komisyonca takdir edilen satış bedeli üzerinden yapılan tarhiyata karşı açılan davada vergi mahkemesi, (...) Kamyoncular Esnaf Odası Başkanlığı tarafından aracın satış tarihi itibarıyla bildirilen satış bedelini esas alarak matrahı azaltmış, matrahın bulunuş yöntemini göz önüne alarak kaçakçılık cezasını kusura çevirmiştir.

Mahkemece, takdir komisyonunca takdir edilen matrahın gerçeğe uygun olup olmadığı araştırılarak, aracın modeli itibarıyle satış işleminin yapıldığı tarihteki piyasa kıymeti de gözetilerek belirlenen emsal satış değerinin matraha esas alınması ve kaçakçılık cezasının kusura çevrilmesi suretiyle verilen kararda hukuka aykırılık görülmemiştir.

Bu nedenlerle temyiz isteminin reddine, 6.4.2001 gününde oy çokluğu ile karar verildi.

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İZMİR VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

MÜKELLEF HİZMETLERİ GELİR VERGİLERİ GRUP MÜDÜRLÜĞÜ

SAYI :         B.07.1.GİB.4.35.16.01176200611         14.11.2011

KONU : Mesleki sorumluluk sigortası hk.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, ... Vergi Dairesi Müdürlüğünün... vergi kimlik numarasında serbest muhasebeci mali müşavir olarak faaliyette bulunduğunuz ve mesleki sorumluluk sigortası kapsamında yaptığınız ödemelerin gider kaydedilmesi hususunda tereddüt hasıl olduğu belirtilerek konu hakkındaki Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun "Serbest Meslek Kazancının Tarifi" başlıklı 65 inci maddesinde, "Her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançlar serbest meslek kazancıdır.

Serbest meslek faaliyeti; sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır.         ." hükmü yer almaktadır.

Anılan Kanunun 68 inci maddesinde de serbest meslek kazancının tespitinde hasılattan hangi giderlerin indirilebileceği hüküm altına alınmıştır.

Ayrıca, 16 Mart 2006 tarihli ve 26110 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Mesleki Sorumluluk Sigortası Genel Şartları ve 03 Mayıs 2007 tarihli ve 6511 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Mesleki Sorumluluk Sigortası Genel Şartları Serbest Muhasebeci, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir veYeminli Mali Müşavir Mesleki Sorumluluk Sigortası Klozu ile Serbest Muhasebeci, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir ve Yeminli Mali Müşavirlik mesleğini icra edenlerin de mesleki sorumluluk sigortası kapsamına alınmaları imkanı getirilmiş bulunmaktadır.

Buna göre, sigortalının poliçede belirtilen ve ilgili taraflarca konusu tarif edilerek sınırları çizilen mesleki faaliyeti ifa ederken meydana gelen zarar, ziyan ve tazminatlar belli şartlar dahilinde sigorta kapsamına alınabilecektir. Ancak, söz konusu düzenlemelere göre Serbest Muhasebeci, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir ve Yeminli Mali Müşavirlerin mesleki sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunluluğu bulunmadığından, isteğe bağlı olarak yaptırılan söz konusu sigorta giderlerinin serbest meslek kazancının tespitinde hasılattan indirilmesi mümkün bulunmamaktadır.

Öte yandan, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 89 uncu maddesinde, gelir vergisi matrahının tespitinde gelir vergisi beyannamesinden yapılacak indirimlere yer verilmiş olup, 1 numaralı bendinde, "Beyan edilen gelirin %10'unu (bireysel emeklilik sistemi dışındaki şahıs sigorta primleri için beyan edilen gelirin % 5'ini) ve asgari ücretin yıllık tutarını aşmamak şartıyla, mükellefin şahsına, eşine ve küçük çocuklarına ait hayat, ölüm, kaza, hastalık, sakatlık, analık, doğum ve tahsil gibi şahıs sigorta primleri ile bireysel emeklilik sistemine ödenen katkı payları (sigortanın veya emeklilik sözleşmesinin Türkiye'de kain ve merkezi Türkiye'de bulunan bir sigorta veya emeklilik şirketi nezdinde akdedilmiş olması, prim ve katkı tutarlarının gelirin elde edildiği yılda ödenmiş olması ve ücret geliri elde edenlerin ücretlerinin safi tutarının hesaplanması sırasında ayrıca indirilmemiş bulunması şartıyla, eşlerin veya çocukların ayrı beyanname vermeleri halinde, bunlara ait prim ve katkı payları kendi gelirlerinden indirilir).." hükmü yer almıştır.

Mesleki sorumluluk sigortasının şahıs sigortası kapsamına girip girmediği yönünde Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı'ndan bilgi istenmiş ve konu ile ilgili olarak alınan

17.12.2010         tarih ve 58352 sayılı yazıda, "....Bilindiği üzere, sigortacılık mevzuatında ayrım can ve mal sigortaları şeklinde yapılmıştır. Anılan sigorta da şahsı değil şahsın sorumluluğu nedeniyle mal varlığında meydana gelecek zararları sigortalayan bir mal sigortasıdır. Dolayısıyla, bu sigorta türünün anılan maddede yer alan "şahıs sigortası" kapsamında değerlendirilmesi mümkün bulunmamaktadır." denilmiştir.

Bu hüküm ve açıklamalara göre, mesleki faaliyeti ifa ederken meydana gelecek zararlara karşı ödenen mesleki sorumluluk sigortasının, Gelir Vergisi Kanununun 89 uncu maddesinin 1 numaralı bendinde yer alan şahıs sigortası kapsamında olmaması nedeniyle, yıllık beyanname üzerinden de indirim konusu yapılması mümkün bulunmamaktadır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız halinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

SAYI :         62.030.549120(682012/1219)1430         04.09.2013

KONU : Ücretli çalışan avukatın sebep olduğu fiiller nedeniyle ödenen bedellerin gider yazılıp yanlamayacağı.

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, ... Vergi Dairesi Müdürlüğünün... vergi kimlik numaralı mükellefi olduğunuz, yanınızda ücretli olarak çalışan avukat ... 'in 19.01.200608.04.2010 tarihleri arasında yasalara aykırı işlemlerde bulunarak müvekkilleri ve büronuzu maddi ve manevi zarara uğrattığı, söz konusu işlemlerdeki usulsüzlüklerle ilgili açılan davalarda hukuka aykırılığın tespit edildiği ve zarara uğrayan müvekkillerin uğramış olduğu zararların tarafınızca tazmin edildiği belirtilerek, ödenen bu tutarların Gelir Vergisi Kanununun 68 inci maddesi kapsamında gider yazılıp yazılamayacağı hususunda bilgi talep edildiği anlaşılmakta olup, konu hakkında Başkanlığımız görüşleri aşağıda açıklanmıştır.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun "Serbest Meslek Kazancının Tarifi" başlıklı 65 inci maddesinde; "Her türlü serbest mesleki faaliyetinden doğan kazançlar serbest meslek kazancıdır.

Serbest meslek faaliyeti; sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır..." hükmüne yer verilmiştir.

Aynı Kanunun "Serbest Meslek Kazancının Tespiti" başlıklı 67 nci maddesinin birinci fıkrasında; "Serbest meslek kazancı bir hesap dönemi içinde serbest meslek faaliyeti karşılığı olarak tahsil edilen para ve ayınlar ve diğer suretlerle sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerden bu faaliyet dolayısıyla yapılan giderler indirildikten sonra kalan farktır." hükmü yer almaktadır.

Öte yandan, "Mesleki Giderler" başlıklı 68 inci maddesinin birinci fıkrasında;

"Serbest meslek kazancının tespitinde aşağıda yazılı giderler hasılattan indirilir:

1. Mesleki kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için ödenen genel giderler

10. Mesleki faaliyetle ilgili olarak kanun, ilam ve mukavelenameye göre ödenen tazminatlar."

hükmüne, ikinci fıkrasında ise; "Her türlü para cezaları ve vergi cezaları ile serbest meslek

erbabının suçlarından doğan tazminatlar gider olarak indirilemez."hükmüne yer verilmiştir.

Bu hükümlere göre, ödenen tazminatın gider yazılabilmesi için mesleki faaliyetle ilgili

olması ve sözleşmeye, ilama ve kanun emrine bağlı bulunması şarttır. Mesleki faaliyetle

ilgili olamayan ve mesleki faaliyetle ilgili olsa dahi serbest meslek erbabının şahsi kusuru

nedeniyle ödenen zarar, ziyan ve tazminatlar ise meseki kazancın tespitinde gider olarak yazılamayacaktır. Bununla birlikte, serbest meslek erbabının Borçlar Kanununun "İstihdam Edenin Kusursuz Sorumluluğu" hükümleri çerçevesinde katlandığı tazminat yükümlülüğü, teşebbüs sahibinin suçundan doğan tazminat olarak kabul edilemez.

