İBRA NOTERİN GÖREVİ HALUK NECDET TEKİN TNB BAŞKAN DANIŞMANI

İŞ İLİŞKİSİNDE BORCUN İBRA YOLUYLA SONA ERMESİNDE
NOTERİN GÖREV VE SORUMLULUĞU

İbra ile hükümlere Türk Borçlar Kanunu’nda iki maddede yer verilmiştir:

1-Genel ibra, TBK 132.

2-İş ilişkisinde ibra, TBK 420.

1-Genel ibra: Türk Hukukunda ibra sözleşmesi 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenmiş olup, 132. maddesinde “Borcu doğuran işlem kanunen veya taraflarca belli bir şekle bağlı tutulmuş olsa bile borç, tarafların şekle bağlı olmaksızın yapacakları ibra sözleşmesiyle tamamen veya kısmen ortadan kaldırılabilir” hükmüne yer verilmiştir.

2-İş ilişkisinde ibra: İş ilişkisinde borcun ibra yoluyla sona ermesi ise 6098 sayılı Kanun’un 420. maddesinde öngörülmüştür. Sözü edilen hükme göre, işçinin işveren­den alacağına ilişkin ibra sözleşmesinin:

-Yazılı olması,

-İbra tarihi itibarıyla sözleşmenin sona ermesinden başlayarak en az bir aylık sürenin geçmiş bulunması,

-İbra konusu alacağın türünün ve miktarının açıkça belirtilmesi,

-Ödemenin hak tutarına nazaran noksansız ve banka aracılığıyla yapılması, Şarttır.

Bu unsurları taşımayan ibra sözleşmeleri veya ibraname kesin olarak hükümsüzdür. Hakkın gerçek tutarda ödendiğini ihtiva etmeyen ibra sözleşmeleri veya ibra beyanını muhtevi diğer ödeme belgeleri, içerdikleri miktarla sınırlı olarak makbuz hükmündedir.

İBRA SÖZLEŞMESİNİN (İBRANAMENİN) ŞEKLİ VE İÇERİĞİ İLE İLGİLİ GEÇER­LİLİK ŞARTLARI:

TBK 420’nci maddenin gerekçesinde de belirtildiği üzere;

İşçinin işverenden olan alacağına ilişkin ibra sözleşmesinin şekli ve içeriği yönünden geçerliliği iki koşulun birlikte gerçekleşmesine bağlanmıştır. Buna göre;

1-İbra sözleşmesi yazılı şekilde yapılmış olmalıdır.

2-Sözleşmede ibra konusu alacağın türü ve miktarı açıkça gösterilmiş olmalı­dır. (Noterlikte yapılan ibranamede alacağın türü ve miktarı açıkça belirtilmelidir.)

İBRA SÖZLEŞMESİNİN (İBRANAMENİN) ŞEKLİ VE İÇERİĞİ İLE İLGİLİ OLMA­YAN DİĞER GEÇERLİLİK ŞARTLARI:

İbra işleminin, şekli ve içeriği ile ilgili olmayan, doğrudan işvereni ilgilendiren ve uyulmamasının sadece işverenin kendi aleyhine sonuç doğuracak iki geçerlilik şartı daha vardır:

1-İbra tarihi itibarıyla sözleşmenin sona ermesinden başlayarak en az bir aylık süre­nin geçmiş bulunması

2-Ödemenin hak tutarına nazaran noksansız ve banka aracılığıyla yapılmasıdır.

NOTERİN GÖREVİ VE SORUMLULUĞU

İbraname sözleşmesinin ya da tek taraflı ibranamenin dışarıda hazırlanarak getirilme­si veya noterde yazılması halinde noter tarafından yapılan işlem, belgenin altındaki imzanın onaylanmasıdır. Bu onaylama sırasında noterin dikkat etmesi gereken husus, şekil şartında bir noksanlık olmamasıdır. Bu şekil şartı da sözleşmede ya da tek taraflı ibranamede ibra konusu alacağın türü ve miktarının açıkça gösterilmesidir. Bunun bulunmaması onayla­nan imzaları değil, işlemin kendisini geçersiz kılar. Noterin görevi, imza onayı yaptığı bir bel­gede şekil şartlarının tam olarak bulunup bulunmadığını incelemektir. Şekil şartları noksan bir belgede imza onayının yapılmasının hukuki bir değeri bulunmamaktadır.