Dolayısıyla şahsi kusurunuzdan kaynaklanmayıp, yanınızda ücretli olarak çalışan adı geçen avukatın verdiği zararlar için ödenen tazminatların kanun, ilam ve mukavelenameye göre ödenmesi koşuluyla Gelir Vergisi Kanununun 68 inci maddesinin birinci fıkrasının 10 numaralı bendi kapsamında mesleki kazancın tespitinde hasılattan indirim konusu yapılması mümkündür.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız halinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

SAYI :         B.07.1.GİB.4.34.16.01GVK 68697         09.06.2011         09/06/2011

KONU : Serbest meslek erbabının istihdam ettiği personele ait özel sigorta primlerinin gider yazılıp yazılmayacağı ve vergi matrahının tespitinde indirim konusu yapılıp yapılmayacağı.

İlgide kayıtlı dilekçede, ... Vergi Dairesi Müdürlüğünün ... T.C. kimlik numarasında gelir vergisi mükellefi olduğunuzu, avukatlık faaliyetinde bulunduğunuzu belirterek işyerinizde istihdam ettiğiniz personele ait özel sağlık sigortası ve ferdi kaza sigortası primlerinin şahsınız tarafından ödendiği takdirde ücret matrahının tespitinde indirim konusu yapılıp yapılmayacağı hususunu sormaktasınız.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun "Ücretin Tarifi" başlıklı 61'inci maddesinde; "Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez..." hükmü yer almıştır.

Aynı Kanun'un ücretin gerçek safi değerinin tespitinde yapılacak indirimlere ilişkin 63'üncü maddesinin (3) numaralı bendinde, "Sigortanın veya emeklilik sözleşmesinin Türkiye'de kain ve merkezi Türkiye'de bulunan bir sigorta veya emeklilik şirketi nezdinde akdedilmiş olması şartıyla; ücretlinin şahsına, eşine ve küçük çocuklarına ait hayat, ölüm, kaza, hastalık, sakatlık, işsizlik, analık, doğum ve tahsil gibi şahıs sigorta poliçeleri için hizmet erbabı tarafından ödenen primler ile bireysel emeklilik sistemine ödenen katkı payları,

İndirim konusu yapılacak prim, aidat ve katkıların toplamı, ödendiği ayda elde edilen ücretin % 10'unu (bireysel emeklilik sistemi dışındaki şahıs sigorta poliçeleri için ödenen primlerde, ödendiği ayda elde edilen ücretin % 5'ini) ve yıllık olarak asgari ücretin yıllık tutarını aşamaz. Bakanlar Kurulu bu oranı % 20 oranına kadar (bireysel emeklilik sistemi dışındaki şahıs sigorta poliçeleri için % 10 oranına kadar) artırmaya ve belirtilen haddi asgari ücretin yıllık tutarının iki katını geçmemek üzere yeniden belirlemeye yetkilidir." hükmü yer almaktadır.

Anılan Kanun'un "Mesleki Giderler" başlıklı 68'inci maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde; mesleki kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için ödenen genel giderlerin, (2) numaralı bendinde de; hizmetli ve işçilerin iş yerinde veya iş yerinin müştemilatındaki iaşe ve ibate giderleri, tedavi ve ilaç giderleri, sigorta primleri ve emekli aidatı (bu primlerin ve aidatın geri alınmamak üzere Türkiye'de kain sigorta şirketlerine veya emekli ve yardım sandıklarına ödenmiş olması ve emekli ve yardım sandıklarının tüzel kişiliği haiz bulunmaları şartıyla) ile 27. maddede yazılı giyim giderlerinin, serbest meslek kazancının tespitinde hasılattan indirileceği, son fıkrasında ise, her türlü para cezaları ve vergi cezaları ile serbest meslek erbabının suçlarından doğan tazminatlarının gider olarak indirilemeyeceği belirtilmiştir.

Yukarıda yer verilen Gelir Vergisi Kanunu hükümleri dikkate alındığında, çalışanlarınıza ait özel sağlık sigortası ve ferdi kaza sigortası primlerinin tarafınızca ödenmesi halinde, söz konusu ödemelerin tamamı "Ücret" olarak değerlendirilerek aylık ücret bordrolarına dahil edilmesi, bulunacak toplam brüt tutar üzerinden Gelir Vergisi Kanunu'nun 94'üncü maddesinin birinci fıkrası gereğince gelir vergisi tevkifatı yapılması gerekmektedir.

Ücretlinin şahsına ait özel sağlık sigortası ve ferdi kaza sigortası poliçesi için hizmet erbabı tarafından ödenen bu primler Türkiye'de kain ve merkezi Türkiye'de bulunan bir sigorta şirketi nezdinde akdedilmiş olması şartıyla, ücretin safi tutarının tespitinde indirim konusu yapılabilecektir. Ancak, indirim konusu yapılacak primlerin toplamı, ödendiği ayda elde edilen brüt ücretin % 10'unu (bireysel emeklilik sistemi dışındaki şahıs sigorta poliçeleri için ödenen primlerde, ödendiği ayda elde edilen ücretin % 5'ini) ve yıllık olarak asgari ücretin yıllık brüt tutarını aşamayacaktır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız halinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI MUĞLA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü

SAYI :         96620903120(6567682013/1))34         09/04/2014

KONU : Envantere kayıtlı taşıtlara ait gider ve amortismanlar

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, serbest muhasebeci mali müşavir olarak faaliyette bulunduğunuz, büroda ortalama 8 (sekiz) adet personel çalıştırdığınız, mükelleflerden evrak toplama, vergi daireleri ve sosyal güvenlik kurumlarına ulaşım için kendi kullandığınız araç hariç 1 (bir) adet bisiklet, 1 (bir) adet motor ve 1 (bir) adet binek araç ile hizmet verdiğiniz belirtilerek, bu araçlara ait amortisman, yakıt ve bakım giderlerini kazancınızın tespitinde indirim konusu yapıp yapamayacağınız hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 65 inci maddesinde; "Her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançlar serbest meslek kazancıdır. Serbest meslek faaliyeti; sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmıyan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır..." hükmü yer almıştır.

Aynı Kanunun 67 nci maddesinde; "Serbest meslek kazancı bir hesap dönemi içinde serbest meslek faaliyeti karşılığı olarak tahsil edilen para ve ayınlar ve diğer suretlerle sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerden bu faaliyet dolayısıyla yapılan giderler indirildikten sonra kalan farktır" hükmüne yer verilmiştir.

Yine aynı Kanunun "Mesleki Giderler" başlıklı 68 inci maddesinin birinci fıkrasının 4 numaralı bendinde; mesleki faaliyette kullanılan tesisat, demirbaş eşya ve envantere dahil taşıtlar için Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ayrılan amortismanların (amortismana tabi iktisadi kıymetlerin elden çıkarılması halinde aynı Kanunun 328 inci maddesine göre hesaplanacak zararlar dahil) aynı fıkranın 5 numaralı bendinde ise; kiralanan veya envantere dahil olan ve işte kullanılan taşıtların giderlerinin serbest meslek kazancının tespitinde hasılattan indirileceği hükme bağlanmıştır.

Bu hükümlere göre, serbest meslek faaliyetinin ehemmiyet ve genişliği ile mütenasip olan ve işte kullanılan envantere kayıtlı araçların giderleri ile amortismanlarının indirim konusu yapılabileceği hususu dikkate alındığında, iş hacmi ve çalışan personele göre kullandığınız araçlara ilişkin ayrılan amortismanlar ile yakıt ve bakım giderlerinin serbest meslek kazancın tespitinde indirim konusu yapılması mümkün bulunmaktadır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız halinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İZMİR VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü

SAYI :         B.07.1.GİB.4.35.18.021744459         14.09.2011

KONU : Binek otomobilin aktife alınması Kişisel kullanım amacıyla alınan aracın aktifleştirilmesi durumunda aracın maliyet bedeline kullanılmış bulunan kredinin faizinin eklenip eklenmeyeceği ile söz konusu araçla ilgili amortisman uygulaması hk.

İlgide kayıtlı dilekçenizin incelenmesinden,         Vergi Dairesinin mükellefi olduğunuz,

.../2010 tarihinde serbest meslek faaliyetinde bulunmak üzere mükellefiyet tesis ettirdiğiniz, kullanmakta olduğunuz binek otomobili .../2007 tarihinde taşıt kredisi kullanarak ... TL bedel ile satın aldığınız, kullanmış olduğunuz kredinin vadesinin .../2011 tarihinde sona ereceğini ve söz konusu binek otomobili envantere kaydedeceğinizi belirterek, aracın maliyet bedeline kullanmış olduğunuz kredinin faizinin eklenip eklenmeyeceği, söz konusu araçla ilgili amortisman uygulaması ile 2010 yılında ayrılacak ve gider yazılacak amortisman tutarının ne olacağı hakkında Başkanlığımızdan görüş talep ettiğiniz anlaşılmıştır.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 262 nci maddesinde; "Maliyet bedeli, iktisadi bir kıymetin iktisap edilmesi veyahut değerinin artırılması münasebetiyle yapılan ödemelerle bunlara müteferri bilumum giderlerin toplamını ifade eder." şeklinde hükme yer verilmiştir.

Öte yandan, Kanunun 269 uncu maddesinde; "İktisadi işletmelere dahil bilumum gayrimenkuller maliyet bedelleri ile değerlenir. Bu kanuna göre, aşağıdaki yazılı kıymetler gayrimenkuller gibi değerlenir:

1.         Gayrimenkullerin mütemmim cüzüleri ve teferruatı;

2.         Tesisat ve makinalar;

3.         Gemiler ve diğer taşıtlar;

4.         Gayrimaddi haklar" hükmü yer almaktadır.

Diğer taraftan, anılan Kanunun 270 inci maddesinde ise, gayrimenkullerde maliyet bedeline giren giderlerden bahsedilmiştir. Söz konusu maddede, "Gayrimenkullerde, maliyet bedeline, satınalma bedelinden başka, aşağıda yazılı giderler girer:

1.         Makine ve tesisattan gümrük vergileri, nakliye ve montaj giderleri;

2.         Mevcut bir binanın satın alınarak yıkılmasından ve arsasının tesviyesinden mütevellit giderler.

Noter, mahkeme, kıymet takdiri, komisyon ve tellaliye giderleri ile Emlak Alım ve Özel TüketimVergilerini maliyet bedelini ithal etmekte veya genel giderler arasında göstermekte mükellefler serbesttirler." şeklinde hükme yer verilmiştir.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 320 nci maddesinde ise, işletmelere ait binek otomobillerinin aktife girdiği hesap dönemi için ay kesri tam ay sayılmak suretiyle kalan ay süresi kadar amortisman ayrılacağı, amortisman ayrılmayan süreye isabet eden bakiye değerin, itfa süresinin son yılında tamamen yok edileceği hükme bağlanmıştır.

Aynı Kanunun Geçici 5 inci maddesinde de "Bu kanunun mer'iyete girdiği tarihte veya mütaakıp yıllarda ticari, zirai veya mesleki kazançları dolayısıyla yeniden Gelir Vergisine girecek veya basit usulden gerçek usule geçecek olan mükellefler ile öteden beri faaliyete devam eden serbest meslek erbabınının amortismana tabi iktisadi kıymetleri maliyet bedeli, maliyet bedeli bilinmiyorsa bizzat kendilerince alış tarihindeki rayice göre tahmin olunacak bedeli ile değerlenir. Şu kadar ki, bu kıymetlerin alış tarihleri ile mükellefiyete giriş veya gerçek usule geçiş tarihi arasındaki yıllara ait amortismanlar tutarı bu değerden düşülür ve bakiyesinin amortismanına devam olunur.

Mükellefçe tahmin olunacak bedelin fazla hesaplandığının tesbiti halinde bundan dolayı adına ceza kesilmez." hükmüne yer verilmiştir.

Diğer taraftan, 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununun "Mesleki Giderler" başlıklı 68 inci maddesinde, serbest meslek kazancının tespitinde hangi giderlerin hasılattan indirilebileceği belirtilmiş, mezkur maddenin (4) numaralı bendinde de mesleki faaliyette kullanılan tesisat, demirbaş eşya ve envantere dahil taşıtlar için Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ayrılan amortismanların (amortismana tabi iktisadi kıymetlerin elden çıkarılması halinde aynı Kanunun 328 inci maddesine göre hesaplanacak zararlar dahil) serbest meslek kazancının tespitinde hasılattan indirileceği hükme bağlanmıştır.

Ayrıca, konuyla ilgili olarak yayımlanan 163 Sıra No'lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği'nde;

"1 Yatırımların finansmanında kullanılan kredilerle ilgili faizlerden kuruluş dönemine ait olanların sabit kıymetle birlikte amortisman yoluyla itfa edilmek üzere yatırım maliyetine eklenmesi gerekmekte; işletme dönemine ait olanların ise, ilgili bulundukları yıllarda doğrudan gider yazılması ya da maliyete intikal ettirilmek suretiyle amortismana tabi tutulması,

2 Döviz kredisi kullanılarak yurt dışından sabit kıymet ithal edilmesi sırasında veya sonradan bu kıymetlere ilişkin borç taksitlerinin değerlemesi dolayısıyla ortaya çıkan kur farklarından, sabit kıymetin iktisap edildiği dönem sonuna kadar olanların, kıymetin maliyetine eklenmesi zorunlu bulunmakta; aynı kıymetlerle ilgili söz konusu dönemden sonra ortaya çıkan kur farklarının ise, ait oldukları yıllarda doğrudan gider yazılması ya da maliyete intikal ettirilerek amortisman konusu yapılması, mümkün bulunmaktadır." şeklinde açıklamaya yer verilmiştir.

Ayrıca konuyla ilgili olarak, 221 seri numaralı Gelir Vergisi Kanunu Genel Tebliğide de açıklamalara yer verilmiş olup, "Binek Otomobillerinin Amortismanları ve Giderleri" başlıklı 4.2. bölümünde,

"34. Gelir Vergisi Kanununun 68 inci maddesinin 10 numaralı bendinde yapılan değişiklik ile(6) 1.1.1999 tarihinden itibaren serbest meslek erbabı, envantere dahil olan binek otomobillerinin giderlerini ve Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ayrılan amortismanlarını gider olarak hasılattan indirebileceklerdir. Bu nevi giderlerin hasılattan indirilebilmesi için söz konusu binek otomobillerin envantere dahil edilmesi şarttır.

35.         Öteden beri faaliyette bulunan serbest meslek erbabı, işlerinde kullandıkları halde envanterlerine dahil etmedikleri binek otomobillerini maliyet bedeli ile envanterlerine dahil edebileceklerdir. Maliyet bedelinin tespit edilememesi veya bilinmemesi halinde binek otomobilleri, mükellefler tarafından alış tarihindeki rayice göre tahmin olunacak bedeli ile envantere dahil edilecektir.

36.         Bu şekilde envantere dahil edilecek binek otomobillerin maliyet bedeli veya alış tarihindeki rayice göre tahmin olunacak bedelinden, otomobilin iktisap tarihinden envantere alınma tarihine kadar ayrılması gereken amortisman tutarlarının indirilmesi gerekmektedir. Dolayısıyla amortisman süresinin başlangıcı binek otomobilinin iktisap edildiği tarih olacaktır. Amortisman süresi dolmamış ise kalan süre için amortisman ayrılabilecektir" şeklinde açıklamalara yer verilmiştir.

Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalara göre:

Mükellefiyetinizin tesis edilmesinden evvel iktisap etmiş olduğunuz aracı, maliyet bedelinin biliniyor olmasından dolayı maliyet bedeli ile envantere dahil etmeniz gerekmektedir. Ancak, bu bedelden, otomobilin iktisap tarihinden envantere alınma tarihine kadar ayrılması gereken amortismanların düşülmesi gerekmektedir. Bu işlemden sonra, Bakanlığımızca belirlenen faydalı ömre (5 yıl) göre amortisman süresi sona ermemişse kalan süre için amortisman ayrılacak ve 2007 yılındaki kıst dönem uygulaması nedeniyle amortisman ayrılmayan süreye isabet eden bakiye değer, itfa süresinin son yılında tamamen yok edilecektir.

Diğer taraftan, maliyet bedelinin tespitinde, kullanılan kredi dolayısıyla ödenen faizlerin 2007 yılı sonuna kadarki döneme isabet eden kısmının maliyete eklenmesi zorunlu olup, sonraki dönemlere isabet eden faizlerin eklenmesi ise ihtiyaridir. Buna göre, sonraki dönemlere isabet eden faizlerin maliyete eklenmesi seçeneği tercih edilirse, iktisap tarihi ile envantere alınma tarihi arasındaki devre için düşülen amortismanların hesabında maliyete ilave edilmiş olan bu faizlerin de dikkate alınması gerekecektir. Bu durumda, envantere alınma tarihinden sonra kalan faydalı ömürde (2010 ve 2011), bu yıllara isabet eden faizler, aracın bedelinin amortismana tabi tutulması suretiyle giderleştirilmiş olacaktır.