Sözleşmenin şekli ve içeriği ile ilgili olmaması nedeniyle noterin bir aylık süreyi ve banka makbuzunu araştırma zorunluluğu bulunmamaktadır. Kanunda notere bu yönde bir görev de verilmemiştir. Bu görev ve belirtilen hususlara uyma işverene aittir. Uyulma­ması işveren aleyhine sonuç doğurur, işçi aleyhine bir sonuç doğurmaz. Noterin, işve­ren adına hareket edip banka makbuzunu ve bir aylık süreyi araması görevi bulunma­maktadır.

İbra tarihi itibarıyla sözleşmenin sona ermesinden başlayarak en az bir aylık sürenin geçmiş bulunması ve ödemelerin banka kanalıyla yapılmış olması, noterin araması gereken hususlar olmadığından ibranamenin içine yazılması da gerekmemektedir. İbranamenin geçerliliğini etkileyecek olan bu iki husus işverenin dikkat etmesi ve araması gereken şartlar­dır. Noter, bu iki durum olmadığından bahisle ibranameyi onaylamaktan kaçınamaz. İşveren bu iki hususu dikkate almadan ibranameyi kabul etmiş ise sonucuna da kendisi katlanacaktır. İbranamenin ne zaman ve ne şekilde hüküm doğuracağına noter karar veremez. Her iki hu­susta da taraflar arasında bir tasarruf ilişkisi söz konusudur. Bu iki tasarrufi işlemin yeri­ne getirilip getirilmediğini kontrol etmek noterin görevi içinde değildir.

Miktar içeren ibraname sadece yazılı olduğu miktar için makbuz niteliğinde olup işvereni borcun tamamından kurtaramaz. İşverenin tamamen borçtan kurtulması için bir aylık süre ile ödemelerin banka kanalıyla yapılması kuralına da uyması gerekir. İş­veren adına hareket edip banka makbuzunu ve bir aylık süreyi araması notere ait bir görev değildir. Bunu yapmaması noterin kendisine bir sorumluluk getirmez.

Nitekim Prof. Dr. E. Saba Özmen tarafından TNB’ye gönderilen görüşte de;

“Altını çizerek belirtmek gerekirse; borçlandırıcı işlem niteliğindeki sözleşmelerin ifa­sının tasarruf işlemi ile yapılmasında örneğin, bir satış sözleşmesinden doğan bedel ödeme borcunun ifasında tasarruf işleminin bağımsız hukuki varlığı karşısında Noterlerin hiçbir zaman tasarruf işleminin yapılıp yapılmadığı konusunda ne bir sorumlulukları ne de bir görevleri vardır.

Bu gerekçe ile TBK m. 420 hükmü uyarınca ödemelerin banka havalesi yolu ile yapılması gerekliliği karşısında, Noterlerin makbuz niteliğindeki "ibra sözleşmesini" veya "ibranameyi" düzenleme yükümlülüğünün havalenin yapıldığına dair dekontun geçerli olup olmadığını inceleme görevi ve sorumluluğu bulunduğundan söz edile­mez.” denilmiştir.

Sonuç olarak; noterliklerde onaylanan ibra sözleşmelerinde ya da tek taraflı ibranamelerde, ibra konusu alacağın türü ve miktarının açıkça gösterilmiş olması dı­şında, ibra işleminin şekli ve içeriği ile ilgili olmayan, doğrudan işvereni ilgilendiren ve uyulmamasının işverenin kendi aleyhine sonuç doğuracak bir aylık süreyi ve ödemeye ilişkin banka makbuzunu aramaları gerekli değildir.

Halûk Necdet TEKİN

Türkiye Noterler Birliği

Başkan Danışmanı

(Kişisel çalışma ve görüştür.)