Faizlerin maliyete eklenme seçeneği tercih edilmezse, sadece ilk yılın sonuna kadarki faizler maliyete eklenmiş olacağından, amortismanların düşülmesinde bu tutarın dikkate alınması, envantere alınma tarihinden sonraki dönemlere isabet eden faizlerin de ilgili oldukları dönemlerde (2010, 2011 ve 2012) doğrudan gider kaydedilmesi icap etmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız halinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

SAYI :         62.030.549120(682013/479)1636         03/10/2013

KONU : Serbest meslek erbabının yemek harcamalarının mesleki kazancın tespitinde indirim konusu yapılıp yapılamayacağı.

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, serbest meslek mükellefi olduğunuz ve personelinizin işyeri dışında yediği yemek karşılığının tarafınızca ilgili personele ödendiği belirtilerek, personelinize yaptığınız bu ödemelerin serbest meslek kazancınızın tespitinde indirim konusu yapılıp yapılmayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun,

61 inci maddesinde,"Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez." ,

65 inci maddesinin birinci fıkrasında, "Her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançlar serbest meslek kazancıdır"

67         nci maddesinin birinci fıkrasında, "Serbest meslek kazancı bir hesap dönemi içinde serbest meslek faaliyeti karşılığı olarak tahsil edilen para ve ayınlar ve diğer suretlerle sağlanan para ve ayınlar ve diğer suretlerle sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerden bu faaliyet dolayısıyla yapılan giderler indirildikten sonra kalan farktır" ,

68         inci maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde,"Mesleki kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için ödenen genel giderler (İkametgahlarının bir kısmını iş yeri olarak kullananlar, ikametgah için ödedikleri kiranın tamamı ile ısıtma ve aydınlatma gibi diğer giderlerin yarısını indirebilirler. İş yeri kendi mülkü olanlar kira yerine amortismanı, ikametgahı kendi mülkü olup bunun bir kısmını iş yeri olarak kullananlar amortismanın yarısını gider yazabilirler)",

94 üncü maddesinin birinci fıkrasında tevkifat yapmak zorunda olanlar sayılmış, fıkranın (1) numaralı bendinde ise "Hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61 inci maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç), 103 ve 104 üncü maddelere göre"

Hükümleri yer almaktadır.

Bu hükümlere göre, tarafınızca personele işyeri dışında yediği yemeğin karşılığı olarak yapılan ödemelerinin ücret kabul edilerek Gelir Vergisi Kanununun 61, 94, 103 ve 104 üncü maddelerine göre vergilendirilmesi kaydıyla aynı Kanunun 68 inci maddesinin birinci fıkrasının(1) numaralı bendi kapsamında gider olarak yazılması mümkün bulunmaktadır.

Bilgilerinize rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız halinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

T.C.

MALİYE BAKANLIĞI

Gelirler Genel Müdürlüğü

SAYI : B.07.0.GEL.0.42/4204215         27.02.2003**7679

KONU : Serbest Meslek erbabının işyerinde çalışan personele işyerinde yemek verdiği, iş yoğunluğuna göre lokanta gibi hazır işletmelerden de yemek aldığı ayrıca çalışanlara hazır kart aldığı belirtilerek bu giderlerin serbest meslek kazancından indirilip indirilemeyeceği hakkında

        VALİLİĞİNE

(Defterdarlık : Gelir Müdürlüğü)

İLGİ : 20.01.2003 tarih ve B.07.4.DEF.0.21.10.24193/328 sayılı yazınız.

İlgi'de kayıtlı yazınızın incelenmesinden, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir         .'ın

işyerinde çalışan personele işyerinde yemek verdiği, iş yoğunluğuna göre lokanta gibi hazır işletmelerden de yemek aldığı ayrıca çalışanlara hazır kart aldığı belirtilerek bu giderlerin serbest meslek kazancından indirilip indirilemeyeceği konusunda tereddüte düşüldüğü anlaşılmıştır.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 61 inci maddesinde, "Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez." denilmiş, aynı Kanunun 94 üncü maddesinde ise kimlerin tevkifat yapmak zorunda oldukları belirtilmiştir.

Diğer yandan, aynı Kanunun 23/8 inci maddesinde, "Hizmet erbabına işverenlerce yemek verilmek suretiyle sağlanan menfaatler (İşverenlerce, işyerinde veya müştemilatında yemek verilmeyen durumlarda çalışılan günlere ait bir günlük yemek bedelinin 800.000 lirayı (2003 yılı için 6.000.000 lira) aşmaması ve buna ilişkin ödemenin yemek verme hizmetini sağlayan mükelleflere yapılması şarttır. Ödemenin bu tutarı aşması halinde, aşan kısım ile hizmet erbabına yemek bedeli olarak nakden yapılan ödemeler ve bu amaçla sağlanan menfaatler ücret olarak vergilendirilirdin gelir vergisinden istisna edileceği hükme bağlanmıştır.

Yine aynı Kanunun 68/2 nci bendinde; mesleki kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için ödenen aydınlatma, ısıtma, telefon, kırtasiye giderleri, müstahdem ücretleri, meslek, ilan ve reklam vergileri ile işyeriyle ilgili ayni vergi, resim ve harçların mesleki kazancın tespitinde gider olarak indirileceği hüküm altına alınmıştır.

Bu hükümlere göre, ilgi yazınızda sözü edilen şahıs tarafından, işyerinde veya müştemilatında personele yemek verilmek suretiyle sağlanan menfaatlerin, Gelir Vergisi Kanununun 61 inci maddesine göre ücret olarak değerlendirilmesi, ancak sağlanan bu menfaatlerin aynı Kanunun 23/8 inci maddesi uyarınca gelir vergisinden istisna edilmesi gerekmektedir. Bu suretle sağlanan menfaat, mesleki kazancın tespitinde hasılattan gider olarak indirilebilecektir.

Söz konusu istisnanın uygulanması ve gider indirimi için işverenin işyerinde yemek hazırlatması şart olmayıp yemeğin hazır olarak lokanta veya diğer yemek şirketlerinden temin edilerek işyeri veya müştemilatında verilmesi de mümkündür.

Öte yandan, hizmet erbabına civar lokantalar veya yemek verme hizmeti sağlayan yerlerde yemek verilmesi halinde çalışılan günlere ait bir günlük yemek bedelinin 6.000.000 lirasının gelir vergisinden istisna edilmesi aşan kısmın ücret hükümlerine göre vergilendirilmesi gerekir. Ancak söz konusu istisnanın uygulanabilmesi için yemek bedelinin, yemek verme hizmetini sağlayan mükelleflere ödenmesi ve yemek bedeli faturasının işveren adına düzenlenmesi; ayrıca bu faturaya yemek yiyen hizmet erbabının adı ve soyadı ile yemek yediği gün sayısını belirten bir listenin eklenmesi şarttır.

Ayrıca, personele alınan hazır kartların, serbest meslek kazancının tespitinde gider olarak indirilmesi mümkün bulunmamaktadır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

Bakan a.

Nazlı Gaye Alpaslan

Avukat

Gayrimenkul Kira Gelirlerinin Beyanı Mart/ 2015 Dikkat Edilecek Püf Noktalar Tarih: 14.01.2015

İçinde bulunduğumuz yılın Mart ayı içerisinde (1 Mart 25 Mart 2015) kira gelirlerinin bildirim veya beyanı açısından bazı özellikli durumlar bulunmaktadır. Buna göre:

1)         Kira gelirlerinin beyanı açısından ille de gayrimenkulün tapusunun malike ait olması gerekmez. Bazı hallerde gayrimenkul kira gelirini elde eden kişi tapu sahibi olmasa bile malik gibi hareket ediyor ise bu kişi elde ettiği kira gelirini Mart ayı içerisinde vergi dairesine beyan etmek zorundadır. örneğin , bir gayrimenkulün tapusu mevcut değil ise bu gayrimenkul için malik gibi hareket eden kimse elde etmiş olduğu kira gelirini beyan edebilir. Örneğin, yine bir gayrimenkulün tapusu henüz çıkmamış ise tapu tahsis belgesi gibi bir belgeyle malik gibi tasarrufta bulunan kimse tarafından GMSİ beyanı yapılabilir.

2)         Kira gelirleri ile ilgili beyannamelerin 3568 sayılı yasaya göre unvan almış meslek mensupları tarafından elektronik ortamda yollanılması mümkündür. Veya söz konusu beyannamelerin kağıt ortamda düzenlenip, elden vergi dairesine verilebileceği gibi posta kanalıyla taahhütlü olarak yollanması mümkündür. Vergi ödemelerinin birinci taksiti 31 Mart olup, diğer ikinci taksidi ise, 31 Temmuz 2015 tarihine kadar ödenebilir.

3)         Tahsil edilmemiş kira gelirinin beyanı yapılmaz. Gerek iş yerleri olsun ve gerekse konut olarak kiraya verilen binalarda nakden veya hesaben tahsil edilmemiş olan kira gelirleri beyan edilmez. İstisna sınırlarının altında kalan kira gelirleri için beyanname verilmez. Bu sınır 2013 yılı için konutlarda 3.200 TL'dir; 2014 yılı için konut kira gelirlerindeki istisna tutarı 3.300 TL'dir İşyerleri için ise vergi kesintisi yapılandan brüt tutarı 2013 yılı için 26.000 TL'dir. 2014 yılı için bu tutar 27.000 TL olmuştur.

4)         Kiraya verilen iş yerinde ticaret yapan mükellefin basit usulde mükellef olması durumunda kira stopajı olmadığı için bu iş yerinin maliki tarafından elde edilen kira gelirinin 1.390 TL 'yi geçmesi halinde beyanı yapılacaktır. Bu tutar 2014 yılı için 1.400 TL olmuştur.

5)         Aile bireylerinin tek tek elde ettikleri kira gelirleri kendi adlarına kişisel olarak beyan edilecektir. Konut kira gelirlerinde ki istisna tutarı her bir birey için ayrı ayrı olmak üzere 3.300 TL'dir. Öte yandan, konutlardan elde edilen kira gelirleri beyan edilmez veya noksan beyan edilirse 2014 yılı için 3.300 TL'lik istisnadan faydalanmak mümkün değildir. Ayrıca, elden edilen konut kira gelirlerinin istisna haddinin altında kalmasında ise, söz konusu kazanç ve iratların toplamı GVK 103. Maddede yer alan tarifenin 3. Diliminde ücretler için belirlenen tutarı yani 94.000 TL'yi aşsa dahi söz konusu konut kira gelirleri için beyanname verilmeyecektir. Yine, GVK'nun 103. Maddesinde yer alan tarifenin 3. Diliminde ücretler için tespit edilen tutarın 94.000 TL'nin üzerinde ücret, menkul sermaye iradı, gayrimenkul sermaye iradı veya diğer kazanç ve irat elde etmesi halinde 3.300 TL'lik istisnadan yararlanmak mümkün değildir.

6)         Kira gelirlerinin GMSİ beyanı ebeyan olarak elektronik ortamda verilebileceği gibi kağıt olarak da düzenlenip vergi dairesine elden verilebilir. Okuma  yazma bilmeyenler için veya yaşlılar için Maliye Bakanlığı 60 yaş üzeri mükellefler ve engelliler için randevu sistemiyle vergi dairesi personeli tarafından beyannameleri düzenlenmektedir. Bu konuda randevu için VİMER  444 0 189

7)         Boş kalan dükkan veya konutlar için kira geliri elde edilmediği için beyanname verilmesi söz konusu değildir. Aynı şekilde boş tutulan iş yerlerinde çöp vergisi tahakkuk ettirilmez.

8)         Bir konutun mülk sahibinin annesi, babası, büyükannesi, büyükbabası veya çocuklarına, torunlarına veya kardeşlerine sadece oturmak için ayrılırsa emsal kira bedeli hesaplanarak matraha eklenmeyecektir.

9)         GVK'nun 73'üncü maddesinde düzenlenen emsal kira bedeli, kiraya verilen mal ve haklardan elde edilmesi gereken asgari kira bedelinin tespiti ve bu bedelinin mükellefler tarafından yapılacak beyanında bildirilmesi esasına dayanır. Burada amaç, gerçek kira bedelinin tespit edilememesi veya gerçek kira bedelinin bilerek az beyan edilmesi halinde vergilendirilecek geliri tespit etmektir. Buna göre bir konutun bedelsiz olarak kiraya vermesi halinde GVK'nun 73'üncü maddesine göre vergi değerinin %5'i yıllık kira geliri olarak dikkate alınacaktır.

10)         İş yeri kira gelirlerinin tutarı ne olursa olsun mutlak surette banka sistemi üzerinden yada PTT kanalıyla ödenmesi zorunludur. Bu ödeme sistemine dikkat etmeyenler için özel usulsüzlük cezası tatbik edilir (bkz. Vergi Usul Kanunu Mük. Md. 355) (bkz. GVK GT422 seri nolu tebliği ile kesilecek cezanın üst sınırı 940 TL'dir) Konutlar için ise elde edilen kira tutarı 500 TL'nin üzerinde ise bu ödemelerde yine banka sistemi üzerinden yapılması zorunludur ( GVK GT Seri No 268)

11)         Kira olarak doğan alacağın başka bir kişiye temlik edilmesi veya kiraya verenin kiracısına olan bir borcu ile takas olunması halinde tahsil koşulu realize olmuş sayılır. Uygulamada : "Para faizsiz, tarla icarsız" usulü ile yapılan işlemlerde de karşılıklı menfaatler dikkate alınarak kira gelirlerinin emsal kira bedeline göre hesaplanıp beyan edilmesi zorunludur. Burada kira alacağının temlikine karşılık olarak herhangi bir değer alınıp alınmadığı, yani temlikin ivazlı veya ivazsız olması önem arz etmez. Elde edilen gelirin tümünün bağışlanması durumunda (ivazsız olması) durumu değiştirmez. Keza, temlikin ivazlı olması halinde de alacağın tahsil edilmiş olması şart değildir.

12)         Maliye Bakanlığı, son yıllarda elektrik, doğalgaz vb. sayaçları dikkate alarak sayaç sahiplerinin GMS iradının bulunup bulunmadığını araştırmaktadır. Örneğin, mükellef (A) şahsının üzerinde 5 (beş) adet elektrik sayacı var ise bunun kira gelirlerinin adetsel olarak beyanı denetlenebilmektedir. Aynı şekilde (B) şahsının üzerinde 3 (üç) adet doğalgaz abonelik sayacı mevcut ise yine bununla ilgili olarak 3 (üç) adet konuta ait GMSİ beyanının bulunup bulunmadığı kontrol edilmektedir.

13)         Küçük ve kısıtlıların mükellef olması halinde bunların GMSİ beyanları veli, vasi veya kayyım tarafından imzalanarak verilir. Mal ve haklara hisseli olarak ortak olması durumunda her ortak kendi hissesine karşılık gelen GMSİ beyanını kişisel olarak verecektir (1).

(1) Maliye Bakanlığı tarafından bastırılmış 2014 yılı kira gelirleri için beyanname düzenleme rehberi ayrıntılı açıklamalar içermektedir. Bu rehberden edinilip, açıklanan örnekler incelenmelidir. Ayrıca bu rehber elektronik ortamda www.gib.gov.tr adresinden incelenebilir.

T.C.

MALİYE BAKANLIĞI

Gelirler Genel Müdürlüğü

KONU : Serbest meslek kazancı için verilen gelir vergisi beyannamesinde ödenen damga vergilerinin, serbest meslek kazancının tespitinde gider olarak indirim konusu yapılması mümkün bulunmamaktadır.

İLGİ :         Tarihli dilekçeniz.

Kapsam

Dilekçenizde, serbest meslek kazancının beyanında ödenen damga vergisinin gider olarak hasılattan indirilip indirilemeyeceği sorulmaktadır.

Bilindiği üzere, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 5035 sayılı Kanunla değişik 68'inci maddesinde serbest meslek kazancının tespitinde hasılattan indirilebilecek giderler açıklanmış olup, aynı maddenin birinci fıkrasının 9 numaralı bendinde ise mesleki kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için ödenen meslek, ilan ve reklam vergileri ile işyerleriyle ilgili ayni vergi, resim ve harçların serbest meslek kazancının tespitinde gider olarak indirilebileceği hüküm altına alınmıştır.

Bu hükme göre, serbest meslek kazancı için verilen gelir vergisi beyannamesinde ödenen damga vergilerinin, serbest meslek kazancının tespitinde gider olarak indirim konusu yapılması mümkün bulunmamaktadır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

Bakan a.

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İZMİR VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü

SAYI :         .4.35.16.0117620034         26/05/2010

KONU : Noterlik gelirinden ödenen vekalet ücreti

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, ... Vergi Dairesinin ... vergi numaralı mükellefi olduğunuz, faaliyette bulunduğunuz ... Noterliğinde yapılan bir araç satışı ile ilgili olarak vekaletname tanzim edildiği ve buna ilişkin olarak vekalet veren kişinin sahte kimlik ibraz ettiğinin tespit edilmesi üzerine Noterliğiniz aleyhine Hukuk Mahkemesinde tazminat davası, Asliye Ceza Mahkemesinde ise işlemi yapan Noterliğiniz Başkatibi aleyhine görevi ihmal nedeniyle ceza davası açıldığı ve konuyla ilgili olarak Noterliğiniz Başkatibi ... 'in Mahkemede savunmasını yapmak üzere tutulmuş olan avukata ödenen vekalet ücretinin Noterliğinizce karşılandığı belirtilerek, söz konusu vekalet ücretinin Noterliğinizce gider olarak indirilip indirilemeyeceği hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 61 inci maddesinde, "Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

Ücretin ödenek, tazminat,kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez." hükmü yer almıştır.

Aynı Kanunun 65 inci maddesinde ise, "Her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançlar serbest meslek kazancıdır.

Serbest meslek faaliyeti; sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır." hükmü bulunmaktadır.

Söz konusu Kanunun 67 nci maddesinde, serbest meslek kazancının tespitinin ne şekilde yapılacağı hükme bağlanmış, 68 inci maddesinde de serbest meslek kazancının tespitinde hangi giderlerin hasılattan indirileceği belirtilmiştir.

Ayrıca aynı Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında kimlerin tevkifat yapmak zorunda oldukları sayılmış olup, aynı fıkranın 1 numaralı bendinde de hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61 inci maddede yazılı ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç), 103 ve 104 üncü maddelere göre vergi tevkifatı yapılacağı hükme bağlanmıştır.

Bu açıklamalara göre, noterlik gelirinden ödenen vekalet ücretinin anılan personele sağlanan bir menfaat olması dolayısıyla, ücret ödemesi olarak değerlendirilmesi ve yapılan ödeme üzerinden Gelir Vergisi Kanununun 94/1 inci maddesi uyarınca gelir vergisi tevkifatı yapılması gerekmekte olup, bu şekilde yapılan ücret ödemesinin serbest meslek kazancınızın tespitinde gider olarak indirim konusu yapılabileceği tabiidir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

Vergi Dairesi Başkanı a.

Grup Müdürü

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız halinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü

SAYI :         11395140105(2362012/VUK1 . . .)980         16/04/2014

KONU : Serbest meslek mensubu tarafından kiraya verilen gayrimenkulün vergi mevzuatı karşısındaki durumu.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, ... faaliyetiyle iştigal etmekte olan bir serbest meslek mensubuna ait işyerini kiraladığınızı, yaptığınız ödemeler karşılığında bu kişinin serbest meslek makbuzu düzenlediğini belirterek, kiraladığınız işyeri için yapılan kira ödemelerinin serbest meslek kazancı kapsamında olup olmadığı, yapılan ödemelerde gelir ve katma değer vergisi kesintisi yapılıp yapılmayacağı ve belge düzeninin ne şekilde olacağı hususlarında Başkanlığımız görüşleri talep edilmektedir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 70 inci maddesinin birinci fıkrasında aynı fıkrada bentler halinde sayılan mal ve hakların sahipleri, mutasarrıfları, zilyetleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleri veya kiracıları tarafından kiraya verilmesinden elde edilen iratların gayrimenkul sermaye iradı olduğu hükmüne yer verilmiş olup, ikinci fıkrasında ise maddede bentler halinde yazılı mal ve haklar ticari veya zirai bir işletmeye dahil bulunduğu takdirde bunların iratlarının ticari veya zirai kazancın tespitine müteallik hükümlere göre hesaplanacağı hükme bağlanmıştır.

Aynı Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında; kamu idare ve müesseseleri, iktisadi kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadi işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya zirai işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçilerin maddede bentler halinde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecbur oldukları hüküm altına alınmış olup, aynı maddenin (5/a) bendinde 70 inci maddede yazılı mal ve hakların kiralanması karşılığı yapılan ödemelerden tevkifat yapılacağı hüküm altına alınmıştır. Söz konusu tevkifat oranı 2009/14592 sayılı BKK ile % 20 olarak belirlenmiştir.

Yine aynı Kanunun 98 inci maddesinde;"94 üncü madde gereğince vergi tevkifatı yapmaya mecbur olanlar bir ay içinde yaptıkları ödemeler veya tahakkuk ettirdikleri karlar ve iratlar ile bunlardan tevkif ettikleri vergileri ertesi ayın yirmiüçüncü günü akşamına kadar ödeme veya tahakkukun yapıldığı yerin bağlı olduğu vergi dairesine bildirmeye mecburdurlar." hükmü yer almaktadır.

Diğer taraftan, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 236 ncı maddesinde; "Serbest meslek erbabı, mesleki faaliyetlerine ilişkin her türlü tahsilatı için iki nüsha serbest meslek makbuzu tanzim etmek ve bir nüshasını müşteriye vermek, müşteri de bu makbuzu istemek ve almak mecburiyetindedir." hükmü bulunmaktadır.

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 1 inci maddesinin 1 inci fıkrasında; Türkiye'de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin 3 üncü fıkrasının (f) bendinde ise Gelir Vergisi Kanununun 70 inci maddesinde belirtilen mal ve hakların kiralanması işlemlerinin katma değer vergisine tabi olduğu hüküm altına alınmıştır.

Aynı Kanunun 17/4d maddesinde ise iktisadi işletmelere dahil olmayan gayrimenkullerin kiralanması işlemlerinin KDV'den istisna olduğu belirtilmiştir.

Bu itibarla, serbest meslek erbabınca işyeri kiraya verilmesi işlemi, işyerinin envantere dahil olup olmadığına bakılmaksızın, bu faaliyetten elde edilen gelirlerin Gelir Vergisi Kanununa göre serbest meslek kazancı olarak değerlendirilmemesi koşuluyla, katma değer vergisine tabi bulunmamaktadır.

Bu hükümler çerçevesinde, serbest meslek erbabından kiralanan işyeri için yapılan ödemelerin; Gelir Vergisi Kanununda serbest meslek faaliyetinde kullanılan mal ve hakların kiralanmasından doğan kazancın serbest meslek kazancı sayılacağına dair bir hüküm bulunmaması nedeniyle serbest meslek kazancı değil, gayrimenkul sermaye iradı olarak değerlendirilmesi gerektiğinden, tahsil edilen kira bedelleri için serbest meslek makbuzu düzenlenmesi söz konusu olmayacaktır.

Dolayısıyla yapılan kira ödemeleri üzerinden Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin (5a) bendine istinaden %20 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılması ve 98 inci maddede belirtilen süreler dahilinde muhtasar beyanname ile beyan edilerek ödenmesi gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız halinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü

SAYI :         11395140105(3132012/VUK1 . . ,)1546         02/06/2014

KONU : Serbest meslek erbabının dış giyim harcamalarının mesleki kazancın tespitinde indirim konusu yapılıp yapılamayacağı ile ofis mobilyaları için amortisman uygulanıp uygulanmayacağı hk.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, serbest muhasebeci mali müşavirlik mesleğinizin icrası sırasında kullandığınız ceket, pantolon, gömlek, kravat, ayakkabı vb. için yaptığınız harcamaların serbest meslek kazancının tespitinde gider olarak indirim konusu yapılıp yapılmayacağı ile vergilendirme dönemi içinde satın alınan ve bedeli takip eden vergilendirme dönemi içinde ödenecek olan amortismana tabi ofis mobilya ve mefruşat alımları bedellerinin amortisman yolu ile itfasına hangi yılda başlanacağı ve tahsil esasına göre bedeli ödenmediği halde alındığı yıla isabet eden amortisman tutarının gider yazılarak hasılattan indirilmesinin mümkün olup olmadığı hususlarında Başkanlığımız görüşleri talep edilmektedir.

I         GELİR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun "Serbest Meslek Kazancının Tarifi" başlıklı 65 inci maddesinde; "Her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançlar serbest meslek kazancıdır. Serbest meslek faaliyeti; sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır..." hükmü yer almıştır.

Aynı Kanunun 67 nci maddesinin birinci fıkrasında; "Serbest meslek kazancı bir hesap dönemi içinde serbest meslek faaliyeti karşılığı olarak tahsil edilen para ve ayınlar ve diğer suretlerle sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerden bu faaliyet dolayısıyla yapılan giderler indirildikten sonra kalan farktır" hükmüne yer verilmiştir.

Öte yandan, mezkur Kanunun 68 inci maddesinde de serbest meslek kazancının tespitinde hasılattan indirilecek giderler bentler halinde sayılmış olup, maddenin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde, "Mesleki kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için ödenen genel giderler (İkametgahlarının bir kısmını iş yeri olarak kullananlar, ikametgah için ödedikleri kiranın tamamı ile ısıtma ve aydınlatma gibi diğer giderlerin yarısını indirebilirler. İşyeri kendi mülkü olanlar kira yerine amortismanı, ikametgahı kendi mülkü olup bunun bir kısmını iş yeri olarak kullananlar amortismanın yarısını gider yazabilirler.)" hükmü, (2) numaralı bendinde; "Hizmetli ve işçilerin iş yerinde veya iş yerinin müştemilatındaki iaşe ve ibate giderleri, tedavi ve ilaç giderleri, sigorta primleri ve emekli aidatı (bu primlerin ve aidatın geri alınmamak üzere Türkiye'de kain sigorta şirketlerine veya emekli ve yardım sandıklarına ödenmiş olması ve emekli ve yardım sandıklarının tüzel kişiliği haiz bulunmaları şartıyla) ile 27 nci maddede yazılı giyim giderleri" hükmü, (4) numaralı bendinde; "Mesleki faaliyette kullanılan tesisat, demirbaş eşya ve envantere dahil taşıtlar için Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ayrılan amortismanlar (amortismana tabi iktisadi kıymetlerin elden çıkarılması halinde aynı Kanunun 328 inci maddesine göre hesaplanacak zararlar dahil)." hükmü yer almıştır.

Yine aynı Kanunun 27 nci maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendinde ise; "Demirbaş olarak verilen giyim eşyası (Resmi ve özel daire ve müesseselerce hizmet erbabına işin icabı olarak verilen ve bunların işten ayrılmaları halinde geri alınan giyim eşyası)" hükmüne yer verilmiştir.

Gelir Vergisi Kanununun 68 inci maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde yer alan genel giderlerin, serbest meslek kazancının tespitinde gider olarak indirilebilmesi için kazancın elde edilmesi ve idamesi ile açık ve doğrudan bir bağının bulunması, yapılan işin mahiyetine uygun olması ve iş hacmi ile mütenasip olması gerekmektedir. (2) numaralı bendinde yer alan giyim giderleri ise işyerinde çalıştırılan hizmetli ve işçilere verilen giyim eşyalarıyla sınırlı olup, bu giyim eşyalarının işçilerce kullanımının işin gereği olması, bunların giyime hazır şekilde ve ayın olarak verilmesi, ticari teamüllere göre bu eşyanın işverence temininin alışılagelmiş olması ve hizmetli ve işçilerin işten ayrılmaları durumunda bunların geri teslim edilmesi gerekmektedir.

Bu hüküm ve açıklamaların birlikte değerlendirilmesi sonucunda; mesleğinizin ifasında kullandığınızı belirttiğiniz ceket, pantolon, gömlek, kravat, ayakkabı gibi dış giyim eşyalarının münhasıran faaliyetinin yürütülmesine mahsus olmaması, söz konusu dış giyim eşyalarının iş dışında özel hayatında da kullanılmaya elverişli olması nedenleriyle, belirtilen dış giyim harcamaları ile kazancın elde edilmesi veya idamesi arasında doğrudan bir bağ olduğundan söz edilemeyecektir.

Bu itibarla, serbest muhasebeci mali müşavirlik hizmetinin ifasında kullandığınız dış giyime ait harcamalar Gelir Vergisi Kanununun 68 inci maddesinin (1) ve (2) numaralı bentleri kapsamında değerlendirilemeyeceğinden, anılan harcamaların serbest meslek kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün değildir.

IIVERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 211 inci maddesinde, serbest meslek erbabının işlerinde bir yıldan fazla kullandıkları ve amortismana tabi tuttukları tesisat ve demirbaş eşyanın kıymetleri ile amortismanlarını 189 uncu maddede yazılı şekilde tutulan "Amortisman kayıtlarında" gösterecekleri, 189 uncu maddesinde ise amortisman defteri veya listeleri kayıtlarının envanter kaydı hükmünde olduğu belirtilmiştir. Öte yandan, serbest meslek erbabının amortisman konusu iktisadi kıymetleri ile bunların amortismanlarını serbest meslek kazanç defterinin ayrı bir yerine yazmaları da mümkün bulunmaktadır.

Mezkur Kanunun 313 üncü maddesinde ise, "İşletmede bir yıldan fazla kullanılan ve yıpranmaya, aşınmaya veya kıymetten düşmeye maruz bulunan gayrimenkullerle 269 uncu madde gereğince gayrimenkul gibi değerlenen iktisadi kıymetlerin, alet, edavat, mefruşat, demirbaş ve sinema filmlerinin birinci kısımdaki esaslara göre tespit edilen değerinin bu Kanun hükümlerine göre yok edilmesi amortisman mevzuunu teşkil eder.

Değeri (01.01.2014 den itibaren) 800 TL'yi aşmayan peştemallıklar ile işletmede kullanılan ve değeri (01.01.2014 den itibaren) 800 TL'yi aşmayan alet, edevat, mefruşat ve demirbaşlar amortismana tabi tutulmayarak doğrudan doğruya gider yazılabilir" hükmü bulunmaktadır.

Buna göre, bir iktisadi kıymetin amortismana tabi tutulabilmesi için, işletmenin envanterine kayıtlı olması, kullanıma hazır halde bulunması, işletmede bir yıldan fazla kullanılması, yıpranmaya, aşınmaya veya kıymetten düşmeye maruz bulunması ve değerinin yukarıda belirtilen haddin üzerinde olması gerekmektedir.

Bu itibarla, mesleki faaliyette kullanılmak üzere satın alınan ofis mobilyası ve mefruşat gibi amortismana tabi iktisadi kıymetler için bedelin ödenip ödenmediğine bakılmaksızın yukarıda belirtilen şekilde amortisman kayıtlarında gösterilmesi şartıyla amortisman ayrılması mümkündür.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız halinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

05 Haziran 1990 Tarihli Resmi Gazete

Sayı: 20539

VERGİ USUL KANUNU GENEL TEBLİĞİ

(SIRA NO: 204)

Bilindiği üzere, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 232 nci maddesinde "birinci ve ikinci sınıf tüccarlarla defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçiler;

1         Birinci ve ikinci sınıf tüccarlara;

2         Serbest meslek erbabına;

3         Kazançları götürü usulde tespit olunan tüccarlara;

4         Defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilere;

5         Vergiden muaf esnafa.

Sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek ve bunlar da fatura istemek ve almak mecburiyetindedirler.

Yukarıdakiler dışında kalanların, birinci ve ikinci sınıf tüccarlardan ve defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerden satın aldıkları emtia veya onlara yaptırdıkları iş bedelinin 300.000 lirayı geçmesi veya bedeli 300.000 liradan az olsa dahi istemeleri halinde emtiayı satanın veya işi yapanın fatura vermesi mecburidir" hükmü yer almaktadır. Buna göre nihai tüketici tarafından fatura istenilmesi halinde 300.000 liralık hadde bakılmaksızın fatura verilmesi, satılan emtia veya yapılan iş bedelinin 300.000 liranın altında olması ve müşteri (nihai tüketici) tarafından fatura istenilmemesi halinde ise perakende satış fişi verilmesi zorunludur.

Öte yandan söz konusu maddenin açıklamasına ilişkin olarak 167 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde birinci ve ikinci sınıf tüccarlarla defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerin yukarıda beş madde halinde sayılan kimselere sattıkları emtia veya yaptıkları işler için satılan emtianın veya yapılan işin bedeli ne olursa olsun fatura vermelerinin emtiayı satın alan veya hizmeti yaptıran bu kimselerin de fatura istemelerinin ve almalarının zorunlu olduğu ve bunlar için perakende satış fişlerinin geçerli olmayacağı belirtilmiştir.

Ancak, mükelleflerin ticari faaliyetlerine ilişkin olarak; işyerlerinde kullanılmak ve tüketilmek amacıyla satın aldıkları (Kırtasiye, büro ve temizlik malzemeleri gibi) ve bedeli fatura düzenleme mecburiyetini belirleyen Kanuni haddi aşmayan diğer bir anlatımla perakende satış fişi (veya yazar kasa fişi) düzenleme sınırları içinde kalan mal ve hizmet bedelleri için düzenlenen perakende satış veya yazar kasa fişlerinin gider belgesi olarak kabul edilmesi 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 257 nci maddesinin Bakanlığımıza verdiği yetkiye dayanılarak uygun görülmüştür.

İşletmenin tüketimi dışında satışa konu olacak mal ve hizmetlerin alımlarında ise bedeli

ne olursa olsun fatura düzenlenmesi defterlere faturalara dayanılarak kayıt yapılması

gerekmektedir.

Tebliğ olunur.

Yazar Kasa Fişlerinin Gider Yanlamayacağı Durumlar Tarih: 10.05.2013

Muhasebe uygulamalarında yazar kasa fişi kullanılmak suretiyle çeşitli adlar altında yapılan giderler şirketlerde ve işletmelerde kar zararın tespitinde gider olarak dikkate alınmaktadır. Burada mükelleflerin dikkat ettiği husus kasa fişinin fatura düzenleme sınırının altında kalıp kalmadığıdır. Vergi mevzuatını derinleştirdiğimizde perakende satış fişleri ile ilgili olarak bazı kısıtlayıcı düzenlemelerin olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu yazımda Vergi Usul Kanunu açısından yazar kasa fişlerinin diğer bir isimle perakende satış fişlerinin hangi durumlarda gider kabul edileceği ve hangi durumlarda bu belgeler yerine fatura alınmasının gerekli olduğu hususlarına mevzuattaki düzenlemelere atıfta bulunarak yanıt bulmaya çalışacağım. Özellikle aşağıda detayı verilen muktezada personelin yapmış olduğu bazı harcamalar ile ilgili olarak perakende satış fişlerinin gider olarak kabul edilemeyeceği, bunlara ait KDV'nin de indirim konusu yapılamayacağı hakkında görüş verilmiştir.

Vergi Usul Kanunu 232. Maddesinde "Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenlerle

defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçiler :         Sattıkları emtia veya yaptıkları işler için

fatura vermek ve bunlar da fatura istemek ve almak mecburiyetindedirler. Yukarıdakiler dışında kalanların, birinci ve ikinci sınıf tüccarlar ile kazancı basit usulde tespit edilenlerden ve defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerden satın aldıkları emtia veya onlara yaptırdıkları iş bedelinin 800 lirayı geçmesi veya bedeli 800 liradan az olsa dahi istemeleri halinde emtiayı satanın veya işi yapanın fatura vermesi mecburidir." Şeklinde düzenleme ile hangi hallerde fatura düzenlenmesi gerektiğine ilişkin açıklamalara yer verilmiştir.

Vergi Usul Kanunu 233. Maddesinde de "Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerin fatura vermek mecburiyetinde olmadıkları satışları ve yaptıkları işlerin bedelleri aşağıdaki vesikalardan herhangi biri ile tevsik olunur.

1. Perakende satış fişleri; 2. Makineli kasaların kayıt ruloları; 3. Giriş ve yolcu taşıma biletleri.

Belge düzenlemelerine ilişkin temel mevzuat bu olmakla birlikte Vergi Usul Kanunu'nun 204 sayılı VUK Genel Tebliği ile uygulamaların nasıl olacağı açıklanmış olup perakende satış fişlerinin gider olması bazı şartlara bağlanmıştır.

Buna göre "Mükelleflerin ticari faaliyetlerine ilişkin olarak; işyerlerinde kullanılmak ve tüketilmek amacıyla satın aldıkları (Kırtasiye, büro ve temizlik malzemeleri gibi) ve bedeli fatura düzenleme mecburiyetini belirleyen Kanuni haddi aşmayan diğer bir anlatımla perakende satış fişi (veya yazar kasa fişi) düzenleme sınırları içinde kalan mal ve hizmet bedelleri için düzenlenen perakende satış veya yazar kasa fişlerinin gider belgesi olarak kabul edilmesi 213 sayılıVergi Usul Kanununun mükerrer 257 nci maddesinin Bakanlığımıza verdiği yetkiye dayanılarak uygun görülmüştür.

İşletmenin tüketimi dışında satışa konu olacak mal ve hizmetlerin alımlarında ise bedeli ne olursa olsun fatura düzenlenmesi defterlere faturalara dayanılarak kayıt yapılması gerekmektedir. " Açıklamalarına yer verilmiştir.

Bu defa Gelir İdaresi Başkanlığı İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı Mükellef Hizmetleri KDV ve Diğer Vergiler Grup Müdürlüğü'nün 28.11.2011 Tarih ve B.07,1.GİB.4.35.17.013502685 Sayılı Özelgesi ile konuya ilişkin detaylı açıklamalar yapılmıştır.

Verilen özelge de Vergi Usul Kanunu uygulamaları açısından; mükelleflerin şehir içi ve dışındaki iş seyahatlerinde yeme, içme gibi harcamalarının kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınabilmesi için fatura ile tevsiki mecburi olduğu açıklanmıştır.

KDV uygulamaları açısından da KDV kanununun 30/d maddesi uyarınca fatura kullanılması gereken durumlarda perakende fişi kullanılması halinde bunların gider olamayacağı nedeniyle

Bu itibarla mükelleflerin konu ile ilgili olarak daha hassas davranarak perakende satış fişi yerine fatura temin etmeleri yerinde olacaktır. Mükelleflerin bu talepleri doğrultusunda, mal ve hizmet sağlayıcılar bedeli ne olursa olsun istenmesi halinde fatura da verebilecek alt yapıyı oluşturacaklardır. Zaten uygulamada çoğu perakende satış yapan işletmeler müşteri talep etmeden fiş yada fatura tercihini alcıya sormaktadırlar. Daha sonra mali açıdan bir sıkıntı yaşamamak için perakende satış fişi yerine fatura talep etmek ve yapılan giderlerin faturaya dayandırılması daha yerinde bir tercih olacaktır. 09.05.2013

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı

Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü

Usul Müdürlüğü

25/08/2006*6780

SAYI : B.07.1.GİB.4.34.19.02/VUK1 12410

KONU : Perakende satış fişi ve ödeme kaydedici cihaz fişi kullanım hadleri hk.

İlgi : 24/07/2006 tarihli dilekçeniz.

İlgi dilekçenizden; iş yerinde kullanılmak ve tüketilmek amacıyla satın alınan ve bedeli fatura düzenleme mecburiyetini belirleyen kanuni haddi aşmayan tüm mal ve hizmet bedelleri için düzenlenen perakende satış fişi veya ödeme kaydedici cihaz fişlerinin gider belgesi olarak kullanılmasının mümkün olup olmadığı hususunda tereddüt oluştuğundan konu hakkındaki görüşümüzün sorulduğu anlaşılmaktadır.

Bilindiği gibi, Katma Değer Vergisi Mükelleflerinin Ödeme Kaydedici Cihazları Kullanmaları Mecburiyeti Hakkında 3100 sayılı Kanunla perakende mal satan veya hizmet ifa eden birinci ve ikinci sınıf tacirlere, Vergi Usul Kanununa göre fatura tanzim etmek mecburiyetinde bulunmadıkları satışları için ödeme kaydedici cihazları kullanma zorunluluğu getirilmiştir.

Fatura tanzim etme mecburiyeti olmayan satışlar, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 232. nci maddesinin 1?nci fıkrasında (beş bent halinde) sayılanlar dışında kalanlara yapılan ve bedeli 520.YTL?nın altında bulunan mal ve hizmet satışlarıdır. Bu satışlar için emtiayı alan veya işi yaptıranların istemeleri üzerine veya mükellefler tarafından kendiliğinden fatura düzenlenmesi, söz konusu satışların fatura verme mecburiyeti dışında kalan satışlar olma özelliğini değiştirmeyecektir.

Diğer taraftan Vergi Usul Kanununun 233. maddesinde; ?Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerin fatura vermek mecburiyetinde olmadıkları satışları ve yaptıkları işlerin bedelleri aşağıdaki vesikalardan biri ile tevsik olunur.

1         Perakende satış fişleri;

2         Makineli kasaların kayıt ruloları;

3         Giriş ve yolcu taşıma biletleri.

Hükmü yer almaktadır.

Ayrıca 204 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde;

Öte yandan söz konusu maddenin açıklamasına ilişkin olarak 167 Sıra Numaralı Vergi Usul

Kanunu Genel Tebliğinde birinci ve ikinci sınıf tüccarlarla defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerin yukarıda beş madde halinde sayılan kimselere sattıkları emtia veya yaptıkları işler için satılan emtianın veya yapılan işin bedeli ne olursa olsun fatura vermelerinin emtiayı satın alan veya hizmeti yaptıran bu kimselerin de fatura istemelerinin ve almalarının zorunlu olduğu ve bunlar için perakende satış fişlerinin geçerli olmayacağı belirtilmiştir.

Ancak, mükelleflerin ticari faaliyetlerine ilişkin olarak; işyerlerinde kullanılmak ve tüketilmek amacıyla satın aldıkları (kırtasiye, büro ve temizlik malzemeleri gibi) ve bedeli fatura düzenleme mecburiyetini belirleyen kanuni haddi aşmayan, diğer bir anlatımla perakende satış fişi (veya yazar kasa fişi) düzenleme sınırları içinde kalan mal ve hizmet bedelleri için düzenlenen perakende satış veya yazar kasa fişlerinin gider belgesi olarak kabul edilmesi 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 257.nci maddesinin Bakanlığımıza verdiği yetkiye dayanılarak uygun görülmüştür.

İşletmenin tüketimi dışında satışa konu olacak mal ve hizmetlerin alımlarında ise bedeli ne olursa olsun fatura düzenlenmesi, defterlere faturalara dayanılarak kayıt yapılması gerekmektedir. denilmektedir.

Bu açıklamalara göre perakende satış fişi veya ödeme kaydedici cihaz fişi düzenleme sınırları içinde kalan sadece kırtasiye, büro ve temizlik malzemeleri gibi mallar değil, bedeli 520.TL?nin altında kalan ve işyerinde kullanılmak ve tüketilmek amacıyla satın alınan tüm mal ve hizmetler için kanun maddelerine uygun şekilde düzenlenen perakende satış fişleri ve ödeme kaydedici cihaz fişlerinin gider belgesi olarak kabul edileceği tabiidir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

Grup Müdür V.